Ruh

"21 Gram" ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Bilimsel Deney: 21 gram ifadesi, 1907 yılında Duncan MacDougall tarafından yapılan bir bilimsel deneye atıfta bulunur. 2. Film: "21 Grams" (2003), Alejandro González Iñárritu'nun yönettiği bir dram filmidir.

Genç yaşta ölenlerin ruhlarının ne olduğuna dair farklı inançlar bulunmaktadır: 1. İslam İnancı: İslam inancına göre, ölen kişinin ruhu Allah'a rucü eder. 2. Spiritüalist İnançlar: Spiritüalist görüşlere göre, ruhun ölümsüzlüğü kabul edilir ve bu ruh, ölümden sonra başka bir boyutta yaşamaya devam eder. 3. Astral Seyahat ve Rüyalar: Bazı doğaüstü deneyimlerde, ruhların bedenlerinden ayrılarak öbür dünyaya gittikleri ve orada diğer ruhlarla iletişim kurdukları düşünülür. Bu konular, bilimsel olarak kanıtlanmamış ve kişisel inançlara dayanan meselelerdir.

Ruh hayvanının olmaması, spiritüel inanışlara göre, her bireyin kendine özgü bir spiritüel yolculuğu olmasından kaynaklanabilir. Bazı kültürlerde ve felsefi geleneklerde hayvanların ruhu olduğu kabul edilirken, bilimsel perspektifte ruhun hiçbir geçerliliği olmadığı ve bu konunun bilimin ilgi alanında olmadığı belirtilmektedir.

Ruhların ölünce ne hissettiği konusunda farklı inançlar ve görüşler bulunmaktadır. İslam inancına göre, insan öldüğünde ruhu bedenden ayrılır ve "berzah alemi" adı verilen bir ara boyuta geçer. Diğer inançlara göre, ruhların ölünce huzur içinde ya da pişmanlık, korku gibi duygularla kalabileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak, ruhların ölünce ne hissettiği kesin olarak bilinmemektedir ve bu, kişisel inançlara ve kültürel farklılıklara göre değişebilir.

Nefs ve ruh kavramları İslam literatüründe farklı anlamlar taşır, ancak bazı durumlarda aynı şeyi ifade ettikleri düşünülebilir. Nefs, insanın kendisi veya özü, benliği anlamına gelir ve kişinin duyuları, becerileri, arzuları ve ihtiyaçlarını kapsar. Ruh ise, canlıların bedeninden bağımsız, onlara yaşam veren ve Allah'tan bir üfleme olarak kabul edilen bir varlıktır. Bu bağlamda, nefs ve ruh arasındaki fark, zât ve mâhiyet açısından değil, sıfat ve özellikler yönündendir ve her ikisi de aynı cevherin farklı tezahürleri olarak kabul edilir.

Ruhun dünyaya gelmeden önce nerede olduğu konusunda farklı inançlar bulunmaktadır: 1. İslam inancına göre, ruhlar dünyaya gönderilmeden önce Allah'ın huzurunda toplanmıştır. 2. Tasavvuf edebiyatında ise ruhların dünya yaratılmadan evvel toplandıkları yer "Berzah Alemi" olarak adlandırılır. 3. Hinduizm'de ruhların, reenkarnasyon döngüsüne tabi olmadan önce bir tür bekleme veya değerlendirme sürecinden geçtiği düşünülür.

"Atman" terimi, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşır: 1. Hinduizm ve Budizm'de Atman: İnsanın özü veya ruhu olarak kabul edilir ve evrensel bir ruh veya varlıkla bağlantılı olduğuna inanılır. 2. Bilgisayar ve Cihazlarda Format Atma: Dijital cihazların depolama birimlerindeki tüm verileri siler ve işletim sistemini yeniden kurar. 3. İnşaatta Ampatman: Temel elemanına tasarım sürecinde eklenen bir konsol yapısıdır ve temelin taşıma kapasitesini artırmak, yük dağıtımı ve zeminle temas eden alt yapı elemanlarını korumak gibi işlevler görür.

Ruhların dünyada yaptığı bazı faaliyetler şunlardır: 1. Eski Ruhlar: Bilgelik ve rehberlik sunarak manevi farkındalığı artırırlar. 2. Yeni Ruhlar: Yaşamın sunduğu fırsatları keşfetmek ve ruhsal yolculuklarına başlamak için heyecanla dünyayı deneyimlerler. 3. Şifacı Ruhlar: Diğer insanların acılarını dindirmek ve şifa enerjisi yaymak için çalışırlar. 4. Savaşçı Ruhlar: Hak, adalet ve koruma için görevlendirilmiş olup, toplumsal düzeni sağlamakla ilgilenirler. 5. Yol Gösterici Ruhlar: İnsanlara ilham verir ve doğru yolda ilerlemelerine yardımcı olurlar. 6. Karmik Ruhlar: Geçmiş yaşamlarındaki deneyimlerden ders almak ve ruhsal dengeyi sağlamak için dünyada bulunurlar. Ayrıca, imanlı ruhlar serbest dolaşarak sevdikleriyle buluşup görüşebilirler ve kabir azabı görmedikleri için aramızda olabilirler.

Ölülerin ruhlarının eve geldiğine dair inançlar bazı dini kaynaklarda yer almaktadır. İslam'a göre, mü'min ruhlar berzah âleminde birbirleriyle görüşebilirler ve onlar için yapılan dua ve manevi hediyelerin kimlerden geldiğini bilebilirler. Ancak, bilimsel olarak ölülerin ruhlarının eve gelmesi gibi bir durum kanıtlanmamıştır.

Ruhların dünyaya gelme nedenleri, farklı inanç ve felsefi akımlara göre değişiklik gösterir: 1. Dini İnançlar: Birçok dini geleneğe göre ruhlar, bedenle birlikte var olan ve insanın temel ögesi olan varlıklar olarak kabul edilir. 2. Ruhun Gelişimi: Bazı spiritüel görüşlere göre ruhlar, yeryüzünde çeşitli dersler ve deneyimler geçirerek evrimleşir, büyür ve gelişir. Bu süreçte kazandıkları bilgiler ve deneyimler, onların sonsuz yolculuğuna katkıda bulunur. 3. Karmik Borçlar: Ruhlar, geçmiş yaşamlardaki eylemlerine bağlı olarak, telafi ve hesaplaşma amacıyla dünyaya geri dönebilirler. Bu, negatif enerjileri değerli deneyime dönüştürme ve karmik borçlardan kurtulma sürecidir. 4. Hizmet Etme Arzusu: Samimi hizmet etme isteği, ruhun en yüksek belirtilerinden biri olarak kabul edilir ve bu amaçla insan bedeninde enkarnasyon geçirebilir.

Enfüs ve afak terimleri, felsefe ve tasavvufta farklı anlamlar taşır: 1. Enfüs: Arapça "nefs" kelimesinin çoğulu olup, içsel varoluş, ruhsal durumlar ve kişinin iç dünyası ile ilişkilidir. 2. Afak: "Ufuk" kelimesinin çoğulu olup, dış dünya, dışsal gerçeklikler ve evrenin genişliği ile ilgilidir.

Ölü kadının ruhu, İslam inancına göre, ölümden sonra "berzah alemi" olarak adlandırılan bir mekana gider. Ayrıca, bazı rivayetlere göre, ölüler hayattakilerden haber alabilirler ve onların ziyaretlerine gelen kimseleri görebilirler.

Ruhun varlığını kanıtlayan filozof olarak Platon kabul edilir. Platon, "Phaidon" diyaloğunda ruhun varlığını ve ölümsüzlüğünü çeşitli argümanlarla savunmuştur.

Ruhlar, İslam inancına göre berzah aleminde yaşarlar.

İnsan ölünce yanına, kalbindeki sevdiklerinin ruhları gelebilir. Ayrıca, İslam inancına göre, ölen kişinin ruhu, kıyamete kadar berzah aleminde kalır ve bu alemde diğer ruhlarla iletişim kurabilir.

Tibet'in Ölüler Kitabı (Bardo Thödol), insan ruhunun ölüm olayından tekrar doğmasına dek içinde bulunacağı koşulları ve geçireceği bilinç hallerini ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir Tibet kitabıdır. Kitapta anlatılanlara göre: Kişinin imajinasyonunu, niyet, düşünce ve duygularını denetleyebilmesi, ölüm sonrası yaşamında son derece yararlı olur ve bedeninin terk eden herkesin geçireceği ilk zor aşamaları kolayca atlatmasını sağlar. Ölen kişinin ruhu, öte-alemde karşılaşacağı olayları kendi zihinsel faaliyetinin ürünleri olarak deneyimler. Ölümden sonraki süreçte altı ara hal yaşanır: doğum öncesi, rüya sırasındaki, meditasyon sırasındaki, ölüm anı, ölüm sonrası ve yüksek realiteye ulaşıldığındaki bilinç halleri. Tibet'in Ölüler Kitabı, sistematikleşmiş bir din olarak da değerlendirilmektedir.

"Alevin güle dönmesi" ifadesi, Alevilik inancında devri daim olsun sözüyle bağlantılı olabilir. Bu söz, ruhun bir döngü içinde sonsuza kadar var olacağına dair bir inancı ifade eder. Dolayısıyla, alevi güle dönmesi, ruhun dönüşüm ve yeniden doğuş sürecini sembolize edebilir.

"Rengarenk" filmi iki farklı hikayeden oluşmaktadır: 1. 2001 yapımı animasyon filmi: Ressam bir genç kızın trafik kazasında gözlerini kaybetmesi sonucu yaşamla olan tüm bağlarını koparması ve hayata küsmesi anlatılmaktadır. 2. 2010 yapımı Japon filmi: Bir genç erkek meleğin, büyük bir suç işledikten sonra başıboş dolaşan bir ruha, dünyaya dönerek yeniden yaşamaya gayret etme hakkı kazandığını anlatmaktadır.

Ruhun ölümsüzlüğü fikrini savunan filozoflardan biri Farabi'dir. Ayrıca, Platon da ruhun ölümsüz olduğunu ileri süren önemli filozoflardan biridir.

Tin ve ruh kavramları farklı anlamlar taşır. Tin, felsefede evrenin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsenen madde dışı bir varlık olarak tanımlanır. Ruh ise, daha çok yaşamın ve varlığın özünü temsil eden bir kavramdır.

Ölen insanların sevdiklerini gördüğüne dair inançlar, farklı kültürlerde ve dini kaynaklarda yer almaktadır. İslam inancına göre, mümin ruhlar berzah âleminde birbirleriyle görüşebilirler. Ayrıca, ölülerin hayattakilerden haber aldıkları ve kabirlerinin başına giden kimseleri gördükleri de rivayetlerde yer almaktadır. Ancak, bu tür iddiaların bilimsel bir kanıtı yoktur.