Psikanaliz

Psikanalizin üç temel ilkesi şunlardır: 1. Bilinçdışı zihinsel süreçler olduğu varsayımı. 2. Bastırma ve direnç teorisinin kabulü. 3. Cinselliğin ve Oedipus kompleksinin öneminin takdir edilmesi.

Serbest çağrışım tekniği, psikanalizde kullanılan ve danışanın, terapi amacını, uygunluğunu ve bağlantısını düşünmeden, aklına gelen düşünceleri, imgeleri ve düşünümleri paylaşarak terapiste veri sağlayan bir yöntemdir. Özellikleri: Amaç: Yargısız bir merak ve kabullenilme ortamında danışanın düşündükleri ve hissettikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek. Gündem: Doğrusal veya tasarlanmış bir gündemi yoktur. İfade Özgürlüğü: Danışan, ne kadar önemsiz veya rahatsız edici olursa olsun, her şeyi filtrelemeden söyler. Yorumlama: Terapist, danışanın ifadeleri arasındaki bağlantıları, tekrar eden temaları ve bilinçdışı çatışmaları belirlemeye çalışır. Serbest çağrışım, bilinçdışı düşüncelere ulaşarak psikolojik sorunların kökenine inmeyi hedefler.

Psikanaliz, ruhsal soru, sorun, arayış ve bozukluklar konusunda etkili bir tedavi tekniği ve ruhsallığın değişik boyut, süreç ve katmanlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Psikanaliz, 1890'ların başında Viyana'lı doktor Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Psikanalizin bazı temel özellikleri: Bilinçdışı. Serbest çağrışım. İçgörü.

Düzeltici duygusal deneyim, Franz Alexander tarafından ortaya atılan ve psikoterapilerde kullanılan bir kavramdır. Bu süreçte, danışanın analistle kurduğu ilişki, günlük hayatındaki diğer insanlarla olan ilişkilerinin bir yansıması olarak görülür. Günümüzde çoğu analist, etkili bir psikanalitik tedavinin doğrudan yönlendirilmiş bir düzeltici duygusal deneyim içermediği, ancak çeşitli yararlı duygusal deneyimleri barındırdığı konusunda hemfikirdir.

Sosyal psikolojik kuramlar, çeşitli yaklaşımlara göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. İşte bazı örnekler: Temel kuramsal bakış açıları. Kuram türleri. Ayrıca, sosyal psikolojik kuramlar, bireysel, kişilerarası ve durumsal, ideolojik gibi farklı toplumsal çözümleme seviyelerine göre de ayrılabilir.

Nesne ilişkileri kuramı, bireyin erken dönem ilişkilerinin kişilik gelişimi ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen bir psikanalitik yaklaşımdır. Nesne ilişkileri kuramının temel kavramları: Nesne: Kendiliğin dışında kalan, yaşanıp algılanan her şey. İlişki: Kişilerarası ilişkiler sırasında bireyin üzerinde etkisi olan geçmiş yaşantıların tortuları. Nesne ilişkileri kuramının bazı temsilcileri: Melanie Klein; Donald Winnicott; Otto Kernberg. Kuramın bazı temel ilkeleri: Anne-baba ve bebek arasındaki ilişki içselleştirildikten sonra, sonraki yaşamdaki ilişkilerde bu kalıp yinelenir. Erken dönemde geliştirilen içsel temsiller ve şekillenen ilişkiler, ruhsallığın en önemli yapıtaşlarındandır. İçgüdü ve dürtüler, ilişki gereksinimini doyurmada ikincil araçlardır.

Lacan ve Freud arasındaki bazı farklar şunlardır: Kaygı kavramı: Freud'a göre kaygının sebebi kastrasyon korkusudur; Lacan ise kaygının eksiğin eksik olmasıyla ilişkili olduğunu ve kastrasyon olamama korkusundan kaynaklandığını savunur. Gerçek kavramı: Lacan'ın Gerçek'i, dilin ve sembolik düzenin ötesinde, kavranması zor bir alan olarak tanımlanırken, Freud'un id'i, bilinçdışının biyolojik ve içgüdüsel kökenlerine işaret eder. Toplumsal düzenle ilişki: Freud'un id'i, toplumsal normlara karşı bir direnç noktası olarak görülebilirken, Lacan'ın Gerçek'i toplumsal yapıların eksikliklerini ve çelişkilerini açığa vuran bir boyuttur. Bilinçdışı: Lacan, bilinçdışının Öteki'nin söylemi olduğunu ve ego konuşmasıyla aynı yerden gelmeyen sözcüklerden oluştuğunu belirtir. Teorinin temeli: Freud, psikanalizi bir bilim olarak kurarken, Lacan daha ileri bir teorik çerçeve ve soyutlama geliştirmiştir.

Freud'a göre psikanalizin amacı, bilinçdışında bastırılmış olan çatışmaları ve arzuları bilince çıkararak ruhsal rahatsızlıkları tedavi etmektir. Bu süreçte psikanalist, hastanın iç dünyasına (düşünceler, duygular, anılar, rüyalar ve çatışmalar) dair farkındalık kazanmasına yardımcı olur. Psikanaliz, aynı zamanda insan motivasyonunu ve kişiliğini anlamak için teorik bir sistem olarak da kullanılır.

"Bizim de Günümüz Gelecek" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Film: "Notre jour viendra" adlı, 2011 yapımı bir filmi ifade edebilir. Kitap: Nihat Genç'in bir kitabını ifade edebilir. Kitap: Oktay Duman'ın "Savaş Al" adlı kitabını ifade edebilir.

Sigmund Freud'a hangi kitapla başlanacağı, ilgi alanlarına ve Freud'un çalışmalarına aşinalık düzeyine bağlıdır. Freud'a yeni başlayanlar için önerilen bazı kitaplar: "Uygarlığın Huzursuzluğu". "Günlük Yaşamın Psikopatolojisi". "Totem ve Tabu". "Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd". "Rüyaların Yorumu". Ayrıca, Brett Kahr'ın "Freud'dan Hayat Dersleri" ve Ruth Snowden'ın "Freud Kilit Fikirler" kitapları da başlangıç için uygundur.

Adam Phillips'in "Kaçırdıklarımız: Yaşanmamış Hayata Övgü" kitabı, temel insani duygu ve deneyimlerden bazılarını psikanaliz merceğiyle ele alıyor. Kitapta incelenen kavramlar arasında şunlar yer alıyor: Hüsran; Kavrayamamak; Yanına kâr kalmak; Çıkıp gitmek; Tatmin; Deli rolü. Phillips, bu kavramları incelerken edebiyat ve tiyatrodan örnekler kullanıyor. Ayrıca, kitap, insanın arzularının tatminini yakalama çabası ve bunun sonucunda yaşadığı hüsran üzerine de düşünüyor.

Neslihan Zabcı ve Şeyda Postacı'nın "Çocuk ve Ergen Psikanalizi: Kuramcılar ve Kavramlar" kitabı 240 sayfadır.

Psikologlarda kanepe bulunmasının nedeni, hastaların rahatlamasını ve kaygılarını daha iyi ifade edebilmelerini sağlamaktır. Ancak, bazı psikologlar kanepe kullanmadan da danışanlarıyla görüşebilir.

İzmir Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Derneği, psikanaliz ve psikoterapi alanlarında eğitim, kongre ve etkinlikler düzenlemektedir. İzmir Ticaret Odası (İZTO) ise İzmir'deki ticari işlemlerin düzenlenmesi, kentin ekonomik ve sosyal hayatında fark yaratma ve gelişme sağlama amacıyla çeşitli faaliyetler yürütmektedir.

Anal kişilik özellikleri şunlardır: Düzenlilik ve temizlik: Her şeyi temiz ve düzenli tutmaya ihtiyaç duyar, düzensiz ve kirli şeylere tepki gösterir. Eli sıkılık, cimrilik: Nesnelere aşırı bağlı olma şeklinde kendini gösterir. İnatçılık: Başkalarının zorlamasıyla dışkısından ayrılmasına karşı gösterilen bir tepkidir. Kontrolcülük: Her şeyi kontrol etmek ve diğer kişileri yönetmek isterler. Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi davranışlar gösterirler. Yeni fikirlere kapalılık: Yeni fikirlere ve değişikliklere uyum sağlamakta zorlanırlar. Bu özellikler, Freud'un psikoseksüel gelişim teorisindeki anal döneme saplantılı kalmış bireylerde görülür. Anal kişilik özelliklerinin günlük yaşama müdahale eden bir zihinsel bozukluğa işaret edebileceğini unutmamak gerekir.

İstanbul Psikanaliz Derneği, Sigmund Freud'un psikanalitik kuramını benimsemektedir.

Id, Ego ve Süperego başlık yazısı, Sigmund Freud'un psikanalitik kişilik kuramındaki üç temel yapıyı ifade eder: Id: Kişiliğin en ilkel ve bilinçdışı kısmı olup, haz ilkesine göre çalışır. Ego: Id'in dürtülerini kontrol ederek, dış dünyayla uyumlu bir şekilde tatmin edilmesini sağlar ve gerçeklik ilkesiyle çalışır. Süperego: Bireyin ahlaki değerlerini ve toplumsal normları temsil eder, vicdanın sesidir. Bu yapılar, bireyin iç dünyasını ve davranışlarını şekillendiren temel unsurlardır.

Jerry M. Burger'in kişilik kuramı, "Kişilik: Psikoloji Biliminin İnsan Doğasına Dair Söyledikleri" adlı kitabında ele aldığı yaklaşımlarla ilgilidir. Kitapta yer alan bazı özellikler: Araştırma Programları: Yedi araştırma bölümünde 26 araştırma programı incelenmiştir. Kuram, Uygulama ve Değerlendirme: Kuramsal bölümlerin her biri, bir uygulama ve değerlendirme kısmı içerir. Kişilik Testleri: "Kişiliğinizi Değerlendirin" başlıklı 15 kutu bulunur. Kuramcı Biyografileri ve Haberler: Önemli kişilik kuramcılarının yaşam öykülerini ve güncel haberleri içeren bölümler vardır. Kitap, psikanalitik modelden bilişsel teoriye kadar çeşitli kişilik yaklaşımlarını ele alır ve bu yaklaşımların kuram, uygulama ve değerlendirme süreçlerini detaylı bir şekilde sunar.

Hayır, Jung'un Kırmızı Kitap ve Kara Kitap aynı değildir. Kırmızı Kitap (Liber Novus), Carl Gustav Jung'un 1913-1930 yılları arasında kendi bilinçdışıyla yüzleşmek için geliştirdiği bir teknikle yazdığı, daha kişisel ve otobiyografik bir eserdir. Kara Kitaplar, Jung'un 1913-1932 yılları arasında yazdığı yedi ciltlik defterlerdir ve Kırmızı Kitap'ın temelini oluşturur. Kırmızı Kitap, Jung'un psikolojik gelişiminin ve analitik psikoloji teorisinin evriminin bir yansımasıdır.

Histeri üzerine yapılan çalışmalar, bu rahatsızlığın ruhsal kökenlerini ve tedavi yöntemlerini ortaya koymaktadır. Bazı bulgular: Hipokrat'tan itibaren histerinin, rahmin vücutta hareket etmesinden kaynaklandığı düşünülmüştür. Jean Martin Charcot, histerinin sadece kadınlara özgü olmadığını ve ruhsal bir bozukluk olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Sigmund Freud ve Josef Breuer, histerinin bilinç dışına itilmiş, genellikle cinsellikle ilişkili bastırılmış duyguların dışa vurumu olduğunu öne sürmüşlerdir. Günümüzde histeri, "Kişilik Bozuklukları" kapsamında değerlendirilmektedir.