Freud

Ego kelimesi, psikoloji literatüründe kişinin kimliğinin merkezinde bulunan ve gerçeklikle olan ilişkisini düzenleyen bir yapı anlamına gelir. Diğer anlamlarında ise ego, şu şekilde tanımlanabilir: - Latince kökenli bir kelime olup "ben" anlamına gelir. - Gündelik dilde ise ego, duygular, beden, ilişkiler, sahip olunan şeyler, korkular ve arzular tarafından tanımlanan bir kavramdır. Ayrıca, Freud'un psikanalitik teorisinde ego, id ve süperego ile birlikte kişinin zihinsel süreçlerini yönlendiren üç unsurdan biridir.

Oedipus kompleksi, Sigmund Freud'un psikanalitik teorisinde, çocukların gelişim evrelerinde yaşadıkları ve özellikle erkek çocukların annelerine karşı geliştirdikleri bilinçaltı cinsel dürtüler ve aynı cinsiyetten ebeveyne karşı hissettikleri rekabetçi duyguları ifade eder. Bu kompleks genellikle 3-6 yaşları arasında ortaya çıkar ve çocuğun: - Annesine aşırı bağlılık ve yakınlık göstermesi, - Babasını bir rakip olarak görüp ona karşı düşmanca duygular beslemesi, - Anne veya anne figürüne karşı koruyucu ve sahiplenici davranışlar sergilemesiyle kendini gösterir. Freud'a göre, bu kompleksin yaşanması ve sağlıklı bir şekilde çözülmesi, çocuğun cinsiyet kimliğinin, süper egonun ve vicdanın gelişiminde önemlidir. Modern psikoloji, Freud'un teorisini tam olarak kabul etmese de, çocukluk döneminde yaşanan aile içi dinamiklerin yetişkin kişilik ve ilişkiler üzerinde etkili olduğu konusunda genel bir mutabakat vardır.

Psikodinamik kuram, kişilik psikolojisinde Sigmund Freud'un çalışmalarından büyük ölçüde etkilenen ve bilinçaltı zihnin ve çocukluk deneyimlerinin kişilik üzerindeki etkisini vurgulayan bir yaklaşımdır. Psikodinamik kişilik kuramının temel kavramları: 1. İd: Temel dürtüleri, ihtiyaçları ve arzuları tatmin etmek için çalışan bilinçsiz psişik enerjiden oluşur. 2. Ego: Kimliğin, süperegonun ve gerçekliğin taleplerine aracılık eden, büyük ölçüde bilinçdışı olan kişilik bileşenidir. 3. Süperego: Ebeveynlerden ve toplumdan edinilen içselleştirilmiş ideallerden oluşur ve id'in dürtülerini bastırmak için çalışır. Bu kuram, insan davranışlarının güdülenmesini, bilinç ve bilinçdışı zihin arasındaki dinamik etkileşim olarak açıklar.

Haz ilkesi ve gerçeklik ilkesi, psikanalitik teoride Sigmund Freud tarafından ortaya atılan iki temel kavramdır. Haz ilkesi, organizmanın acı ya da ağrıdan kaçarak haz aramasını ifade eder. Gerçeklik ilkesi ise, organizmanın gereksinimlerinin dış gerçeklere göre ertelenmesini ya da doyurulmasını sağlar.

Jacques Lacan, psikanaliz ve felsefe alanlarında önemli bir figürdür çünkü: 1. Psikanaliz Kuramları: Lacan, Freud'un çalışmalarını yeniden yorumlayarak psikanaliz teorisine özgün katkılar yapmıştır. 2. Dil ve Bilinçdışı: Lacan, bilinçdışının dil gibi yapılandırıldığını savunarak, bu alanın daha önce kabul edilen kaotik ve düzensiz bir depo olduğu görüşünden uzaklaşmıştır. 3. Geniş Etki Alanı: Lacan'ın fikirleri, postmodernizm, dekonstrüksiyon ve eleştirel teori gibi alanlarda da önemli bir rol oynamış, feminist ve queer teori gibi alanlarda da kullanılmıştır. 4. Eğitim ve Uygulama: Lacan, Paris'te düzenlediği seminerler ve yazdığı kitaplar aracılığıyla psikanalizin yaygınlaşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmuştur.

"Sıçan Kız" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Modern Efsane: 2005 yılında ortaya çıkan bir aldatmacada, Müslüman gençler arasında MMS mesajları aracılığıyla yayılan bir hikaye. 2. Psikanalitik Analiz: Sigmund Freud'un "Sıçan Adam" vakası, psikanalitik bir analiz konusudur.

Freud'un x, y ve z kavramları sırasıyla id, ego ve süperego olarak adlandırılır ve Freud'un yapısal kişilik kuramının temel bileşenleridir. - İd: Doğuştan gelen ve tatmin edilmeyi isteyen içgüdüsel güçleri temsil eder. - Ego: İd'in isteklerini gerçeklikle tanıştıran, onları dengeleyen ve uyum sağlayan zihinsel işlevler bütünüdür. - Süperego: Toplumun normlarını, değerlerini ve ahlaki standartlarını içselleştiren, kişinin vicdanını ve ideal benliğini temsil eden yargılayıcı ve eleştirel güçtür.

Sigmund Freud'un gerçek hikayesi şu şekilde özetlenebilir: Doğum ve Aile Hayatı: Freud, 6 Mayıs 1856'da Avusturya İmparatorluğu'nun Moravya'ya bağlı Freiberg kasabasında Aşkenaz Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Eğitim ve Kariyer: Viyana Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı ve 1881'de tıp doktoru sıfatıyla mezun oldu. Psikanaliz Kuramı: Freud, psikanaliz adını verdiği bir terapi yöntemi geliştirdi ve bilinçaltının anlaşılmasına odaklandı. Son Yılları ve Ölümü: 1938'de Nazi tehdidi yüzünden Avusturya'yı terk etti ve 1939'da İngiltere'de sürgündeyken hayatını kaybetti.

Evet, rüyalar genellikle bilinçaltının yansıması olarak kabul edilir. Psikoloji alanında bu görüşü savunan Sigmund Freud'a göre, rüyalar bilinçaltımızdaki bastırılmış arzuların, korkuların ve düşüncelerin dışavurumu olarak görülür. Diğer bir görüşe göre ise rüyalar, beyin aktivitesinin bir yan ürünü olup, rastgele sinirsel uyarımların sonucudur.

Freud'un "X" kavramı, yapısal kişilik kuramı çerçevesinde "id" (alt benlik) olarak adlandırılır. Freud'a göre, insan zihnini oluşturan katmanlardan biri olan id, bilinç dışına karşılık gelir ve temel olarak haz ilkesine göre çalışır.

Temel içgüdü, psikanaliz kuramında Freud tarafından, bireyin doğuştan getirdiği ve yaşamının sürdürülmesini sağlayan içgüdüler olarak tanımlanır. Freud'a göre bu içgüdüler iki ana kategoriye ayrılır: 1. Eros (Yaşam İçgüdüsü): Yaratıcılık, üreme, sevgi ve uyum gibi olumlu ve yapıcı eğilimleri ifade eder. 2. Thanatos (Ölüm İçgüdüsü): Saldırganlık, yıkıcılık, şiddet ve ölüm arzusu gibi olumsuz ve yıkıcı eğilimleri temsil eder. Bu içgüdüler, insan psikolojisinde sürekli bir çatışma halindedir ve bu çatışma, bireyin davranışları ve kişilik yapısı üzerinde önemli etkiler yaratır.

Savunma mekanizmaları, Freudyan psikanaliz teorisinde, bireyin gerçekleri manipüle ederek sosyal olarak kabul edilebilir bir öz-imajı korumak ve sürdürmek için bilinçsizce geliştirdiği psikolojik stratejilerdir. Bazı savunma mekanizmaları şunlardır: 1. Bastırma: Kaygı ve acı veren şeyleri zihinden uzak tutma. 2. Yansıtma: Kendi kabul edilemez düşünce ve duygularını başkalarına atfetme. 3. Yer değiştirme: Duyguları asıl hedeften başka bir hedefe yönlendirme. 4. Mantığa bürüme: Olaylara mantıklı nedenler uydurarak gerçeklerden kaçma. 5. Ödünleme: Bir alandaki başarısızlığı başka bir alanda telafi etme. 6. Ters tepki oluşturma: Asıl duyguyu tersine çevirerek gösterme. 7. Özdeşim kurma: Başkalarının özelliklerini özenerek onlar gibi olmaya çalışma. 8. Hayal kurma: Gerçeklerden ve acılardan kaçmak için hayal dünyasına sığınma. 9. Kaçma: Problemi yok sayma, önemsememe. 10. Yadsıma: Benlik için tehlikeli sayılan bir gerçeği yok sayma.

Fallik evre, Sigmund Freud'un psikoseksüel gelişim teorisine göre 3 ila 6 yaşları arasında gerçekleşir.

Jung ve Freud'un ayrılmasının temel nedenleri şunlardır: 1. Libido Anlayışı: Freud, libidoyu cinsel arzuların enerjisi olarak tanımlarken, Jung libidoyu genel bir yaşam enerjisi olarak ele aldı. 2. Bilinçdışı Yaklaşımı: Freud bilinçdışını bireysel bastırmalar ve çatışmalarla ilişkilendirirken, Jung kolektif bilinçdışı kavramını getirerek, insanların paylaştığı imgeler ve sembollerle dolu bir alan olarak tanımladı. 3. Kişilik Gelişimi: Freud, psikoseksüel evrelerle bireyin gelişimini açıklarken, Jung insanın kendini gerçekleştirme yolculuğunda arketipler ve kişisel bütünlüğe ulaşma çabası üzerine durdu. Bu farklılıklar, ikilinin psikanaliz yöntemlerinde ve teorilerinde derin bir ayrışmaya yol açtı ve sonunda Jung'un Freud'un psikanaliz derneğinden ayrılmasına neden oldu.

Sigmund Freud, insan psikolojisinin derinliklerine inerek bilinçdışı dürtülerin ve iç çatışmaların davranışları nasıl şekillendirdiğini savunur. Freud'un temel görüşleri şunlardır: 1. Üçlü zihin modeli: İnsan zihnini id, ego ve süperego olmak üzere üç yapıya ayırır. 2. Rüya yorumu: Rüyaların bilinçdışı arzuların ve düşüncelerin yansıması olduğunu öne sürer. 3. Savunma mekanizmaları: Bireyin bilinçdışı düzeyde gerçekleşen ve ego tehditleriyle baş etmek için kullandığı psikolojik stratejileri savunur. 4. Cinsellik ve libido: Cinsel enerji ve dürtülerin (libido) insanın duygularını ve davranışlarını büyük ölçüde etkilediğini iddia eder. 5. Psikoseksüel gelişim: İnsanların yaşamları boyunca geçtikleri beş aşamalı bir gelişim sürecinden bahseder.

Freud'un konusu, insan psikolojisinin derinliklerine inerek bilinçdışı dürtülerin ve iç çatışmaların davranışları nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışmaktır. Freud, bu bağlamda üç yapısal kişilik kuramı geliştirmiştir: 1. İd: Dürtüsel davranışları temsil eder ve arzuların kaynağıdır. 2. Ego: Gerçek dünya ile isteklerimiz arasındaki bağı kurar, id ile süperego arasında denge unsurudur. 3. Süperego: Toplumsal normları ve ahlaki değerleri temsil eder. Ayrıca, Freud rüyaların analizi ve psikoseksüel gelişim kuramı gibi konularda da önemli teoriler ortaya koymuştur.

Freud'un psikanaliz kuramından etkilenmiş en iyi filmler arasında şunlar öne çıkmaktadır: 1. A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) - Stanley Kubrick'in yönettiği, antisosyal bir karakterin hayatını anlatan 1971 yapımı film. 2. Repulsion (Tiksinti) - Roman Polanski'nin yönettiği, 1965 yapımı korku filmi. 3. The Science of Sleep (Rüya Bilmecesi) - Gerçekle rüyanın karıştığı bir evrene yolculuk eden bir adamın hikayesini anlatan 2006 yapımı film. 4. Black Swan (Siyah Kuğu) - Natalie Portman'ın başrolünde olduğu, bir balerinin iç dünyasını konu alan Oscarlı film. 5. We Need to Talk about Kevin (Kevin Hakkında Konuşmalıyız) - Anne ve çocuk arasındaki ilişkiyi farklı bir bakış açısıyla ele alan film. Bu filmler, Freud'un insan psikolojisi ve psikanaliz üzerine yaptığı çalışmaların sinema üzerindeki etkilerini yansıtmaktadır.

Freud'a göre ego, bireyin gerçek dünyayla uyum içinde olmasını sağlayan kişilik bileşenidir. Ego'nun özellikleri: - Gerçeklik ilkesi: İsteklerin hemen tatmin edilmesini engelleyerek, bireyin topluma uyum sağlamasını kolaylaştırır. - Savunma mekanizmaları: Kaygıyı azaltmak için bilinçdışı süreçlerden faydalanır. - İd ve süperego arasında denge kurma: İd'in ilkel arzularını, süperego'nun katı ahlaki kurallarına karşı bir denge içinde yönetir.

Fallik evre, Freud'un psikoseksüel gelişim kuramına göre 3-6 yaş arasını kapsayan üçüncü evredir. Bu dönemde çocuğun cinsel enerjisi (libido) cinsel organlarına odaklanır. Çocuk, cinsiyet farklılıklarını fark etmeye başlar ve karşı cinsle rekabet etme duygusu yaşar.