Proteinler

G-protein bağlı reseptör (GPCR), hücre dışı sinyalleri hücre içi yanıtlara dönüştüren, yedi adet transmembranal segmentten oluşan bir integral proteindir. Ökaryotik organizmalardaki en büyük reseptör ailesi olan GPCR’lar, memeli genomunda en çok bulunan membran proteini ailesidir. GPCR’ların bazı özellikleri şunlardır: Hücre zarından geçiş. Ligand çeşitliliği. Fizyolojik işlevler. İlaç hedeflemesi. GPCR’lara örnek olarak gözde bulunan ışık reseptörü rodopsin, koku reseptörleri, hormon reseptörlerinin çoğu (glukagon, kalsitonin, paratiroid hormon) ve santral sinir sistemindeki birçok reseptör (serotonin, dopamin) verilebilir.

Histon ve histon olmayan proteinler şunlardır: Histon proteinleri. H1, H2A, H2B, H3 ve H4 olarak beş tipi bulunur. DNA paketlemesinin ilk evresinde, H1 haricindeki 4 histon proteini görev alır. Negatif yüklü DNA moleküllerine bağlanmayı kolaylaştıran bazik aminoasitler (arjinin ve lizin) içeren küçük moleküllerdir. Histon olmayan proteinler. Çoğu eksi yüklü asidik proteinlerdir. DNA replikasyonu, tamiri, gen regülasyonu ve rekombinasyonda görev yapan proteinleri içerir. Her hücrenin çok farklı histon olmayan proteinleri vardır ve bu proteinler organizmaya, hücreye ve hatta aynı hücrede zamandan zamana bile değişebilir. Ökaryotik hücrelerde DNA, histon proteinleri ve histon olmayan proteinlerle bir araya gelerek kromatin ipliğini oluşturur.

Tıpta prostetik grup, bir enzime sıkıca bağlı olan ve proteinin biyolojik aktivitesi için gerekli olan, amino asit içermeyen bir bileşen olarak tanımlanır. Prostetik gruplar, organik (vitamin, şeker, RNA, fosfat veya lipid gibi) veya inorganik (metal iyonları gibi) olabilir. Ayrıca, prostetik kelimesi, eksik veya kaybolan bir vücut uzvunun yerine kullanılarak kaybedilen fonksiyonları kazandırmayı amaçlayan ve takma anlamına gelen tıbbi bir terimdir.

Aktim, "Akıllı Ticaret ve İş Merkezi" anlamına gelir ve ticaret ve iş merkezi projeleri geliştirir. Aktim'in faaliyet gösterdiği bazı alanlar: Aktim Çarşı: Cadde dükkan konsepti ile esnafa modern ve ferah bir çalışma ortamı sunar. Aktim Ofis: Farklı konseptlerde tasarlanmış lüks ofis alanları ile çalışma deneyimini zenginleştirir. Aktim 1, 2 ve 3: Modüler ve yüksek tavanlı dükkanları ile farklı sektörlerden yatırımcılara esnek ve sürdürülebilir çözümler sunar. Aktim projeleri, Bilgiçler Yapı tarafından hayata geçirilmektedir.

Glikasyon, vücuttaki protein, lipit ve DNA moleküllerinin şeker molekülleriyle enzimatik olmayan bir şekilde bağlanmasıdır. Glikasyonun önemi: Damar sağlığı: AGEs, damar duvarındaki proteinlerle etkileşime girerek damarların elastikiyetini azaltır ve ateroskleroza yol açabilir. Oksidatif stres: AGEs, reaktif oksijen türlerinin üretimini artırarak oksidatif stres oluşturur. İltihaplanma: AGEs, bağışıklık hücrelerini aktive ederek kronik iltihaplanmayı tetikler. Yaşlanma: Glikasyon, kollajen moleküllerinin yapısını bozarak cildin yaşlanmasına ve kırışıklıkların oluşmasına neden olabilir. Glikasyon süreci doğaldır, ancak biriken glikasyon ürünlerinin metabolik süreçleri zorlaması önemlidir.

Distrofin proteininin bazı işlevleri: Yapısal destek: Kas hücrelerinin zarının iç kısmını destekleyerek sarkolemmanın bütünlüğünü korur ve mekanik streslere karşı dayanıklılık sağlar. Sinyal iletimi: Sarkolemma ile hücre içi protein kompleksleri arasında bağlantı kurarak sinyal iletimini düzenler. Kalsiyum dengelemesi: Kas hücrelerindeki kalsiyum iyonlarının düzgün bir şekilde salınımını ve geri alınımını kontrol eder, bu sayede kas kasılmasının kontrolünü sağlar. Enerji metabolizması: Mitokondrilerin enerji sağlamasına yardımcı olur. Kas liflerinin büyümesi: Kas liflerinin doğru gelişimini ve büyümesini sağlayan sinyal yollarını düzenler. Distrofin proteininin eksikliği veya bozukluğu, Duchenne Musküler Distrofi (DMD) gibi distrofi hastalıklarına yol açar.

Proteinlerin birincil ve ikincil yapısı şu şekilde açıklanabilir: Birincil yapı. İkincil yapı. Proteinlerin birincil ve ikincil yapılarının yanı sıra üçüncül ve dördüncül yapıları da bulunur.

Mitokondride sentezlenen proteinler arasında şunlar bulunur: Heme (hemoglobinin protein kısmı). Steroidler. Yağ asitleri. Amino asitler. Karbonhidratlar. Fe/S kümeleri. Proteinlerin katabolizması. Mitokondride sentezlenen proteinlerin çoğu, sitoplazmik ribozomlar aracılığıyla üretilir.

Biyomakromoleküller, büyük biyolojik moleküllerdir ve genellikle polimerler ile biyolojik sistemler arasındaki etkileşimleri inceleyen bilimsel dergilerde ele alınır. Bazı biyomakromolekül türleri: Polimerler. Biyomakromoleküller ayrıca, "Biomacromolecules" adlı, 2000 yılından beri yayımlanan hakemli bir bilimsel derginin adı olarak da kullanılır.

Arkelerde histon yerine histon benzeri proteinler bulunur. Bu proteinler, DNA'nın yapısını organize etmekte ve sarmalanmasında görev alır.

Miyoglobin ve hemoglobin arasındaki temel farklar şunlardır: Yapısal farklılıklar: Hemoglobin, dört alt birimden oluşan bir protein yapısına sahiptir. Miyoglobin ise tek bir polipeptit zincirinden oluşur. Fonksiyonel farklılıklar: Hemoglobin, kırmızı kan hücrelerinde bulunur ve akciğerlerden dokulara oksijen taşımak için tasarlanmıştır. Miyoglobin, kas dokusunda bulunur ve oksijeni depolamak için işlev görür. Oksijen bağlama kapasitesi: Hemoglobin, oksijeni bağlama kapasitesi açısından daha yüksektir ve birden fazla oksijen molekülü bağlayabilir. Miyoglobin, yalnızca bir oksijen molekülü bağlayabilir, ancak yüksek oksijen tutma kapasitesine sahiptir. Oksijen serbest bırakma dinamiği: Hemoglobin, oksijeni daha yüksek konsantrasyonlarda serbest bırakırken, düşük oksijen konsantrasyonlarında bağlanma yeteneğine sahiptir. Miyoglobin, oksijeni düşük konsantrasyonlarda serbest bırakma eğilimindedir. Bulunduğu yerler: Hemoglobin, esas olarak kırmızı kan hücrelerinde bulunur. Miyoglobin, kas hücrelerinde bulunur.

Progressif Supranükleer Paralizi (PSP) hastalığının nedeni bilinmemektedir. Araştırmalar, PSP'nin beyin hücrelerinde ilerleyici hasara yol açan birkaç spesifik bölgedeki hücrelere verilen aşamalı hasarla ilişkili olduğunu göstermektedir. PSP'nin ortaya çıkışında rol oynayabilecek bazı faktörler şunlardır: Genetik. Çevresel faktörler. Serbest radikaller. PSP genellikle ailesel değildir ve kişiden kişiye bulaşmaz.

Plazmada bulunan bazı proteinler: Albumin. Globulinler. Fibrinojen. Ayrıca plazmada seruloplazmin, a1-antitripsin, haptoglobulin, a1 asitglikoprotein gibi proteinler de bulunur. Plazma proteinlerinin miktarı ve oranları, hastalıklara bağlı olarak değişebilir.

Etin atom yapısı, tüm maddelerin atomlardan oluşması ilkesine dayanır. Bir atom, proton, nötron ve elektron gibi daha küçük parçacıklardan oluşur. Et de bu temel yapı taşlarından oluşur, ancak etin spesifik atom yapısı, içerdiği proteinler, yağlar ve su gibi moleküllerin bileşimine bağlıdır.

İnsan biyokimyası ve organik kimya arasındaki ilişki, birkaç temel noktada ortaya çıkar: Biyokimya, organik kimyanın bir kolu olarak başlamıştır. Biyokimya, organik bileşiklerin yapısal ve nicel çözümlemesini yapar. Organik kimya ve biyokimya, insan sağlığıyla ilgili bilim dallarında (tıp, eczacılık, biyoloji) ortak çalışmalar yürütür.

İzo ve izoform terimleri farklı alanlarda farklı anlamlara sahiptir: İzo (kimya): İzo, kimyasal bir terim olup, izomerin bir alt türüdür ve aynı moleküler formüle sahip, ancak farklı yapısal düzenlemelere sahip bileşikleri ifade eder. İzoform (biyoloji): İzoform, bir proteinin amino asit dizisi bakımından çok az farklı olan, aynı veya farklı genler tarafından kodlanan, ancak genel işlevleri aynı olan çeşitli biçimleridir.

Gs ve Gq, sinyal iletiminde rol oynayan G proteinleridir. Gs, glikozun insülin salgılanmasını tetiklediği süreçte önemli bir sinyaldir. Gq, kronik hiperglisemi durumunda β hücrelerinde Gs'den Gq'ya geçiş, diyabette incretinlerin farklı insülinotrop potansiyelinin temelini oluşturur. Ayrıca, Gq ve Gs sinyallerinin birlikte çalışarak GLP-1 salgılanmasını kontrol ettiği de bilinmektedir. Gs ve Gq'nun işlevleri hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara başvurulabilir: jci.org; pubmed.ncbi.nlm.nih.gov.

Demir, birçok enzimin yapısında bulunur. Bunlardan bazıları: Sitokrom oksidaz, ksantin oksidaz, peroksidaz ve katalaz gibi enzimler. NADH dehidrogenaz ve süksinat dehidrogenaz gibi flavoproteinler. Demir-kükürt proteinleri. Ayrıca, ferritin ve transferrin gibi proteinlerin yapısında da demir bulunur.

Protein S ve C seviyelerinin ölçülmesinin bazı nedenleri: Pıhtılaşma bozukluklarının teşhisi. Açıklanamayan kan pıhtılarının nedeni. Tekrarlayan düşükler. Aile öyküsü. Ameliyat veya uzun süreli hareketsizlik. Test, genellikle koldan alınan bir kan örneği ile yapılır.

"Fdgfd" ifadesinin ne işe yaradığı hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, "GDF" kısaltması, kemik oluşumu, kıkırdak gelişimi ve embriyonik gelişimde rol oynayan bir protein ailesini ifade eder. "Famodin" ise mide asidinin aşırı üretimini önlemeye yönelik olarak kullanılan bir ilaçtır; mide yanması, reflü, gastrit ve ülser gibi durumlarda doktor tarafından reçete edilir. "Anakart" ise bilgisayarın temel bileşenlerini bir araya getiren ve bu bileşenler arasındaki iletişimi sağlayan devre kartıdır. "Enfluvir" ise grip (influenza) virüsüne karşı kullanılan antiviral bir ilaçtır. Bu bilgiler ışığında, "Fdgfd" ifadesinin bu konularla bir bağlantısı olmadığı değerlendirilebilir.