Nöroloji

EEG, "elektroensefalografi"nin kısaltmasıdır ve beyindeki elektriksel aktiviteyi ölçmek ve kaydetmek için kullanılan bir tıbbi testtir. EEG testi sayesinde beyin aktivitesinin bir nevi kaydı tutulur. EEG testinin bazı kullanım alanları şunlardır: epilepsi, demans, uyku bozuklukları ve travma sonrası beyin hasarları gibi nörolojik hastalıkların teşhisi; komadaki hastalarda beyin ölümünün olup olmadığının belirlenmesi; beyin cerrahileri öncesi ve esnasında beyin aktivitesinin takip edilmesi.

Erkeklerde beyin küçülmesi, 30'lu ve 40'lı yaşlarda yavaş yavaş görülmeye başlar.

Koenzim folik asit, B9 vitamini olarak da bilinir ve vücutta birçok önemli işlevi yerine getirir: DNA ve RNA sentezi: Folik asit, DNA ve RNA'nın üretiminde kritik rol oynar. Hücre bölünmesi ve büyümesi: Hücre bölünmesi ve yenilenmesinde etkilidir. Kırmızı kan hücresi üretimi: Kırmızı kan hücrelerinin olgunlaşmasına katkı sağlar. Homosistein seviyesinin düzenlenmesi: Yüksek homosistein seviyelerini düşürerek kalp hastalığı riskini azaltabilir. Sinir sistemi gelişimi: Hamilelik sırasında bebeğin sinir sisteminin sağlıklı gelişimi için gereklidir. Bağışıklık desteği: Bağışıklık tepkisini destekleyebilir. Folik asit, genellikle besinlerle alınır veya takviye olarak kullanılır.

Nöropsikolojik test, beyin fonksiyonlarını değerlendirerek bilişsel bozuklukların erken teşhisine yardımcı olan bilimsel bir yöntemdir. Nöropsikolojik testlerin bazı kullanım alanları: Nörolojik hastalıklar: Alzheimer, demans, Parkinson hastalığı. Psikiyatrik bozukluklar: Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk, şizofreni. Gelişimsel bozukluklar: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB). İnme sonrası bilişsel kayıplar. Testler, psikologlar veya nörologlar tarafından klinik ortamda uygulanır ve genellikle 1-3 saat sürebilir.

İletim tipi afazi (kondüksiyon afazi), afazinin nadir görülen bir türüdür. İletim tipi afazinin özellikleri: İşitsel algılama: Hastalar, iyi korunmuş bir işitsel algılamaya sahiptir. Konuşma: Konuşma akıcıdır ve genellikle gramer ile sözdizimsel olarak doğrudur. Tekrarlama: Sözcükleri veya cümleleri tekrarlamada belirgin bir beceriksizlik gösterirler. Yanlışlar: Konuşma sırasında ses birimleri ve hecelerin yerleri değişir. Farkındalık: Hastalar, yaptıkları yanlışların farkındadır ve bunları düzeltmek için büyük zorluk yaşarlar. İletim tipi afazinin nedenleri: Genellikle beynin sol yarıküresindeki hasar nedeniyle oluşur. İnme, travmatik beyin hasarı ve tümörler, iletim tipi afaziye yol açabilir. Tedavi: Tedavi, genellikle bireyselleştirilmiş olup, özel dil ve iletişim gelişmelerine odaklanır.

Mikroglia ve astrositlerin temel işlevleri: Mikroglia: Beynin bağışıklık hücreleridir; travma sonucu doku hasarı veya toksik madde girişi olduğunda devreye girer. Fagositoz yaparak hücre ölümünden sonra atıkları temizler. Sinaptik budama adı verilen süreçte aktif rol alarak dendrit-akson sinapslarının doğru oluşmasında rol oynar. Astrosit: Kan-beyin bariyerinin oluşturulmasına katkıda bulunur. İyon ve nörotransmitter alımı yoluyla beyin mikroçevresinde homeostatik dengeyi sağlar. Nöronların sağlıklı çalışmalarını sağlayacak ortamı hazırlar. Nöronların doğru bir şekilde konumlanması için fiziksel destek sağlar.

Kol ağrısı için nöroloji mi fizik tedavi mi gidilmesi gerektiği, ağrının nedenine bağlı olarak değişir: - Nöroloji bölümüne başvurmak, kol ağrısının sinir sıkışması veya omurilik sorunlarından kaynaklanması durumunda gereklidir. - Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanları ise kol ağrısının kas, kemik, eklem veya tendonlarla ilgili olması durumunda ilk başvurulacak bölümdür.

Babinski işareti, genellikle üst motor nöron hastalıklarını gösterir. Bu işaretin görüldüğü bazı hastalıklar şunlardır: Beyin tümörü veya beyin hasarı; Menenjit; Lou Gehrig hastalığı; Multipl skleroz; Omurilik yaralanması veya omurilik tümörü; Felç. Ayrıca, 2 yaşından büyük çocuklarda ve yetişkinlerde Babinski işaretinin devam etmesi, merkezi sinir sistemi ile ilgili bir sorunun belirtisi olabilir. Babinski işareti gözlemlendiğinde, doğru teşhis ve tedavi için bir uzmana danışılması önerilir.

Evet, Parkinson hastalığı hipokinezi olarak adlandırılan hareket azalması veya kaybı grubuna girer. Parkinson hastalığının başlıca belirtileri arasında yavaş hareket etme (bradikinezi), kaslarda sertlik (rijidite) ve denge kaybı bulunur.

Romberg testi, denge bozukluklarını değerlendirmek için şu adımlarla uygulanır: 1. Hasta Hazırlığı: - Hasta, ayakları birleşik ve kolları yanlarda veya göğüs üzerinde kavuşturulmuş şekilde dik durur. - Rahat kıyafetler giyilmeli ve ayakkabılar çıkarılmalıdır. 2. Gözler Açık Testi: - İlk aşamada hasta gözlerini açık tutarak 20-30 saniye dengede kalmaya çalışır. 3. Gözler Kapalı Testi: - İkinci aşamada hasta gözlerini kapatır ve dengede kalma süresi yeniden ölçülür. 4. Değerlendirme: - Test sırasında hekim, hastanın sallanma derecesini, düşme eğilimini veya dengeyi sağlamak için adım atıp atmadığını gözlemler. Pozitif Romberg bulgusu, yani gözler kapalıyken belirgin bir dengesizlik artışı, propriosepsiyon kaybını gösterebilir.

Patolojik refleksler, beyinde oluşan rahatsızlıklarla ortaya çıkan reflekslerdir. Bazı patolojik refleksler: Babinski Refleksi. Hoffman Refleksi. Chaddock Refleksi. Oppenheim Refleksi. Gordon Refleksi. Rossolimo Refleksi. Schaffer Refleksi. Patolojik reflekslerin varlığı, bir hastalığın belirtisi olabilir; bu nedenle, bir uzmana danışılması önerilir.

Aç kalan beyinde meydana gelen bazı değişiklikler: Enerji kullanımı: Beyin, enerji kaynağı olarak glikozu kullanır ve açlık durumunda glikoz seviyeleri düşer. Odaklanma ve dikkat: Açlık, beyindeki fokus ve dikkat seviyelerini artırabilir. Kimyasal salınım: Açlık, beyinde noradrenalin ve dopamin gibi kimyasalların salınımını artırarak dikkat ve konsantrasyonu artırabilir. Hormon etkisi: Açlık durumunda stres hormonu kortizol salgılanır. Nöroplastisite: Açlık, beyinde nöroplastisiteyi artırabilir ve beyin hücreleri arasındaki bağlantılar güçlenebilir. Her bireyin metabolizması ve fizyolojik tepkileri farklı olduğu için, açlığın beyin üzerindeki etkileri kişiden kişiye değişebilir.

Vasküler demans ve Alzheimer hastalığı arasındaki temel farklar şunlardır: Neden: Vasküler demans, beyne giden kan akışının azalması veya durması nedeniyle oluşur; genellikle inme veya yüksek tansiyon gibi durumlarla ilişkilidir. Alzheimer hastalığı, beyinde anormal protein birikimi (amiloid plaklar ve tau yumakları) sonucu beyin hücrelerinin ölümü ile karakterizedir. Başlangıç ve Gidişat: Vasküler demans, genellikle ani bir başlangıç gösterir ve belirtiler bir süre stabil kalabilir. Alzheimer hastalığı, genellikle yavaş ve düzenli bir ilerleme gösterir. Belirtiler: Vasküler demans, planlama ve organizasyon zorlukları, yavaş düşünme, konsantrasyon problemleri gibi bilişsel yeteneklerde sorunlara yol açar. Alzheimer hastalığı, ilk olarak bellek kaybı ile başlar ve zamanla dil, problem çözme ve karar verme becerilerini etkiler. Risk Faktörleri: Vasküler demans için risk faktörleri arasında diyabet, yüksek tansiyon, kalp problemleri, kolesterol ve periferik arter hastalığı bulunur. Alzheimer hastalığı için risk faktörleri arasında yaş, genetik ve genel sağlık durumu yer alır.

Fosfatidilserin, hücre zarlarının yapısında bulunan bir fosfolipittir ve çeşitli işlevlere sahiptir: Bilişsel fonksiyonları destekler. Stres ve ruh halini düzenler. Egzersiz performansını ve toparlanmayı destekler. Kalp sağlığını destekler. Fosfatidilserin, soya, balık, sakatat ve süt ürünleri gibi besinlerde doğal olarak bulunur veya takviye formunda alınabilir. Takviye kullanmadan önce bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

BOS mesafesinde artış, beyin omurilik sıvısı (BOS) miktarının normalden fazla olduğunu gösterir. Bu durum, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: Hidrosefali. Yaşlanma. Beyin küçülmesi. Migren. BOS mesafesinde artışın ciddi bir sorun olup olmadığını belirlemek için bir nöroloji uzmanına başvurulması önerilir.

Tremors 8 filminin konusu hakkında henüz resmi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, olası bir Tremors 8 filminin, Tremors: Shrieker Island'ın sonunda Burt Gummer'ın ölümüyle sona erdiği göz önüne alındığında, bu ölümün gerçek olup olmadığını veya Gummer'ın geri dönüp dönmeyeceğini ele alabileceği düşünülmektedir. Michael Gross, Tremors 8'in hala mümkün olduğunu, ancak Shrieker Island'ın ev videosu satışlarının başarılı olmasına bağlı olarak 2022'ye kadar gerçekleşebileceğini belirtmiştir.

Yürüyüş bozukluğunun tedavisi, altta yatan nedenin doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve bu nedenin ortadan kaldırılmasına dayanır. Yürüyüş bozukluğunu düzeltmek için kullanılan bazı yöntemler: Fizik tedavi ve rehabilitasyon: Kasların güçlendirilmesi, dengenin ve koordinasyonun geliştirilmesi için uygulanır. Cerrahi müdahale: Kırık, kalça çıkıklığı veya ileri derece eklem kireçlenmesi gibi durumlarda gerekebilir. İlaç tedavisi: Yürüyüş bozukluğunun nörolojik veya psikolojik nedenlerinden kaynaklanan hastalara uygulanır. Yardımcı cihazlar: Baston, yürüteç veya ortopedik bacak breysleri gibi aletler, dengenin sorun olduğu durumlarda kullanılır. Yürüyüş bozukluğu yaşayan kişilerin, bir uzmana danışarak uygun tedavi yöntemlerini belirlemesi önerilir.

Başın sol tarafı ve sağ tarafı uyuşması için Nöroloji bölümüne başvurulmalıdır.

Pupilla, gözün orta bölgesinde yer alan göz bebeklerine verilen isimdir. Pupilla muayenesi, nörooftalmik muayenenin önemli bir parçasıdır. Sistemik değerlendirme pupilla hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, pupilla muayenesinde dikkat edilen bazı hususlar şunlardır: göz bebeklerinin büyüklüğü ve eşit olup olmadığı; ışığa reaksiyonu. Pupilla muayenesi, özel aletler ve ışık kaynakları kullanılarak yapılır.

Patella refleksi, diğer adıyla diz kapağı refleksi, omuriliğin L2, L3 ve L4 segmentlerinden geçen monosinaptik bir derin tendon refleksidir. Bu refleksin gerçekleşmesinde rol oynayan sinirler şunlardır: Duyu (afferent) nöronlar. Motor (efferent) nöronlar. İnternöronlar. Patella refleksinin gerçekleşmesinde özellikle alfa motor nöronlar etkilidir.