Mem û Zîn, Cizre'de 1450/1451 yılında yaşanan gerçek bir aşk öyküsünden esinlenerek, 17. yüzyılın sonunda Ahmed-i Hani tarafından manzum bir eser olarak kaleme alınmıştır. Eserin konusu, birbirine âşık olan ancak kavuşamayan iki gencin trajik hikâyesidir. Eserde, aşkın yanı sıra toplumsal meseleler, idari ve siyasi öneriler, tenkitler ve felsefi düşünceler de işlenir. Mem ve Zîn'in temsil ettiği kavramlar, iyilik, doğruluk, zayıflık ve çaresizlik; Beko karakteri aracılığıyla kötülük, dalkavukluk ve ikiyüzlülük ile karşılaştırılır. Eser, Kürtçenin Kurmanci lehçesi ile yazılan ilk aşk mesnevisi olarak kabul edilir ve 20'den fazla dile çevrilmiştir.