İman

13. Lema 13 işaret, "On Üçüncü Lem'a" olarak bilinen ve "Hikmetül İztiaze Risalesi" olarak da adlandırılan risalede yer alan 13 adet anahtarı ifade eder. Bu risale, 1933-1934 yıllarında Barla'da telif edilmiştir. On Üçüncü İşaret üç noktadır: 1. Birinci Nokta: Şeytanın, iman hakikatlerinin büyüklüğü nedeniyle insanları aldatması. 2. İkinci Nokta: Bir sarayın yüzer kapalı kapısından birinin açılmasıyla diğer kapıların da açılması örneği ile iman hakikatlerinin bir bütün olduğu ve birinin kapalı kalması ile diğerlerinin geçersiz olmayacağı. 3. Üçüncü Nokta: Şeytanın, ispat edici delilleri göz ardı ettirerek insanları kandırması.

Dinî arkadaş ifadesi, genellikle iyi ve doğru ahlaklı, iman sahibi kişilerle kurulan dostluk anlamında kullanılır. Hadislerde, kişinin arkadaşının dini gibi olacağı ve bu nedenle arkadaş seçiminde dikkatli olunması gerektiği belirtilir. Arkadaş seçiminde, akıllı, Allah'tan korkan, güzel ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve fasık olmayan kişiler tercih edilmelidir.

İmanın 6 şartını anlatan çizgi filmin adı "Ahmet ve Sevimli Dostları" veya "İmanın 6 Şartı (Ahmet ve Sevimli Dostları)" olarak geçmektedir. Bu çizgi film, 2009 yılında Anatolia Film tarafından üretilmiştir ve 6 bölümden oluşmaktadır. Çizgi filmi izleyebileceğiniz bazı platformlar şunlardır: youtube.com; dailymotion.com; skipvids.com.

Dua, çeşitli işlevlere sahiptir: Huzur ve rahatlık: Dua etmek, stres altında sakin kalmaya ve doğru kararlar almaya yardımcı olur. Rehberlik: Hikmet istendiğinde, dua yoluyla Kutsal Kitap'tan öğrenilen ilkeler hatırlatılır. Güç ve teselli: Tanrı, dua eden kişiye zorluklar karşısında güç ve teselli verir. İmanın göstergesi: Dua, imanın en önemli göstergelerinden biridir ve Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağ oluşturur. Rahmetin celbi: Dua, rahmet kapılarının açılmasına vesile olur. İbadet: Dua, ibadetin özü olarak kabul edilir. Dua, sadece sıkıntılı zamanlarda değil, her zaman yapılması gereken bir ibadettir.

"Ey insan, bunu hatırla" ifadesi, Yusuf Kaplan'ın bir sözüne atıfta bulunabilir. Bu sözün tamamı şu şekildedir: > "Ey insan! Ne'yi yitirdiğini hatırla, öyleyse!". Bu sözün anlamı hakkında Kaplan, insanın kendini bulması ve insanlığa insanca yaşayabileceği bir hayat sunabilmesi için ne kaybettiğini hatırlaması gerektiğini ifade eder. Ayrıca, Kur'an'da geçen "Ey insanlar!" hitapları da bu ifadeye benzerlik gösterir ve evrensel bir mesaj taşıdığını belirtir.

Risale-i Nur'ları her gün okumak şart değildir, ancak ömür boyu okunması gereken eserler sınıfındadır. Okumayı alışkanlık haline getirmek ve her gün belirli bir zaman ayırmak önemlidir. Risale-i Nur, iman hakikatlerini içerdiği için ekmek ve su kadar hayati öneme sahiptir; bu yüzden ihtiyaç duyuldukça okunmalıdır.

Kur'an-ı Kerim'in 5. cüzü, Nisa Suresi'nin orta kısmını içerir. Bu cüzde ele alınan bazı konular: Evlilikte hak bilinci. Savaşta hak-adalet bilinci. Strateji bilinci. Ayrıca, surede yetim malı yemekten sakınılması, yetişkin hale geldiklerinde yetimlere ait malların şahitler huzurunda kendilerine geri verilmesi ve özellikle yetim kızlara özen gösterilmesi gibi hükümler de yer alır.

Arif olan kişinin bazı özellikleri ve yaptıkları: Olaylara vakıftır. Hakkı, hakkı ile bilir. Sabırlıdır. Çok düşünmeye ihtiyaç kalmaksızın, tekellüfsüz gördüğünü bilip anlar. Zevkî ve vicdanî irfan sahibidir. Olayların hikmet yönünü bilir. Kendisini Allah’tan alıkoyan her şeyden yüz çevirir. Arif ismi, Arapça kökenli olup "bilge, bilgili, anlayışlı" anlamına gelmektedir. Tasavvufta ise marifet; kişinin kendini tanıyarak Rabb’ini tanıması, Allah dostlarına aşinalık kazanması, hakikat bilgisine erişmesi ve irfan meclislerine kavuşarak, ariflerin sırrına vâkıf olması şeklinde tanımlanır.

İslam akaidinin altı esası şunlardır: 1. Allah'a iman. 2. Meleklere iman. 3. Kitaplara iman. 4. Peygamberlere iman. 5. Ahirete iman. 6. Kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine iman. Bu esaslar, "Amentü" cümlesinde özetlenmiştir.

İmanın üç temel esası şunlardır: 1. Allah'a İman: Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak. 2. Ahiret Gününe İman: Dünya hayatının sona erip ahiret hayatının başlayacağına inanmak. 3. Kadere İman: İyilik ve kötülüğün Allah'ın yaratması ile olduğuna inanmak. İmanın diğer esasları ise meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmayı içerir.

Bu dünyaya imtihan konulmasının nedeni, insanın Allah'a kulluk ve dostluk yeteneğini ortaya çıkarmaktır. Kur'an'da belirtildiği gibi, ölüm ve hayat, kimin daha güzel iş yaptığının anlaşılması için yaratılmıştır.

"En büyük korku onları üzmez" ifadesi, kıyamet gününün meydana getireceği dehşetin, iman edenleri kaygılandırmayacağı anlamına gelir. Bu ayet, Enbiya Suresi'nin 103. ayetinde geçmektedir ve meali şu şekildedir: > "O en büyük korku (diriliş ve haşr esnasında yaşanan korku) onları üzmez. Melekler onları: 'Bu, size vadolunan gününüzdür.' diyerek karşılarlar".

Sabır yiterse, geriye teslimiyet ve iman kalmaz.

"Ahirette seni kurtaracak eser" ifadesi, Bediüzzaman Said Nursi'nin bir sözüne atıfta bulunmaktadır. Bu söz şu şekildedir: > "Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme". Bu söz, insanın bu imtihan dünyasında bıraktığı eserlerden ancak ahirette kendisini kurtaracak olanlarına kıymet vermesi, onun dışındakilere kıymet vermemesi gerektiğini ifade eder. "Eser" kelimesi, lügatta "insanın meydana getirdiği, ortaya koyduğu mahsul" anlamında kullanılmaktadır. Ahirette insanı kurtaracak eserin ne olduğu konusunda farklı görüşler olabilir.

Şuarâ Suresi 51. ayet, Hz. Mûsâ'ya inanan sihirbazların Firavun'un tehditlerine rağmen imanlarını ilan etmelerini ve Allah'tan hatalarını bağışlamasını dilemelerini anlatır. Ayetin meali şu şekildedir: > "Doğrusu biz, Mûsâ'ya inananların ilki olduğumuz için, umarız Rabbimiz hatalarımızı bağışlar".

İmanın insana kattığı en önemli özelliklerden bazıları şunlardır: 1. Ahlaki Gelişim: İman, kişiyi dürüst, adil ve ahlaklı davranmaya yöneltir. 2. Güven ve Huzur: Allah'a inanan kişi, her işinde Yaratıcısına güvenme duygusuna sahip olur ve iç huzurunu korur. 3. Sorumluluk Bilinci: "Her yaptığından hesaba çekileceğini" bilmek, bireyin hem kendisine hem de çevresine karşı daha duyarlı olmasını sağlar. 4. Toplumsal Dayanışma: İman, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik eder, toplumda güven ve barışı destekler. 5. Manevi Tatmin: Hayatın anlamını sorgulamayı ve daha derin bir boyuta ulaşmayı mümkün kılar.

İmanın en alt şubesi, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır.

"Cin Suresi 16. ayet"te geçen "cin su hadanl" ifadesi, insanların ve cinlerin Allah'ın yolunda dosdoğru yürümeleri durumunda bol yağmur ve rızıkla ödüllendirileceklerini anlatır. Bu ayet, aynı zamanda imtihan ve azap temalarını da içerir; kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Allah onu gitgide artan çetin bir azaba sokar.

Sekinet kelimesi, kuvvetli iman dolayısıyla kalpte oluşan huzur ve sükûn anlamına gelir. Tasavvufta ise sekinet, gaybın ve manevi feyzin gelişi anında kalbin bulduğu itminân (iç barış) ve huzur hali olarak tanımlanır.

Âl-i İmrân Suresi 200. ayette geçen "sabır" kelimesi, zorluklara ve sıkıntılara göğüs germek, metanet göstermek anlamına gelir. Bu ayette sabır, iki anlamda kullanılmıştır: 1. Hakkı savunurken, kâfirlerin çabaları karşısında daha fazla gayret göstermek ve sebat etmek. 2. Kâfirlerle savaşırken cesaret ve kahramanlık hususunda birbirleriyle yarışmak. Ayrıca, ayette geçen "ribât" kelimesi ise sınır boylarında gözetleme yapmak, nöbet tutmak anlamına gelir.