Hoşgörü

"Müsamaha" kelimesi, hoşgörü ve göz yummak anlamlarına gelir.

Değerler eğitimi hoşgörü pano örnekleri şunlardır: 1. "Hayat Bayram Olsa" şarkısı eşliğinde hoşgörü panoları oluşturulması. 2. Hoşgörü ile ilgili slogan, resim ve şiir yarışmaları düzenlenmesi, dereceye girenlerin ödüllendirilmesi. 3. Hz. Muhammed, Yunus Emre ve Mevlana gibi hoşgörü örneklerinin tanıtılması. 4. "Hepimiz Engelli Adayıyız" teması vurgulanarak empati konulu panolar düzenlenmesi. 5. "Barış" konulu resim sergileri ve hoşgörü temalı resim çalışmaları yapılması. Ayrıca, hazır pano örnekleri için aşağıdaki sitelerden faydalanabilirsiniz: - ilkokuldokumanlari.com: Çeşitli değerler eğitimi pano çalışmalarını içeren bir kaynak. - beytullahogretmen.com: Hoşgörü ve diğer değerler eğitimi için pano dokümanları sunan bir site.

"Yaradan" ifadesi, genellikle Tanrı veya Yüce Varlık anlamında kullanılır. "Yaradanı severim, Yaradan'dan ötürü" sözü ise Yunus Emre'ye aittir ve şu anlamları taşır: - Tüm varlıkları sevme ve saygı duyma anlayışını vurgular. - Yaradan’a olan sevgi, onun yarattığı her şeye değer vermeyi öğretir. - İnsanların farklılıklarını kabullenmeyi, hoşgörülü olmayı ve tüm varlıkları Yaradan’ın emaneti olarak görmeyi vurgular. - Bu anlayış, sevgi ve barış dolu bir yaşamın temelini oluşturur.

Türkiye, kozmopolit bir ülkedir. Türkiye'nin kozmopolit bir ülke olarak değerlendirilmesinin bazı nedenleri: Tarihsel derinlik ve kültürel katmanlar. Göç hareketleri. Farklı etnik ve kültürel kimlikler. Ancak, kozmopolitliğin yanı sıra, Türkiye'de kimlik siyaseti ve milliyetçilik gibi konular da önemli bir yer tutmaktadır.

Hoşgörünün önemi ile ilgili bir kompozisyon şu şekilde yazılabilir: Hoşgörü, kişinin kendisi gibi olmayan farklılıklara saygı duyması, onları kabullenmesi ve sorun çıkarmadan onlarla bir arada yaşama durumudur. Hoşgörünün önemi: 1. Toplumsal uyum: Hoşgörü, insanlar arasındaki birlikteliği anlam kazanır ve toplumda daha uyumlu bir yaşam düzeni kurulmasına katkıda bulunur. 2. Huzur ve sevgi: Hoşgörü ikliminin yeşerdiği bir toplumda doğal olarak huzur vardır, insanlar arasında sevgi ve saygı bağları güçlenir. 3. Çatışmaların azalması: Farklı inançlara ve yaşam tarzlarına saygı göstermek, toplumsal çatışmaların azalmasına ve daha sakin bir ortamın oluşmasına olanak tanır. 4. Demokratik toplum: Demokrasinin temel prensiplerinden biri olan farklı düşüncelere ve görüşlere saygı, hoşgörü kavramıyla sıkı bir şekilde ilişkilidir. Sonuç olarak, hoşgörü her insanın yaşam prensibi olursa, anlaşmazlıklar ve kavgalar kısa zamanda ortadan tamamen kalkar.

Hoşgörü politikası (istimalet), Osmanlı Devleti'nde Orhan Bey döneminde uygulanmaya başlanmıştır.

"Öyle Bir Dünya Olsun Ki" şiirinin teması, barış, sevgi ve hoşgörü gibi evrensel değerlere dayanan, insanların mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşadığı bir dünyayı arzulamaktır.

Osmanlı'da hoşgörü politikasına "istimalet politikası" denir.

Hoşgörü üzerine yapılabilecek bazı faaliyetler şunlardır: 1. Eğitim ve Bilinçlendirme: Okullarda ve üniversitelerde hoşgörü, kültürlerarası etkileşim ve farklılıkların değerini anlama üzerine dersler verilmesi. 2. Toplumsal Diyalog ve İşbirliği: Farklı gruplar arasında diyalog ve işbirliği teşvik edilmesi, toplumsal etkinlikler ve etnik/dini gruplar arası toplantılar düzenlenmesi. 3. Liderlerin Rolü: Toplum liderlerinin hoşgörüyü teşvik etmesi ve örnek olması. 4. Yasal Düzenlemeler: Eşitlik yasaları ve ayrımcılığı önleyici tedbirler alınması. 5. Sivil Toplum Kuruluşları: Hoşgörüyü teşvik eden kampanyalar yürütülmesi ve toplumsal değişim için çalışılması. 6. Kişisel Çaba: Bireylerin kendi ön yargılarını fark etmesi ve bunları aşmak için çaba göstermesi. Ayrıca, empati kurma ve farklı kültürleri tanıma gibi faaliyetler de hoşgörüyü artırmada etkili olabilir.

"Her beşer insan olamaz" ifadesi, herkesin aynı karakter ve özelliklere sahip olmadığını anlatır.

Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'un fethinden sonra askerlerine yaptığı konuşmanın amacı, onları teşekkür etmek ve fethedilen şehrin halkı üzerindeki baskıları kaldıracağını, hoşgörüyle yaklaşacağını bildirmektir. Ayrıca, bu konuşma, Fatih Sultan Mehmed'in hoşgörülü ve adaletli bir hükümdar olduğunu ve fethedilen şehrin halkını kucakladığını göstermesi açısından tarihi önem taşımaktadır.

Bağnazlık çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: 1. Bilgisizlik ve Eğitim Eksikliği: Bireyler, kendi kültürlerini veya inançlarını tanıyarak büyüdüklerinde, diğer farklılıkları anlamak ve kabul etmek konusunda zorlanırlar. 2. Korku ve Belirsizlik: Değişimle başa çıkma güçlüğü ve yeni fikirlere karşı korku, bağnazlığın temelini oluşturabilir. 3. Grup Düşüncesi ve Toplumsal Baskı: Bireyler, çoğunluğun düşündüğüne uymaya ve dışlanmamak için aynı görüşleri paylaşmaya eğilimlidirler. 4. Dini ve İdeolojik Nedenler: Farklı dinlerde ve ideolojilerde bağnazlık, yüksek değerlerin yanlış kullanılması sonucu ortaya çıkabilir. Bu faktörler, bireylerin hoşgörüsüz ve değişime kapalı bir tutum sergilemelerine yol açar.

"Gel Gel Ne Olursan Ol Yine Gel" şiiri, Mevlana Celaleddin Rumi'ye atfedilen ve evrensel bir sevgi ve hoşgörü çağrısı yapan bir eserdir. Şiirde anlatılanlar: Din, mezhep veya geçmiş hataların önemi yoktur: Önemli olan samimi bir şekilde dönmektir. Umudunu kaybetme: Yüz kere tövbe bozmuş olsan bile, yine de gel demektir. Sevgiden başka bir şey ekilmez: Bu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz, diyor. Senlik benlik yok: Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik. Ölümden sonra: Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız, bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.

Dünya Kardeşlik Birliği farklı amaçlarla faaliyet gösteren iki farklı organizasyonu ifade edebilir: 1. Dünya Kardeşlik Birliği (DKB) Mevlana Yüce Vakfı: Bu vakıf, İstanbul merkezli bir new age oluşumu olup, insan hakları, adalet, eşitlik, hoşgörü ve çevre koruması gibi prensipler doğrultusunda dünya barışına katkıda bulunmayı amaçlar. 2. Dünya Kardeşliği (World Brotherhood): 1950'de Paris'te kurulan bu organizasyon, tüm ırkların, ulusların ve dinlerin insanları arasında adaleti, dostluğu, anlayışı ve işbirliğini teşvik etmeyi hedeflemiştir.

"Geniş geniş bir hayat yaşamak" ifadesi, hoşgörülü, anlayışlı ve farklı bakış açılarına açık bir şekilde yaşamak anlamına gelebilir.

İstimâlet politikası ve hoşgörü politikası aynı şeyler değildir, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. İstimâlet politikası, Osmanlı Devleti'nin fethettiği bölgelerde halkın gönlünü kazanmak için uyguladığı hoşgörü politikasıdır. Hoşgörü politikası ise genel anlamda, farklı din ve mezheplere mensup insanlara karşı ayrım yapmadan, onların inançlarına saygı gösterme anlayışını ifade eder.

Hoşgörü önemlidir çünkü: 1. Toplumsal uyumu sağlar: Farklılıkların kabul edilmesi, insanlar arasında barış ve empatiyi artırır, ön yargıları azaltır. 2. Demokratik toplumun temelidir: Farklı düşüncelere saygı, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi için gereklidir. 3. Toplumsal ilerlemeyi destekler: Farklı bakış açılarına açık bir ortamda, yenilikçi fikirler gelişir ve ilerleme sağlanır. 4. Bireysel mutluluğu artırır: Hoşgörülü insanlar, daha sakin, kendine güvenen ve psikolojik olarak sağlıklı bireylerdir. 5. Uluslararası ilişkilerde gereklidir: Küresel dünyada, hoşgörünün uluslararası toplumda da yaygınlaşması, çatışmaların önlenmesi ve işbirliğinin artırılması için önemlidir.

Hoşgörünün en güzel örneği olarak Hz. Muhammed (s.a.v.) kabul edilir. Hz. Muhammed, hayatı boyunca zenci-beyaz, hür-köle, kadın-erkek ayrımı yapmadan tüm insanları eşit görmüş ve herkese saygı duyarak kucak açmıştır.

Tahammüllü insan şu şekilde davranır: 1. Empati yapar: Herkesin görüşlerinin farklı olabileceğini kabul eder ve saygı gösterir. 2. Hoşgörülüdür: Kendisine aykırı olsa bile her durumu anlayışla karşılar ve hoş görür. 3. Sabırlıdır: Zorluklar karşısında sebat eder ve sakin kalır. 4. Rutinlerine bağlıdır: İyi bildiği şeylerden aldığı güvene ve huzura bağımlıdır. 5. İletişim kanallarını açık tutar: İletişim konusunda kendini geliştirmiştir ve sinir anlarıyla hareket etmez.

Hoşgörünün Önemi İle İlgili Şiir Hoşgörü Yardım sevginin amacı, Hoşgörünün tacı, Kırmızı güller yetmez, Hoşgörü bitmez. Dostlara yardım, kara günlerde, Hoşgörüyü bilen, yardımı biler. Bir sürü deprem, felaketler, Hoşgörüyü ve yardımı bilmeyen, Sevmeyi bilmez. Erdal Söylemez