Edebiyat

"Memoirs of a Geisha" (Bir Geyşanın Anıları) kitabı, 1929 yılında yoksul bir ailenin iki kız çocuğunun geyşa evlerine hizmetçi olarak satılmasını ve içlerinden küçük Chiyo'nun geyşa olma sürecini anlatır. Kitap, Japon kültüründe önemli bir yere sahip olan geyşaların zorlu eğitim süreçlerini, yaşadıkları zorlukları ve savaş yıllarındaki deneyimlerini de ele alır. Ayrıca, 2005 yılında aynı isimle çekilen ve yönetmenliğini Rob Marshall'ın yaptığı bir Hollywood filmi de bulunmaktadır.

"Memoirs of a Geisha" (Bir Geyşanın Anıları) kitabı, 1929 yılında yoksul bir ailenin iki kız çocuğunun geyşa evlerine hizmetçi olarak satılmasını ve içlerinden küçük Chiyo'nun geyşa olma sürecini anlatır. Kitap, Japon kültüründe önemli bir yere sahip olan geyşaların zorlu eğitim süreçlerini, yaşadıkları zorlukları ve savaş yıllarındaki deneyimlerini de ele alır. Ayrıca, 2005 yılında aynı isimle çekilen ve yönetmenliğini Rob Marshall'ın yaptığı bir Hollywood filmi de bulunmaktadır.

TürkçecimTV'de aşağıdaki dersler bulunmaktadır: ÖABT Türkçe canlı ve video dersleri. Eğitim Bilimleri video dersleri. GKGY video dersleri. Dil bilgisi, hızlı okuma, sözel mantık, paragraf gibi çeşitli kamplar. Konu anlatım kitapları. TürkçecimTV'nin sunduğu dersler, Türkçe öğretmenliği alanına yöneliktir.

Ömer Hayyam'ın şarap içmesinin nedeni, şarabı bir sembol olarak kullanmasıdır. Hayyam'ın şiirlerinde şarap, sadece maddi bir zevk değil, aynı zamanda manevi bir arayışın ifadesidir. Bu nedenle, onun şarap tüketimi somut bir düşkünlükten ziyade, tasavvufi ve felsefi bir anlam taşır.

Ömer Hayyam'ın şarap içmesinin nedeni, şarabı bir sembol olarak kullanmasıdır. Hayyam'ın şiirlerinde şarap, sadece maddi bir zevk değil, aynı zamanda manevi bir arayışın ifadesidir. Bu nedenle, onun şarap tüketimi somut bir düşkünlükten ziyade, tasavvufi ve felsefi bir anlam taşır.

Perspektif ve bakış açısı genellikle birbirinin yerine kullanılan terimlerdir, ancak anlamları ve kullanımları tamamen eşdeğer değildir. Bakış açısı, bir hikayenin anlatıldığı perspektifi veya anlatıcının bakış açısını ifade eder. Perspektif ise, bir durumu, sorunu veya olayı değerlendirme şeklini tanımlar. Dolayısıyla, perspektif ve bakış açısı benzer kavramları ifade etse de, perspektif daha geniş bir anlama sahiptir.

Orhan Kemal'in "Tersine Dünya" adlı romanı, kadın ve erkek rollerinin tersine döndüğü bir dünyada yoksul insanların gündelik yaşamını ve namus kavramını mizahi bir dille anlatır. Eserde, erkeğin kadına yaptıklarını kadın üzerinden göstererek "erkeklik bunun neresinde?" ve "bu mu erkeklik?" soruları sorulur. Romanın bazı karakterleri: Bitirim Leyla: Kocasını döven üç çocuk annesi bir kadındır. Mustafa: Bitirim Leyla’nın kocasıdır. Hayriye: Mustafa’ya ilgi duyan ve onunla ilişki kuran bir kadındır. Apo: Bitirim Leyla’nın genelevde tanışıp aşık olduğu kişidir.

Orhan Kemal'in "Tersine Dünya" adlı romanı, kadın ve erkek rollerinin tersine döndüğü bir dünyada yoksul insanların gündelik yaşamını ve namus kavramını mizahi bir dille anlatır. Eserde, erkeğin kadına yaptıklarını kadın üzerinden göstererek "erkeklik bunun neresinde?" ve "bu mu erkeklik?" soruları sorulur. Romanın bazı karakterleri: Bitirim Leyla: Kocasını döven üç çocuk annesi bir kadındır. Mustafa: Bitirim Leyla’nın kocasıdır. Hayriye: Mustafa’ya ilgi duyan ve onunla ilişki kuran bir kadındır. Apo: Bitirim Leyla’nın genelevde tanışıp aşık olduğu kişidir.

Victor Hugo, III. Napolyon'un 1851'deki askerî darbesi nedeniyle sürgüne gönderilmiştir. Hugo, darbeyi gerçekleştiren III. Napolyon'u vatana ihanetle suçlamış, ona karşı direniş hareketi örgütlemeye çalışmış ve bu nedenle önce Brüksel'e, ardından Jersey'e kaçmıştır. Sürgün döneminde, Napoléon le petit (Küçük Napoléon, 1852) ve Histoire d’un crime (Bir Suç Hikâyesi, 1877) gibi hiciv eserleri yazmıştır. III. Napolyon 1859'da genel af ilan ettiğinde, Hugo'nun Fransa'ya dönme fırsatı doğmuş, ancak o sürgünde kalmayı tercih etmiştir. Hugo, ancak 1870'te, iktidar değişip Üçüncü Cumhuriyet kurulduktan sonra Fransa'ya dönmüştür.

Destan ve efsane arasındaki bazı farklar şunlardır: Gerçeklik: Efsaneler genellikle gerçek olaylara dayanmayan hayal ürünleridir, destanlar ise tarihte gerçekleşmiş bir olaya dayanır. Konu: Destanlar toplumu derinden etkileyen bir olayı konu edinir ve milli ruh ön plandadır. Olağanüstü Olaylar: Destanlarda doğa üstü olaylar çokça bulunurken, efsanelerde bu olaylar daha azdır. Dil ve Anlatım: Destanlar manzum eserlerdir ve saz ozanları tarafından anlatılır. Kutsallık: Destanlarda dinsel ögeler fazla bulunmazken, bazı efsaneler kutsal kabul edilir. Köken: Destanlar tamamen bir milletin ürünüdür ve aynı destana başka bir toplumda rastlanmaz. Her iki türün de bazı benzerlikleri de vardır: Anlatılan olaylar gerçek olarak kabul edilir. Olay örgüsü, kişiler, yer ve zaman metni oluşturan yapı unsurlarıdır. Anonimdirler. Nesilden nesile dilden dile aktarılarak anlatılagelmişlerdir. Öyküleyici ve betimleyici anlatım kullanılır.

"Yaralı Kurt" filminin sonunda, Ali (Cüneyt Arkın) olayları çözer ve intikamını alır, ancak Türk polisi peşindedir. Özetle: - Ali, tefeci Hilmi'yi öldürür, ancak verilen paraların sahte olduğunu öğrenir. - Suçluların peşine düşerken, Feridun'un kızı Gül ile tanışır ve aralarında bir çekim oluşur. - Ali, olayları çözer ve intikam alır, ancak bu süreçte Türk polisi tarafından yakalanır.

Dil Belası, 11. yüzyılın büyük İslam alimi İmam Gazali'ye aittir. Eser, İmam Gazali'nin "İhyau'l-Ulumu'd-Din" adlı kitabının bir bölümünün tercümesidir.

Zübük, Aziz Nesin'in 1961 yılında yayımlanan gülmece romanı ve bu romandan uyarlanan 1980 yapımı film, çıkarcı ve sözünde durmayan politikacıları eleştirir. Romanda, Zübükzade İbrahim Bey, çevresindeki saf insanları kullanarak önce belediye başkanlığına, ardından milletvekilliğine yükselir. Zübük kelimesi, edebiyatta ve günlük dilde, kurnazlık yaparak menfaat sağlamaya çalışan, dürüst olmayan ve insanları aldatan kişiler için kullanılır.

Destan, bir milletin tarihinde önemli bir olay üzerine söylenmeye başlayıp, nesilden nesile aktarılarak gelişen, genellikle manzum olan ve uzun anlatı eserleridir. Özellikleri: Toplumu derinden etkileyen olaylar konu edilir. Olay ve kişiler olağanüstü nitelikler taşıyabilir. Anonimdir, yani söyleyeni belli değildir. Sözlü bir gelenek ürünüdür, yazıya geç geçirildiği için tamamı hakkında bilgi sınırlıdır. Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenir. Çeşitleri: Doğal Destanlar: Anonim olup, ilkel dönemde yaşanmış olayları konu alır. Yapay Destanlar: Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan ve olağanüstü durumlara az yer veren destan türüdür.

Alegorinin amacı, soyut kavramları semboller aracılığıyla temsil ederek okuyucuyu veya izleyiciyi düşündürmektir. Alegori, genellikle şu amaçları taşır: Eleştirme ve hicivleme. Siyasallaştırma. Ahlaki, dini veya felsefi talimat verme. Alegori, bu amaçları gerçekleştirmek için bir hikâye üzerinden dolaylı bir anlatım tercih eder.

Elektra isminin konusu, kullanıldığı bağlama göre değişiklik gösterebilir. Mitoloji: Yunan mitolojisinde Elektra, Agamemnon ile Clytemnestra'nın kızıdır. Film: 2005 yapımı Elektra filminde, sıradan bir yaşam süren genç bir kadın olan Elektra, ölümden döner ve ölümcül bir deneyim yaşar. Tragedya: Sophokles'in Elektra adlı tragedyasındaki konu, Elektra'nın adalet arayışıdır.

Çevr ve cevr kelimeleri edebiyatta acı, azap, keder ve üzüntü anlamlarına gelir. Örnek bir kullanım: "Cefayı çekmeyen âşık safânın kadrini bilmez". Başka bir örnek: "Âdeti hûbların cevr ü cefâdır ammâ / Bana ettiklerini kimseye etmediler" (Necâtî Bey).

Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin iyi olup olmadığına dair kesin bir yargı yapmak mümkün değildir. Ancak, fakültenin bazı bölümleri ve akademik başarıları hakkında bilgi mevcuttur: Akademik Başarılar: Fakülteden bazı öğretim üyeleri, TÜBİTAK ve diğer kurumlar tarafından desteklenen projeler yürütmektedir. Bölümler: Fakültede Çin Dili ve Edebiyatı, Japon Dili ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı gibi çeşitli bölümler bulunmaktadır. Daha fazla bilgi almak ve karar vermek için kişisel tercihler ve hedefler doğrultusunda detaylı araştırma yapılması önerilir.

Kinayenin amaçları arasında şunlar yer alır: Övme veya yerme: Kinaye, övmek veya yermek için kullanılabilir. İncelik gösterme ve kibar olma: Kabalığı hafifletmek veya zarif bir şekilde alaya almak için kinaye kullanılabilir. Sitem etme: Kinaye, hafif bir sitem ifade etmek için kullanılabilir. Etkiyi artırma: Manayı güçlendirmek ve anlatımı somutlaştırmak amacıyla kinaye yapılabilir. İsim veya sıfat söylemekten kaçınma: Kinaye, ismi veya sıfatı açıkça söylemekten kaçınmak için de kullanılabilir. Kinayede asıl kastedilen, mecaz anlamdır; ancak gerçek anlamın da anlaşılmasına engel olacak bir ipucu bulunmaz.

Arif Nihat Asya'nın en ünlü şiiri, Bayrak adlı eseridir. Bu şiir, Türk edebiyatının unutulmaz vatansever dizeleri arasında yer alır ve şairin "Bayrak Şairi" olarak anılmasına sebep olmuştur.