DilveAnlatım

"Evvel refik bade'l tarik" sözü, Araplara ait bir atasözüdür. Ayrıca, bu söz, 5 Mayıs 2016 tarihinde Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yapılan bir konuşmada kullanılmıştır.

Kabine ile ilgili bazı cümleler: "Rengi doktor kabinelerinin kapılarındaki cilalı siyah levhalar gibi parlıyor." "Bir kabineye girip soyundum." "Cumhurbaşkanlığı kabinesi." "Kabine çekilmek, kabine düşmek." "Kabine toplantısı."

Öyküleyici metinlere bazı örnekler şunlardır: Örnek-1: "Dalkavukları Büyük İskender’i: Tanrı’nın oğlu olduğuna inandırmışlar. İskender bir savaşta yaralanmış. Yarasından kan aktığını görünce çağırmış dalkavuklarını: ‘Bu ne?’ demiş. ‘Mis gibi insan kanı değil mi?’". Örnek-2: "Kartaca-Roma Savaşı’nın sonunda Roma ordusu galip gelir. Roma komutanı büyük bir törenle Kartaca’ya girer. Tam bu sırada bir kadın: ‘Komutanı görmek istiyorum!’ diye bağırır". Örnek-3: "M.Ö. V. yüzyıl ressamlarından Zeuxis, elinde üzüm tutan bir çocuğun resmini yapmış. Üzümler öylesine gerçeğe benzemiş ki kuşlar gelip yemeğe kalkmışlar". Örnek-4: "Türkiye’ye gelen sanatçımız, soluğu Kapalıçarşı’da alır. Buradaki esnafla haşır neşir olur. Türkçeyi epey ilerletir. Amacı, Kapalıçarşı’nın yağlıboya resimlerini yapmaktır. Amacına ulaşır". Örnek-5: "Yatağın altında yeşil, tahtadan bir sandık duruyordu. Onu açtım. Az daha sevincimden haykıracaktım. Hemen kaptım. Tosun’un yanına koştum. Karnına sürtmek istedim. Rahat durmuyordu. Galiba acıtıyor, dedim". Öyküleyici metinlerde genellikle -di'li geçmiş zaman ya da şimdiki zaman kullanılır.

"Bostan ıssı kakıyıp" ifadesi, Niyâzî-i Mısrî'nin "Çıktım Erik Dalına" şiirinde geçen bir beytin parçasıdır. Bu beytin anlamı şu şekilde açıklanabilir: Bostan ıssı: Bostan sahibi, yani kâinatın sahibi Allah. Kakıdı: Elest hitabı ile seslenerek "Vücudun sahibi sen misin, ben miyim?" diye sordu. Ne yersin kozumu: "Bana ait olanı kendine niye nisbet ediyorsun?" diye azarladı. Bu beyit, erenler meclisinde Allah'ın ilmine tutunan ve onun sohbetlerinde feyz bulan bir kişinin, tüm vücutların sahibinin Allah olduğunu anlamasına işaret eder.

İ ile başlayan bazı atasözleri ve anlamları: İki dinle, bir söyle. İnsan yedisinde ne ise, yetmişinde de odur. Irmak kenarına çeşme yapılmaz. Isıracak köpek dişini göstermez. Işığını akşamdan önce yakan, sabaha çırasında yağ bulamaz. Daha fazla I harfi ile başlayan atasözü için dilbilgisi.net, atasozuanlamlari.com ve turkceodevim.com gibi siteler ziyaret edilebilir.

"Tebdili mekanda ferahlık vardır" ifadesi, bir atasözüdür. Türk Dil Kurumu'na göre bu atasözü, "insanlar aynı yerde kalmak yerine farklı yerlere gittiği zaman, bir ferahlık ve rahatlık hissederek sıkıntılarından kurtulur" anlamına sahiptir.

Paragrafın anlatım yönü, yazarın duygu veya düşüncelerini ya da bir olayı anlatırken kullandığı yöntemlere göre belirlenir. Başlıca anlatım türleri: Betimleme (Tasvir Etme). Öyküleme (Hikâye Etme). Açıklama (Açıklayıcı Anlatım). Tartışma.

Can ciğer kuzu sarması deyimi, birbirini çok seven, ayrılmayan dost kişiler için kullanılır. Ayrıca, Türk mutfağında özellikle İç Anadolu bölgesine ait bir lezzet olarak bilinen, kuzu ciğeriyle yapılan geleneksel bir yemek de bu isimle anılır.

"Sesi uzaktan hoş gelen atasözü" olarak belirtilen "davulun sesi uzaktan hoş gelir" atasözünün devamı şu şekildedir: "Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar". Bu atasözü, bir şeyin veya durumun uzaktan bakıldığında daha cazip veya hoş göründüğünü, yakından incelendiğinde ise beklentilerin karşılanmayabileceğini ifade eder.

"Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur" atasözü, kaybedildikten sonra değer kazanan durumlar üzerine söylenmiştir. Bu atasözü, özellikle kıymeti bilinmeyen insanların veya nesnelerin kaybedildiklerinde daha değerli görülmeleri durumunu ifade eder. Örneğin, bir kişinin hayattayken pek de önemsenmeyen özellikleri, öldükten sonra abartılarak anılması bu atasözüyle anlatılır.

İradesizce davranan kişiye iradesiz veya irade dışı olarak tanımlanabilir. İradesiz: İstemsiz veya kontrolsüz bir şekilde davranan kişiyi ifade eder. İrade dışı: İstem dışı, kişinin iradesi dışında gerçekleşen eylemleri tanımlar. Ayrıca, kişinin kendi arzusunu tam olarak emrine alamaması ve belirli durumlarda idealin aksine hareket etmesi durumu "irade zaafı" veya felsefi terimiyle "akrasia" olarak adlandırılır.

Mimik yapmak, bir duygu veya düşüncenin kaş, göz, ağız, yüz hareketleriyle anlatılması anlamına gelir. Mimikler, duygu ve düşünceleri sözel olmayan bir şekilde, yüz ifadeleriyle yansıtmak için kullanılır. Mimiklerin bazı anlamları: Alnı kırıştırmak: Avrupa'da azarlama veya düşünme, Türkiye'de sinirlenme. Alt dudağı ileri çıkarmak: İnanmazlık veya şüphe. Burnu kırıştırmak: İğrenme. Gözleri hiç kırpmadan bakmak: Avrupa'da tehdit, Türkiye'de hayranlık. Mimik ve jestlerin birlikte kullanımına "beden dili" veya "vücut dili" adı verilir.

Hitabetin diğer adları şunlardır: Retorik; Belagat.

Söylem ve anlam arasındaki fark şu şekilde açıklanabilir: Söylem, bir iletinin farklı sözcükler ve cümlelerle çeşitli şekillerde ifade edilmesidir. Anlam, bir söylemin içinde ve dışında yer alan bütün anlam ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı olan anlambilimsel (semantik) kapsamında ele alınır. Dolayısıyla, söylem anlamın bir sonucu olarak ortaya çıkan dilsel ifadenin sözlü veya yazılı hali iken, anlam bu ifadenin içerdiği mesaj veya kavramdır.

Kanıtlayıcı anlatımında kullanılan bazı düşünceyi geliştirme yolları: Tanımlama. Örneklendirme. Karşılaştırma. Tanık Gösterme. Sayısal Verilerden Yararlanma. Benzetme.

"Her Ağacın Kurdu Özünden Olur" bir atasözüdür.

Semiyolojiye ihtiyaç duyulmasının bazı nedenleri: İletişim ve anlamlandırma: Semiyoloji, işaretlerin (sembollerin) nasıl anlam taşıdığını ve yorumlandığını inceleyerek insan iletişimi üzerindeki etkileri anlamaya yardımcı olur. Kültürel analiz: Semiyoloji, sembollerin toplumda nasıl kullanıldığını ve toplumsal yapılar üzerindeki etkilerini analiz ederek kültürel mesajların ortaya çıkarılmasını sağlar. Sanat ve medya: Resim, fotoğraf, sinema gibi görsel sanatların analiz edilmesinde önemli bir rol oynar. Moda ve marka imajı: Moda endüstrisinde, ürünlerin tasarımı ve marka imajları üzerindeki etkileri anlamak için kullanılır. Bilimsel temeller: Saussure'e göre, dilbilim semiyolojinin bir dalıdır ve gösterge sorununu uygun biçimde konumlandırmak için semiyoloji, dilbilime ve onun yöntemlerine ihtiyaç duyar.

Bir insanın hem mutlu hem de üzgün olmasının özel bir terimi bulunmamaktadır. Ancak, sürekli mutsuz olan insanlar için "distimik" veya "kronik olarak mutsuz" ifadeleri kullanılabilir. Distimi, yetişkinlerde 2 veya daha fazla yıl, çocuklarda ise en az 1 yıl süren, üretkenliği azaltan, yaşamdan keyif almayı engelleyen ve kendini iyi hissetme durumunu zorlaştıran depresyonun kronikleşmiş halidir. Eğer bir kişinin üzüntüsü uzun süreli ve günlük yaşamını olumsuz etkiliyorsa, bir ruh sağlığı uzmanından yardım alması önerilir.

"Her şey hakkımızda hayırlı olsun" dileği, genellikle yeni başlangıçlar, dönüm noktaları ve başarılar için söylenir. Yeni başlangıçlar: Yeni bir işe başlamak, yeni bir ev almak veya kendi işini kurmak gibi durumlarda. Dönüm noktaları: Evlilik hazırlıkları yapmak gibi özel yaşamdaki büyük değişimlerde. Başarılar: Terfi almak, önemli bir projeyi tamamlamak veya bir yarışmada dereceye girmek gibi durumlarda. Ayrıca, somut bir başarı söz konusu olduğunda, örneğin bir öğrencinin üniversiteyi kazanması veya bir girişimcinin yatırım alması gibi durumlarda da bu dilek iletilebilir. "Her şey hakkımızda hayırlı olsun" dileğinin, henüz kesinleşmemiş durumlar için kullanılmaması önerilir; çünkü bu, karşı tarafı gereksiz yere umutlandırabilir veya süreci zorlaştırabilir.

"Bindiği dalı kesmek" bir atasözü değil, bir deyimdir. Deyimin anlamı: Kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek, kendi eliyle yok etmek.