Delil

CMK 207 maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Delil ve Olayın Geç Bildirilmesi" başlıklı maddesidir. Bu maddenin içeriği şu şekildedir: "(1) Delilin ortaya konulması istemi, bunun veya ispat edilmek istenen olayın geç bildirilmiş olması nedeniyle reddedilemez".

Kendi isteğinizle terk ettiğinizi ispatlamak için aşağıdaki delilleri kullanabilirsiniz: 1. Telefon Kayıtları: Eşinizle yaptığınız telefon görüşmelerinin kayıtları, terk ettiğinizi gösteren önemli bir delil olabilir. 2. Tanık Beyanları: Aile bireyleri, komşular veya ortak arkadaşlar gibi tanıkların ifadeleri, terk ettiğinizi doğrulayabilir. 3. Resmi Kayıtlar: Evden bir eşyanızın çalındığına dair hırsızlık şikayeti veya ulaşım kayıtları gibi resmi evraklar, terk ettiğinizi ispatlayabilir. 4. Yazılı İletişim: Eşinizle yaptığınız SMS, WhatsApp veya e-posta yazışmaları, terk ettiğinizi gösteren deliller arasında yer alabilir. Ayrıca, terk nedeniyle boşanma davası açmak için terk süresinin en az 6 ay sürmüş olması ve eşinize eve dönmesi için ihtar çekilmiş olması gerekmektedir.

Bilirkişi raporu bağlayıcı değildir, çünkü takdiri delil niteliğindedir. Ancak, bazı durumlarda bilirkişi raporu bağlayıcı olabilir, örneğin sahte imzalı sözleşmede imzanın adı geçen kişiye ait olup olmadığının tespiti gibi.

Delil tespiti dilekçesine cevap verilmezse, davalı taraf delil bildirme hakkını kaybetmiş sayılır. Ancak, ön inceleme duruşmasında karşı tarafın gelmemesi veya davalının savunmalarına muvafakat vermesi halinde bu kuralın istisnası uygulanabilir.

Video kaydının delil olarak kullanılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir: 1. Hukuka Uygun Elde Edilme: Video kaydı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş olmalıdır. 2. Rıza: Kayıt yapılan kişinin açık rızası alınmalıdır. 3. Manipülasyon Yokluğu: Kayıtta herhangi bir manipülasyon yapılma ihtimali olmamalıdır. 4. Delil Başlangıcı: Kayıt, delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek nitelikte olmalıdır. Bu şartlar sağlanmadığında, video kaydı mahkemede delil olarak kabul edilmez ve hukuki süreçte geçersiz sayılır.

"Müddei iddiasını ispatla mükelleftir" ifadesi, iddia sahibinin iddiasını delillerle kanıtlaması gerektiğini ifade eder. Bu, evrensel bir hukuk kuralıdır ve birini suçlayan veya bir şeyi iddia eden kişinin, bu iddiasının doğru olduğunu sorgulayanları ikna etmesi anlamına gelir.

"Zehirli ağaç ilkesi", hukuka aykırı yolla elde edilen delillerin ceza muhakemesinde kullanılamayacağını ifade eder ve bu ilke aşağıdaki durumlarda uygulanır: 1. Arama Kararları: Hukuka aykırı arama kararı ile elde edilen deliller, bu ilkeye göre geçersiz sayılır. 2. Hukuka Aykırı Ses ve Görüntü Kaydı: Hukuka aykırı olarak yapılan ses ve görüntü kayıtları, delil olarak kabul edilmez. 3. Hukuka Aykırı İfade Alma: Hukuka aykırı şekilde alınan ifadeler, yargılamada kullanılamaz. Bu ilke, ilk kez 1920 yılında Silverthorne Lumber Co. v. United States davasında yer almış ve daha sonra birçok ülkeye yayılmıştır.

Mobese kayıtları, belirli koşullarda delil olarak kullanılabilir. Bu koşullar şunlardır: 1. Resmi Başvuru: Mobese kayıtlarını izlemek için emniyet veya savcılık gibi resmi makamlara başvuruda bulunmak gereklidir. 2. Mahkeme Kararı: Eğer bir dava için Mobese kayıtlarına ihtiyaç varsa, mahkemeye başvurularak bu kayıtların incelenmesi talep edilebilir. 3. Hukuka Uygunluk: Mobese kameralarının görünür ve aleni olması, gizli kayıt yapmaması ve kişiye özel takip yapmaması gerekmektedir. Ayrıca, hukuka aykırı elde edilen deliller yargı tarafından hükme esas alınamaz ve delil olarak kullanılamaz.

Gözaltına alma işlemi için iki tür delil gereklidir: 1. Somut delil: Kişinin suçu işlediği yönünde beş duyu organından biri veya birkaçı ile algılanabilecek delillerdir. 2. Soruşturma yönünden zorunluluk: Şüphelinin kaçma ihtimali, delilleri karartma riski veya muhakeme işlemlerine katılımının sağlanması gibi gerekçeler olmalıdır. Bu iki şartın aynı anda mevcut olmaması halinde gözaltına alma işlemi hukuka uygun olmayacaktır.

"Susma hakkımı kullanıyorum" demek, mahkemede delil olarak kabul edilmez. Susma hakkı, kişinin kendi aleyhine beyanda bulunmaya zorlanamayacağı ilkesine dayanır ve adil yargılanma hakkının vazgeçilmez bir unsurudur.

Bilişim suçlarında ekran görüntüsü tek başına delil olarak yeterli olmayabilir. Ekran görüntülerinin delil olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki koşulların sağlanması gereklidir: - Orijinallerin varlığı: Ekran görüntülerinin alındığı mesajların veya gönderilerin mağdurun telefonunda asıllarının da bulunması gerekir. - Mesaj tespit tutanağı: Mesajların mahkemeye sunulabilmesi için adli bir makam veya yetkili bir tespit merciinden düzenlenmiş resmi bir tutanak (mesaj tespit tutanağı) gereklidir. - Hukuka uygunluk: Delillerin elde edilme yönteminin hukuka aykırı olmaması gerekir. Bu unsurlar sağlanmadığında, ekran görüntüleri mahkemelerde geçerli bir delil olarak kabul edilmeyebilir.

Evet, trafik kazası fotoğrafları delil olarak kabul edilir. Kaza mahallinin ve kazaya karışan araçların fotoğrafları, kazanın nasıl gerçekleştiğinin anlaşılmasına ve sorumluluğun tespit edilmesine yardımcı olan objektif kanıtlar sunar.

"Kamera ile izleniyor" yazısı, genellikle güvenlik kameralarının varlığını ve kayıt yaptığını belirtmek için kullanılır. Bu tür yazılar, aşağıdaki amaçlarla kullanılabilir: Suçların önlenmesi: Potansiyel suçluları caydırmak ve suç oranlarını azaltmak. Trafik düzenlemesi: Trafik ihlallerini tespit etmek ve trafik akışını optimize etmek. Acil durumlarda müdahale: Yangın, doğal afetler gibi durumlarda hızlı müdahale edilmesini sağlamak. Delil elde edilmesi: Adli soruşturmalarda delil olarak kullanılmak üzere olay anlarını kayıt altına almak.

Yargıtay, muvazaa iddialarını değerlendirirken aşağıdaki delilleri kabul eder: 1. Tapu kaydı ve resmî satış sözleşmesi: Satış bedelinin düşük gösterilmesi veya hiç bedel ödenmemesi. 2. Tanık anlatımları: Devrin gerçekte yapılmadığına, bedel ödenmediğine veya eşin "boşanma açılacak, malları kaçır" beyanına ilişkin tanık beyanları. 3. Banka kayıtları: Satış bedelinin ödenip ödenmediği, para transferi yapılıp yapılmadığı. 4. Resmî mercilerden yazı cevapları: Devirden önce tarafların arasındaki ilişkileri, boşanma davası açılma tarihi, alacak riski gibi hususlar. 5. İç yazışmalar ve protokoller: Boşanma protokolleri, tarafların mal rejimi anlaşmaları veya SMS/e-posta vb. iletişim kayıtları. Bu delillerin eksiksiz ve doğru bir şekilde sunulması, hakkaniyetli bir yargılama için önemlidir.

İmzalı bordro, yargılamanın her aşamasında sunulabilir ve önemli bir delil olarak kabul edilir. İşçinin maaş bordrosunu imzalaması, bordronun içeriğini kabul ettiğini gösterir ve bu nedenle tanık beyanlarının önemini azaltır.

Bilirkişinin bağlayıcılığı, bilirkişi raporunun mahkemeye sunulması ve hakim tarafından serbestçe takdir edilmesi ile başlar. Ancak, bilirkişi raporu kesin delil hükmünde olmayıp, takdiri delil niteliğindedir.

CMK 217, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 217. maddesi anlamına gelir ve iki ana hükmü içerir: 1. Delillerin Hakim Huzurunda Tartışılması: Hakim, kararını sadece duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. 2. Her Türlü Delil ile İspat: Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

Evet, itiraz dilekçesine ek delil sunulabilir. Bu, itiraz sürecinin önemli bir parçasıdır ve sunulan delillerin güçlü ve ikna edici olması gerekmektedir. Ek delillerin sunulması için dikkat edilmesi gerekenler: 1. Süre: İtiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren belirlenen süre içinde ek deliller sunulmalıdır. 2. Delillerin Hasredilmesi: Daha önce dilekçede belirtilen fakat sunulmayan deliller, belirli bir süre içinde mahkemeye sunulmalıdır. 3. Delillerin İçeriği: Ek deliller, itirazın dayandığı hususları açıkça belirtmeli ve iddiaları destekleyen belgeler (web sayfaları, sosyal medya hesapları, faturalar vb.) içermelidir.

Suçtan kaynaklı mal varlığı değerlerinin aklanması suçu, aşağıdaki delillerle ispatlanabilir: 1. Finansal İşlemler ve Banka Hesapları: Suç gelirlerinin banka hesaplarına yatırılması, para transferleri ve diğer finansal işlemler, suçun işlendiğini gösteren önemli delillerdir. 2. Mali ve Finansal Belgeler: Şüphelinin mali geçmişi, banka hareketliliği ve diğer belgeler, suçun kaynağını ve suçlunun niyetini belirlemek için kullanılır. 3. Bilirkişi Raporları: Bankacılık işlemleri, finansal tablolar ve paranın akışına dair yapılan analizler, uzman kişiler tarafından hazırlanan raporlarla mahkemeye sunulur. 4. MASAK Raporları: Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından yapılan incelemeler ve analizler, suçun tespiti için kritik delil oluşturur. Bu delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sürecinde, ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak için geniş yetkilere sahip olan mahkemeler görev alır.

İşverenin olumsuz öngörü ilkesini ispatlaması için sunması gereken deliller şunlardır: 1. Geçmiş veya mevcut olayların geleceğe yönelik değerlendirmesi: İşveren, geçmişte gerçekleşmiş veya şu an gerçekleşmekte olan olayları, iş ilişkisinin gelecekte de zarar göreceği ihtimalini kuvvetli bir şekilde ortaya koyacak şekilde değerlendirmelidir. 2. Yazılı belgeler ve işyeri kayıtları: İşyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler ve iç yazışmalar, işverenin iddialarını destekleyen deliller olarak kullanılabilir. 3. Tanık beyanları: Tanıkların ifadeleri, iş ilişkisinin gelecekte de olumsuz etkileneceğine dair güçlü bir öngörü olduğunu gösterebilir. 4. Emsal ücret araştırmaları: Sendikalar veya ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından yapılacak emsal ücret araştırmaları, işverenin iddialarını doğrulayabilir.