CezaHukuku

Mesafe şuuru, kişinin kendisi ile iç ve dış çevresi arasındaki mesafeyi fark edebilmesi ve bu mesafeleri koruyabilmesi anlamına gelir. Bu kavram, şu şekillerde açıklanabilir: Kişisel mesafe: Kişinin kalbi ile aklı, niyeti ile ameli, hedefi ile bulunduğu yer, sözü ile özü arasındaki mesafeleri ifade eder. Sosyal mesafe: İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerinde, yakınlık veya uzaklık yoluyla konumlarını belirler. Algısal mesafe: Algının mesafeyle ilişkili olduğunu, bir şeye uzak veya yakın olmanın o şeyin algılanışını etkilediğini belirtir. Mesafe şuuru, kişinin kendini tanıma, tutarlı olma ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma yeteneğini etkiler.

Bölge İdare Mahkemesi'nin soruşturma iznini kaldırması durumunda, hakkında soruşturma izni verilen memur veya kamu görevlisi hakkında soruşturma devam etmez. Soruşturma izni alındıktan sonra, eğer izin iptal edilirse, savcılık makamınca yeterli şüphe oluştuğunda iddianame düzenlenir ve yargılama devam eder. Soruşturma iznine itiraz, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Danıştay veya yetkili Bölge İdare Mahkemesi'ne yapılabilir.

Öğlen tatilinde çocuğu okuldan almak, yasal bir suç teşkil etmez. Ancak, bu süreçte "çocuk teslim kartı" ile ilgili bazı sorumluluklar vardır. Veliler, çocuklarına öğlen arasında okuldan çıkabilmeleri için bir izin belgesi (teslim kartı) çıkartmalıdır. Eğitim hakkı her çocuğun temel hakkı olup, çocuğun okula gönderilmemesi yasal olarak suç kabul edilir.

Fiili yanılma ve kuruntu arasındaki fark, ceza hukukunda şu şekilde açıklanabilir: Fiili yanılma, suçun kanuni tanımında belirtilen maddi unsurların bilinmemesinden kaynaklanır. Kuruntu kavramı, ceza hukukunda kullanılan bir terim değildir. Özetle, fiili yanılma, eylemin maddi koşullarına ilişkin bir hata iken; kuruntu hakkında ceza hukukunda spesifik bir tanım bulunmamaktadır.

HCG Hukuk & Danışmanlık, müvekkillerine hukukun çeşitli alanlarında hizmet vermektedir. Humanitarian Consultancy Group (HCG) ise insani yardım ve kalkınma alanlarında danışmanlık hizmetleri sunmaktadır.

"Usulde hata yapan esasta hataya mahkum olur" ifadesi, bir işi yaparken temel adımları doğru takip etmezsek istenilen sonuca ulaşılamayacağı anlamına gelir. Bu söz, aynı zamanda "asıllarımız özümüzden önce gelir" şeklinde de açıklanabilir. Ayrıca, bu söz İbrahim Kalın tarafından şu şekilde ifade edilmiştir: "Usulde, üslupta, yöntemde hata yaparsan esasta, yani meselenin özünde hataya mahkum olursun".

Yargıtay'ın bozma kararına karşı direnme kararı, yerel mahkemenin (ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi) Yargıtay'ın bozma kararını kabul etmeyerek kendi kararında ısrar etmesi anlamına gelir. Direnme kararı şu durumlarda verilebilir: Tamamı veya kısmen bozma kararı: Yargıtay, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin olarak tamamen veya kısmen bozma kararı verdiğinde. Düzelterek veya yeniden esas hakkında karar: Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca bozulduğunda. Direnme kararı, temyiz edilebilir ve inceleme, kararına direnilen dairece yapılır.

MTC hukuk firmasının ne iş yaptığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, hukuk bölümü mezunlarının yapabileceği bazı işler şunlardır: Avukatlık. Hakimlik ve savcılık. Noterlik. Arabuluculuk. Hukuk müşavirliği. Akademik kariyer. Ayrıca, hukuk mezunları uluslararası kuruluşlarda veya çeşitli devlet kurumlarında da çalışabilirler.

Susma hakkı, şüphelinin suç ile ilgili olarak sessiz kalma tercihine karşın soruşturma evresinde soruşturma makamlarının, şüphelinin bu tercihine saygı duyması ve bu hakkın ihlal edilmemesini güvence eden bir haktır. Bu hak sayesinde şüpheli, kendisi aleyhinde beyanda bulunmaya ve isnat edilmek istenen suçu zorla ikrara zorlanamaz. Susma hakkının bazı özellikleri şunlardır: Anayasal dayanak: Susma hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesinde yer alır. Adil yargılanma hakkı: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında susma hakkı, adil yargılanma şartı tarafından güvence altına alınır. Sınırsız olmaması: Ceza muhakemesi hukukunun nihai amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu göz önünde bulundurularak, bazı durumlarda susma hakkının kullanılması mümkün olmayabilir. Avukat eşliğinde kullanım: Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, bazı durumlarda susma hakkının avukat eşliğinde kullanılması zorunludur. Susma hakkı, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 147. maddesinin (e) bendinde de kendine yer bulmuştur.

Ceza genel pratik sorusu, ceza hukuku genel hükümler dersinde kullanılan, suç ve ceza sorumluluklarını değerlendirmeyi gerektiren örnek olaylardır. Örneğin, bir pratik soru şu şekilde olabilir: A, B'den borç para almış ve geri ödememiştir. Bu pratik soruda, B, C, D, E ve F'nin ceza sorumlulukları suç sistematiğine uygun şekilde değerlendirilmelidir.

765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 41. maddesi, "Hidematı ammeden memnuiyet veya muayyen bir meslek ve sanatın tatili cezası" başlığını taşır. Bu ceza, belirli kamu hizmetlerinden yasaklanma veya belirli bir meslek veya sanatın icrasının engellenmesi anlamına gelir.

TCK 44/1 uyarınca artırım, "farklı neviden fikri içtima" durumunu ifade eder. Örnekler: Bir kişi, ateş ederek birini yaralamak isterken, seken kurşunla bir arabanın camını kırarsa, hem yaralama hem de mala zarar verme suçları oluşur ve fail, sadece en ağır cezayı gerektiren suçtan, yani yaralama suçundan cezalandırılır. Bir kişi, sopayla diğerine vururken, sopa fırlayıp bir eşyaya zarar verirse, hem kasten yaralama hem de mala zarar verme suçları işlenmiş olur ve fail, yine en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır.

TCK 125/2-4, 53/1 maddeleri şu şekildedir: TCK 125/2: "Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur". TCK 125/4: "Hakaretin alenen işlenmesi hâlinde ceza, altıda bir oranında artırılır". TCK 53/1: "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; belirli haklardan yoksun bırakılır". TCK 125/2-4 maddeleri, hakaret suçunun farklı işlenme şekillerini ve bu durumlarda uygulanacak cezaları düzenlerken, TCK 53/1 maddesi, hapis cezasına mahkûm edilen kişilerin hangi haklardan yoksun bırakılacağını belirtir.

"Ceza Özel Hukuku" kitabının yazarı R. Murat Önok'un ne zaman ortaya çıktığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, "Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku" kitabının R. Murat Önok'un da yazarları arasında bulunduğu ve 2024 yılının Ekim ayında 22. baskısının yapıldığı bilinmektedir. Kitabın diğer yazarları Durmuş Tezcan ve Mustafa Ruhan Erdem'dir.

İmar kirliliğine neden olma suçu için zamanaşımı süresi şu şekildedir: Dava zamanaşımı: 8 yıldır. Ceza zamanaşımı: 10 yıldır. Zamanaşımı süresi dolduğunda, söz konusu fiile ilişkin dava açılamaz, ceza verilemez veya verilen ceza infaz edilemez.

Katılan sanık, hukukta şu anlamlara gelir: Suç isnadı altındaki kişi. Kovuşturma evresine dahil olan kişi. Katılan sanık, mağduriyetini dile getirebilir ve aynı zamanda savunmasını yaparak kendi haklarını koruyabilir.

CMK 223/8, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Duruşmanın Sona Ermesi ve Hüküm" başlıklı 223. maddesinin 8. fıkrasıdır. Davanın düşmesi, Türk Ceza Kanunu'nda belirtilen düşme sebeplerinin varlığı veya soruşturma ya da kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması durumunda mahkeme tarafından verilen bir karardır. Örneğin, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca, bir kamu görevlisinin görevinden kaynaklı bir fiili nedeniyle hakkında soruşturma başlatılabilmesi için idari merciden izin alınması gerekir.

20.1 maddesi farklı bağlamlarda farklı anlamlar içerebilir. Trafik cezası: 20/1-A/1 trafik ceza kodu, kaza sonucu araçların hurda belgelerini yapmamakla ilgili bir cezadır ve 2025 yılı itibarıyla 2.167 TL'dir. Türk Ceza Kanunu (TCK): TCK'nın 20. maddesi, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesini düzenler; bu ilkeye göre kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Anayasa: Anayasa'nın 20. maddesi, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğunu belirtir ve özel hayatın gizliliğini korur.

Meşru müdafaa şartları, Yargıtay kararlarına göre şu şekilde özetlenebilir: Saldırıya ilişkin şartlar: Bir saldırı bulunmalıdır. Saldırı haksız olmalıdır. Saldırı, meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Saldırı ile savunma eş zamanlı olmalıdır. Savunmaya ilişkin şartlar: Savunma zorunlu olmalıdır. Savunma, saldırana karşı yapılmalıdır. Savunma ile saldırı arasında oran bulunmalıdır. Yargıtay kararları, meşru müdafaa konusunda yol gösterici olup, yerel mahkemeleri bağlamaz. Bazı Yargıtay kararları: "Sanığın üzerine atılı eylemi meşru müdafaa şartları içindeyken gerçekleştirdiğinin kabulü karşısında, meşru müdafaa nedeniyle sanık hakkında CMK'nin 223/2-d maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi bozmayı gerektirmiş...". "İlk haksız hareketin sanıktan kaynaklanması, sanığın olay öncesi tasarlanmış bir şekilde iş yerine silahı ile birlikte gelmesi ve olay sırasında katılanın üzerinde silah ve benzeri bir cisim bulunmaması hususları göz önüne alındığında, meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması şartlarından olan 'saldırı ve savunma arasında bir oran' ve 'haksız bir saldırı' unsurlarının somut olayda gerçekleştiği yönünde bir kabulün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; sanık lehine meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması koşulları oluşmadığı halde, yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırılık bulunmuştur".

Her bir cezanın bağımsız hesaplanması, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 99. maddesinde belirtildiği üzere, bir kişi hakkında hükmolunan her bir cezanın diğerinden bağımsız olması ve varlıklarını ayrı ayrı koruması anlamına gelir. Bu ilke doğrultusunda, birden fazla ceza verilmişse her bir ceza ayrı ayrı infaz edilir; cezaların toplanması (içtima) yapılmaz.