Bu video, bir akademik tebliğ formatında sunulmuş olup, konuşmacı "Ulema ve Himaye İlişkisi Bağlamında Osmanlı'da Kitap İthaf Geleneği" konusunu ele almaktadır.. Tebliğ, Osmanlı padişahları ve devlet ricaline ithaf edilen tefsirler üzerine odaklanmaktadır. Konuşmacı, Türk-Islam geleneğinde yöneticilerin ilim ve fikir adamlarına gösterdiği himayeyi, bu himayenin karşılığında ulemanın eserlerini ithaf etme geleneğini anlatmaktadır. Video, Fatih Sultan Mehmet, II. Murat, II. Beyazıt ve Kanuni Sultan Süleyman gibi önemli padişahlara ithaf edilen tefsirleri detaylı şekilde incelemektedir.. Konuşmacı ayrıca, 55 farklı kişiye 100 kadar eserin ithaf edildiğini, bunların üçte ikisinin padişahlara, üçte birinin ise diğer devlet ricaline ithaf edildiğini belirtmektedir. Eserlerin büyük oranda Osmanlı'nın yükselme döneminde yoğunlaştığını ve bu dönemden sonra bir gerileme olduğunu vurgulamaktadır.
Anayasa, devletin temel esaslarını ve kuruluşunu gösteren belgedir. Cumhuriyet, egemenliğin koşulsuz halka dayandığı yönetim şeklidir. Feodalizm, toprağı ve köylüleri tek kişinin malı sayan Ortaçağ sistemidir. Teokrasi, devletin yönetiminin din esaslarına dayandığı sistemdir
Ulema, dini ilimlerin ötesinde dilbilgisi ve mantık eğitimi almış akademisyenlerdi. Medreselerde yetişen alimler üç veya daha fazla dilde yetkin olmalıydı. Ulema, medreselerde kadıların yetiştiği medreselerde eğitim görürdü
Bu video, iki kişi arasında geçen Osmanlı tarihi hakkında bir sohbet formatındadır. Konuşmacılar arasında Erhan adında biri bulunmaktadır ve sohbet sırasında bir dizi hakkında da konuşulmaktadır.. Sohbetin ana konusu Osmanlı İmparatorluğu'nun 1524-1530 yılları arasındaki dönemidir. Konuşmacılar, Osmanlı'nın Avrupa'daki gelişmeleri takip etmesi, Şehzade Mustafa'nın idamı, Zembilli Hoca ve Ebu Suud gibi önemli ulema şahsiyetleri hakkında bilgiler paylaşmaktadır. Ayrıca, Ebu Suud'un Osmanlı'nın Kant'ı olarak nitelendirilmesi ve fetvalarının etkileri de tartışılmaktadır. Video, bir dizi hakkında bilgi vererek ilerlemekte ve gelecek bölümlerde Mimar Sinan ve Barbaros gibi karakterlerin yer alacağı belirtilmektedir.
Prof. Dr. Mehmet İpşirli'nin Osmanlı ilmiyesi makaleleri Kronik Yayınları'nda yayımlandı. İpşirli, 40 ciltlik İslam Ansiklopedisi'nde 192 madde yazmıştır. Kitapta ilk kez "Kanunî Devrinde İlim ve Fikir Hayatı" makalesi yer alıyor
1572'de İstanbul'da ulema ailesinden doğdu. 1589'da mülâzım oldu ve çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Kadılık ve kazaskerlik görevlerinde bulundu. 1631'de sipahi ayaklanması sonucu şeyhülislam oldu
1536'da İstanbul'da doğdu, Yavuz Sultan Selim'in nedimi Hasan Can Çelebi'nin oğludur. 1573'te Manisa'da şehzade hocalığına tayin edildi. 1574'te III. Murad'ın tahta çıkmasıyla "hâce-i sultânî" unvanını kazandı. 1598'de şeyhülislâmlığa getirildi ve "câmiu'r-riyâseteyn" unvanını aldı
Bu video, bir konuşmacının Osmanlı İmparatorluğu'nun dönüşüm sürecindeki başarısızlıklarını eleştirel bir bakış açısıyla anlattığı bir sunum veya ders formatındadır.. Konuşmacı, Osmanlı'nın yüz yıldır ayağa kalkmaya çalıştığı nedenlerini sorguluyor ve bu sorunun sadece yöneticilerin sorumluluğunda olmadığını, ulemanın da büyük bir payı olduğunu vurguluyor. Batı'nın bilimsel ve teknolojik gelişmelerine karşı Osmanlı'nın yetersiz tepkileri, medrese sisteminin modern ihtiyaçlara uygun olmaması ve Koçu Bey'in 1650'lerde medreseleri ihya etme önerisi gibi konular ele alınıyor.
Bu video, bir din adamının Kur'an-ı Kerim'den bir ayeti açıkladığı bir dini sohbet formatındadır.. Videoda konuşmacı, Kur'an-ı Kerim'den bir ayeti yorumlayarak, Allah'ın Peygamber Aleyhissalatu vesselam'ı ve ulemayı koruduğunu anlatmaktadır. Ayet, ferdi planda alimlerin şehit edilebileceğini ancak umumi manada Allah'ın bu ulemayı koruyacağını belirtmektedir. Konuşmacı, şehadetin Allah'ın bir lütfu olduğunu, müslümanların bunu bir şeref ve onur olarak kabul ettiğini vurgulamaktadır.
Osmanlı'da taşra yönetimi bey ve kadı olmak üzere iki ana yöneticiden oluşurdu. Beylerbeyi ve sancakbeyleri doğrudan padişaha bağlı kullar olarak görev yapardı. Kadı, padişahtan emir alır ve bağımsız hüküm yürütürdü
Bu video, bir konuşmacının İslam dini ve İslam dünyasındaki sorunlar hakkında yaptığı bir konuşmayı içermektedir.. Konuşmacı, İslam dünyasındaki ulema ve akademisyenlerin durumunu eleştirmektedir. Özellikle ilahiyat fakültelerindeki bazı akademisyenlerin Kur'an ve hadisleri inkar etme eğilimine sahip olduğunu, bu durumun İslam'ı tehlikeye attığını belirtmektedir. Konuşmacı, İslam dünyasındaki bu sorunların nedenlerini sorgulayarak, bereketsizlik, pahalılık ve afetler gibi olayların bu durumla ilişkisini tartışmaktadır.
Bu video, bir konuşmacının cemaatine yönelik yaptığı bir sohbet formatındadır. Konuşmacı, ulemanın ve evliyanın kitaplarına bakan biri olduğunu belirterek, Rumi takvimi ve gelecek belalar hakkında bilgiler paylaşıyor.. Konuşmacı, bir arkadaşının rüyasında gördüğü "14,30" tarihini Rumi takvime göre yorumlayarak, Mart ayının ilk çarşamba günü olan 15 Mart'ın önemli bir tarih olduğunu anlatıyor. Ayrıca, bu tarihte İstanbul veya taşrada bir musibet olabileceğini belirtiyor. Konuşmacı, geçmişte Gölcük depremi öncesinde yedi ay evvel yedi şiddetinde bir deprem olacağını söylemiş olduğunu ve bu konuda secdeler yaptırdığını hatırlatıyor. Video, konuşmacının geçmişte yaptığı tahminlerin doğruluğunu vurgulayarak, gelecek belalar hakkında uyarılar içermektedir.
Bu video, bir konuşmacının dini bir sohbet formatında "cehalet mazeret değildir" meselesini anlattığı bir içeriktir. Konuşmacı, bu konunun Türkiye'deki gelişimini ve günümüzdeki önemini aktarmaktadır.. Videoda, bu konunun sekiz-dokuz yıl önce Türkiye'de bilinmeyen bir mesele olduğu, ancak zamanla yaygınlaştığı anlatılmaktadır. Konuşmacı, bu konuda ulemada hala ihtilaf olduğunu, ancak birbirlerini bidatçı olarak kötülemediklerini belirtmektedir. Ayrıca, "cehalet mazeret değildir" diyen kişinin kafir olduğu iddiasının yanlış olduğu, bu konuda farklı görüşlerin olduğu ve bunların birbirini kabul ettiği vurgulanmaktadır. Video, bu konudaki farklı görüşleri ve ulemaların bu konudaki tutumlarını ele almaktadır.
Bu video, İslam'da ilim ve ulemanın önemi hakkında bilgi veren bir dini anlatımdır. Videoda Hz. Muhammed'in hadisleri ve İslam alimlerinin görüşleri aktarılmaktadır.. Video, gerçek alimlerin ortadan kalkması ve cahil alim taslaklarının meydanın sahibi olması konusunu ele almaktadır. Hz. Muhammed'in "Allah ilmi kullarının göğsünden çekip koparmak suretiyle almaz, o ilim adamlarını ölümle alır" hadisi ve Ebu Umame ile olan diyalogu aktarılmaktadır. Ayrıca, basit Arapça bilgisi olan bazı kişilerin müçtehitlik iddiasında bulunması ve yalancı fetvalar vermesi eleştirilmektedir. Video, "Ehl-i Sünnet ve Akaidi" kitabından alıntılarla sonlanmaktadır.
Bu video, bir televizyon programında gerçekleşen sohbet formatında olup, konuşmacılar arasında bir hoca ve diğer katılımcılar bulunmaktadır. Konuşmacılardan biri kendisini tutucu ve muhafazakar olarak tanımlamaktadır.. Sohbetin ana konusu İslam'da müzik ve ibadet uygulamalarıdır. İlk bölümde camilere müzik ve enstrüman sokmanın İslam'a uygunluğu, Kur'an-ı Kerim'in makamla okunması, mevlit ve ilahilerin camide yapılması gibi konular tartışılmaktadır. İkinci bölümde ise İslam mirasının devleri olarak tanımlanan ulema (İmam-ı Azam, Kadı Abdulcabbar, Tufi, Ragıblis Fani gibi) hakkında konuşulmakta ve ilme ve irfana saygılı olan bu ulemaya karşı çıkan "artist kılıklı adamlar" hakkında tartışmalar yapılmaktadır.. Sohbet, farklı görüşlerin karşılıklı olarak savunulduğu ve tartışıldığı bir formatta ilerlemekte, Kur'an ayetlerine atıfta bulunarak ve bir kişinin diğerini tehdit ederek devam etmektedir.
Bu video, Osmanlı döneminde geçen bir hikaye anlatımıdır. Anlatımda Mehmet Hanoğlu (Murat Hanoğlu) olarak tanımlanan genç bir hükümdar ve Molla Gürani gibi ulema karakterleri yer almaktadır.. Video, bir kişinin Osmanlı dönemindeki bir odada yaşadığı deneyimi anlatmaktadır. Anlatıcı, aynadaki saldırgan adamın aslında Mehmet Hanoğlu'nun sesi olduğunu fark eder ve korku içinde bir odada bulunur. Sultan, altın bir tahta oturmuş, haki elbise giymiş, kürklü kaftan ve beyaz sarık takmış bir genç adam olarak tanımlanır. Hikaye, ilmin hükümdardan daha güçlü olduğunu vurgulayan bir diyalogla sona erer.
Bu video, İslami değerler ve toplumsal sorumluluklar hakkında bilgi veren bir konuşmadır.. Konuşma, Müslüman toplumun ulema ve umera yetiştirmesinin farz-ı kifaye olduğunu vurgulayarak başlar. Ardından çalışma, insanın değerleri, medeniyet kavramı ve Kur'an'ın topluma etkisi gibi konular ele alınır. Video, kalplerin tevhidi olmadan fiillerin tevhidi olmaz mesajıyla sonlanır.
Bu video, bir konuşmacının İslam'daki tahrifat, ihtilaflar ve ulema birliği konularında yaptığı bir sohbeti içermektedir. Konuşmacı, Nurettin Yıldız Hoca, Yaşar Nuri, Mustafa Karataş, Mehmet Emin Yıldırım Hoca, İhsan Şen Hoca ve İsmail Ağa gibi İslam alimlerinin görüşlerini ve bu alimlerin cemaatlerine yönelik eleştirileri değerlendiriyor.. Sohbetin ana konusu, İslam'da tahrifatın manada vuku bulduğu, ayetlerin değiştirilmediğini ancak manalarının değiştirildiği iddiasıdır. Konuşmacı, İslam alimleri arasındaki bölünmenin tehlikelerini, Ehl-i Sünnet birliğinin kurulması gerektiğini ve ulemanın doğru bilgiyi aktarma sorumluluğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, müceddidlik kavramı, dinin değişmezleri ve ulemanın bu konudaki sorumluluğu da ele alınmaktadır.. Videoda ayrıca konuşmacının Nurettin Hoca ile yaptığı görüşmeyi, Sıffin ve Cemel olayları, rabıta meselesi, göktedir görüşü ve Maturidi-Eş'ari akidesi gibi konularda yaptığı reddiyeleri geri çektiğini ve görüşlerinin değiştiğini anlatmaktadır. Konuşmacı, İslamoglu zihniyetinden gençleri kurtarmak için yapılan çabalar ve yaşadığı linç girişimleri hakkında da bilgiler paylaşmaktadır.
Bu video, bir soru-cevap formatında İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin görüşlerini aktaran bir içeriktir.. Video, ulema ve evliya alimleri ile tasavvuf yolunda ilerleyen evliya arasında hangisinin daha üstün olduğu sorusunu ele alıyor. İmam-ı Rabbani Hazretleri'ne göre, ilim öğrenen kimse nefsine uyarak günah işlerse bile onun ilminden faydalananlar olur, kendini yakarsa da başkalarının kurtulmasına sebep olur. Tasavvuf yolunda ilerleyen kimse ise kendini kurtarmaya çalışırken başkalarına faydası olmaz. İslam'da insanların saadetine çalışanları, kendini kurtarmaya çalışanlardan daha üstün tutulur. Tasavvuf yolunda ilerleyen bir kimse, peygamberlik makamından nasibi olabilir ve İslam alimleri gibi üstün ve kıymetli olabilir.