Yargıtay

Yargıtay'a göre, ilk suçun üstünden 5 yıldan fazla süre geçerse, tekerrür hükümleri uygulanmaz. Bu durumda, yeni işlenen suç için belirlenen ceza kesinleşir ve infaz edilir.

İyiniyet karinesi, aşağıdaki hallerde Yargıtay kararlarında kalkabilir: 1. Durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. 2. Ceza yargılamasında şüphe varsa, bu durum genellikle yerel mahkemelerde sanık aleyhine değerlendirilirken, Yargıtay bu ilkeyi gözden kaçırabilir ve şüpheden sanık yararlanabilir. Yargıtay, ayrıca masumiyet karinesi çerçevesinde de değerlendirmeler yaparak, kesin bir kanaat oluşturacak delillerin olmaması durumunda beraat kararı verebilir.

Şirketin ihyası davasının Yargıtay'da ne kadar süreceği kesin olarak belirlenemez, çünkü bu süre davanın karmaşıklığına, delillerin toplanmasına ve mahkemenin iş yüküne bağlı olarak değişir. Ancak, geçici 7. madde kapsamında açılan ihya davalarında 5 yıllık hak düşürücü sürenin iptal edildiği ve bu nedenle artık bu tür davaların 5 yıl içinde açılması gerektiği belirtilmiştir.

367 sayısını, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ortaya atmıştır. Kanadoğlu, 2007 yılında, Anayasa'nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranması gerektiğini, ayrıca 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğunu iddia etmiştir.

Yargıtay Merkez Saymanlığı, Yargıtay Başkanlığına bağlıdır.

Yargıtay'ın onama kararına itiraz edildiğinde, karar yeniden incelenir ve aşağıdaki sonuçlar doğurabilir: 1. Yargıtay Ceza Dairesi itirazı yerinde görürse, kararı düzeltir ve onama kararını kaldırır. 2. Eğer itiraz yerinde görülmezse, dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilir. İtiraz süresi, sanığın lehine yapılan itirazlarda süre sınırlaması olmaksızın, Cumhuriyet Başsavcısı için kararın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gündür.

Yargıtay'ın menfi tespite karşı açılan itirazın iptali davalarında verdiği bazı kararlar: 1. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 25.02.2013 tarihli kararı: Menfi tespit davasında, davacının takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu vurgulamıştır. 2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.01.2012 tarihli kararı: Borçlunun, ilamsız icra takibine itiraz etmesinin takibi durduracağını, ancak icra takibini ortadan kaldırmayacağını ve takibin iptalinin menfi tespit davasının açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuç olduğunu belirtmiştir. 3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 09.09.2013 tarihli kararı: İtirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunduğunu kabul etmiştir. 4. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararı: İtirazın iptali davasında tazminat hesaplanmasında takip talebindeki miktarın esas alınması gerektiğini vurgulamıştır. 5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun HGK-K.2022/694 sayılı kararı: Menfi tespit davasında ilk ispat yükünün alacaklıda olduğunu ve alacaklının alacağın varlığını ve miktarını ispatlamak zorunda olduğunu belirtmiştir.

Yargıtay, takdiri indirimi makul ve makbul bir sebep olmadığında yapmaz. Ayrıca, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanan işçilik alacaklarında da takdiri indirim yapılmaz; bu tür durumlarda indirim yerine indirim yapılmaması gerektiği yönünde bir uygulama vardır.

Yargıtay, iftira suçu ile ilgili çeşitli kararlar vermiştir: 1. 9. Ceza Dairesi'nin 2013/11657 E., 2014/2793 K. sayılı kararında, failin, aralarındaki ticari ilişkiye dayanarak mağdura çek vermesi ve daha sonra bu çekin çalındığı ihbarında bulunması iftira suçunu oluşturmuştur. 2. 8. Ceza Dairesi'nin 2019/17645 E., 2020/9775 K. sayılı kararında, hapis cezasının infazını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği kullanan kişinin iftira suçunu işlemediği belirtilmiştir. 3. Ceza Genel Kurulu'nun 2021/158 E., 2021/245 K. sayılı kararında, var olmayan bir kişi adına çıkarılan kimlikle işlenen suçun, başkasının kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. 4. 4. Hukuk Dairesi'nin 2013/13088 E., 2013/14505 K. sayılı kararında, iftira fiili nedeniyle 2 yıllık zaman aşımını uygulayan mahkemenin kararı bozulmuş, daha uzun olan ceza zaman aşımının olaya uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Ara karar düzeltme süresi, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren başlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine göre, Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi istenebilir. 5236 sayılı Kanun Geçici 2. maddesine göre ise, istinaf mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar karar düzeltme ile ilgili hükümler uygulanmaya devam edilecektir.

Müşterek faillik ile ilgili bazı Yargıtay kararları şunlardır: 1. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2014/635 E. ve 2017/250 K. sayılı kararı: Bu kararda, sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna iştirakinin, TCK'nın 37. maddesi kapsamında "müşterek faillik" mi yoksa TCK'nın 39. maddesi kapsamında "yardım eden" niteliğinde mi olduğunun belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. 2. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 2023/747 E. ve 2023/4417 K. sayılı kararı: Bu kararda, sanığın suça sürüklenen çocukların eylemlerine gözcülük yaptığı ve mağdura dokunduğu, dolayısıyla suça müşterek fail olarak iştirak ettiği belirtilmiştir. 3. Yargıtay CGK., E. 2021/355 K. 2022/621 T. 6.10.2022 tarihli karar: Bu kararda, suçun icrasına bulunulan katkının, suçun başarıyla işlenmesi açısından zorunluluk arz etmesi gerektiği ve bu nedenle fonksiyonel müessir bir hakimiyetin gerekli olduğu vurgulanmıştır.

Boşanma davasında çocuğun velayeti, Yargıtay kararlarına göre öncelikle çocuğun üstün yararına göre belirlenir. Velayetin anneye verilmesi yönünde Yargıtay'ın bazı kararları şunlardır: - Çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu ve bu durumun çocuğun gelişimine engel olmayacağı durumlarda velayet anneye bırakılır. - Annenin çocuğa sağlıklı bir duygusal ortam sağlayabileceği durumlarda velayet anneye verilir. Velayetin babaya verilmesi ise şu durumlarda söz konusu olabilir: - Annenin çocuğa kötü muamele, ihmal veya istismar gibi davranışları varsa. - Annenin çocuğun bakımını üstlenemeyecek durumda olması, alkol veya madde bağımlılığı gibi sorunları varsa. Her durumda, mahkeme çocuğun menfaatini gözeterek en uygun kararı verir.

Yargıtay'ın kesinleşen kararı, belirli koşullar altında değiştirilebilir. Bu değişiklik, kanun yararına temyiz yolu ile gerçekleştirilebilir. Kanun yararına temyiz, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurulabilen bir yoldur.

Hasan Kaya, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanı, Antalya kökenlidir.

İşe iade davalarında Yargıtay'ın onama süresi, 1 ay olarak belirlenmiştir.

Ticari araçlarda alkol sınırı, 0,20 promil olarak belirlenmiştir. Bu konuda Yargıtay'ın özel bir kararı bulunmamakla birlikte, genel olarak alkollü araç kullanımının trafik güvenliğini tehlikeye attığı ve bu durumun cezai yaptırımları olduğu kabul edilmektedir.

Evet, Yargıtay fazla mesai ücretinin ücrete dahil edilmesine ilişkin bir karar vermiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2019 yılında aldığı bir karara göre, yıllık 270 saatlik fazla mesai ücretinin işçinin ücretine dahil olduğu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alınmalıdır.

Yargıtay'a göre örgüte yardım suçunun oluşması için aşağıdaki kriterler aranmaktadır: 1. Hiyerarşik yapıya dahil olmamak: Yardım eden kişinin örgüt içindeki hiyerarşiye dahil olmaması gerekmektedir. 2. Bilerek ve isteyerek yardım: Yardım fiilinin örgütün terör örgütü olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. 3. Örgütün amacına hizmet: Yardımın örgütün amacına yönelik olması şarttır. 4. Yardım edilen kişinin örgüt üyesi olması: Yardım edilen kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gerekmektedir. 5. Yardımın fiilen yararlanılmış olması: Örgüt mensuplarının yardımdan fiilen yararlanmaları zorunlu değildir, yardımın istifadelerine sunulmuş olması yeterlidir. Ayrıca, yardımın başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez ve birden çok şekilde gerçekleşebilir.

Yargıtay'ın 2610 sayılı kararı, farklı hukuk dairelerine ait iki farklı karara atıfta bulunabilir: 1. 1. Hukuk Dairesi Kararı (2021/2610 E. 2021/5055 K.): Bu karar, çekişmeli bir taşınmaz hakkında orman araştırması yapılması gerektiğini ve dosyanın Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiğini belirtmektedir. 2. 13. Hukuk Dairesi Kararı (2014/3427 E. 2014/2610 K.): Bu karar, istisna (eser) sözleşmelerinden kaynaklanan davaların temyiz incelemesinin 1.2.2013 tarihinden itibaren Yargıtay 15. Hukuk Dairesine verildiğini belirtmektedir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 06.11.2014 tarihli, 2014/1432 esas ve 2014/16682 karar sayılı kararı, hakaret suçu ile ilgilidir. Bu kararda, sanığın dudak hareketleri ile "o...ç" demesi şeklindeki eylemin hakaret suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.