Toplum

TED Mezunlar Dernekleri, farklı alanlardaki TED mezunlarını bir araya getirerek çeşitli faaliyetler yürütür. Bu derneklerin yaptığı işler şunlardır: Mezun ağını oluşturmak: Mezunların kaynaşmasını, dayanışmasını ve iletişimini güçlendirmek. Etkinlikler düzenlemek: Sosyal ve kültürel etkinlikler, mesleki ve entelektüel gelişim programları organize etmek. TED Geleneği'ni sürdürmek: TED ailesinin genişleyip güçlenmesi için çalışmalar yapmak. Yeni mezunlara destek olmak: İş arama süreçlerinde ve kariyerlerinde yardımcı olmak. Eğitim fırsat eşitliğini sağlamak: Topluma değer katan projelerde yer almak.

Ulaşımın olumsuz etkileri şunlardır: 1. Güvenlik Sorunları: Otomatik pilot sistemleri ve otonom araçlar yazılım hataları nedeniyle kazalara yol açabilir, mobil cihaz kullanımı dikkat dağınıklığına sebep olarak trafik kazalarını artırır. 2. Çevresel Etkiler: Artan araç sayısı fosil yakıt tüketimini artırarak hava kirliliğine neden olur, ulaşım altyapılarının genişlemesi doğal yaşam alanlarını yok eder. 3. Toplumsal Değişimler: Akıllı ulaşım sistemleri sosyal ayrışmayı artırabilir, teknolojik gelişmeler bazı mesleklerin yok olmasına ve işsizlik oranlarının artmasına yol açabilir. 4. Ekonomik Etkiler: Yüksek teknolojiye dayalı ulaşım sistemleri büyük yatırımlar gerektirir, bu da küçük işletmeler için ekonomik bir yük oluşturabilir.

"Carmen & Lola" filmi, Arantxa Echevarría tarafından yönetilen 2019 yapımı bir dramadır. Filmin konusu, Madrid'in banliyölerinde yaşayan Romalı iki genç kadın olan Carmen ve Lola'nın hikayesini anlatıyor.

Karadağ'da kadınların güzel olarak görülmesinin nedeni, gezginlerin ve araştırmacıların ortak kanaatine göre bu kadınların dirençli, kuvvetli ve güzel olmalarıdır. Ayrıca, Karadağ toplumunda kadınların tarım ve ev işlerinde gösterdikleri özveri ve çalışkanlıkları da takdir edilmektedir.

Sosyalizm, ekonomik ve toplumsal yapının sosyal adalet, eşitlik ve kolektif yarar gözeten bir şekilde yeniden düzenlenmesini savunur. Sosyalizmin temel ilkeleri arasında şunlar yer alır: - Mal ve hizmetlerin eşit dağıtımı: Devlet, üretilen mal ve hizmetleri adaletli bir şekilde dağıtır. - Sınıf sisteminin ortadan kalkması: Herkes ekonomik açıdan eşit şekilde değerlendirilir. - Özel mülkiyetin kısıtlanması: Devletin ekonomik faaliyetlerin denetimini üstlenmesi öngörülür. Sosyalizmin savunduğu değerleri ve ilkeleri fotoğraflarla doğrudan göstermek mümkün değildir, ancak bu ideolojinin temel prensipleri çeşitli görsel materyallerde ve belgesellerde ele alınabilir.

Mağarada zincirlenmiş insanlar, Platon'un Mağara Benzetmesi'nde toplumun bir parçası olan bireyleri sembolize eder.

Konformist kelimesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Genel Anlamda: Konformist, toplumda yerleşmiş inanç, düşünce ve geleneklere itiraz ve eleştiri olmaksızın uyan, uyum gösteren kişiyi ifade eder. 2. Edebiyat ve Sinema: "Konformist" aynı zamanda Alberto Moravia'nın 1951 tarihli romanı ve Bernardo Bertolucci'nin 1970 yapımı film uyarlaması için kullanılan bir terimdir.

"Var Kalma Pratikleri" ifadesi, bireyin ve toplumun hayatta kalma mücadelesini ve bu süreçte geliştirdiği stratejileri anlatır. Bu kavram iki ana bağlamda ele alınabilir: 1. Bireysel Düzeyde: İçsel dengeyi sağlama, anlam arayışı ve kendilik inşası gibi psikolojik ve duygusal mücadeleleri içerir. 2. Toplumsal Düzeyde: Kolektif hayatta kalma stratejileri, kültürel değerlerin korunması ve toplumsal sürekliliğin sağlanması gibi konuları kapsar. Ayrıca, "Var Kalma Pratikleri" adıyla düzenlenen bir sergi de bulunmaktadır.

Sürdürülebilir kalkınma kuşağı, toplum ve çevre etkileşimini şu şekilde yansıtır: 1. Çevresel Boyut: Doğal kaynakların verimli ve dengeli kullanılmasını sağlar, çevrenin korunmasını ve ekolojik dengenin gözetilmesini hedefler. 2. Sosyal Boyut: Toplumsal eşitliği ve sosyal katılımı ön planda tutar, fırsat eşitliğini sağlar. 3. Ekonomik Boyut: Uzun vadeli ekonomik büyümeyi destekler, ancak bu büyüme çevre dostu teknolojilerle ve sürdürülebilir sanayi politikalarıyla gerçekleştirilir. Sonuç olarak, sürdürülebilir kalkınma kuşağı, hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarını karşılayarak, toplum ve çevre arasında uyumlu bir yaşam biçimi oluşturmayı amaçlar.

Köylülerin Anadolu'dan göçü, Osmanlı Devleti'nde 17. yüzyılda yaşanan ekonomik ve toplumsal bunalım nedeniyle meydana gelmiştir. Bu göçün başlıca nedenleri şunlardır: 1. Artan vergi yükü: Köylüler, iktisadi baskılara dayanamayarak topraklarını terk etmişlerdir. 2. Tımar sisteminin bozulması: Vergileri ödeyemeyen köylüler, topraklarını kaybetmiş ve mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. 3. Güvenlik sorunları: Yerel isyanlar ve güvenlik endişeleri, köylülerin daha güvenli bölgelere göç etmelerine yol açmıştır. Bu göç dalgası, "Büyük Kaçgun" olarak adlandırılmıştır.

Muktedir olmak, yani güç sahibi ve yetkili olmak, çeşitli açılardan önemlidir: 1. Karar Alma Yetkisi: Muktedir kişiler, karar verme yetkisine sahip oldukları için çevrelerindeki olayları ve durumları daha etkili bir şekilde kontrol edebilirler. 2. Toplumsal Etki: Muktedir bireyler, toplum üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir ve değişim yaratma potansiyeline sahiptirler. 3. Sorumluluk: Muktedir olmak, alınan kararların sonuçlarıyla yüzleşmeyi gerektirir ve bu da kişinin daha adil ve hesap verebilir olmasını sağlar. 4. Kişisel Gelişim: Muktedir olmak, bireyin kendini geliştirmesi, özgüven kazanması ve çevresindeki insanlara rehberlik edebilmesi anlamına gelir.

"Mahallenin delisi" ifadesi, hiç kimseden çekinip korkmadan düşündüğü her şeyi söyleyen kimse anlamında kullanılır. Bu nedenle, "mahallenin delisi"nin deli olarak adlandırılmasının sebebi, toplumsal normlara aykırı davranışlar sergilemesi ve özgürce konuşması olarak yorumlanabilir. Ancak, gerçek hayatta "mahallenin delisi" terimi, psikososyal engelli bireyleri de tanımlamak için kullanılır ve bu kişiler genellikle tedavi desteğinden yoksun kaldıkları için toplumun insafına kalmışlardır.

Dönüştürücü adalet ve annelik kavramları farklı bağlamlarda ele alınabilir: 1. Dönüştürücü Adalet: Bu kavram, sosyal sistemlerde değişiklikler yaratmak için tasarlanmış bir dizi uygulama ve felsefeyi ifade eder. 2. Annelik: Annelik, bir kadının hayatında dönüştürücü bir deneyim olarak kabul edilir.

Milliyetçilik ve gündelik hayat ilişkisi, milliyetçiliğin bireylerin günlük yaşam pratiklerini ve toplumsal kimliklerini nasıl etkilediğini kapsar. Milliyetçilik, insanların ulusal bir kimliğe sahip olma isteği ve ülkelerinin birlik ve beraberliğini sağlamaya yönelik bir duygudur. Gündelik hayatta, milliyetçilik, bireylerin sosyal etkileşimlerinde, tüketim alışkanlıklarında ve hatta spor takımlarına olan bağlılıklarında kendini gösterir. Ancak, aşırı milliyetçilik, dışlanma, ayrımcılık ve hatta şiddet gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir.

Küçük burjuvazi, sınıfsal yaklaşımda, sermaye birikimi ve toplumsal konumu bakımından toplumun iki ana sınıfını oluşturan burjuvazi ve proletaryanın özelliklerini tam olarak taşımayan orta sınıf veya geçiş sınıfı olarak tanımlanır. Küçük burjuvazi aynı zamanda kentlerde doğup büyüyen, gelir düzeyi düşük ya da orta düzeyde olan esnaf, zanaatkâr, memur gibi grupları ifade eder.

Sohbet eden kadınlara "muhabbetçi" veya "musahip" denir.

Türkiye'de toplumsal yapı, "Türkiye'nin Toplumsal Yapısı" adlı ders kapsamında incelenmektedir.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları (SYDV), toplumun dezavantajlı kesimlerine yardım etmek ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla çeşitli görevler üstlenir. Bu vakıfların başlıca işleri şunlardır: 1. Temel İhtiyaçların Karşılanması: Gıda, giyim, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanması. 2. Sağlık Hizmetleri: Ücretsiz veya indirimli sağlık hizmeti sunulması. 3. Eğitim Desteği: İhtiyaç sahibi çocuklara parasız eğitim imkanı sağlanması. 4. Sosyal Entegrasyon: Engellilerin sosyal hayata katılımlarının desteklenmesi, yaşlılara evde bakım hizmetleri sunulması. 5. İstihdam ve Meslek Edindirme: İşsizlere istihdam sağlayan programlar düzenlenmesi. 6. Farkındalık ve Eğitim Faaliyetleri: Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünün geliştirilmesi için etkinlikler düzenlenmesi.

Sabahattin Ali'nin "Kağnı" adlı öykü kitabında genellikle toplumun alt kesimlerinden insanların, mahpusların ve düşmüşlerin hikayeleri anlatılmaktadır. Öykülerde işlenen bazı temalar şunlardır: - Köyde işlenen bir cinayet: Köyde arabuluculuk yapan bir imamın hikayesi. - Yol parası sorunu: Parasız bir köylü gencin kamyon arkasında İzmir'e gitmesi. - Hapishane hayatı: Hapishaneye düşen yaşlı bir mahkûmun ve onun yol parası borcu nedeniyle burada olduğunu öğrendiği diğer mahkumların hikayesi. - Emeklilik sonrası esnaflık: Emekliliği sonrası iflas eden ve pazarcılığa başlayan bir yüzbaşının hikayesi. Yazar, güçlü gözlem yeteneği sayesinde insan gerçeğini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Demokrasi, toplumun tüm bireylerinin eşit olduğu ve halkın egemenliğine dayanan bir toplumsal yapıya dayanır.