Söyleyişler

"Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz" ifadesi, herhangi bir rahatsızlık veya zorluk yaratmış olabilme durumunda özür dilemek için kullanılır. Bu ifade, genellikle şu durumlarda kullanılır: Bir web sitesi veya uygulamada yaşanan teknik sorunlar için; İnşaat veya kazı çalışmaları nedeniyle çevreye verilen rahatsızlık için. Ayrıca, bu ifade espri amaçlı kullanıldığında, "kafanızı siktik ama, gıç çıkaramadınız. Neyse biz devam edelim" şeklinde bir anlama gelebilir.

Tatlı dille ilgili bazı atasözleri: Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Acı söz insanı dininden çıkarır, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. Tatlı dil, güler yüz düşmanın kolunu büker. İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var?. Ayrıca, "Baş dille tartılır" atasözü de tatlı dille ilgilidir; bu atasözü, kişilerin ne kadar akıllı ve düşünceli olduklarını söyledikleriyle ölçülebileceğini ifade eder.

İğne ile ilgili bazı atasözleri: İğneyi kendine, çuvaldızı ele batır. İğne deliğinden deve başı geçmez. İğne ile kuyu kazılmaz. Eski kaçmış; iğne iplik geri getirmiş. Terziye göç demişler, iğnem başımda (yanımda) demiş.

"Sıçan gibi bin yıl yaşamaktansa aslan gibi bir yıl yaşamak daha iyidir" atasözünün hikayesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, bu atasözü, korku ve esaret altında, köle gibi bir yaşam sürmek yerine, zorluklarla cesurca yüzleşerek özgür bir şekilde yaşamanın daha değerli olduğunu ifade eder. Ayrıca, benzer bir anlam taşıyan "Bir gün aslan olarak yaşamak, bin yıl koyun olarak yaşamaktan iyidir" şeklinde bir Tibet atasözü de bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, "Bir gün aslan gibi yaşamak, koyun gibi yüz yıl yaşamaktan daha iyidir" şeklinde bir İtalyan özdeyişi de mevcuttur.

Hayır, "başın sağ olsun" ve "başımız sağ olsun" ifadeleri aynı değildir. "Başın sağ olsun" ifadesi, bir yakını ölen kişiye "sen sağ ol, üzüntünü paylaşıyorum" anlamında söylenen bir sözdür. "Başımız sağ olsun" ifadesinin doğru yazılışı ise ayrı olarak "başınız sağ olsun" şeklindedir.

Nasihat veren bazı atasözleri: Bin nasihatten, bir musibet yeğdir. Araba devrilince yol gösteren çok olur. Nush ile uslanmayanın hakkı tekdir. Ulu sözü tutmayan, ulur kalır. İyi nasihat verilir, iyi ad verilmez. Bir musibet, bin nasihatten iyidir. Benden sana bir öğüt: Ununu elinle öğüt. Sakla samanı, gelir zamanı. Damlaya damlaya göl olur. El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış.

"Galata Galata eşeklere salata" ifadesi, 1980'lerden kalma bir tezahurat olup, oksimoronik bir yapıya sahiptir. Bu tezahüratta, "Galata" kelimesi Fenerbahçe'nin simgesi olan "kanarya" ile değiştirildiğinde ortaya çıkan karizma kaybı vurgulanmaktadır. Ayrıca, "eşeklere salata" kısmı, "eşekler salata yemez, Galatasaray yenilmez" şeklinde de kullanılabilir.

İslam inancına göre Deccal'in sağ gözü kördür. Bu körlük, onun ruhsal körlüğünü ve Allah'ın içkin yönünü algılayamamasını sembolize eder. Deccal'in iki gözünün arasında "kâfir" (kefere) yazısı yazılıdır.

Yanlış anlaşılma ile ilgili bazı atasözleri: "Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer". "At binenin, kılıç kuşananın". "Söz gümüşse, sükût altındır". "Komşuda pişer, bize de düşer". "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez". Ayrıca, "doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" atasözü, "yalancılık mübahtır" anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

"Tamam, önemli değil" ifadesi, teşekkür edildiğinde veya özür dilendiğinde karşı tarafa söylenen bir sözdür. Bu söz, yapılan hoş bir davranışa teşekkür edilmesi durumunda, "teşekkürlük bir şey değil" anlamında kullanılır.

"Usul söyle yer duyar, damdan da eller duyar" sözü, Türk atasözüdür.

Dil yarası ile ilgili bazı atasözleri: Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez. El yarası onulur, dil yarası onulmaz. El yarası geçer, dil yarası geçmez. El yarası iyi olur, dil yarası iyi olmaz.

"Ye tatlıyı doğur atlıyı", halk arasında erkek çocuğa gebe kadınların tatlı, kız çocuğa gebe kadınların ise ekşi aşerdiğine dair genel görüşü yansıtan bir sözdür. Bu, bilimsel bir temele dayanmayan bir batıl inançtır.

"Abdala malum olur" atasözü, bir olayın gerçekleşmeden önce birileri tarafından sezilmesi anlamına gelir. Ancak bu söz, zamanla anlam değişikliğine uğrayarak, yakında ne olup biteceğini sezip haber veren kimselerle alay etmek için de kullanılmaya başlanmıştır.

"Pişmiş aşa soğan doğratmam" diyen paşa, Soğanyemez Mahmud Macid Paşa'dır.

"Başım belaya girecek abim yüzünden" ifadesi, kişinin abisinin bir durumu nedeniyle sıkıntılı, zor ya da tehlikeli bir durumla karşılaşacağını düşündüğünü ifade eder. "Başın belaya girmek" deyimi, sıkıcı, üzücü bir durumla karşılaşmak anlamına gelir.

Yok olmak ile ilgili bazı atasözleri: Bütün paran yok olur gider, cascavlak ortada kalırsın. Bir umuttur yok olmaya karşı az çok hazırlıklı olmak. Ayrıca, "yok" kelimesi içeren bazı atasözleri: Kefenin cebi yoktur. Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider sıçmaya. Dilin kemiği yoktur. Var mı malın, herkes kulun; yok mu pulun, dardır yolun. Olacakla öleceğe çare yoktur. He demek de iş bitirir, yok demek de. Acından ölmüş yok, tokundan ölmüş çok. Korkunun ecele faydası yoktur. Nasipten öteye köy yok. Sağlıktan büyük zenginlik yoktur. Yokluk ile ilgili atasözleri için ise şu kaynak kullanılabilir: twitsozler.com'daki "Yokluk ile İlgili Atasözleri" başlıklı liste. atasozlerivedeyimler.com.tr'deki "Yokluk ile İlgili Türkçe Atasözleri" başlıklı liste.

"Güle güle kullan" ifadesi, genellikle bir şeyin yeni sahibini iyi dileklerle uğurlamak için kullanılır. Bu ifade, aşağıdaki durumlarda kullanılabilir: Hediye verirken. Yeni bir eşya alındığında. Veda ederken. Ayrıca, "güle güle kullan" ifadesi resmi ortamlarda da kullanılabilir, örneğin bir iş arkadaşının iş yerinden ayrılması veya emekliye ayrılması durumunda. Bu ifade, İngilizce'de "enjoy it", "use it in good health" veya "get good use out of it" gibi ifadelerle eşdeğerdir.

Kahverengi gözlerin "çikolata" olarak adlandırılmasının nedeni, bu göz renginin sıcak ve zengin bir ton olarak bilinmesidir. Ayrıca, çikolata kahverengi gözler, gözbebeklerinin etrafındaki renk tonlarıyla birlikte çok çekici bir görünüm oluşturduğu için bu benzetme yapılmış olabilir. Bunun yanı sıra, çikolata renkli gözlerin bireyler üzerinde sıcaklık, güvenilirlik ve duygusallık gibi hisler uyandırdığı düşünülmektedir. Bu tür benzetmeler, kültürel ve toplumsal algılara göre değişiklik gösterebilir.

"Hâlini hatırını sormak" deyimi, bir kişiye "Nasılsınız, ne durumdasınız?" anlamında nezaket sorusu yöneltmek anlamına gelir. Örnek cümleler: "Kaç ay oldu, artık hâlimizi hatırımızı da sormaz oldun." "Sizin hâlinizi hatırınızı sormak için arayayım demiştim." "Hâlini hatırını sorduktan sonra konuya girdi."