Sosyoloji

Bodun kelimesi, boyların birleşmesiyle oluşan topluluk anlamına gelir.

"Durkheim Öldü!" kitabı, Arthur Asa Berger tarafından yazılmış ve sosyolojik teoriyi polisiye kurgu ile harmanlayan bir eserdir. Kitapta anlatılan ana hikaye şu şekildedir: 1910 yılında Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin katılacağı bir konferans öncesi yapılan bir davette kavga çıkar ve bu kavga bir gizeme dönüşür. Bu gizem, Sherlock Holmes ve Dr. Watson tarafından çözülmeye çalışılırken, hikayede Max Weber, Emile Durkheim, Beatrice Webb, Georg Simmel, Vladimir Lenin, W.E.B. Du Bois ve Sigmund Freud gibi önemli sosyologlar da yer alır.

1955 doğumlular, Baby Boomer kuşağını temsil eder.

Toplumsal katılımın önemi şu şekilde özetlenebilir: 1. Demokratik Süreçlerin Güçlenmesi: Bireylerin siyasi karar alma süreçlerine aktif katılımı, demokratik süreçlerin daha şeffaf ve etkili olmasını sağlar. 2. Toplumsal Sorunlara Çözüm Üretme: Gönüllü faaliyetler ve toplumsal katılım, devletin yetersiz kaldığı alanlarda sosyal yardım, çevre koruma, eğitim gibi alanlarda önemli katkılar sunar. 3. Toplumsal Refahın Artması: Toplumsal katılım, kamu hizmetlerinin iyileşmesine ve daha duyarlı politikaların oluşturulmasına zemin hazırlar. 4. Aidiyet Duygusunun Artması: Bireylerin yaşadıkları topluma katkıda bulunmaları, aidiyet duygularını ve toplumsal sorumluluk bilinçlerini geliştirir. 5. Empati ve Duyarlılığın Artması: Toplumsal katılım, bireylerin empati yeteneklerini geliştirmelerine ve daha duyarlı vatandaşlar olmalarına yardımcı olur.

Max Weber'in sosyal tabakalaşmaya ilişkin görüşleri şu şekilde özetlenebilir: 1. Üç Boyutlu Tabakalaşma: Weber, sosyal tabakalaşmayı ekonomik, statü ve güç hiyerarşileri olmak üzere üç farklı boyutta inceler. 2. Sınıf Kavramı: Sınıfları, ekonomik çıkarları ve güçleri benzer olan gruplar olarak tanımlar. 3. Statü Grupları: Statü gruplarını, benzer bir yaşam biçimi olan ve aynı saygınlık grubunda olan insanların birleşmesi ile oluşan gruplar olarak görür. 4. Güç ve Egemenlik: Weber için güç, toplumun farklı boyutlarında mevcuttur ve tabakalaşma sisteminin önemli bir unsurudur. 5. Açık ve Kapalı İlişkiler: Weber, toplumsal kapanmayı (sosyal kapanma) açık ve kapalı ilişkiler bağlamında ele alır.

Türk milleti için dostluk ve barışın önemi şu şekilde özetlenebilir: 1. Toplumsal Huzur: Dostluk ve barış, toplumun birlik içinde hareket etmesini ve ortak değerlere sahip çıkmasını sağlar. Bu, iç huzuru ve güvenliği artırır. 2. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma: Barış ortamında, ekonomik ve sosyal gelişmeler hızlanır. İnsanlar, birbirlerine yardım ederek ve iş birliği yaparak daha iyi bir gelecek inşa ederler. 3. Uluslararası İlişkiler: Barış, diğer ülkelerle olan ilişkilerde de önemlidir ve Türkiye'nin dünya sahnesinde saygınlığını artırır. 4. Bağımsızlık ve Özgürlük: Barış, bağımsızlık ve özgürlüğün korunmasını mümkün kılar. Savaşların ve çatışmaların olmaması, milletin kendini savunma hakkını korur.

Karl Polanyi'nin "Büyük Dönüşüm" kitabı, liberal kapitalist ideolojinin radikal bir eleştirisini sunarak, piyasa ekonomisinin insan doğası ve sosyal düzenlerle olan çatışmasını ele alır. Kitap üç ana bölümden oluşur: 1. Uluslararası Sistem: Güç dengesi sistemi, altın standardı ve kendi kurallarına göre işleyen piyasa gibi kurumların çöküşünü analiz eder. 2. Piyasa Ekonomisinin Yükselişi ve Düşüşü: Sanayi Devrimi'nin getirdiği teknolojik ve sosyal çalkantıların, piyasa ekonomisinin kurulmasına nasıl yol açtığını ve bu sürecin insan toplumunda nasıl derin yaralar açtığını inceler. 3. Dönüşüm Yol Alırken: Emek piyasasının işçilere verdiği zararların, siyasal hak taleplerinin artmasına nasıl vesile olduğunu ve bu durumun demokrasilerin otoriterleşmesine yol açtığını tartışır. Polanyi'ye göre, piyasa ekonomisi insan özgürlüğünü tehdit eder ve bu nedenle ekonominin planlanması, kontrolü ve düzenlenmesi gereklidir.

Sosyolojik bakış açısının temel ilkeleri şunlardır: 1. Toplum Merkezli Yaklaşım: Bireyden ziyade grup, topluluk ve toplum düzeyinde analizler yapılır. 2. Sosyal Gerçeklerin İncelenmesi: Toplumsal gerçekler ve onların bağlı olduğu kural ve kanunlar üzerinde durulur. 3. Sosyal Davranışın Öğrenilmesi: Sosyal davranışın öğrenilmiş bir süreç olduğu kabul edilir. 4. Bütüncül Bakış: Sosyal olayları toplum bütünlüğü açısından ele alır ve sebep-sonuç ilişkisinde inceler. 5. Değer Yargılarından Bağımsızlık: Sosyoloji, olması gerekeni değil, olanı inceler ve değer yargılarından bağımsız nesnel sonuçlara ulaşır. 6. Tarihsel Bağlam: Toplumsal sorunların tarihsel olarak çözümlenmesi gerektiği vurgulanır.

Maddi medeniyet ve kapitalizm kavramları, farklı açılardan ele alındığında şu şekilde açıklanabilir: 1. Maddi Medeniyet: Fernand Braudel'in "Medeniyet ve Kapitalizm" adlı eserinde, maddi hayat, piyasa ekonomisi ve kapitalizm kavramları etrafında oluşan bir medeniyet analizi yapılır. 2. Kapitalizm: Üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir.

Kosta Rika'da nüfusun %83,6'sı beyaz ve yerli karışımından oluşmaktadır.

Milliyetçilik kuramları üç ana yaklaşıma ayrılır: 1. İlkçi (Primordialist) Yaklaşım: Milletleri doğal yapılar olarak görür ve onların tarih boyunca var olduklarını savunur. 2. Modernist Yaklaşım: Milliyetçiliği modernleşme süreçlerinin bir ürünü olarak kabul eder. 3. Etno-Sembolist Yaklaşım: Milletlerin etnik kökenlerine önem verir ve modern öncesi etnik grupların modern bir versiyonu olduğunu öne sürer.

Pozitivist aşama, Auguste Comte'un Üç Hâl Yasası'na göre üç ana aşamaya ayrılır: 1. Teolojik Aşama: İnsan davranışları ruhsal ve doğaüstü varlıklar terimleriyle açıklanır. 2. Metafizik Aşama: İnsan davranışı soyutlama, kişisellikten uzak oluşum ve varlıklar veya güçler terimleriyle açıklanır. 3. Pozitivist Aşama: Davranışı anlama araçları gözlem ve akıl-mantıktır.

Davranış bilimleri, insan davranışlarını ve bu davranışların arkasındaki nedenleri inceleyen sosyal bilim dallarıdır. Bu bilim dalları şunlardır: 1. Psikoloji: İnsan davranışının altında yatan etkenleri, kişilerin zihinsel ve psikolojik durumlarını merkeze alarak inceler. 2. Sosyal Psikoloji: Grup içinde bireyi ve grup-birey etkileşimini odak alır. 3. Sosyoloji: Toplumu, kurumları, grupları ve bunlar arasındaki ilişkileri inceler. 4. Antropoloji: İnsanlık tarihindeki farklı uygarlıkların kültür ve davranış kalıplarını ortaya çıkarır. Ayrıca, fizyoloji de davranış bilimlerinin bir parçası olarak kabul edilir ve tutum ve davranışlarda insanın fizyolojik durumu büyük ölçüde etkilidir.

Hindistan'da çok sayıda çocuğun olmasının birkaç nedeni vardır: 1. Geleneksel ve ataerkil yapı: Hindistan'da erkek çocuklara daha fazla önem verilmesi ve kız çocuklarının ikinci planda kalması, ailelerin erkek çocukları için yatırım yaparken kız çocuklarını ihmal etmelerine yol açar. 2. Dini inançlar: Hindu kutsal metinlerinde erken evliliklerin teşvik edilmesi, ebeveynlerin çocuklarını çok küçük yaşlarda evlendirmelerine neden olur. 3. Kast sistemi: Kast hiyerarşisi, farklı kastlar arasında evlilikleri sınırlayarak çocuk evliliklerinin devam etmesine katkıda bulunur. 4. Ekonomik faktörler: Ailelerin, kız çocuklarının evlenip kocasının ailesine katılacağını düşünerek onlara yatırım yapmaması, çocuk evliliklerini yaygın hale getirir.

Ankara'nın Altındağ ilçesine bağlı Aydınlıkevler semtinde 5 mahalle bulunmaktadır. Bunlar: Ahiler Mahallesi; Aydınlıkevler Mahallesi; Seyfidemirsoy Mahallesi; Subayevleri Mahallesi; Türkişblokları Mahallesi.

Z ve Alfa kuşaklarından sonra gelen kuşak, Beta kuşağı olarak adlandırılmaktadır.

Kuşaklar, belirli dönemlerde doğmuş ve ortak özellikler taşıyan insan gruplarını ifade eder. İşte bazı kuşakların genel özellikleri: 1. Sessiz Kuşak (1928-1945): Büyük Buhran ve II. Dünya Savaşı dönemlerini yaşamış, dayanıklı, sadık ve çalışkan olarak tanımlanır. 2. Baby Boomer Kuşağı (1946-1964): Ekonomik refahın ve teknolojik ilerlemenin arttığı bir dönemde büyümüş, işe odaklı, rekabetçi ve bağımsızdır. 3. X Kuşağı (1965-1980): Teknolojinin yükselişine ve kültürel değişimlere tanıklık etmiş, sorgulayıcı, özgün düşünceye sahip ve denge arayışında olan bireylerdir. 4. Y Kuşağı (1981-1996): Dijital çağın doğuşuna ve internetin yaygınlaşmasına tanık olmuş, teknolojiye hakim, esnek, iş yaşamı ile kişisel yaşam arasında denge arayan ve işbirliğine önem veren bireylerdir. 5. Z Kuşağı (1997-2012): Dijital teknolojilerin doğal bir parçası olarak büyümüş, çok yönlü, yaratıcı ve küresel düşünen bireylerdir. 6. Alfa Kuşağı (2013-2025): Dijital dünyanın tamamen içinde doğmuş ve teknolojiye doğal bir şekilde adapte olmuş, teknolojiye tamamen bağımlı bireylerdir.

Türkiye'de evlilik oranının düşmesinin birkaç nedeni vardır: 1. Ekonomik Faktörler: Artan yaşam maliyetleri ve işsizlik gibi ekonomik sıkıntılar, gençlerin evlilik kararlarını ertelemesine veya evlenmekten vazgeçmesine yol açıyor. 2. Bireyselleşme ve Konfor Arayışı: İnsanların daha fazla bireysellik ve konfor arayışına girmeleri, geleneksel evlilik anlayışını zayıflatıyor. 3. Dijitalleşme: Sosyal medya ve dijitalleşmenin yaygınlaşması, yüzeysel ilişkilerin artmasına ve gerçek hayatta ilişki kurmakta zorlanmaya neden oluyor. 4. Boşanma Oranlarının Artması: Boşanma oranlarının yükselmesi, evlilik kurumuna olan güveni sarsıyor ve gençleri evlenmekten korkutuyor.

Kültürel uyum ve kültürel mesafe arasındaki ilişki şu şekilde özetlenebilir: Kültürel mesafe, iki farklı toplum veya kültürün maddi ve manevi unsurları arasındaki farkı ifade eder. Kültürel uyum ise, bireylerin yeni bir kültürel ortama alışma sürecini ifade eder.

Alex Callinicos'un toplum kuramı, toplum kuramının modern felsefedeki merkezî temalarla, politik ekonominin gelişimiyle ve evrimsel biyolojinin etkinliğiyle bağlarını kurmayı amaçlar. Callinicos, Aydınlanma'nın insanlar üzerinde bir dizi baskı kuran bir yanılsamalar çağı olarak görülmesinin postmodernizmle birlikte moda haline geldiğini ve toplum kuramlarının büyük anlatılar olmakla eleştirildiğini belirtir. Alex Callinicos'un toplum kuramında ele aldığı bazı isimler şunlardır: Montesquieu, Adam Smith ve İskoç Aydınlanması; Hegel, Marx, Tocqueville, Mill, Maistre, Gobineau, Darwin, Spencer, Kautsky, Nietzsche, Durkheim, Weber, Simmel, Freud, Lukács, Gramsci, Heidegger, Keynes, Hayek, Parsons, Frankfurt Okulu, Lévi-Strauss, Althusser, Foucault, Habermas, Bourdieu, Beck ve Giddens.