OtoimmünHastalıklar

Anti-SSA (Ro) antikorları, özellikle Sjögren sendromu ve sistemik lupus eritematozus (SLE) gibi otoimmün hastalıkların tanısında önemlidir. Anti-SSA antikorlarının yükseldiği bazı hastalıklar: Sjögren sendromu: Hastaların yaklaşık %70’inde bulunur. Sistemik lupus eritematozus (SLE): Hastaların yaklaşık %30-50’sinde pozitif olabilir. Neonatal lupus: Anti-SSA antikorlarına sahip annelerden doğan bebeklerde görülebilir. Subakut kutanöz lupus eritematozus (SCLE). Primer biliyer siroz. Sistemik skleroz (SSc), polimiyozit/dermatomiyozit (PM/DM), romatoid artrit (RA) ve karışık bağ dokusu hastalığı (MCTD) gibi diğer bazı otoimmün hastalıklar. Anti-SSA antikorlarının varlığı, belirli otoimmün hastalıkların teşhisinde önemli bir belirteçtir, ancak kesin tanı için klinik semptomlar ve diğer laboratuvar testleri ile birlikte değerlendirilmesi gereklidir.

İmmünofiksasyon testi, kandaki belirli proteinleri ölçmek için yapılır ve çeşitli sağlık durumlarının teşhisine veya izlenmesine yardımcı olur. Bu durumlar arasında: Multipl miyelom ve Waldenstrom makroglobulinemi gibi kanser türleri; Böbrek ve karaciğer hastalıkları; Bazı otoimmün ve nörolojik bozukluklar; Yetersiz beslenme veya emilim bozukluğu yer alır. Test, proteinleri boyutlarına ve elektrik yüklerine göre alt gruplara ayırarak, hangi protein seviyelerinin normal olmadığını ve bu seviyelerin yüksek veya düşük olduğunu belirler.

IL-6 inhibitörleri, özellikle Tosilizumab, çeşitli hastalıklarda kullanılmaktadır: Romatoid Artrit (RA) ve Juvenil İdiopatik Artrit (JIA) gibi romatolojik hastalıklar. Castleman Hastalığı. Sitokin fırtınası ve miyokard enfarktüsü gibi akut yaşam tehdit eden durumlar. COVID-19 ile ilişkili hiperinflamasyon. Sistemik Skleroz, Nöromiyelitis Optika, Büyük Damar Vasküliti ve Polimiyalji Romatika gibi diğer bağışıklık aracılı hastalıklar. Ayrıca, IL-6 inhibitörlerinin idiyopatik pulmoner fibrozis, Parkinson Hastalığı ve Tip 2 Diyabet gibi durumlarda da potansiyel kullanımları araştırılmaktadır. IL-6 inhibitörlerinin kullanımı, ciddi yan etki riski nedeniyle doktor gözetiminde olmalıdır.

C3 ve C4 seviyeleri, bağışıklık sistemini izlemek, otoimmün hastalıkların aktivitelerini takip etmek ve tedaviye yanıtlarını gözlemlemek için kullanılan tamamlayıcı proteinlerdir. C3 seviyesi: Normal değeri 41-90 hemolitik ünite arasında değişir. Düşük C3 seviyeleri, karaciğer sirozu, anemi, şiddetli sepsis, hepatit, lupus nefriti ve romatoid artrit gibi durumlarla ilişkili olabilir. Yüksek C3 seviyeleri, kanser, enfeksiyon hastalıkları ve ülseratif kolit gibi durumlarla ilişkili olabilir. C4 seviyesi: Normal değeri erkekler için 12-72 mg/dl, kadınlar için 13-75 mg/dl arasında değişir. Düşük C4 seviyeleri, kalıtsal olmayan otoimmün hastalıklarla ilişkili olabilir. Yüksek C4 seviyeleri, genellikle otoimmün hastalıklar ve lupus ile ilişkilidir. C3 ve C4 seviyelerinin ölçümü, doktor tarafından bağışıklık sistemi bozukluğundan şüphelenildiğinde istenir.

Sitokinler, özellikle aşağıdaki durumlarda artar: Enfeksiyonlar. Otoimmün hastalıklar. Kanser tedavileri. Organ nakli sonrası. Genetik faktörler. Ayrıca, yoğun stres altında olmak veya yetersiz beslenme gibi faktörler de savunma mekanizmalarını zayıflatarak sitokin artışını tetikleyebilir.

Evet, bağırsak geçirgenliği egzama yapabilir. Bağırsak geçirgenliği arttığında, bağırsak duvarı zayıflar ve toksinler ile sindirilmemiş gıda parçacıkları kana karışabilir. Bağırsak-cilt bağlantısı teorisi, bağırsak geçirgenliği sorunlarının cilt sorunlarına yol açabileceğini göstermektedir. Egzama belirtileri varsa, doğru teşhis ve tedavi için bir uzmana danışılması önerilir.

RAA (Renin-Anjiyotensin-Aldosteron) sisteminin yüksek aktivitesinin bazı nedenleri: Sodyum seviyesinin düşmesi. Hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaçların etkisi. Otoimmün hastalıklar ve enfeksiyonlar. RAA sisteminin yüksek aktivitesinin kesin nedenini belirlemek için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

İntravenöz immünoglobülin (İVİG) aşağıdaki durumlarda kullanılır: Bağışıklık yetmezliği. Otoimmün hastalıklar. İVİG, genellikle klinik immünoloji uzmanı hekimler tarafından karar verilen ve uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Romatoid faktör (RF) yüksekliğinin belirtebileceği hastalıklardan bazıları şunlardır: Romatoid artrit (RA). Sjögren sendromu. Sistemik lupus eritematozus (SLE). Diğer otoimmün hastalıklar. Enfeksiyonlar. Kanser. Yaşlılık. Genetik faktörler. RF yüksekliği, tek başına bir hastalık belirtisi olarak değerlendirilmez; klinik bulgular ve diğer test sonuçlarıyla birlikte ele alınmalıdır.

Behçet hastalığı, bağışıklık sisteminin vücuda zarar vermesiyle ortaya çıkan, kronik ve iltihaplı bir hastalıktır. Başlıca belirtileri: Ağız içinde yaralar. Genital yaralar. Ciltte lezyonlar. Göz problemleri. Eklem iltihaplanması. Behçet hastalığının kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Behçet hastalığı bulaşıcı değildir.

İmmunkompleksler, aşağıdaki hastalıklarda görülebilir: Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonları. Otoimmün hastalıklar. Enfeksiyonlar. Ayrıca, IgA vasküliti (Henoch-Schönlein purpurası) de immün komplekslerle ilişkili bir hastalıktır.

İmmun kompleks, bir antijen ve antikorun birleşmesiyle oluşmuş büyük moleküler yapılardır. Özellikleri: Oluşum: Normal bağışıklık olayları sırasında oluşur ve sonra uzaklaştırılır. Depozisyon: Uygun koşullarda damar duvarında birikerek doku hasarına yol açabilir. Etki: Komplement sistemini aktive eder, nötrofil lökositlerin göç etmesine ve kan damarlarında veya çevre dokularda nekroza neden olabilir. Hastalıklarla ilişkisi: İmmun kompleksler, bazı otoimmün hastalıkların (örneğin, romatoid artrit, lupus) ve glomerülonefrit gibi durumların gelişiminde rol oynar. Aşırı duyarlılık reaksiyonlarının üçüncü tipinde (tip III) patolojik olaylara yol açar.

Non-enfeksiyöz granülomatöz hastalıklar arasında şunlar bulunur: Sarkoidoz. İdiopatik granülomatöz mastit (İGM). Wegener granülomatozu. Granüloma anülare. Nekrobiyozis lipoidika. İnterstisyel granülomatöz dermatit. Granülomatöz rozasea. Pannikülit. Granüloma fasiale. Crohn hastalığı. Granülomatöz vaskülit. Piyoderma gangrenozum. Histopatolojik bulgular, mikrobiyolojik inceleme ve klinik veriler eşliğinde ayırıcı tanı yapılmalıdır.

Lökositoklastik vaskülit (LSV) aşağıdaki hastalıklarda görülebilir: Enfeksiyonlar. İlaçlar. Otoimmün hastalıklar. Maligniteler. Çevresel faktörler. LSV'nin nedeni bazen belirlenemeyebilir ve bu durum "idiyopatik" olarak değerlendirilir. LSV şüphesi durumunda, altta yatan nedeni belirlemek için kapsamlı bir çalışma gereklidir.

Eklem şişliğinin bazı nedenleri: Romatoid artrit. Osteoartrit. Gut hastalığı. Enfeksiyonlar. Tendinit ve bursit. Travmalar ve yaralanmalar. Eklem şişliği durumunda, doğru teşhis ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Sedef hastalığı (psoriasis), dermatoloji (deri hastalıkları) kategorisinde yer alan bir hastalıktır. Ayrıca, sedef hastalığının derinin ötesinde, eklemler, kalp ve damarlar, karaciğer, böbrek ve göz gibi birçok organ ve sistemi etkileyebileceği düşünülmektedir.

Mitozantron hidroklorür, kanser ve bazı otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Kullanım alanları: Kanser tedavisi: Metastatik meme kanseri, Hodgkin dışı lenfoma, akut miyeloid lösemi gibi hastalıkların tedavisinde etkilidir. Multipl skleroz tedavisi: Sekonder progresif ve progresif nükseden multipl skleroz vakalarında kullanılır. Mitozantron hidroklorür, kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engellerken aynı zamanda bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitesini baskılayarak kanser hücrelerinin vücut tarafından daha kolay tanınmasını ve yok edilmesini sağlar. İlacın kullanımı, yan etkiler ve dozaj gibi faktörler göz önünde bulundurularak, uzman bir doktor tarafından belirlenmelidir.

Brandi Passante'nin hastalığı Hashimato hastalığıdır. Hashimato hastalığı, bağışıklık sisteminin tiroid bezinin hormon üreten hücrelerini öldürmesiyle ortaya çıkan ve genellikle orta yaşlı kadınlarda görülen bir otoimmün bozukluktur. Bu hastalık, Passante'nin sesinin televizyonda, podcast'lerde veya Instagram videolarında normalden daha cızırtılı çıkmasına neden olur.

Wahls Protokolü, Dr. Terry Wahls tarafından geliştirilen, çoklu skleroz (MS) ve diğer otoimmün hastalıkların semptomlarını yönetmek için beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerine dayalı bir programdır. Protokolün temel unsurları şunlardır: 1. Diyet: Paleo diyetine benzer şekilde, sebzeler, protein kaynakları ve fermente gıdalar ağırlıklıdır; süt ürünleri, tahıllar ve şekerler ortadan kaldırılmıştır. 2. Sağlıklı yaşam tarzı: Yeterli uyku, stres azaltma teknikleri ve düzenli egzersiz önerilir. 3. Üç aşamalı seviye: Wahls Diyeti, Wahls Paleo ve Wahls Paleo Plus olarak adlandırılan, giderek daha kısıtlayıcı ve ileri düzey diyet seçenekleri içerir. Wahls Protokolünün etkinliği konusunda sınırlı bilimsel araştırma bulunmaktadır. Bu nedenle, herhangi bir diyet değişikliğine başlamadan önce bir doktora danışmak önemlidir.

Juvenil hastalığı, juvenil artrit olarak da bilinir, çocuklarda gelişen inflamatuar ve romatizmal hastalıkları kapsayan genel bir terimdir. Juvenil dermatomyozit (JDM) ise bu hastalıklardan biridir ve kas zayıflığı ve cilt döküntüsü ile karakterize nadir bir otoimmün hastalıktır. Juvenil hastalığının diğer türleri arasında juvenil idiyopatik artrit, juvenil lupus, juvenil skleroderma ve vaskülit bulunur. Teşhis ve tedavi için bir pediatrik romatolog veya ilgili bir uzmana başvurmak gereklidir.