Öğreti

"Her çok, azdan gelir" atasözü, çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerektiğini ifade eder.

"Gülme komşuna, gelir başına" atasözü, başkalarının başına gelen kötü bir durumla alay etmenin, gün geldiğinde kişinin kendi başına da aynı şeyin gelebileceği ihtimalini unutmamak gerektiğini ifade etmek için söylenir.

Bir şeyi tadında bırakmak önemlidir çünkü bu, ölçüyü kaçırmamayı ve aşırılığa kaçmamayı sağlar. Bu deyim, iyi giden bir işi bozulmadan sonlandırmak ve sıkıcı hale gelmeden uygun bir zamanda bitirmek anlamına gelir.

"Her şeyin azı karar, çoğu zarar" ifadesi doğru bir atasözüdür. Bu atasözü, her şeyin bir ölçüsü ve sınırı olduğunu, bu sınırları aşan davranışların zarar getirebileceğini ifade eder.

"Ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılır" atasözünün bir hikayesi bulunamamıştır. Ancak, atasözünün anlamı şu şekilde açıklanabilir: Doğru yoldan ayrılmayan ödüllendirilir. Kötülük yapan ise, hak ettiği cezayı çeker.

Hamama giren terler atasözü, bir işi yaparken karşılaşılacak güçlükleri önceden kabul etmek gerektiğini ifade eder.

Astroloji, gök cisimlerinin ve astronomik fenomenlerin, insan karakteri ve kaderi üzerindeki varsayılan etkilerini inceleyen, bilimsel bir temeli olmayan bir araştırma koludur.

"Ateş düştüğü yeri yakar" atasözünün hikayesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, bu atasözünün anlamı şu şekilde açıklanabilir: Bir acıyı, onu yaşayan kişi tam anlamıyla anlar; başkalarının hissettiği üzüntü ise daha yüzeysel ve kalıcı değildir.

"Acele eden nereye gider?" ifadesi, "Acele eden ecele gider" atasözünden bir alıntıdır. Ayrıca, "Acele eden nereye gider?" başlığı altında, Şefik Ergönül'ün ekonomim.com'da yayımlanan bir yazısı da bulunmaktadır.

Acele işe şeytan karışır atasözünün hikayesi şöyledir: Şam’da yaşayan beylerden birinin güzel sesli bir kölesi varmış. Yine bir gün bey, bir testi alması için kölesini çarşıya göndermiş. Köle, “Olmaz, benim işim var” dese de kervandakiler köleyi zorla yanlarına alıp yollarına devam etmiş. Şam’a döner dönmez kölenin aklına sahibinin ısmarladığı testi gelmiş. Bunu duyan kölenin efendisi “Acele işe şeytan karışır” demiş. Bu hikaye, aceleyle hareket etmenin nasıl sonuçlara yol açabileceğini, sabırlı ve dikkatli olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Atasözünün farklı versiyonları ve hikayeleri de olabilir.

"Açma sırrını dostuna, o da açar dostuna" atasözü ile ilgili uzun bir metin bulunamadı. Ancak, bu atasözü ile ilgili şu bilgiler değerlendirilebilir: "Açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna" atasözü, sahip olunan bir sırrın, ne kadar güvenilir olursa olsun, bir dosta bile açılmaması gerektiğini ifade eder. Bir örnek: "Arkadaşım kendini tutamayıp diğer arkadaşına bir sırrını vereceğini söylediğinde, ona 'Açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna' dedim". Ayrıca, "Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna" şeklinde bir başka yorum da mevcuttur.

Ustaya sorulduğunda verdiği cevap: "Hayatta yaptığınız en büyük israf, hak etmeyenlere verdiğiniz değerdir".

Bayramlık çivi hikayesi, bir babanın oğluna arkadaşlarıyla tartışıp kavga ettiğinde tahtaya çivilerden birini çakmasını söylemesiyle başlar. İlk günlerde genç, çok fazla çivi çakarken, zamanla kendini kontrol etmeyi öğrenir ve daha az çivi çakmaya başlar. Babası onu yeniden tahtanın önüne götürür ve "Tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi çıkar" der. Baba, oğluna arkadaşlarıyla tartışıp kavga ettiği zamanlarda kötü kelimelerin kalplerde yara (delik) bıraktığını, bu deliklerin kapanmayacağını ve arkadaşların ender bulunan bir mücevher gibi olduğunu anlatır.

Zen çiftçi hikayesi, bir zamanlar yaşamış yaşlı bir çiftçinin başından geçen olayları anlatan bir Zen öyküsüdür. Özeti: 1. Atın Kaçması: Çiftçinin atı kaçar ve komşuları ona "Ne kötü şans" derler. 2. Atın Geri Dönmesi: Birkaç hafta sonra çiftçi, peşine takılmış üç vahşi atla birlikte atının geri döndüğünü görür. 3. Oğlunun Sakatlanması: Bir sonraki gün, çiftçinin oğlu yabani atlardan birine binmeye çalışırken düşer ve ayağını kırar. 4. Asker Alımı: Birkaç gün sonra, çiftçinin oğlunu ayağı kırık olduğu gerekçesiyle orduya almak üzere askerler gelir. Bu hikaye, hayatın değişkenliğini ve her olayın iki yönlü olabileceğini vurgular.

"Zararın neresinden dönersen kârdır" atasözü, kişiyi maddi ve manevi olarak zarara uğratan bir işten bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini ifade eder. Bu şekilde davranıldığında, daha sonra uğranacak zarar önlenmiş olur ve aynı zamanda uğranılacak zarar kadar da kâr edilmiş olur.

Sessiz kalmak ile ilgili iki atasözü şunlardır: 1. "Cahil kimsenin yanında, kitap gibi sessiz ol". 2. "Zaman sessiz bir testeredir".

"Sahip sürünü çobana emanet et, çoban kuzunu kurda teslim ederse" atasözü, bir şeyin zarar görmemesi veya tamamen yok olmaması için, ona zarar vereceği belli olan kişilere teslim edilmemesi gerektiğini ifade eder.

"Kıssalardan ders çıkarmak" deyimi, bir olaydan veya anlatılan bir hikâyeden ders almak anlamına gelir.

Köyden gelen yaşlı adamın anlattığı hikaye, bir turna kuşu ile birlikte bir köye yerleşen ve köylülerin dikkatini çeken bir adamın etrafında döner. Bu adam, bilge biri olarak ünlenmiş ve köylülerin ona olan ilgisi, turna kuşunun insanları yaklaştırmaması nedeniyle daha da artmıştır. Çiftçinin öfkelenip yaşlı adama vurmaya çalışması, turnanın araya girmesiyle engellenmiş ve çiftçi, yaşlı adamın kör olduğunu ve turnanın ona rehberlik ettiğini anlamıştır. Hikaye, yargılamanın aptallığı ve erken karar vermekten kaçınmanın önemi gibi temaları işler.

Kimseden kimseye hayır yok atasözü, insanın yapacağı işte yalnız kendi gücüne güvenmesi gerektiğini, başkasının yardımını bekler ve buna güvenirse hayal kırıklığına uğrayacağını ifade eder.