Kur'an

Bakara Suresi, Kur'an-ı Kerim'in en uzun suresidir ve 286 ayetten oluşur. Bakara kelimesi, "sığır, inek" anlamına gelir.

Surelerin uzunlukları, birkaç farklı faktöre bağlı olarak farklılık gösterir: Nazil oldukları yer: Mekkî sureler (Hicret'ten önce nazil olanlar) genellikle daha kısa, Medenî sureler (Hicret'ten sonra nazil olanlar) ise daha uzundur. İçerdikleri ayet sayısı: Sureler, içerdikleri ayet sayısına göre "el-Tıval" (uzun sureler), "el-Miun" (ayet sayısı 100'den fazla olan sureler), "el-Mesani" (ayet sayısı 100'den az olan sureler) ve "el-Mufassal" (Kur'an'ın sonunda yer alan sureler) olarak dört ana bölüme ayrılır. Vahiydeki yerleri: Surelerin vahiy sırasındaki yerleri de uzunluklarını etkileyebilir. İctihadî farklılıklar: Ayetlerin başlangıç ve bitiş yerlerinin belirlenmesinde farklı görüşler olabilir. En uzun sure 286 ayetten oluşan Bakara Suresi, en kısa sure ise 3 ayetten oluşan Kevser Suresi'dir.

"Kur'eturk" ifadesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Kur'an-ı Kerim'in genel olarak ne anlattığı hakkında bilgi verilebilir. Kur'an-ı Kerim, inanç, toplum ve ahlak gibi değerleri öğütler. İnanç: İnsanların dünyada yaptıkları amellerden ahirette hesaba çekilecekleri ve bu hesabın sonunda cennete veya cehenneme gönderilecekleri bildirilir. Toplum: Kur'an hükümlerine uyan toplumların adalet, güven, huzur ve mutluluk içinde yaşayacağı vurgulanır. Ahlak: İyi ve güzel ahlaka büyük önem verilir; insanları iyiye, güzele ve doğruya yönlendirecek esaslar birçok ayette yer alır. Ayrıca, peygamberlerin ve başlarına gelen olayları anlatan kıssalar ile geçmişte Allah'ın hükümlerine karşı gelen milletlerin ibret verici hikayeleri de Kur'an'da yer alır.

Casiye Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 498. sayfasından 501. sayfasına kadar devam eder. Ayrıca, 25. ve 26. cüzlerde yer alır.

İtidal, "ölçülülük, dengeli olma, aşırılıklardan kaçınma" anlamına gelir. İtiiyad kelimesi ise belgelerde rastlanmayan bir terimdir. Bu nedenle, "itiyad" kelimesinin anlamı hakkında bilgi bulunmamaktadır. İtidal kelimesi, hem bireysel davranışlarda hem de toplumsal düzeyde kullanılan bir terimdir.

Dâbbetü'l-arz, İslam eskatolojisinde kıyamet alametlerinden biri olarak anılan bir yaratıktır. Dâbbetü'l-arz'ın özellikleri, Kütüb-i Sitte dışındaki kaynaklarda ve bazı tefsirlerde anlatılan İsrâiliyat türü rivayetlerde yer alır. Dâbbetü'l-arz'ın ne olduğu konusunda farklı yorumlar bulunmaktadır: Öldürücü bir mikrop. Televizyon, internet veya bilgisayar. Casus. Dâbbetü'l-arz'ın gerçekte ne olduğunun sadece Allah tarafından bilindiğine inanılır.

Kasas Suresi 70. ayetinin hangi olay üzerine indiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, bu ayetin yer aldığı Kasas Suresi'nin, Hz. Musa'nın kıssasını anlattığı ve bu kıssa aracılığıyla tevhid akidesini ispat ettiği bilinmektedir. Kasas Suresi, Mekke döneminde inmiştir ve 88 ayetten oluşmaktadır.

Belirtilen kişilerin kim olduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, Nisa Suresi'nin 95. ayetinde altı çizili ifadelerle bahsedilenler şunlardır: İnanıp hicret edenler. Allah yolunda savaşanlar. Hicret edenleri barındırıp onlara yardım edenler.

"Ondan geldik, ona döneceğiz" sözü, Müslümanların söylemi olarak kabul edilir. Ayrıca, bu sözün benzeri ifadelerin, Michael Newton'un kitaplarındaki deneklerde de yer aldığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, Cengiz Saba'nın "O’ndan Geldik O’na Döneceğiz" adlı bir şiiri bulunmaktadır. Bu sözün tam hali, Bakara Suresi 156. ayette geçmektedir: "İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn / Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve muhakkak ki ona döneceğiz".

Mele-i a'lâ, "en yüksek topluluk" anlamına gelir ve genellikle melekler âlemini ifade eder. Bu terim, Kur'an'da iki ayette geçer: Sad Suresi 69. ayet ve Sâffât Suresi 8. ayet. Mele-i a'lâ için farklı yorumlar da bulunmaktadır: Vahiy veya Kur'an. Melekler konseyi. Ayrıca, "mele-i a'lâ" ifadesi, "yazıcı melekler", "meleklerin eşrafı" veya "ulvi alemde olan melekler" gibi farklı şekillerde de açıklanmıştır.

Sırların ortaya döküleceği gün, Kur'an-ı Kerim'in Târık suresinin 9. ayetinde geçen ve kıyamet gününü ifade eden bir ifadedir. Bu ayette, kıyamet gününde insanların inançları, niyetleri, sırları ve bütün yapıp ettiklerinin ortaya çıkacağı ve bunlardan Allah'ın huzurunda sorgulanacakları anlatılır.

Sebe Suresi 12. ayet, Hz. Süleyman'a verilen bazı özel lütufları anlatır: Rüzgar: Süleyman'ın emrine sabah gidişte bir aylık, akşam dönüşte de bir aylık yol alabilecek bir rüzgar verilmiştir. Bakır madeni: Erimiş bakır, bir kaynaktan su gibi akar gibi ona akıtılmıştır. Cinler: Süleyman'ın emrinde, Rabbinin izniyle çalışan cinler vardır. İtaatsizlik cezası: Emredenin buyruğundan sapanlar, yakıcı ateş azabıyla cezalandırılır.

"Ya n" ifadesinin hangi dilde olduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, farklı dillerde kelime ve ifadelerin telaffuzunu öğrenmek için aşağıdaki kaynaklar kullanılabilir: nasilokunur.org. translate.google.com.

"Kader kendi çabamıza bağlıdır" ifadesi, İsra Suresi 13. ayetinin bir yorumu olarak ortaya çıkmıştır. Bu ayetin doğru meali şu şekildedir: "Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız". Bu yorum, kişinin yaptıklarından sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğun boynuna asılı gibi olduğunu, her insanın amellerinin sonucuyla yüzleşeceğini vurgular.

HIKR-201 ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir: Kur'an ayeti: HIKR-201, Bakara Suresi'nin 201. ayetini ifade edebilir. Film kodu: HIKR-201, High-Kara/Mousouzoku stüdyosu tarafından üretilen bir filmin bölüm numarası olabilir. Ayrıca, HIKR-201 ifadesi yetişkinlere yönelik içeriklerle de ilişkilendirilebilir.

"Yüzünü gökyüzüne çevirip durduğunu görüyoruz" ifadesi, Bakara Suresi 144. ayette geçen ve Hz. Muhammed'in kıblenin değiştirilmesi öncesinde yüzünü sık sık göğe doğru çevirdiğini anlatan bir cümledir. Bu ayet, kıblenin Kudüs'ten Mekke'deki Kâbe'ye çevrilmesini konu alan bir vahyin gelmesini bekleyen Hz. Muhammed'in duygularını anlatır. Ayetin farklı mealleri şu şekildedir: Diyanet İşleri: "Biz senin, yüzünü göğe doğru çevirdiğini elbette görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz". Ali Bulaç: "Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz". Elmalılı Hamdi Yazır: "Hakikaten yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz, artık müsterih ol: seni hoşnud olacağın bir kıbleye memur edeceğiz".

İsmail Hakkı Bursevi'nin en önemli eseri, Rûhu'l-Beyan adlı Kur'an tefsiridir. Bursevi'nin diğer önemli eserleri arasında şunlar da bulunmaktadır: Sübhatü's-Salikin; Divan; Manzumât.

"Ene Hayrun Minh" (Ben ondan hayırlıyım) sözü, İblis'e aittir. Bu ifade, Araf Suresi 12. ayette geçmektedir.

Neml Suresi 19. ayet, Hz. Süleyman'ın karıncalarla ilgili bir olay üzerine söylediği sözler üzerine inmiştir. Bu olayda, Hz. Süleyman'ın ordusu karıncalar vadisine geldiğinde, bir karınca diğer karıncalara "Ey karıncalar, yuvalarınıza girin; Süleyman ve orduları farkınıza varmadan sizi çiğneyip ezmesinler!" diye uyarıda bulunur.

"Büyü" (2004) filmi, kız çocuklarının uğursuzluk getirdiğine inanan bir köy halkının, yediyüz yıl önce tüm kız çocuklarını öldürüp toprağa gömmesini ve bu olaylardan kurtulan tek bir kızın, yaşlı bir büyücünün laneti altında kalmasını anlatıyor. Ayrıca, büyü kavramı, bireylerin bilinçaltındaki talepleri ve çaresizlikleri de yansıtabilir. Büyü, İslam'da açıkça yasaklanmış ve şeytan işi bir eylem olarak tanımlanmıştır. Büyü türleri: Ak büyü: İyi niyetle, bir canlının iyiliği için yapılan büyüdür. Kara büyü: Kötü niyetle, kişisel çıkar sağlamak amacıyla yapılan büyüdür. Kırmızı büyü: Farklı evrenlerden enerji varlıkları ve ritüellerle yapılan büyüdür.