Kur'an

A'râf Suresi 7. ayet, Allah'ın elçilerin ve ümmetlerin bütün yapıp ettiklerini bildiği ve kıyamet gününde insanlara her şeyi ayrıntılarıyla anlatacağı anlamına gelir. Bu ayet, Allah'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu, ilminin insanların her türlü tutum ve davranışlarını, hatta duygularını ve düşüncelerini kapsadığını vurgular.

"Termîhim bi'l-cerâtim" ifadesi, Fil Suresi'nin 4. ayetinde geçmektedir ve anlamı "onları pişmiş tuğladan yapılmış taşlarla vurmak" şeklindedir.

Mücrimler, yani suç işleyenler, cehennem azabı ile cezalandırılırlar. Ayrıca, mücrimlerin dünyada da çeşitli kötü sonuçlara maruz kaldıkları ve ahirette pişmanlık duydukları belirtilir.

Râğıb el-İsfahânî'nin "Müfredât" eseri, Kur'an kavramlarının kök hallerini dikkate alarak açıklayan ve kelimelerin ihtiva edebileceği tüm manaları örneklerle veren bir sözlüktür. Eserde ele alınan konular şunlardır: - Kur'an'da geçen kelimelerin kökleri ve ilk anlamları; - Kelimelerin deyim olarak kullanılışları; - Ayetlerde geçen karşılıkları ve yerleri; - Arap şiirlerinden ve sözlerinden örnekler. "Müfredât", Kur'an'ı anlamada başvurulan önemli eserlerden biridir ve dilbilimsel tefsir çalışmalarına katkı sağlamıştır.

Nisa Suresi 59. ayette geçen "yöneticilere itaat" ifadesi, müslüman toplumun değerlerini ve inançlarını paylaşan, onlardan olan idarecilere uymayı ifade eder. Bu itaat, bazı ölçülere bağlıdır: 1. İslam'a Uygunluk: Yöneticilerin emirleri, İslam'ın hükümlerine uygun olmalıdır. 2. Meşruiyet: İtaat, sadece meşrû olan emirlere karşı geçerlidir; günah içeren emirlere uymak gerekmez. Sonuç olarak, yöneticilere itaat, Allah'a ve Resulü'ne itaatin bir parçasıdır.

Ömer Çelik'in "Hakk'ın Daveti Kur'an-ı Kerim Meali ve Tefsiri" adlı eseri, Kur'an-ı Kerim'in meal ve tefsiri konusunda iyi olarak değerlendirilmektedir. Bu mealde, ayetlerin mealinin doğru ve anlaşılır bir şekilde olduğu, Türkçenin tüm inceliklerinin dikkate alınarak Kur'an'ın ince manalarının aktarıldığı belirtilmektedir.

Hz. İsmail'in babası Hz. İbrahim, 86 yaşında iken Hz. İsmail'i dünyaya getirmiştir.

"Süslü gelin" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Zuhal Topal'la Sofrada Programı: Bu bağlamda "süslü gelin" ifadesi, yarışmacılardan birinin taş ve süslemelerle donatılmış ürünlerini anlatırken kullanılmıştır. 2. Kur'an-ı Kerim Ayeti: Yunus suresinin 24. ayetinde, dünya hayatının durumu bir geline benzetilir ve bu gelin, yağmurla yeşeren ve süslenen yeryüzü olarak tasvir edilir.

"Ne göz görmüştür, ne kulak işitmiştir, ne de insanın kalbine gelmiştir" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de Araf Suresi 179. ayette geçmektedir. Bu ayet şu şekildedir: > "Andolsun, biz cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir". Ayrıca, Secde Suresi 17. ayette de benzer bir ifade yer almaktadır: > "Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için göz aydınlatıcı ne nimetler saklandığını hiç kimse bilemez".

"İyiler Kötüler" ifadesi, iyilik ve kötülük kavramlarını anlatan iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Semerkand Dergisi'ndeki yazı: Bu yazıda, iyiler ve kötüler arasındaki fark vurgulanarak, iyilerin günah işleyenleri dıştan ayıplarken içten dua ettikleri, kötülerin ise öç almak için ayıpladıkları anlatılır. 2. Kuran'daki ayetler: Bakara suresinin 200. ayetinde, iyiler için büyük bir nasibin olduğu ve Allah'ın hesabının çok süratli olduğu ifade edilir.

Şeytanın eğitimi kavramı doğrudan Kuran'da yer almamaktadır, ancak şeytan ve onun eylemleri ile ilgili bazı ayetler ve bilgiler mevcuttur: 1. Kuran'da şeytan, insanları aldatarak doğru yoldan çıkarmaya çalışan, Allah'a isyan eden bir varlık olarak tanımlanır. 2. Şeytanın görevleri arasında, insanları günahlara yönlendirmek, haram ve haksız kazanç peşinde koşturmak, barışı bozmak ve yalan haberlerle fitne oluşturmak yer alır. 3. Kuran, şeytana karşı önlemleri aklı kullanma, bilgi ve vahiy, iman, ibadet ve takva gibi yollarla açıklar. Bu bağlamda, şeytanın eğitimi yerine, onun olumsuz etkileri ve insanların bu etkilerden korunma yolları anlatılmaktadır.

"Onlar sözü dinler ve en güzeline uyar" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de Zümer Suresi'nin 18. ayetinde geçmektedir ve şu anlama gelir: Bu kişiler, duydukları sözleri dikkatle dinler ve bunlardan en doğru ve güzel olanına uyarlar.

"Gale kella" ifadesi, Kuran'da geçen bir ayet anlamına gelir ve şu şekilde çevrilebilir: "(Musa A.S.) dedi ki: 'Hayır, muhakkak ki Rabbim benimle beraber, O, beni hidayete ulaştıracaktır.'".

"Kısar" kelimesi, Osmanlıca bir terim olup "kısalar, boyu küçükler" anlamına gelir. Ayrıca, "Kur'an-ı Kerim'in az âyetli sureleri" için de kullanılır.

En'âm Suresi, ağırlıklı olarak Allah'ın birliği (tevhid), ilim, irade, kudret gibi sıfatları; peygamberlik, vahiy, yeniden diriliş gibi konuları işler. Surede ayrıca: Küfür ve batıl inançların reddi. Doğru inanca ulaşmanın yolları. Temel ahlâk kuralları. Hz. Peygamber'e yapılan itirazların cevapları. Kâfirlere uyarı ve tehditler. Hz. İbrahim'in kıssası. Kitap, hüküm ve nübüvvet verilen peygamberler. yer alır.

Fetih zırhı ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Askeri Zırh: Tarihte savaşçılar tarafından vücudu saldırılara karşı korumak için giyilen koruyucu giysidir. 2. Kur'an-ı Kerim'de Geçen Terim: Fetih Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 48. suresidir ve adını ilk ayette geçen "fetih" kelimesinden almıştır.

Samiri'nin altın buzağı yapması, Tâhâ Suresi'nin 87. ve 96. ayetlerinde geçmektedir.

"Keşşaf" kitabı iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. El-Keşşaf Tefsiri: Bu eser, İslam alimi Zemahşeri tarafından yazılmış, Kur'an'ın tefsiri üzerine bir kitaptır. 2. "Keşşaf-ul Kur'an Mevlana": Bu kitap ise, Gazi Özdemir tarafından yazılmış ve Mevlana'nın eserlerini Kur'an ayetleri temelinde inceleyen bir çalışmadır.

Haşr Suresi 21. ayet, Uhud Savaşı'ndan beş ay kadar sonra meydana gelen ve Nadîroğulları'nın Medine'den sürülmesi olayı üzerine inmiştir.

En kötü kötülük, genellikle Allah’ı unutturmak ve insanları yoldan çıkarmak olarak tasvir edilir. Ayrıca, ahlaki kötülük kavramı da insan eylemlerinin sonucu olarak ortaya çıkan ve özgür iradeye sahip insanların kötülüklerini ifade eder.