Kozmoloji

Modern fizik konuları arasında şunlar yer alır: Kuantum mekaniği; Görelilik teorisi (özel ve genel); Fotonların dalga-parçacık ikiliği; Atom altı parçacıklar; Kara cisim ışıması; Kuantum termodinamiği; Yarı iletken teknolojisi; Lazerler. Modern fizik, ayrıca çembersel hareket, basit harmonik hareket, elektrik ve manyetizma, dalga mekaniği ve radyoaktivite gibi konuları da içerir. Bu konular, teknolojik yenilikler ve evrenin doğasına dair derin anlayışlar geliştirmekte kritik rol oynar.

Kozmolojik enflasyonun neden olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, kozmolojik enflasyon teorisine göre, evrenin, uzayın dokusuna içkin bir enerjinin etkisiyle çok büyük bir yoğunluğa sahip olduğu ve bu enerjinin çok hızlı bir şekilde genişlemeye neden olduğu düşünülmektedir. Bu teoriye göre, enflasyon döneminin Büyük Patlama'dan önce mi yoksa sonra mı geldiği net değildir; çünkü enflasyon evresinin yaşandığı dönemde "zaman" kavramı fiziksel anlamını büyük oranda yitirmekte ve matematiksel bir ifadeye dönüşmektedir. Kozmolojik enflasyon teorisi, Büyük Patlama'nın tek başına açıklayamadığı üç büyük bulmacayı çözmektedir: Ufuk problemi. Düzlük problemi. Manyetik monopol problemi. Kozmolojik enflasyon teorisi, birçok fizikçi tarafından kabul edilse de, bilim adamlarının önemli bir azınlığı bu teoriye karşı çıkmaktadır.

Fizikteki yedi büyük problem şunlardır: 1. Evrenin nihai kaderi: Evrenin Büyük Patlama ile oluştuğu kabul edilse de, nihai olarak ne olacağı bilinmemektedir. 2. Kuantum dalga işlevlerinin çöküşü: Parçacıkların ölçümlenene kadar dalga, ölçümlendiğinde ise parçacık gibi davranması, kuantum fiziğinin en önemli sorunlarından biridir. 3. Tekil güçlerin birleşmesi: Evrenin dört temel gücü (elektromanyetizm, güçlü nükleer güç, zayıf nükleer güç ve yer çekimi) birleştirilememiştir. 4. Yanlış boşluk problemi: Evrenin, en düşük enerji durumunda olmayan bir boşlukta olabileceği düşünülmektedir. 5. Yük parite simetrisi: Evrendeki maddenin anti-maddeye oranla daha baskın olmasının nedeni hala kanıtlanamamıştır. 6. Ses dalgalarından ışık oluşumu: Ses dalgalarının nasıl ışık oluşturduğu anlaşılamamıştır. 7. Standart Modelin sınırlamaları: Standart Model, atom altı parçacıkların etkileşimini açıklar ancak daha hassas deneylerde sapmalar göstermektedir.

Yaratılış Destanı'nın bazı özellikleri: Tür: Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan manzum bir yapıttır. Konu: Evrenin, dünyanın ve insanın yaratılışını anlatır. Köken: Türklerin Altaylara ait kozmogonik (evrenin yaratılışı üzerine) destanıdır ve ilk Türk destanlarından biri olarak kabul edilir. İçerik: Evrenin yaratılışı. İnsanın yaratılışı. Sembolizm: Ağaç, evrenin üç bölümünü (yeraltı, yeryüzü, gökyüzü) ve bu bölümlerin birlikteliğini; güneş ise birliği ve gerçeği sembolize eder. Yazıya geçirme: Radloff tarafından saptanarak yazıya geçirilmiştir.

Uzaylıların neden bizimle iletişime geçmediğine dair bazı teoriler: Gama Işını Patlamaları (GRB). Karanlık Orman Hipotezi. Büyük Filtre Teorisi. Karbon Tabanlı Yaşam Formu. Hayvanat Bahçesi Hipotezi. Bu teoriler kesin değildir ve uzaylıların neden iletişime geçmediğine dair tek bir doğru açıklama yoktur.

İlk muharrik delili, kozmolojik argümanlardan biridir ve Tanrı'nın varlığını ispatlamaya çalışır. Delilin temel argümanı: Âlemde var olan her şey hareket veya değişim halindedir. Bu hareketler ya kendinden kaynaklanır ya da başka bir güç tarafından verilir. Dışarıdan harekete geçirilen nesnelerin hareketi, bir "ilk hareket ettirici"ye muhtaçtır. Bu ilk hareket ettirici, kendisi hareket etmeyen ve sonsuz (ezelî-ebedî) olmalıdır. Bu delilin ilk izlerinin Platon'un "Yasalar" adlı eserinde, sistematik formunun ise Aristoteles'in "Fizik" ve "Metafizik" eserlerinde görülebileceği belirtilmektedir.

Mircea Eliade'nin "Babil Simyası ve Kozmolojisi" adlı kitabı, Babil'in evreni ve simyayı nasıl anladığını, dini ritüellerle ve kozmolojik anlayışlarla nasıl ilişkilendirdiğini araştırır. Kitapta ele alınan bazı konular: Babil'de kozmos algısı. Metalurji ve ritüeller. Simya. Tanrıların rolü. Eliade, Babil simyasının yalnızca bilimsel bir temele dayanmadığını, derin sembolik ve mistik anlamlar taşıdığını vurgular.

Antropik ilke, evrenin temel fiziksel sabitlerinin ve yasalarının, bilinçli ve gözlemleyici hayatın var olabilmesi için gereken değerlere sahip olduğunu öne süren bir düşünce modelidir. Antropik ilkeye göre: Zeki canlı üretebilecek koşullara sahip olmayan bir evrende gözlemci oluşamaz ve bu durumu sorgulayamaz. Gözlemci, kendini sadece zeki hayata izin veren evrenlerde bulur. Antropik ilke, geçerli olabilmek için çoklu evrenler sistemine veya fizik kurallarının bölgeden bölgeye değişebildiği sonsuz bir evrene ihtiyaç duyar. Antropik ilkenin iki ana formu vardır: Zayıf antropik ilke. Güçlü antropik ilke. Antropik ilke, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış, fakat geliştirildikçe fizik, kozmoloji ve felsefe çevrelerinde tartışma konusu olmuştur.

Teleskop ve dürbün, astronomide iki temel işlevi yerine getirmek için kullanılır: 1. Işık toplama: Teleskoplar ve dürbünler, daha fazla ışık toplayarak insan gözünün göremeyeceği kadar sönük gök cisimlerinin görülmesini sağlar. 2. Büyütme (ayırma gücü): Teleskoplar, gök cisimlerinin daha büyük ve detaylı görünmesini sağlar, bu sayede gök cisimlerinin yapıları ve aralarındaki mesafeler anlaşılabilir. Ayrıca, teleskoplar ve dürbünler, gök cisimlerinin konumlarını inceleyerek bulundukları ortamdaki dağılımlarını ve birbirleriyle olan çekimsel ilişkilerini anlamaya da yardımcı olur.

Çoklu evrende kaç tane evren olduğu kesin olarak bilinmemektedir, çünkü bu kavram bilimsel bir teori olup, doğrudan gözlemle kanıtlanmamıştır. Bazı teorilere göre, çoklu evren sonsuz sayıda evrenden oluşabilir. Diğer bir görüş ise, evrenin uzak kısımlarının ışıktan hızlı uzaklaşması nedeniyle, gözlemlenebilir evrenin dışında kalan ve başka bir evrene ait olan galaksilerin var olabileceğini öne sürer.

Türk Kozmolojisinin Ana Hatları eseri, Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu tarafından kaleme alınmıştır. Eserin orijinal adı "Türk Mitolojisinin Ana Hatları" olup, ilk baskısı 1999 yılında "Türk Mitolojisi'nin ABC'si" adıyla küçük bir kitap olarak yapılmıştır.

Ay'ın kökenleri hakkındaki teoriler gerçek hikayelere dayanmaktadır, ancak bunlar henüz kesin olarak kanıtlanmış değildir. En yaygın kabul gören teori, Büyük Çarpışma Hipotezi olarak bilinir. Diğer teoriler arasında Yakalama Hipotezi, Birlikte Oluşum Kuramı ve Bölünme Kuramı gibi açıklamalar da bulunmaktadır. Bilim insanları, Ay'ın kökenine dair yeni bulgular ortaya koydukça, mevcut teoriler ve hikayeler de güncellenebilir.

Beyaz ve kara delikler aynı değildir, ancak aralarında bir bağlantı olduğu düşünülmektedir. Kara delikler, çevresindeki nesneleri içine çeken kozmik cisimlerdir. Bazı teorilere göre, beyaz delikler kara deliklere bağlıdır ve evrenler arası geçit oluşturur.

Max Scheler'in "İnsanın Kosmostaki Yeri" adlı kitabı, insanın neliğini bitki ve hayvanla ilişkisinde ele almakta ve insanın kozmostaki kendine özgü metafizik yerine değinmektedir. Kitapta ayrıca yeni bir "Felsefi Antropoloji" ana çizgileriyle ortaya konmaktadır. Kitabın Türkçe özeti şu sitelerde bulunabilir: mardinlife.com; academia.edu.

"Yağmurun Bing Bang'i" ifadesi, belgelerde geçen bir isim veya terim değildir. Eğer bu ifade bir kişi veya bir konuyla ilgiliyse, daha fazla bilgi veya bağlam sağlanması gerekebilir. Eğer başka bir konuda yardımcı olabilirim veya farklı bir bilgi arıyorsanız, lütfen daha fazla detay verin.

Kozmik takvime göre insan, 31 Aralık saat 23:39'da ortaya çıkmıştır. Bu takvim, evrenin 13,8 milyar yıllık tarihini bir yıla indirgeyerek olayları kronolojik olarak gösterir.

Takyonlar, henüz ispatlanamadığından dolayı gerçek kabul edilmeyen, farazi (kuramsal) parçacıklardır. Çoğu fizikçi, takyonların fizik kurallarına uymadığı görüşündedir. Ancak bu görüş son zamanlarda değişmeye başlamıştır. Takyonların varlığı, birçok açıdan sorunludur. Takyonların var olduğunu düşünmemiz için günümüz itibariyle yeterli neden ve herhangi bir pratik ispat bulunmamaktadır.

2014 yapımı The Principle (İlke) filmi, modern bilimsel dünya görüşünün temel varsayımı olan Kopernik İlkesi'ni sorgulayan şaşırtıcı yeni bilimsel gözlemleri gün yüzüne çıkarıyor. Filmin konusu şu şekilde özetlenebilir: Dünya'nın evrende özel veya ayrıcalıklı bir konuma sahip olmadığı fikri, son iki bilimsel devrimi -Kopernik Devrimi ve Görelilik- başlatmıştır. Filmde, önde gelen kozmologlarla yapılan röportajlar, muhaliflerin ve mavericklerin görüşleriyle harmanlanarak, yalnızca kozmoloji için değil, aynı zamanda kültürel ve dini gerçeklik algımız için de zorlukları ve sonuçları keskin bir şekilde ortaya koyuyor. The Principle filmi, Kate Mulgrew tarafından anlatılmıştır ve Lawrence M. Krauss ve Michio Kaku gibi bilim insanlarını da içermektedir. Ancak, filmdeki fikirler bilim insanları tarafından reddedilmiş ve Mulgrew ile röportaj yapılan bilim insanları, film yapımcısının kendilerini yanılttığını belirtmiştir.

Modern fiziğin temel ilkeleri şunlardır: Özel ve Genel Görelilik Teorileri. Kuantum Mekaniği. Standart Model. Pauli Dışarlama İlkesi. Heisenberg Belirsizlik İlkesi. Modern fizik, bu ilkelerle evrenin temel yapısını ve doğasını anlamaya çalışır.

Zamanla ilgili bazı olası değişiklikler: Olgunlaşma ve değişim: Zamanla insanlar olgunlaşır, deneyimler kazanır ve değişir. Çözüm ve ilerleme: Çözüm bekleyen veya oturmamış durumlar zamanla çözülebilir ve olgunlaşabilir. Yok olma ve bozulma: Her şey zamanla yok olabilir veya bozulabilir; yıldızlar patlayabilir, evren düzensizleşebilir. Anılar ve duygular: Zaman, anıları ve duyguları uyuşturabilir veya unutturmayabilir. Zaman yönetimi: Doğru zaman yönetimi ile sabır ve beklemek değer kazanabilir. Ayrıca, "zamanla" ifadesi, "zamanla ne olacağını ancak zaman gösterir" gibi bir söz olarak da kullanılabilir.