İmmünSistem

İrritan ve allerjen arasındaki temel fark, etki mekanizmaları ve bağışıklık sistemi yanıtıdır. - İrritan: Deriye temas eden zararlı maddelerin doğrudan etkisiyle oluşan lokal inflamatuar ve immünolojik olmayan bir reaksiyona neden olur. - Allerjen: Bağışıklık sistemi tarafından başlatılan bir yanıt olan alerjik reaksiyona neden olur.

Normal CD4/CD8 oranı 1.0 ile 3.0 arasında kabul edilir. CD4 ve CD8 hücrelerinin kesin değerleri ise mikrolitre başına 500-1200 ve 150-1000 olarak belirtilmiştir. Bu değerler, laboratuvarlara göre değişiklik gösterebilir ve test sonuçlarının yorumu için mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.

Leukocytoclastic vasculitis (LÇV) çeşitli hastalıklarda görülebilir, bunlar arasında: 1. Enfeksiyonlar: Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar LÇV'yi tetikleyebilir. 2. İlaçlar: Antibiyotikler, NSAID'ler ve diüretikler gibi bazı ilaçlar LÇV'ye neden olabilir. 3. Otoimmün hastalıklar: Sistemik lupus erythematosus, romatoid artrit ve Sjogren sendromu gibi hastalıklar LÇV ile ilişkilendirilmiştir. 4. Maligniteler: Lenfoma ve lösemi gibi kanser türleri de LÇV'ye yol açabilir. Ayrıca, idiyopatik (bilinen bir neden olmadan) vakalar da mevcuttur.

Evet, Job sendromu ve hiper IgE sendromu aynı hastalığı ifade eder. Bu sendrom, immün sistemin işleyişini etkileyen genetik mutasyonların neden olduğu nadir bir primer immün yetmezlik hastalığıdır.

Yaygın değişken immün yetmezlik (YDİY) genetik test ile tanı konulabilir, ancak bu testlerin kesin sonuçları her zaman mümkün değildir. YDİY'nin genetik doğası belirsiz olduğu için, kalıtımın kesin modeli tanımlanamamıştır.

Kupffer hücre aktivasyonu, karaciğerdeki Kupffer hücrelerinin (makrofajların) çeşitli uyaranlar karşısında harekete geçmesi ve işlevlerini yerine getirmesi sürecidir. Bu aktivasyon, genellikle şu durumlarda gerçekleşir: - Patojen girişi: Kupffer hücreleri, bakteri, virüs ve mantar gibi patojenleri tespit eder ve onları yutarak yok eder. - Toksin ve atık madde temizliği: Ölü hücreleri ve toksik maddeleri kandan uzaklaştırır. - Sitokin ve kemokin üretimi: Aktive olan Kupffer hücreleri, pro- veya anti-inflamatuar sitokinler ve kemokinler üretir. Kupffer hücrelerinin aşırı aktivasyonu, karaciğerde iltihaplanma ve bazı hastalıkların ilerlemesine yol açabilir.

Lenfoid foliküllerin oluşumu şu aşamalardan geçer: 1. Embriyonik Gelişim: Lenfoid foliküllerin gelişimi embriyonik dönemde başlar. 2. Lenfoid Hücrelerin Göçü: Olgun lenfoid hücreler, kemik iliğinden mide mukozasına göç eder. 3. Folikül Oluşumu: Göç eden lenfoid hücreler, belirli moleküler sinyallerin etkisiyle bir araya gelerek folikül yapısını oluşturur. Lenfoid foliküllerin yapısı, antijene maruz kalmaya yanıt olarak değişime uğrar ve humoral bağışıklık için gereklidir.

T lenfositler ve B lenfositler arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Üretim ve Olgunlaşma Yeri: T lenfositler kemik iliğinden köken alır ve timusta olgunlaşırken, B lenfositler de kemik iliğinden köken alır ancak olgunlaşmalarını kemik iliğinde tamamlarlar. 2. İşlevleri: T lenfositler, hücre aracılı bağışıklıkta yer alır ve vücudun virüsler tarafından ele geçirilmiş, enfekte olmuş veya kanserli hücrelerini yok eder. 3. Türleri: T lenfositler yardımcı T hücreleri, sitotoksik T hücreleri ve baskılayıcı T hücreleri olarak üç ana türe ayrılırken, B lenfositler plazma hücreleri ve hafıza hücreleri olarak iki ana türe ayrılır. 4. Hareket: T lenfositler enfeksiyon bölgesine hareket ederken, B lenfositler hareket etmez.

IgM ve IgG antikorları arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Boyut: IgM antikorları daha büyüktür, IgG ise daha küçüktür. 2. Yerleşim: IgM, kan ve lenf sıvısında bulunurken, IgG tüm vücut sıvılarında yer alır. 3. Üretim Zamanı: Enfeksiyon başladıktan sonra IgM 4-7 gün içinde tespit edilirken, IgG üretimi 7-14 gün sonra başlar ve daha uzun süre kalır. 4. Ömür: IgM kısa ömürlüdür, IgG ise genellikle ömür boyu devam eder. 5. Subklaslar: IgG'nin dört subklasları (IgG1, IgG2, IgG3, IgG4) varken, IgM'de subklaslar yoktur. 6. İşlev: IgM, sitozolik reaksiyonlar ve aglütinasyonda rol alırken, IgG kompleman sistemini aktive eder.

CTL (Sitotoksik T Lenfosit) ve NK (Natural Killer) hücreleri, bağışıklık sisteminin önemli bileşenleridir. CTL, yüzeylerinde CD8 antijeni bulunan ve virüs veya diğer patojenlerle enfekte olmuş hücreleri tanıyan T lenfositlerin bir alt tipidir. NK hücreleri ise büyük granüllü lenfositler olup, doğal immünitenin en önemli hücreleridir.

Hepatit reaktivasyonu, daha önce Hepatit B virüsü (HBV) ile karşılaşmış olan hastalarda, immün sistemin zayıflaması veya başka bir enfeksiyon gibi nedenlerle HBV replikasyonunun tekrar ortaya çıkması veya inaktif bir HBV taşıyıcısında virüsün hızlı artışıdır. Bu durum, akut viral hepatit B benzeri tablo veya fulminan hepatit gibi ciddi klinik seyirlere yol açabilir.

İmmün sistem hastalıkları, bağışıklık sisteminin çalışmasındaki bozukluklar nedeniyle ortaya çıkar ve bazı durumlarda tehlikeli olabilir. Bu hastalıkların bazı türleri şunlardır: - Alerjik hastalıklar: Alerjik astım, ürtiker, anafilaksi gibi durumlar, acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi reaksiyonlara yol açabilir. - Otoimmün hastalıklar: Bağışıklık sistemi, vücudun kendi dokularına saldırarak romatoid artrit, lupus gibi kronik hastalıklara neden olabilir. - İmmün yetmezlik hastalıkları: Bağışıklık sisteminin zayıflaması, enfeksiyonlara yatkınlığı artırır ve sık tekrarlayan enfeksiyonlara yol açar. Bu nedenle, immünolojik hastalıkların belirtileri görüldüğünde bir uzmana başvurmak önemlidir.

Doğal bağışıklıkta görev alan hücreler şunlardır: 1. Fagositik hücreler: Monositler ve nötrofiller gibi hücreler, patojenleri fagositoz yoluyla yutar ve parçalar. 2. Doğal katil hücreler: Virüsle enfekte olmuş veya kanserleşmiş hücreleri tanıyıp öldürür. 3. Mast hücreleri: Histamin salgılayarak iltihaplanma tepkisini başlatır. 4. Dendritik hücreler: Antijen sunumu yaparak doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık sistemleri arasında bağlantı kurar. Ayrıca, deri ve mukus salgısı gibi dış savunma elemanları da doğal bağışıklıkta önemli rol oynar.

Tip 1 ve Tip 2 aşırı duyarlılık reaksiyonları, bağışıklık sisteminin yabancı maddelere karşı verdiği anormal tepkilerin iki ana türüdür. Tip 1 aşırı duyarlılık (ani aşırı duyarlılık) şunları içerir: - Mekanizma: IgE antikorları, ilk maruziyeti takiben mast hücrelerinin yüzeyinde eksprese edilir. - Örnekler: Saman nezlesi, astım, kurdeşen, gıda alerjileri. - Tedavi: Alerjenden kaçınma, semptomları kontrol etmek için ilaç kullanımı ve ciddi vakalarda acil kullanım için epinefrin otoenjektörü. Tip 2 aşırı duyarlılık (sitotoksik aşırı duyarlılık) şunları içerir: - Mekanizma: IgG veya IgM antikorları, hücrelerin yüzeyindeki antijenlere bağlanır ve kompleman aktivasyonu veya antikora bağımlı hücre aracılı sitotoksisite yoluyla işlev bozukluğuna veya hücrelerin yok olmasına yol açar. - Örnekler: Otoimmün hemolitik anemi, Goodpasture sendromu, transfüzyon reaksiyonları. - Tedavi: Semptomların yönetimi ve kortikosteroidler gibi ilaçlarla bağışıklık tepkisinin baskılanması.

NK (doğal öldürücü) hücreler, doğuştan gelen bağışıklık sisteminin bir parçası olarak ilk savunma hattında yer alır.

Akyuvarlar (lökositler), vücuda giren mikroplar, bakteriler ve yabancı maddeleri yok eder.

Interlökinler, hücreler arası iletişime aracılık eden doğal proteinlerdir ve çeşitli işlevlere sahiptirler: Bağışıklık yanıtlarını uyarırlar ve bağışıklık sistemi hücreleri tarafından üretilirler. T ve B lenfositlerin gelişimi üzerinde etki ederler. Enflamasyon üretimi, ateşi ve sepsisi tetiklerler (örneğin, interlökin-1). Fibroblastların aktivasyonu ve kollajen üretimini teşvik ederler (örneğin, interlökin-6 ve interlökin-17). Ayrıca, interlökinler kanser tedavisinde de kullanılır, çünkü bazı türleri kanser hücrelerini yok eden lenfositlerin büyümesini ve aktivitesini uyarır.

Lichens amiloidozis, aşağıdaki hastalıklarda görülebilir: 1. Primer amiloidoz: Kendiliğinden ortaya çıkan ve genellikle kalp, akciğer, deri, dil, bağırsaklar, karaciğer, böbrek ve dalağı etkileyen bir hastalıktır. 2. Sekonder amiloidoz: Romatoid artrit, tüberküloz, osteomiyelit gibi uzun süreli enfeksiyonları izleyen bir komplikasyon olarak ortaya çıkar. 3. Ailesel amiloidoz: Nadir görülen ve genetik bir mutasyon sonucu oluşan bir hastalıktır. Ayrıca, multipl miyelom ve Hodgkin hastalığı gibi kanser türleri de amiloidoz ile ilişkili olabilir.

Konak bağışıklık sistemi, insan vücudunun yabancı ve zararlı patojenlere karşı korumakla görevli olan savunma mekanizmasıdır. Bu sistem, iki ana kategoriye ayrılır: 1. Doğuştan gelen bağışıklık sistemi: Vücuda giren yabancı maddeleri algılayarak genel bir savunma sağlar. 2. Edinilmiş bağışıklık sistemi: Kişinin hayatı boyunca karşılaştığı hastalıklar ve yabancı mikroorganizmalarla karşılaştıkça geliştirdiği, spesifik ve daha güçlü bir savunma sistemidir. Bağışıklık sisteminin temel bileşenleri arasında akyuvarlar, antikorlar, lenfatik sistem, kemik iliği, dalak ve timüs bulunur.

Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonunda rol oynayan antikorlar IgG ve IgM sınıfı antikorlardır.