İcraTakibi

Mehil vesikası almak için aşağıdaki adımlar izlenmelidir: 1. Mahkemeden Derkenar Alınması. 2. Teminat Yatırılması. 3. İcra Müdürlüğüne Başvuru. 4. Mehil Vesikası Düzenlenmesi. Mehil vesikası, sadece sürecin geçici olarak askıya alındığını ve borçlunun icra mahkemesinden tehiri icra kararı getirmekle yükümlü olduğunu gösterir. Mehil vesikası almak için bir avukata danışılması önerilir.

Vekalet ücreti icra takibi, mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren başlatılabilir. İcra takibi süreci şu şekilde ilerler: 1. Mahkeme kararının örneği ile icra dairesine başvuru. 2. Borçluya ödeme emri ve mahkeme kararının tebliği. 3. Borçlunun ödeme yapması veya itiraz etmesi. 4. İtiraz edilmezse haciz işlemleri, itiraz edilirse icra mahkemesine başvuru. Vekalet ücretinin zamanında ödenmemesi durumunda, alacaklı taraf icra yoluna başvurabilir.

2018/1169 sayılı karar, farklı mahkemeler tarafından verilmiş çeşitli kararlara atıfta bulunabilir. İşte bazı örnekler: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi Kararı. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Kararı.

İtirazın iptali davasında harç, icra takibinde belirtilen asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanır. İşlemiş faiz. İcra inkar tazminatı ve giderler. Harç hesaplaması şu şekilde yapılır: 1. Peşin harç. 2. Nisbi harç. Örnek: 1.000.000 TL'lik bir dava için ödenmesi gereken nispi harç bedeli 68.310 TL'dir. Dava harç masrafı vaktinde yatırılmadığı takdirde, yargılama süreci devam etmez ve kişinin bu eksiklikleri tamamlaması istenir.

İş Bankası borcu için Yön Hukuk Bürosu'na başvurulduğunda, borcun ödenmesi için taksitlendirme veya yapılandırma talep edilebilir. Yön Hukuk Bürosu ile doğrudan iletişim kurmak ve sorunları avukatla görüşmek faydalı olabilir. Hukuk bürolarıyla yapılan görüşmelerde, ödeme kapasitesinin aşılmamasına dikkat edilmelidir; aksi takdirde ödeme taahhüdü nedeniyle tazyik hapsine başvurulabilir. Daha fazla bilgi veya destek için bir avukata başvurulması önerilir.

Taraf takip işlemleri, takip prosedürü içinde tarafların yaptıkları, çoğunlukla icra takip işlemlerinin yapılmasını sağlamaya yönelik ve sürece yön veren işlemlerdir. Bazı taraf takip işlemleri: takip talebi; haciz talebi; satış talebi; istihkak iddiası. Taraf takip işlemini yapabilmek için taraf ve takip ehliyetine sahip olmak ve takip işlemi yapma yetkisine sahip olmak gerekir.

Borç üstlenen kişinin nasıl korunduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, borcun üstlenilmesi durumunda borçlunun ve borç üstlenenin sahip olduğu bazı haklar şunlardır: Borçlu, iç üstlenme sözleşmesinden doğan borçlarını ifa etmedikçe, diğer taraftan yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyemez. Borç üstlenen, alacaklının onayını alarak iç üstlenme sözleşmesinin gereğini yerine getirdiği takdirde, gerçek anlamda borcun üstlenilmesi olarak kabul edilir ve bu durumda borçtan kurtulmuş olur. Borç üstlenen, borç ilişkisinin konusu değişmediği halde, borçlunun yerini alır ve alacaklıya karşı tamamen sorumlu olur. Borç üstlenen kişinin korunması için, rehin veren veya kefil olanların, borcun üstlenilmesine yazılı olarak rıza göstermeleri gerekmektedir.

Kıdem tazminatının ödeme süresi geçerse, işçi aşağıdaki adımları izleyebilir: İhtarname göndermek. Arabuluculuk başvurusu yapmak. Dava açmak. Kıdem tazminatının ödenmesi için kesin olarak belirlenmiş bir süre yoktur, ancak kural olarak derhal ödenmesi gerekir. Yasal süreçlerin sonuçlanmasının zaman aldığı göz önünde bulundurularak, bir iş hukuku avukatından destek alınması önerilir.

İcra takibi, memuriyete doğrudan bir engel teşkil etmez. Ancak, borçlanıp ödememeyi alışkanlık haline getirmek, memurlukta kınama cezası gerektiren bir durum olarak değerlendirilir. Ayrıca, icra takibi bulunması güvenlik soruşturmasında olumsuz bir izlenim yaratabilir. Sonuç olarak, icra takibi olan bir kişinin memur olup olamayacağı, aday olunan memuriyet türünün gerektirdiği soruşturma sürecine bağlı olarak değişebilir. En doğru bilgi için bir avukata danışılması önerilir.

Kısmen itiraz edilen borç, itiraz edilen kısmı için kesinleşir ve icra takibi durur. Borca kısmi itirazda bulunan borçlu, itiraz ettiği borç miktarını açıkça belirtmek zorundadır; aksi halde ödeme emrine itiraz etmemiş sayılır. Alacaklı, duran takibi devam ettirmek için itirazın iptali davası açabilir.

Borç alacak takibi için birkaç yöntem bulunmaktadır: El ile takip: T şeklinde bir borç takip çizelgesi veya Excel tablosu kullanarak manuel kayıt tutulabilir. Mobil uygulamalar: Android ve iOS cihazlar için geliştirilen uygulamalar ile borç ekleme, bildirimlerle hatırlatma yapma ve raporlama gibi işlemler kolayca gerçekleştirilebilir. Web tabanlı programlar: İnternet üzerinden çalışan ve herhangi bir cihazdan erişilebilen programlar, çalışanlar arasında veri paylaşımı ve kontrolü sağlar. Ayrıca, borç alacak takibi için Paraşüt, Kolay Hesap, Akıllı Hesap, Moneye, Splitwise, Hesapcini gibi çeşitli programlar da kullanılabilir. Borç alacak takibi sırasında yapılan hataların önüne geçmek için, kayıtların güncel tutulması ve her işlem sonrası hemen not alınması önerilir.

Evet, sigorta şirketi ilamsız icra takibi yapabilir. İlamsız icra takibi, alacaklının elinde herhangi bir mahkeme kararı veya ilam niteliğinde belge bulunmaksızın, doğrudan icra dairesine başvurarak başlatabildiği bir takip türüdür. Ancak, sigorta şirketinin rücu hakkını kullanarak yaptığı ilamsız icra takibine, borçlu 7 yasal gün içerisinde ödeme emrini gönderen icra dairesine itiraz yapabilir.

İki haklı ihbara dayalı tahliye davasında ikinci ihtar yerine geçen işlem, icra takibi ile gönderilen ödeme emridir. Yargıtay kararlarında, icra takibi ile gönderilen ödeme emri haklı ihtar olarak kabul edilmiştir. İki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için, kiracıya bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde, bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulması gerekir. İhtarın tebliğinden sonra yapılan kira borcu ödemeleri, iki haklı ihtarın oluşmasına engel teşkil etmez.

Adli para cezasının ödenmemesi durumunda, ceza hapis cezasına çevrilir. Bu süreçte izlenen adımlar: 1. Durum tespiti: Eksiklikler belirlenir. 2. İşlem başlatma: Resmi yollara başvurulur. 3. İnfaz: Yetkili makamlar tarafından cezanın infazı sağlanır. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a göre, adli para cezası yerine çektirilen hapis süresi üç yılı geçemez. Ayrıca, hükümlü, adli para cezasını ödedikten sonra ceza infaz kurumundan tahliye edilir. Adli para cezasının ödenmemesi ciddi sonuçlar doğurabileceğinden, bir avukattan hukuki destek alınması önerilir.

Açıklama yazılmadan gönderilen para, borç ödemesi olarak kabul edilir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 102. maddesinde "Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır..." düzenlemesi yer almaktadır. Bu nedenle, açıklamasız gönderilen paranın geri alınması için açılan davada ispat yükü gönderene aittir.

Borçlu ve kefil aynı dosyada takip edilebilir. Türk Borçlar Kanunu'nun 585. maddesi, alacaklı borçluya başvurmadıkça kefile başvuramayacağını belirtmektedir. Ancak, bu kuralın istisnaları vardır: Borçlu aleyhine icra takibi başlatılmış ve takip sonucunda kesin aciz belgesi alınmışsa. Borçlunun iflasına karar verilmişse. Borçluya konkordato mehili verilmişse. Bu durumlarda alacaklı, borçluya gitmeden doğrudan kefile karşı icra takibi başlatabilir.

İlamsız ve ilamlı icra takibinde itiraz şu şekilde yapılır: İlamsız icra takibinde itiraz: Borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yazılı bir itiraz dilekçesi sunmalıdır. Dilekçede, itirazın gerekçeleri açık ve net bir şekilde belirtilmelidir. İtiraz, borca, faize, alacaklıya veya takip türüne ilişkin olabilir. İtirazın ardından takip durur ve alacaklı, itirazın iptali veya kaldırılması için dava açabilir. İlamlı icra takibinde itiraz: İlamlı icra takibinde doğrudan itiraz yolu kapalıdır. Borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki sebepler için (borcun ödenmesi, ertelenmesi veya zamanaşımı) 7 gün içinde icra mahkemesine başvurabilir. Tebliğden sonraki sebepler için süre sınırı olmaksızın aynı başvuru yapılabilir. Başvuru, yazılı bir dilekçe ile yapılmalıdır. Borçlu, iddiasını noterden veya resmi makamlardan alınmış belgelerle ispat etmelidir. Başvuru takibi durdurmaz, ancak mahkeme icranın geri bırakılmasına karar verirse takip durur.

Banka eve ihtar çektikten sonra şu adımlar izlenebilir: Borcun ödenmesi: Eğer ihtarname, kira veya kredi ödemelerinin gecikmesi ile ilgiliyse, eksiklikler zamanında tamamlanmalıdır. Yasal süreç: Eğer kiracı veya borçlu ihtara uymazsa, banka tahliye davası veya icra takibi başlatabilir. Süreç takibi: Noterden çekilen ihtarnameler, ileride olası hukuki uyuşmazlıklarda delil olarak kullanılır. Önemli noktalar: İhtarnamenin geçerli olması için tebliğ edilmesi gereklidir; aksi takdirde geçersiz sayılır. İhtarname sonrası dava açmak zorunlu değildir, ancak ihtarname hukuki bir delil olarak dava sürecinde kullanılabilir.

Dolar borcunun ödenmesi için birkaç yöntem bulunmaktadır: Döviz hesabı üzerinden ödeme: Dolar borcu, döviz hesabı açılarak bu hesap üzerinden ödenebilir. Bankamatikten ödeme: Bazı bankalar, döviz borçlarının bankamatiklerden dolar olarak ödenmesine olanak tanır. Şubede ödeme: Döviz borçları, banka şubelerinde de ödenebilir. Ayrıca, yabancı para cinsinden olan borçların Türk lirası cinsinden ödenmesi de mümkündür, ancak bu durum borcun sözleşmede aynen ödeme olarak belirtilmemiş olmasına bağlıdır. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, toplam borç miktarını Türk lirası cinsinden etkileyebilir. Bu nedenle, döviz borçlarını öderken güncel döviz kurlarını dikkate almak önemlidir.

Haciz sırasında taahhüt verilmezse, borçlu hakkında "taahhüdü ihlal" suçu oluşabilir. İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde 340’a göre, borcunu taksitlendirerek ödeyeceğine dair yazılı taahhüt imzaladığı halde ödemeyen ve ödememek için hukuka aykırı yollara başvuran kişiler hakkında hapis cezasına hükmedilebilir. Ancak, modern hukuk sisteminde ödenmeyen borç için borçlu aleyhine hapis cezasına hükmedilememektedir. Borçlunun cezalandırılabilmesi için, süresinde ve usulüne uygun olarak şikayet edilmesi gerekir. Haciz sırasında taahhüt verilmesi ve bu taahhüdün koşulları hakkında daha fazla bilgi için bir avukata danışılması önerilir.