Freud

Psiko-sosyal kuram, Freud'un psikanalitik kuramının devamı niteliğindedir, ancak onu genişletip geliştirmiştir. Erik Erikson, Freud'un kuramındaki bazı temel öğeleri kabul etmiş, ancak kişilik gelişiminin sadece yaşamın ilk yıllarında değil, tüm yaşam boyu devam ettiğini ve sosyal çevrenin de biyolojik etmenler kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Kişisel Yapılar Kuramı, bilişsel kişilik modeline dayanır. Kuramın temeli, George Kelly tarafından atılmıştır.

İd ve süperego çatışması, Sigmund Freud'un kişilik teorisinde, kişiliğin üç temel yapısı olan id, ego ve süperego arasındaki dinamik gerilimdir. İd, temel dürtüleri ve içgüdüsel arzuları temsil eder; anında tatmin arar ve sonuçları umursamaz. Süperego, toplumsal normlar ve değerlerle ilgilidir; id'in dürtülerini bastırır ve kişiyi ahlaki standartlara uygun davranmaya teşvik eder. Bu iki yapı arasındaki çatışma, kişinin içsel çatışmalarını ve karar verme süreçlerini etkiler. Freud'a göre, sağlıklı bir kişilik, id, ego ve süperego arasındaki dengenin sağlanmasıyla şekillenir.

"Freud" dizisinin tek sezonu 8 bölümden oluşmaktadır.

Bastırılmış kişilik parçası, kişinin bilinçsizce reddettiği, görmezden geldiği veya engellediği duygularını ifade eder. Bastırılmış kişilik, farklı şekillerde ortaya çıkabilir: Dışa dönük kişilik: Kişi duygularını gizler ve başkalarıyla paylaşmaktan kaçınır. Öz güvenli kişilik: Kişi kendini yetersiz hisseder ve kendini ifade etmekte zorlanır. Özgür düşünceli kişilik: Kişi, sorumluluklarından dolayı düşüncelerini özgürce yaşayamaz. Güvenilir kişilik: Kişi, güven eksikliği yaşar ve kendini koruma altına alır. Bastırılmış duygular, kaygı, depresyon ve diğer psikolojik sorunların tetikleyicisi olabilir.

Carl Gustav Jung'un "Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme" kitabı, Jung'un sisteminin ana hatlarını sunan iki deneme içerir: "Bilinçdışı Psikolojisi" ve "Ben ve Bilinçdışı". Kitapta ele alınan bazı konular: Jung'un Freud'la olan yakın işbirliğinin nasıl son bulduğu; Freudcu ve Adlerci psikoloji okullarına dair çerçeve sunulması; Jung'un terapötik yöntemleri; Kolektif bilinçdışı ve arketipler (Gölge, Benlik, Anima/Animus gibi). Jung, bu denemelerde ayrıca bilinçdışının yapısını ve işleyişini, bireyleşme sürecini ve psikolojik tiplerin farklılıklarını tartışır.

Ödipal çatışma, genellikle 6 yaşına kadar devam eder ve bu süreçte çocuk, babasıyla daha fazla özdeşleşme yoluyla bu çatışmayı çözer. Ödipal dönemin sona ermesiyle, çocukta uzun süre (ergenliğe kadar) kastrasyon kaygıları ortadan kalkar. Ancak, bu süreç kişisel farklılıklara göre değişebilir ve bazı durumlarda ödipal çatışmaların etkileri yetişkinliğe kadar devam edebilir. Ödipal dönem ve çatışmalarla ilgili konularda bir uzmana danışılması önerilir.

Hayır, üst ben ve yargılayıcı ben aynı değildir. Üst ben (süperego), ruhsal aygıtın yargılayıcı bileşenidir ve toplumsal değer yargılarını içerir. Yargılayıcı ben ise, üst benliğin bir parçası olarak, benliği gözlemleyen ve eleştiren bir işlev görür. Dolayısıyla, üst ben ve yargılayıcı ben farklı kavramlardır, ancak üst benin içinde yargılayıcı ben de yer alır.

Sigmund Freud'un "Bilinçaltı" kitabı, psikanalizin ne olduğunu ve nasıl geliştiğini anlatan bir otobiyografi niteliğindedir. Freud'un bilinçaltı ile ilgili görüşleri de kitapta yer almaktadır. Freud'un bilinçaltı ile ilgili bir diğer benzetmesi ise bilinci okyanustaki buz dağına benzetmesidir.

Gizil kişilik kuramları, insanların kişilik özellikleri hakkında sahip oldukları, genellikle farkında olmadıkları varsayım ve inanç sistemlerini ifade eder. Bazı gizil kişilik kuramları: Bütün iyi özelliklerin bir arada, bütün kötü özelliklerin bir arada olduğu varsayımı. Bu tür kuramlar bilimsel temellere dayanmaz.

Freud'a göre suçluluk duygusunun iki kaynağı vardır: 1. Otorite karşısında duyulan korku. 2. Süperegoya karşı duyulan korku. Freud'a göre, suçluluk duygusu, insanın uygarlıkla temel ilişkisinin bir sonucudur. Ayrıca, Freud, suçluluk duygusunun Oidipus kompleksinden kaynaklandığını ve bu duygunun, babayı öldürme ve anneyle cinsel ilişki kurma gibi suç sayılan isteklere karşı bir tepki olduğunu öne sürmüştür.

Konversiyon histeri savunma mekanizması, psikolojik çatışmaların ve stres faktörlerinin etkisiyle, kişinin bilinçdışında bastırdığı duyguların fiziksel semptomlar şeklinde ortaya çıkmasıdır. Bu mekanizma, iki temel kazanç sağlar: 1. Birincil kazanç: Kişinin psikolojik sıkıntının verdiği problem ve kaygıdan kurtulması. 2. İkincil kazanç: Fiziksel semptomlar aracılığıyla günlük sorumluluklardan kaçma veya dikkat çekme. Konversiyon histeri, genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde gelişir ve depresyon ile anksiyete ile birlikte görülebilir. Bu tür durumlar, bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.

Sigmund Freud'un "Günlük Yaşamın Psikopatolojisi" kitabında ele aldığı bazı konular: Özel adların ve sözcük kümelerinin unutulması. Dil sürçmeleri ve yanlış okumalar. İzlenimlerin ve niyetlerin unutulması. Çocukluk anıları ve perde anılar. Baştan savma eylemler ve semptomatik eylemler. Parapraksiler (hatalar). Şansa ve batıl inançlara inanma. Freud, bu kitaptaki çalışmalarında, günlük yaşamda meydana gelen dil sürçmeleri, kazalar ve unutkanlıkların, bilinçdışındaki arzuların kontrol mekanizmasını aşması sonucu ortaya çıktığını savunur.

Freud'un psikoseksüel gelişim kuramı ile ahlak gelişimi arasındaki ilişki şu şekilde açıklanabilir: Fallik dönem. Vicdan gelişimi. Özdeşleşme. Freud'a göre, ahlaki gelişim ile kişilik gelişimi arasında bir paralellik vardır; her iki gelişim de belirli evrelerden geçerek gerçekleşir.

"Freud" dizisinin tek sezonu bulunmaktadır. 2020 yapımı olan dizi, 8 bölümden oluşmaktadır.

Yüceltme (süblimasyon), Sigmund Freud tarafından psikanaliz diline sokulmuş bir savunma mekanizmasıdır. Yüceltme, bir kişinin olumsuz veya tehditkar duygularını veya düşüncelerini daha kabul edilebilir, olumlu ve değerli olanlara dönüştürme eğilimini ifade eder. Yüceltme mekanizmasının bazı örnekleri şunlardır: Şiddete ve saldırganlığa meyilli birinin bu özelliklerini yüceltme mekanizması ile yöneterek boksör olması; Travmatik bir geçmişe sahip bir kişinin kendisini yazarak ifade etmesi ve bu sayede yazar olması; Melankolik bir kişinin şiirleri ile bu melankoliyi dışa vurması; İçsel karışıklıklar yaşayan ve zihninde çatışmalar olan bir kişinin resimleri ile bunu yansıtıp oldukça iyi soyut resimler çizen çok başarılı bir ressam olması. Yüceltme mekanizması, kısa vadede kişiye olan olumlu etkisi ile de diğer savunma mekanizmalarından ayrışır.

Gustave Le Bon ve Sigmund Freud'un kitle psikolojisi görüşleri şu şekilde özetlenebilir: Gustave Le Bon. Sigmund Freud. Le Bon ve Freud'un kitle psikolojisi analizlerinde açıkladıkları ve inceledikleri, kitlelere has ve öz özellikleri, Gezi Hareketi'ne katılan kitlelerde de görülmüştür.

Psikanalitik kuramla ilgili slaytlara aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: acikders.ankara.edu.tr. avys.omu.edu.tr. prezi.com. slideserve.com. Bu kaynaklar, psikanalitik kuramın temel kavramlarını ve ilkelerini içeren bilgiler sunmaktadır.

Psikoseksüel evrelerin temel ilkeleri, Sigmund Freud'un psikodinamik kişilik gelişim kuramına dayanır ve şu şekilde özetlenebilir: Beş psikoseksüel evre: Oral, anal, fallik, gizli (latent) ve genital. Erojen bölgeler: Her evrede libidinal enerji, vücudun belirli bölgelerine odaklanır. Haz ilkesi: Davranış, hazzı artırma ve gerilimi azaltma hedefine yöneliktir. Çatışmalar ve savunma mekanizmaları: Her evre, çözülmesi gereken çatışmalar içerir ve bu süreçte savunma mekanizmaları gelişir. Sabitlenme (fiksasyon): Bir evrede tatminsizlik, o evreye saplanmaya yol açabilir. Toplumsal ve ahlaki gelişim: Gizli dönemde süperego gelişir ve çocuklar, aile dışındaki bireylerle sosyal beceriler kazanır. Yetişkin kişiliği: Çocukluktaki deneyimler, yetişkin kişiliğinde iz bırakır.

Sigmund Freud'a göre cinsellik, doğumdan itibaren başlayan ve beş psikoseksüel gelişim evresinden geçen bir süreçtir. Bu evreler şunlardır: 1. Oral dönem (0-1 yaş). 2. Anal dönem (1-3 yaş). 3. Fallik dönem (3-6 yaş). 4. Gizil (latens) dönem (6-12 yaş). 5. Genital dönem (ergenlik-ölüm). Freud, bu evrelerin zamanında ve doğru bir şekilde yaşanmasının, bireyin sağlıklı bir cinsel gelişim göstermesinin temelini oluşturduğunu savunmuştur.