Farsça

Hayır, "çile" ve "çilekeş" aynı şey değildir. Çile, tasavvufta dervişlerin nefsi terbiye etmek için kırk gün süren inzivaya çekilme ve ibadet etme dönemini ifade eder. Çilekeş ise, çile dolduran, yani çilesini tamamlayan tarikat mensubu için kullanılır.

Mirsad kelimesi Arapça kökenli olup, farklı anlamlara sahiptir: Gözetleme yeri, gözlem evi, rasathana, mersad. Gökyüzünü ve yıldızları gözlemeye yarayan alet, teleskop. Cilalanmış, parlak. Görünen, görünür. Durak. Gözetleyen, gözcü, nöbetçi. Pusu, tuzak (birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen).

Hazan kelimesi, Farsça kökenli olup "sonbahar" anlamına gelir. Hazandide ise, "solgun, sararmış, solmuş" anlamında kullanılan bir sıfattır. Dolayısıyla, "hazandinmi" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bir bilgi bulunamamıştır.

"Robabeh Jaan" şarkısı Farsça dilinde söylenmektedir.

Bahadır isminin kökeni Farsçaya dayanır. Ancak, kelimenin aslı kesin olarak belli değildir; Türkçe ve Moğolca’da birlikte kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca, Hun Kağanı Mete’nin lakabı olduğu da bilinmektedir.

Şehnaz ismi, Farsça kökenli olup "çok nazlı", "gözde", "nazlı ve güzel" anlamlarına gelir. Ayrıca, klasik Türk müziğinde bir makam adı olarak da kullanılır.

"Pişman" kelimesi Türkçe bir kelimedir. Ancak, farklı dillerde pişmanlık duygusunu ifade etmek için kullanılan kelimeler farklılık gösterir.

Güzel, anlamlı ve hoş sesli 20 Farsça kelime: 1. Gol (گل) - Çiçek. 2. Mehr (مهر) - Sevgi, şefkat. 3. Şirin (شیرین) - Tatlı. 4. Bahâr (بهار) - Bahar. 5. Nûr (نور) - Işık. 6. Rûyâ (رؤیا) - Rüya. 7. Daryâ (دریا) - Deniz. 8. Sâher (ساحر) - Büyüleyici, sihirbaz. 9. Ferîde (فریده) - Benzersiz, eşsiz. 10. Peraavazeh (پرآوازه) - Melodik, güzel sesli. 11. Baahoosh (باهوش) - Akıllı. 12. Motavaafot (متفاوت) - Farklı, benzersiz. 13. Khosh-soorat (خوش‌صورت) - Güzel görünümlü. 14. Ajiib (عجیب) - Garip, olağanüstü. 15. Roshan-fekr (روشن‌فکر) - Aydınlatıcı, açık fikirli. 16. Mehrabaan (مهربان) - Nazik, kibar. 17. Rang-aarang (رنگارنگ) - Renkli. 18. Peraanergi (پرانرژی) - Enerjetik. 19. Faramoosh-nashode (فراموش‌نشدنی) - Unutulmaz. 20.

Balkan kelimesi Türkçe kökenlidir. "Balkan" sözcüğünün "sarp ve ormanlık sıradağ; sık ormanla kaplı dağ; yığın, küme; sazlık, bataklık" gibi anlamları vardır. Bölge, adını batıdan doğuya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen dağ silsilesinden almıştır.

Merzi kelimesi, Osmanlıca kökenli olup farklı anlamlara sahiptir: Râzılık, hoşnutluk. Hastalığa ait, hastalıkla ilgili, hastalıklı (marazî). Ayrıca, Arnavutça'da mërzi kelimesi sıkıntı anlamına gelir.

"Daro Va Nemikonam" şarkısı Farsça dilinde söylenmiştir.

Efsun isminin kökeni Farsça'dır. Efsun ismi, "büyü, sihir" anlamına gelir.

Yek, dü, se, çehar, penç, şeş sayıları Farsça kökenlidir. Bu sayılar aynı zamanda Kürtçe'de de kullanılmaktadır, ancak Kürtçe'de bu sayılar Farsça'dan alınmıştır.

Peydahlamak kelimesi, TDK'ye göre üç farklı anlama sahiptir: 1. Genellikle istenmeyen veya uygun olmayan şeyler edinmek. 2. Görünmek, ortaya çıkmak, belirmek. 3. Gayrimeşru çocuk doğurmak. Kelimenin kökeni Türkçedir. Ayrıca, peydahlamak kelimesinin Farsça "peyda" kelimesinden türetilmiş olabileceği de belirtilmektedir.

Kamuran ismi, Farsça kökenli olup "mutlu, bahtiyar, şanslı" anlamlarına gelir. Ayrıca, ismin kökenindeki "kam" kelimesi "yükselmek", "yücelmek" anlamına da gelir, bu da kişinin potansiyelini en yüksek seviyeye taşıması, kendini sürekli geliştirmesi şeklinde yorumlanabilir. Kamuran ismi, hem kız hem de erkek çocukları için kullanılır.

Berhudar olmak, Farsça "berhurden" kelimesinden türemiştir ve "faydalanmak", "nasiplenmek" anlamlarına gelir. Berhudar kelimesinin kökeni ve kullanımıyla ilgili bazı bilgiler: Anlam: "Mutluluk içinde bulunan", "yaptığı işin hayrını gören" anlamlarına gelir. Kullanım: Genellikle büyüklerin, kendilerinden yaşça küçük kişilere söylediği iyi dilek cümlesidir. Örnekler: "Bu, hayatımın en berhudar dönemlerinden biri." veya "Berhudar olmak için elinden geleni yaparsan hayat mutlaka sana sürprizler yapacaktır". Dini ve kültürel yön: İslam kültüründe, Allah'a şükran ve imanın ifadesi olarak da kullanılır.

Aşiyan, Farsça kökenli bir kelime olup "kuş yuvası" anlamına gelir. Bu kelime, en çok Tevfik Fikret'in kendi tasarımı olan ve 1906-1915 yılları arasında yaşadığı eve verilen isim olarak bilinir. Ayrıca, Osmanlı döneminde yaygın olan ve tarihi yapıların dış cephelerine serçe, kumru gibi kuşlar için yapılan koruyucu yapılara da aşiyan denir.

"Selam Fermande" marşı, ilk olarak İran'da Ebuzer Ruhi tarafından seslendirilmiştir. Marş, Hz. Mehdi'ye hitaben bestelenmiş olup, dünyada birçok dile çevrilmiştir.

"Ey Sareban" ifadesi Farsça bir şiirin bestelenmiş halidir.

Sude ismi Farsça kökenlidir.