Düşünce

Byron Katie'nin "Olanı Sevmek" kitabı, yaşanan ıstırapların, olana direnmek ve stresli düşüncelere inanmak sonucu zihinde yaratıldığını anlatır. Kitapta, insanın acısını ancak kendisinin sonlandırabileceği ve bunun "The Work" adını verdiği dört soru ve tersine çevirmelerden oluşan düşünce sorgulama yöntemiyle mümkün olabileceği söylenir. Bu yöntem şu dört sorudan oluşur: 1. Bu doğru mu? 2. Bunun doğru olduğunu kesin olarak bilebilir miyim? 3. Bu düşünceye inandığımda nasıl tepki veriyorum? 4. Bu düşünceye inanmasam kim olurdum? Byron Katie, kalıp düşünceleri sorgulayarak deneyimlenen duyguların farklılığının ve dış dünya değişmese bile dünyaya bakış açısının değişmesiyle deneyimlerin değiştiğinin altını çizer. Ayrıca, stres ve mutsuzluğun, başkalarına suç atılarak ve dış olaylara bağımlı hale gelerek değil, stres yaratan düşüncelere inanmaktan kaynaklandığını belirtir.

"Waldo, sen neden burada değilsin?" ifadesi, Amerikalı yazar, şair, düşünür ve eylemci Henry David Thoreau ile arkadaşı Ralph Waldo Emerson arasında geçen bir diyaloğa dayanır. Bu söz, sivil itaatsizlik ve bireyin hükümete karşı duruşu gibi kavramları düşündürür. Düşünceme olan etkisi: Sivil itaatsizlik: Bu ifade, otoriteye karşı pasif bir direnişin sembolü haline gelir. Bireysel sorumluluk: Bireyin, toplumun sorunlarına karşı sorumluluğunu hatırlatır. Adalet ve eşitlik: Adalet arayışının ve eşitliğin önemini vurgular.

Evet, taassup ve bağnazlık aynı anlama gelen iki kelimedir. Taassup, bir düşünceye, bir inanca körü körüne bağlanıp ondan başkasını düşünmeme halidir.

Düşünmek ve düşünmek arasındaki fark, düşünme sürecinin iki farklı aşamasını ifade etmesidir: 1. Düşünmek: Zihnin içinde gerçekleşen, kavramları, imgeleri ve simgeleri kullanarak yapılan zihinsel faaliyettir. 2. Düşünmek: Düşünme sürecinin sonuçlarını, yani düşünceleri ifade eder. Özetle, düşünmek zihinsel süreci, düşünmek ise bu sürecin sonucunu temsil eder.

İşte bazı enteresan sözler: "Ya farkıma vardığında, farkın kalmamış olursa?". "Yeni yılı sahanda mı seversin yoksa deplasmanda mı?". "Zayıf bir hükumet kadar baskıcı ve adaletsiz olanı yoktur". "Unutmaya çalıştıkça hatırlar, hatırlamaya çalıştıkça unuturuz". "Her şeyin bittiğini düşündüğünüz bir an gelir, işte o an başlangıçtır". "Tek bir kişinin yokluğu, çevredeki tüm çokluğu yok yapar". "Denemediğin sürece bir şeyin imkansız olup olmadığını bilemezsin". "Yabancı bir şarkı gibiyim, dinleyenim çok, anlayanım az". "Mayınlarda sessizdir. Ta ki üzerine basana kadar". "Gölgesiz mutluluk olmaz, bak güneşte bile leke var".

"Geçmiş gelecekten daha uzaktır her gün yeniden yazılır" ifadesi, geçmişin her geçen gün daha da uzaklaştığını ve sürekli olarak yeniden hatırlanıp yazıldığını ifade eder. Bu söz, aynı zamanda geçmişteki olayların geleceğe göre şekillendirildiğini de ima edebilir; çünkü geçmiş, bitmiş olaylar olarak geleceğe yönelik bir perspektifle yazılır.

Çok düşünmek, "overthinking" olarak da bilinir, bir konu üzerine uzun süre derinlemesine düşünmek anlamına gelir. Overthinking belirtileri: sürekli kaygı ve endişe hali; kötü olasılıklara odaklanma; geleceğe dair belirsizliklere tahammül edememe; karar vermede güçlük; sürekli yorgun hissetme; uykuya dalmada güçlük. Overthinking ile başa çıkma yöntemleri: Ana odaklanma (mindfulness) egzersizleri; Fiziksel aktiviteler; Zaman yönetimi; Bilişsel davranışçı terapi.

Cahillik ve kurnazlık ile ilgili bazı sözler: "Cahil insan kendi kendinin bile düşmanıdır; başkasına dost olması nasıl beklenir." - Sokrates. "Cahilin cahilliğini kanıtlamak kolaydır fakat ona itiraf ettirmek güçtür." - Hz. Ali. "Cahilin sonunda göreceği şeyi, akıllılar önce görür." - Mevlâna. "Cahillik birinci derecede, kurnazlık ikinci derecede zayıf durumdur." - Muhammed Bozdağ. "Kurnaz insanlar okumayı küçümser, basit insanlar ona hayran olur, akıllı ise ondan yararlanır." - Francis Bacon.

Felsefede görüş ve önerme arasındaki temel farklar şunlardır: Görüş: Bir kişinin düşüncesi, inancı veya fikridir. Önerme: Bir iddia veya bir şeyin doğru olduğunu ileri süren bir ifadedir. Özetle, görüşler kişisel ve öznel olabilirken, önermeler daha nesnel ve doğrulanabilir ifadelerdir.

Özeleştirel düşünce, kişinin kendi davranışları, duygu, inanç, düşünce ve eylemleri üzerine yönelttiği eleştirel yargıdır. Özeleştiri, aynı zamanda kişinin kendini objektif bir şekilde değerlendirmesi, hatalarına karşı dürüst bir tavır takınması ve eksikliklerini gözden geçirerek bunları telafi etmeye çalışması olarak da tanımlanabilir. Özeleştiri, "otokritik" olarak da adlandırılır.

William Drummond'un bazı sözleri: "Kim cesaret edemezse kuldur. Cesaret edemeyen akıl bir köledir". "Çoğu konuşmada pişmanlık gelir, ama sessizlik içinde güvenliktir". "Düşünmeyen tutucudur. Düşünemeyen aptal. Düşünmediğine aldırmayan ise köle". "Mantık yürütmeyen insan bağnazdır, yürütemeyen ahlıktır, yürütmekten korkan ise köledir". "Kitapların o tuhaf niteliği vardır, en narin ve en hassas madde olduğundan, pirinç, demir ve mermerden daha uzun ömürlüdür".

"Yanındaki ile yaşlanır, aklındaki ile ölürsün" sözü, kişinin hayatında birlikte yaşlandığı bir partneri olsa da kalbinde yer eden, unutamadığı birini her zaman hatırlayacağını ifade eder. Bu söz, aynı zamanda kişinin sevdiği biriyle mutlu bir şekilde yaşayabileceğini, ancak gerçek aşkın kalpte kalıcı bir etki bıraktığını ve kişinin hayatının sonuna kadar bu sevgiyle birlikte olacağını anlatır. Ayrıca, bu sözün "ihanet" anlamına geldiğini düşünenler de vardır. Sözün kökeni hakkında bilgi bulunamamıştır.

"İzahı olmayan şeyin mizahı olur" sözü, akıl ve mantıkla açıklanamayan, belirli bir mantığa oturtulmayan olayların veya durumların mizaha vurularak anlatılması gerektiğini ifade eder. Bu tür durumlarda açıklama yapmanın bir faydası yoktur; bu nedenle olayı mizaha vurmak, insanı çıldırmaktan kurtarır ve durumu biraz olsun anlaşılabilir kılar.

"Boğaz kırk boğumdur" atasözü, bir sözü düşünüp taşınmadan, içimizden geçirmeden, kendi kendimize ölçüp tartmadan, doğuracağı sonuçları hesaplamadan, düzeltmeden söylemememiz gerektiğini ifade eder. Bu atasözü aynı zamanda bir işin veya bir sorunun son derece zor ve karmaşık olduğunu da ifade edebilir.

"Terviç" kelimesi, "bir düşünceyi tutma, destekleme" anlamına gelir. Dolayısıyla, "tivitir" ile birlikte kullanıldığında, muhtemelen "Twitter'da bir düşünceyi desteklemek" anlamında kullanılmış olabilir.

Vodafone'un Aras Bulut İynemli ile çektiği reklam filmlerinde, teknolojiyi değerli kılan unsurun insan olduğu mesajı verilmektedir. Geçen yıl yayınlanan bir reklam filminde Aras Bulut İynemli, markanın CEO’su Engin Aksoy ile birlikte Vodafone’un çalışanlarına sunduğu imkanları ve iş ortamını anlatmıştır.

Felsefeyi doğuran genel nedenler şunlardır: Merak ve bilgiye açlık. Mitolojinin yetersiz kalması. Kültürel zenginlik ve bilgi birikimi. Hoşgörü ortamı. Refah ve boş zaman. Bağımsız devlet yapısı.

Aklı selim sahibi olmak için şunlar yapılabilir: Araştırmaya açık olmak. Düşünme yetisini kullanmak. Anlama çalışması yapmak. Ders çıkarmak. Kendini geliştirmek. Lider olmak. Nefsini kontrol etmek. Muhakeme yapmak. Pişman olmamak. İleri görüşlü olmak. Ayrıca, Kur’an okumak, anlamak ve yaşamak da aklı selim sahibi olmak için önemlidir. Aklı selim sahibi olmak için yapılması gerekenler, kişisel gelişim ve bilgi birikimiyle ilişkilidir.

Zihniyeti kapalı ifadesi, yeni fikirlere, bakış açılarına, deneyimlere veya bilgilere açık olmayan, değişime dirençli ve kendi düşüncelerine sıkı sıkıya bağlı olan kişiler için kullanılır. Kapalı zihniyetli insanların bazı özellikleri şunlardır: Zorlayıcı fikirlere kapalılık. Soru sormak yerine açıklama yapma eğilimi. Anlayışsızlık. Merak eksikliği. Kapalı zihniyet, kişinin öğrenme, gelişme ve ilerleme yeteneğini sınırlayabilir.

Tanıtlama, bir düşüncenin gerçekliğini yadsınamayacak bir kesinlikle göstermek anlamına gelir. Tanıtlama, yazıda sayısal veriler, istatistikler, göstergeler ve tahminlerin ispat olarak kullanılmasını içerir.