Atasözleri

"Dilemmanın iki ucunun neden bıyık ve sakal" olduğu ile ilgili bilgi bulunamadı. Ancak, "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" deyimi, insanların içine düştükleri açmazı ifade eder.

"Güneşi balçıkla sıvamak" ifadesi, bir atasözüdür ve belirli bir kişiye ait bir söz değildir. Bu atasözü, genellikle yanlış yöntemlerle veya yetersiz çaba ile bir şeyin düzeltilemeyeceği anlamına gelir. Örneğin, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatırken "Sen olmasaydın ne şerefimiz ne namusumuz ne vatanımız ne de devletimiz olmayacaktı" sözü, bu atasözüyle ilişkilendirilebilir.

"Damlaya damlaya göl olur" atasözü mecaz değildir, gerçek bir durumu ifade eder. Bu atasözü, küçük ve sürekli çabaların zamanla büyük başarılara ulaşabileceğini, azmin ve sabrın önemini vurgular.

Komşu ile ilgili bazı atasözleri ve anlamları: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Komşu ekmeği komşuya borçtur. Komşu köpeği komşuya ürümez. Komşu kızı almak kalaylı kaptan su içmek gibidir. Komşu da pişer, bize de düşer. Ev alma, komşu al. Kötü komşu insanı mal sahibi eder. Komşu hakkı, Tanrı hakkıdır. Ayrıca, "Komşu boncuğunu çalan gece takınır", "Komşu iti komşuya ürümez" gibi atasözleri de bulunmaktadır.

"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" atasözü, bilinmeyen bir sözdür, yani belirli bir kişiye veya kaynağa atfedilmemiştir. Bu atasözü, işbirliği ve dayanışmanın önemini vurgulayan bir ifadedir; birlikte çalışmanın, birden fazla kişinin katkısının daha etkili ve güçlü olabileceğini ifade eder.

At ile ilgili bazı atasözleri: At ölür, itlere bayram olur. Atın iyisi dizinden, avratın iyisi sözünden anlaşılır. Atlıya saat olmaz. At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır. Atın ölümü arpadan olsun. Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Atlar tepişir, arada eşekler ezilir. Yavaş giden atın çiftesi pek olur. At izi it izine karıştı. Atın önüne et, itin önüne ot koymak. Ayrıca, Divanü Lugati’t-Türk’te Kâşgarlı Mahmud’un "sav" diye adlandırdığı at ile ilgili 21 atasözü bulunmaktadır.

"Turp" ve "heybe" deyimde farklı kavramları temsil eder: Turp, genellikle küçük görünen ama kazıldığında büyük bir kök çıkaran bir sebze olduğu için, bu deyimde beklenmedik büyük olayları temsil eder. Heybe ise bir şeyin saklandığı, taşındığı yer anlamında, ortaya çıkmamış, saklı duran bir durumu temsil eder. Bu iki kelime, günlük yaşamın içinden gelen halk söylemiyle birleşerek "turpun büyüğü heybede" deyimini oluşturmuştur. Bu deyim, asıl önemli olayların veya sorunun henüz ortaya çıkmadığını, ileride daha büyük ve etkili gelişmelerin yaşanacağını ifade eder.

"Komşu komşunun külüne muhtaçtır" atasözü, insanların birbirlerine yardım etmek ve dayanışma içinde olmak zorunda olduklarını ifade eder. Bu atasözünün bazı anlamları şunlardır: Dayanışma ve yardımlaşma: Komşular arasında dayanışma ve yardımlaşma önemlidir. Toplumsal bağlar: Komşuluk ilişkileri, toplumsal bağların bir yansımasıdır. Küçük yardımların önemi: Küçük yardımlar bile büyük bir anlam taşıyabilir. Toplumsal ahlak ve değerler: Yardımlaşma ve dayanışma gibi değerler, toplumun güçlü temeller üzerine kurulmasına yardımcı olur.

Japon kültüründe önemli üç atasözü şunlardır: 1. "Hızlı giden araba yana yuvarlanır". 2. "Yalan dört nala gider, hakikat ise adım adım yürür, ama yine de vaktinde yetişir". 3. "Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma, beyaz olanlardan kork". Bu atasözleri, Japonların yaşam felsefesini yansıtan, bilgelik ve öğüt içeren sözlerdir.

"El elin eşeğini türkü çağırarak arar" atasözü, başkalarının derdini yeterince önemsemeyen kişileri eleştirmek için kullanılır. Atasözünün diğer anlamları şunlardır: Birinin kaybına, o kişi teselli etmeye çalışsa da, tam olarak o duyguyu yaşayamadığı için içten içe sevinilmesi. Birinin yaşadığı sorunların, bir başkasının neşelenmesine sebep olabilmesi. İnsan, sorununu en iyi şekilde ancak kendisi bilir ve çözebilir.

Ömer Hayyam'ın en güzel sözü olarak değerlendirilebilecek bazı sözler şunlardır: "Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar?". "Yaşamanın sırlarını bileydin, ölümün sırlarını da çözerdin. Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok; yarın, akılsız, neyi bileceksin?". "Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, ne dine, edebe aykırı gitmemizden, bir an geçmek istiyoruz kendimizden, içip içip sarhoş olmamız bu yüzden.". "Dünyada akla değer veren yok madem, aklı az olanın parası çok madem, getir şu şarabı, alsın aklımızı, belki böyle beğenir bizi el âlem!". "Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin tekkede, manastırda eremezsin. Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada cennetin cehennemin üstündesin.".

"Ayinesi iş olan kişinin sözü de iş olur" ifadesi, bir kişinin karakterinin ve niyetinin, söylediklerinden ziyade yaptıkları ile anlaşılabileceği anlamına gelen "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" atasözünün yanlış yazılmış bir versiyonu olabilir. "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" atasözü, bir kişi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin, o kişinin sözlerine değil, icraatlarına bakması gerektiğini vurgular.

Japonların en güzel sözü olarak değerlendirilebilecek bazı atasözleri şunlardır: "Öğretmek öğrenmektir". "Hızlı giden araba yana yuvarlanır". "Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma, beyaz olanlardan kork". "Üç taşınma bir yangına bedeldir". "Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir". Bu atasözleri, çalışkanlık, cesaret, azim, ahlak, sabır, nezaket, disiplin, saygı, kahramanlık ve yardımseverlik gibi erdemleri vurgular.

Çin atasözlerinde hayvanların sıkça yer almasının nedeni, hayvanların Çin kültüründe ve mitolojisinde önemli semboller taşımasıdır. Özellikle at, Çin zodyakının on iki döngüsünden yedincisi ile ilişkilendirilir ve askeri güç, ulaşım aracı olarak Çin'e yaptığı katkılar nedeniyle büyük bir sembolizm taşır. Bunun yanı sıra, yılan ve kaplan gibi hayvanlar da Çin atasözlerinde yer alarak çeşitli metaforlar ve dersler iletmek için kullanılır.

Vatan sevgisini anlatan bazı atasözleri: Ana gibi yar vatan gibi diyar olmaz. Bülbülü altın kafese koymuşlar, vatanım da vatanım demiş. Yad elde beylik sürmeden, yurtta züğürt gezme yeğdir. Ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez. Yurdun otlusu kutlusundan yeğdir. Vatan sevgisi imandandır. Vatan sağlığa benzer, değeri kaybedilince anlaşılır. Sahipsiz olan vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. Vatan bir milletin evidir. Vatan için katlanılan ölüm kadar, tatlı ve şerefli bir ölüm var mıdır?.

"Como dice el dicho" (As the Saying Goes) dizisi, atasözlerinden ilham alarak gerçek hayat durumlarını ele alan bir antoloji dizisidir. Dizi, çoğunlukla Mexico City'de, "Café El Dicho" adlı bir kafede geçmektedir. Dizi, aile şiddeti, ekonomik kriz, kişisel gelişim, kadınların onuru, homoseksüellik ve uyuşturucu bağımlılığı gibi çeşitli konuları ele alır. 1 Şubat 2011'de yayınlanmaya başlayan dizi, 31 Ocak 2025'te yayınlanan son bölümüyle birlikte 14 sezon sürmüştür.

En komik atasözlerinden bazıları şunlardır: Besle büyüt danayı, tanımaz olsun anayı. Armudun iyisini ayılar yer. Akşam yediğin hurmalar sabah kıçını tırmalar. Acemi ördek ya başından ya kıçından dalar. Sizde yiyip içelim, bizde gülüp oynayalım. Ayrıca, onedio.com ve tr.pinterest.com sitelerinde de komik atasözleri ve deyimler bulunmaktadır. Bu tür içerikler, argo ve küfür içerebilir.

"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" atasözü, işbirliği ve dayanışmanın önemini vurgulayan bir ifadedir. Bu atasözü, birlikte çalışmanın, birden fazla kişinin katkısının daha etkili ve güçlü olabileceğini ifade eder. Örnek cümleler: "Evin boyasını arkadaşlarımla yaparak iki günde bitirdik, ne demişler, bir elin nesi var iki elin sesi var." "Sınıfta, 'Bir elin nesi var iki elin sesi var' atasözünün anlamı hakkında konuştuk." Ayrıca, ağır bir eşyayı kaldırmak, bir evi inşa etmek veya bir sorunu çözmek gibi tek başına yapılması zor veya imkansız olan işlerde, bir araya gelerek birlikte çalışmak gerektiği anlamına gelir.

"Bir elin nesi var, iki elin sesi var" atasözü, işbirliği ve dayanışmanın önemini vurgulayan bir ifadedir. Bu atasözü, birlikte çalışmanın, birden fazla kişinin katkısının daha etkili ve güçlü olabileceğini ifade eder. Örnek cümleler: "Evin boyasını arkadaşlarımla yaparak iki günde bitirdik, ne demişler, bir elin nesi var iki elin sesi var." "Sınıfta, 'Bir elin nesi var iki elin sesi var' atasözünün anlamı hakkında konuştuk." Ayrıca, ağır bir eşyayı kaldırmak, bir evi inşa etmek veya bir sorunu çözmek gibi tek başına yapılması zor veya imkansız olan işlerde, bir araya gelerek birlikte çalışmak gerektiği anlamına gelir.

Nasrettin Hoca'nın üç sözü: 1. "Parayı veren düdüğü çalar". 2. "El, elin eşeğini şarkı söyleyerek arar". 3. "Ye kürküm ye!".