Ahlak

Vicdan ve ahlak aynı şey değildir, aralarında şu farklar bulunmaktadır: Vicdan, insanın içinde doğuştan var olan bir uyarıcıdır; kötülük karşısında sızlar ve zulme karşı isyan eder. Ahlak, sadece kötülüğe karşı durmakla kalmaz, iyiliğin izini sürer, merhametin peşinden gider ve toplumsal normlarla şekillenir. Vicdan, kişisel bir içsel yönelimdir ve bireyden bireye değişebilir. Ahlak, toplumsal değerlerle, kültürel normlarla ve evrensel etik anlayışlarıyla şekillenir ve örnek alınabilecek genel kurallar içerir.

Frankenstein, İngiliz yazar Mary Shelley tarafından 1818 yılında yazılmış bir romandır. Romanın temel konuları: Bilimsel deneyler ve sonuçları. Toplumdan dışlanma. Ahlaki ikilemler. Frankenstein, edebiyatta gotik ve bilim kurgu türlerinin önemli bir eseri olarak kabul edilir ve birçok film, tiyatro oyunu ve çizgi roman uyarlamasına ilham kaynağı olmuştur.

Seçmeli Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi yıllık planı yaparken aşağıdaki kaynaklar kullanılabilir: sosyalbilgiler.biz sitesinde 2024-2025 eğitim yılı için Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi dersi yıllık planları bulunmaktadır. mufredat.meb.gov.tr adresinde Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi Dersi Öğretim Programı yer almaktadır. izzeteker.com sitesinde 2024-2025 eğitim yılı için Ortaokul Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi (I) yıllık planı mevcuttur. ibapsatmath.com sitesinde güncel Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi yıllık planı bulunmaktadır. mesuthayat.com sitesinde Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi yıllık planı yer almaktadır. Yıllık plan yapılırken, öğretim sürecinde yer alan okul dışı öğrenme etkinliklerinin, ders yılı başı okul zümre öğretmenleri toplantısında belirlenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Evet, müstehap ve mendup aynı şeyi ifade eder. Usûl-u Fıkıh âlimlerine göre müstehap/mendup, Hz. Muhammed'in yapmaya devam etmediği fiillerdir. Müstehap veya mendup; sevilen, yapılması uygun olan, işlenmesi teşvik edilen eylemlerdir.

"Ne ekersen onu biçersin" atasözünün hikayesi şu şekilde anlatılır: Yaşlı bir çift evde tereyağı yapar ve adam, karısının yaptığı tereyağlarını her gün bakkala götürüp satar. Bu hikaye, yapılan her eylemin bir sonucu olduğunu ve insanların ektikleri tohumun, yani yaptıkları davranışların, gelecekteki yaşamlarını ve deneyimlerini şekillendireceğini ifade eden "ne ekersen onu biçersin" atasözüne örnek olarak gösterilir.

Diyojen'in felsefesi, özellikle materyalizme karşıt görüşleriyle tanınır. Bazı temel ilkeleri: Sadelik ve kendine yetme: Diyojen, sade bir yaşam tarzını savunmuş ve maddi değerlere önem vermemiştir. Doğaya uygun yaşam: Erdemin, doğaya uygun yaşamak olduğunu belirtmiştir. Toplumsal eleştiri: Toplumsal değerleri eleştirmiş, aile ve mülkiyet gibi kurumların kaldırılmasını önermiştir. Özgürlük ve dürüstlük: Uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğini savunmuştur. Felsefenin amacı: Felsefenin, insanı en büyük mertebeye, neredeyse tanrıların mertebesine ulaştırabilecek tek araç olduğunu düşünmüştür. Diyojen, kinik felsefesinin öncüsü olarak kabul edilir.

Gülistan'ın konusu, ahlak ve terbiye ile ilgili hikayelerden oluşur. Gülistan'ın bölümlerinin konuları: hükümdarların hal ve hareketleri; dervişlerin ahlakı; kanaatin fazileti; susmanın faydası; sevgi ve gençlik; takatsizlik ve ihtiyarlık; terbiyenin önemi; sohbet adabı. Hikayelerin çoğu gerçek hayattan ilham almıştır ve genellikle bir karakterin davranışının sonuçlarını ve insanların doğru ya da yanlış seçimler yaparken karşılaştıkları zorlukları vurgular.

Jean Meslier, ateist düşünceyi savunur. Meslier'nin savunduğu bazı görüşler şunlardır: Din eleştirisi. Tanrı'nın reddi. Madde ve kötülük problemi. Sosyal eleştiri. Meslier'nin ölümünden sonra yayımlanan ve Türkçe’ye Sağduyu adı ile çevrilmiş olan tek bir kitabı vardır.

Kelile ve Dimne, temel olarak ahlaki ve politik mesajlar iletir. Anlatılmak istenen bazı konular: İhanet ve hile. Otoriteye yakınlık-uzaklık. Halk-hükümdar ilişkisi. Siyasi ihtiraslar. Ehliyet ve beceriklilik. Eser, aynı zamanda fabl türünün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Kelile ve Dimne, başlangıçta Hint hükümdarı Debşelim için yazılmış olup, zamanla idarecilere yol gösteren bir politika ve idare sanatı kitabına dönüşmüştür.

"Aslan Parçası Cesur", Diyarbakır Ulu Camii İmamı Hasan Hoca ve hayvan dostlarının hikayesini anlatarak çocuklara sevgi ve ahlak değerlerini öğretmeyi amaçlar. Hikaye, camiye sığınan korkak ve titrek kedi yavrusu Cesur'un, camideki diğer hayvanlarla yaşadığı eğlenceli serüvenlerle "Aslan Parçası Cesur"a dönüşme sürecini konu alır.

Immanuel Kant'ın en önemli felsefesinin ne olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı görüşlere göre Kant'ın en önemli felsefesi şunlardır: Kritisizm ya da eleştirel düşünce. Bilim felsefesi. Ahlak felsefesi. Diğer bir görüşe göre ise Kant'ın en önemli felsefesi, eleştirisel düşünce bağlamında “kritisizm” olarak adlandırılan, rasyonalizm ve empirizm ekollerini uzlaştırmaya çalıştığı felsefesidir. Kant'ın felsefesinin en önemli yönünün ne olduğu konusunda kesin bir yargıya varmak mümkün değildir.

Shakespeare'in Sonnet 96'sı, genç bir adamın hem kusurlarının hem de lütuflarının toplum tarafından nasıl algılandığını ele alır. Şiirde, kusurların şiirde zarafete dönüştüğü ve bu sayede gerçek kabul edildiği ifade edilir. Sonnet 96'nın son iki dizesi, Sonnet 36 ile aynıdır.

"Sefahat 1983" ifadesi, Fethullah Gülen'in "Sızıntı" dergisinde Şubat 1983'te yayımlanan "Sefahat ve Sarhoşluğa Dalan Ülkenin Hali" başlıklı yazısını ifade edebilir. Bu yazıda, yazarın böyle bir ülkede ilim aşkının, hakikat sevgisinin, samimiyetin, safvetin ve ahlaki değerlerin bulunmadığı; bunun yerine millî bünyenin delik deşik olduğu, ilim yuvalarının sirkten farksız olduğu ve nesillere inançsızlık ile ahlaksızlık telkin edildiği savunulmaktadır. Ayrıca, "Sefahat" kelimesi, Mehmet Âkif Ersoy'un 1911-1933 yılları arasında yayımladığı yedi şiir kitabını bir araya getiren eserin adı olarak da kullanılmaktadır. "Sefahat 1983" ifadesinin başka bir anlamı veya içeriği hakkında bilgi bulunamamıştır.

Fabl, kahramanları genellikle hayvanlardan seçilen, sonunda ders verme amacı güden, genellikle manzum hikâyelerdir. Fabl örnekleri: Keçi Can Pazarında. Horoz ile Tilki. Aslan ile Fare. Karga ile Tilki. Ağustos Böceği ile Karınca. Bazı fabl yazarları: Ezop; La Fontaine; Beydeba. Türk edebiyatında ilk fabl örneği, Şeyhi'nin "Harname" adlı eseridir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün çalışmayan milletlerin akıbetini anlatan sözü bulunamadı. Ancak, Atatürk'ün bazı sözleri şunlardır: "Uyuyan milletler ya ölür ya da köle olarak uyanır". "Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur". "İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!".

Filozoflar, düşünce ve fikirleriyle tarih boyunca bilim, teknoloji, toplum ve bireysel yaşam üzerinde derin etkiler yaratmışlardır. Filozofların önemini gösteren bazı noktalar şunlardır: Bilimsel ve teknolojik gelişmelere katkı: Felsefe, bilim ve teknolojinin temelini oluşturur. Toplumsal ve siyasi yapıların şekillenmesi: Sosyoloji, siyaset bilimi ve iletişim alanlarında önemli etkiler yaratmışlardır. Bireysel yaşama etkisi: Felsefi düşünce, bireylere daha geniş perspektiflerden bakabilme, mantıklı ve rasyonel kararlar alabilme yeteneği kazandırır. Kültürel ve entelektüel birikim: Felsefi eserler ve düşünceler, insanlığın kültürel ve entelektüel birikimini oluşturur. Bu nedenlerle, filozoflar, insanlığın ilerlemesinde ve gelişiminde kritik bir rol oynarlar.

Ömer Seyfettin'in "Kaşağı" adlı öyküsünde yalan söylemenin ve iftiranın zararlarını anlatmak istemektedir. Eserde, kardeşine iftira atan ve bu iftirası nedeniyle vicdan azabı çeken bir çocuğun dramı anlatılmaktadır. Ayrıca, çocukluk çağındaki bir hatanın zamanla iç hesaplaşmaya dönüşmesi ve bireyin vicdanıyla yüzleşmesi de işlenen konular arasındadır. "Kaşağı", aynı zamanda ahlaki değerleri ve vicdanın gücünü merkezine alan bir hikayedir.

Kelile ve Dimne'nin dünyası, fabl tarzında hikâyeler barındıran bir eserdir ve bu eser, Sanskritçe orijinal adı Pança-Tantra olan bir kitabın Abdullah İbn Al Mukaffa tarafından çevrilmiş Arapçadaki adıdır. Eserin bazı özellikleri: Yazılış amacı: Hint hükümdarı Depşelim'in tembel üç şehzadesini adam etmek. Konu: Siyasetten erdeme kadar birçok farklı konuyu ele alır. Anlatım: Hikâyeler, iç içe geçmiş çerçeve hikâyelerden oluşur. Karakterler: Eser, adını ilk bölümündeki bir hikâyenin kahramanları olan iki çakaldan alır: "doğrunun ve dürüstlüğün" simgesi "Kelile" ile "yanlışın ve yalanın" simgesi "Dimne". Etkisi: Ezop ve La Fontaine fabllarının bu eserden ilham alarak yazıldığı öne sürülür.

Kelile ve Dimne masalının konusu, ahlakla ilgili hikayeler ve nasihatlerdir. Masalda, fabl tarzında çeşitli hikayeler bulunmaktadır ve bu hikayelerde siyasetten erdeme kadar birçok farklı konu ele alınmıştır. Eser, adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanları olan iki çakaldan almıştır: "doğruluk ve dürüstlüğün" simgesi "Kelile" ile "yanlışın ve yalanın" simgesi "Dimne". Masalda yer alan bazı bölümlerin konuları şunlardır: Birinci bölüm: Dostluğun bozulması. İkinci bölüm: Dost kazanma. Üçüncü bölüm: Savaş ve barış. Dördüncü bölüm: Kazandıkların kaybı. Beşinci bölüm: Tedbirsizlik.

Ezop masallarının amacı: Ahlaki ders vermek. Halka yöneticilere karşı eleştiri imkanı sunmak. Eğitmek ve eğlendirmek. İkna edici bir araç olarak kullanmak. Öz-yansıtma sağlamak.