ToplumsalCinsiyet

Fe Dergi, feminist eleştiri odaklı bir dergidir ve toplumsal cinsiyet konularıyla ilgilenen tüm bilim dallarına açıktır. Dergide ele alınan konular arasında: - Akademik makaleler; - Saha notları; - Politik anlatılar; - Kişisel anlatılar; - Kitap incelemeleri yer almaktadır. Ayrıca, görsel malzemelerin yazılarla bütünleşmiş kullanımı da desteklenmektedir.

"Kim Jiyoung, 1982 Doğumlu" romanı, Cho Nam-Joo tarafından yazılmış ve Güney Kore'de büyüyen sıradan bir kadının hikayesini anlatmaktadır. Kitapta anlatılan konular: - Toplumsal cinsiyet eşitsizliği: Kadın karakterlerin eğitim, iş ve sosyal hayatta karşılaştığı ayrımcılık. - Aile ve toplumsal baskılar: Kadınların evlilik ve annelik konularında yaşadıkları zorluklar. - Öz kimlik mücadelesi: Modern zamanlarda kadınların kendilerini tanımlama çabaları. Roman, 2015 yılında başlayan ve geriye dönüşlerle 1982'ye kadar uzanan Kim Jiyoung'un hayatını takip eder.

Canan Güllü, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı olarak görev yapmaktadır. Ayrıca, kadın hakları aktivisti ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında çalışmalar yürüten bir sivil toplum örgütü lideridir.

Bir Adam şiirinin teması, genellikle erkeklerin duygularını, düşüncelerini ve yaşam mücadelelerini ifade etmektir. Bu tür şiirlerde işlenen diğer temalar ise şunlardır: - Kimlik ve toplumsal cinsiyet sorgulamaları; - Aşk ve ilişkiler; - Yalnızlık ve hüzün.

Persepolis filminin sonunda, Marjane baskıcı rejim nedeniyle ülkesine geri dönmek zorunda kalır. Daha sonra evlenir ancak mutsuz olduğunu fark eder ve Avrupa'ya temelli taşınmaya karar verir.

Erkeklik çalışmaları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve erkekliklerin toplumsal dinamiklerinin anlaşılması açısından önemlidir. Bu çalışmalar, aşağıdaki nedenlerle gereklidir: 1. Farklı erkekliklerinin varlığını ortaya koymak: Erkeklik çalışmalarının temellerinden biri, tek tip bir erkeklik anlayışının sarsılması ve tarihsel ve kültürel olarak yeniden inşa edilen erkekliklerin kabul edilmesidir. 2. Ataerkil iktidarın kaynaklarını incelemek: Erkeklik çalışmaları, eril iktidarın kaynaklarına ve farklı görünümlerine odaklanarak, ataerkil yapının eleştirilmesini sağlar. 3. Toplumsal sorunlara çözüm üretmek: Erkeklik çalışmaları, erkekliğin ürettiği yapısal krizleri analiz ederek, bu sorunları aşmak ve çözmek için yeni perspektifler sunar. 4. Erkeklerin öznelliklerini incelemek: Erkeklerin de ataerkillikten zarar gördüğünü ve mağdur olduğunu savunarak, erkeklerin sağlıklı duygusal ilişkiler kurabilmelerine ve geleneksel rollerden kurtulmalarına katkıda bulunur.

Toplumsal cinsiyet, yoksulluğu çeşitli şekillerde etkiler: 1. İşgücüne Katılım ve Ücret Eşitsizliği: Kadınlar, işgücüne katılım oranlarının düşük olması ve ücret eşitsizliği nedeniyle daha fazla yoksulluk riski altındadır. 2. Eğitim İmkanları: Kadınların eğitim düzeylerinin düşük olması, iş bulma ve yükselme olanaklarını kısıtlar. 3. Ev İşleri ve Bakım Emeği: Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların ev işlerini ve bakım emeğini ücretsiz olarak yapmasını gerektirir, bu da onların ekonomik faaliyetlerini sınırlar. 4. Göç ve Ekonomik Krizler: Göç süreçleri ve ekonomik krizler, kadınları daha fazla yoksulluğa iter. 5. Geleneksel Rol Modelleri: Geleneksel kadın rol modelleri, kadınların ekonomik bağımsızlığını ve karar alma süreçlerini olumsuz etkiler. Bu faktörler, kadınların yoksullukla mücadelesini zorlaştırır ve yoksulluğun kadınlaşmasına yol açar.

Feminist teorinin temel kavramları şunlardır: 1. Toplumsal Cinsiyet: Kadın ve erkek rollerinin toplumsal olarak inşa edildiğini ve bu rollerin eşitsizlik yarattığını vurgular. 2. Patriyarka (Ataerki): Erkek egemenliğini ve kadınların bu egemenlik altında ezilmesini ifade eder. 3. Hiyerarşik İkilikler: Özel alan/kamusal alan gibi ikili ayrımların eleştirisini içerir. 4. Cinsiyete Dayalı İşbölümü: Kadınların ev içi işler ve bakım emeği gibi alanlarda ikincil konumda olmasını ele alır. 5. Beşerî Sermaye: Ekonomik kalkınmanın cinsiyetler arasında eşit olmayan şekilde dağıldığını savunur. Ayrıca, feminist teorinin alt dalları içinde fark feminizmi, cinsel fark feminizmi, radikal feminizm, Marksist feminizm ve queer feminizm gibi kavramlar da yer alır.

Cis kadın, "cisgender" teriminin bir parçası olarak, biyolojik cinsiyeti ile sonradan inşa edilen toplumsal cinsiyeti aynı olan kadın anlamına gelir.

Ayşe Gül Altınay'ın derlediği "Vatan, Millet, Kadınlar" kitabı, milliyetçilik ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi ele alır. Kitapta yer alan bazı konular: Türk modernleşmesi içinde kadınlara biçilen roller. "Vatan"ın "ana", "devlet"in "baba" olması. Militarist söylemlerin cinsellik yüklü doğası. Kürt milliyetçi hareketindeki kadınlık kurguları. Bosna'daki sistematik tecavüzler. MHP'li "Asenalar". Kitapta, Türkiye'deki milliyetçi ve militarist süreçlerin benzersiz olmadığı, İran, Hindistan ve Pakistan gibi farklı coğrafyalardaki örneklerle de gösterilir.

Kate Millett'in "Cinsel Politika" kitabı, patriarkal yapılar ve heteronormativite eleştirisi yaparak, cinsiyetler arasındaki güç dengesizliğini ve bu dengesizliğin toplumsal etkilerini ele alır. Millett'in ana argümanları şunlardır: - Erkek egemenliği: Erkekler, kadınlar üzerinde sosyal yapılar ve kültürel normlar aracılığıyla egemenlik kurmuştur. - Edebiyat ve sanat: Batı edebiyatı ve sanatı, patriarkal görüşleri yansıtır ve bu nedenle cinsiyetçidir. - Cinsel devrim: 1960'lardaki cinsel devrim, kadınlara daha fazla cinsel özgürlük getirmiş olsa da, geleneksel cinsiyet rollerini tam olarak değiştirememiştir. Millett, kadınların toplumsal ve cinsel eşitliğini sağlamak için, kadınların birbirlerini desteklemeleri ve güçlendirmeleri gerektiğini savunur.

Femboy terimi, erkek cinsiyetine sahip kişilerin daha feminen veya kadınsı davranış ve görünümlere sahip olması anlamına gelir. Bu kavram, toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan ve özgür cinsiyet ifadesini savunan bir akımın sembolü olarak kabul edilir. Femboyluk ayrıca şu anlamlara da gelebilir: - Cross-dresser durumunda, sadece cinsel haz almak için kadın kıyafeti giyen erkek; - Pornografik içeriklerde, cinsel fantezi unsuru olarak kullanılan erkek figürü.

Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği, bireylerin toplumsal cinsiyet rollerini ve algılarını ölçmek amacıyla geliştirilen bir araçtır. Bu ölçekler genellikle şu konuları kapsar: - Geleneksel cinsiyet rolleri: Toplumun erkek ve kadınlardan beklediği roller ve davranışlar. - Kalıp yargılar: Kadın ve erkeklere atfedilen stereotipik özellikler (örneğin, erkeklerin rekabetçi ve agresif, kadınların duygusal ve kırılgan olması). - Toplumsal normlara uyum: Bireyin toplumsal cinsiyet normlarına ne ölçüde uyduğu veya bu normları ne kadar esnek yorumladığı. Türkiye'de kullanılan bazı toplumsal cinsiyet algısı ölçekleri şunlardır: - Bem Cinsiyet Rolü Envanteri: Bireylerin kadınsı ve erkeksi kişilik özelliklerini sıfatlar yoluyla ölçer. - Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği: Evlilikte cinsiyet rollerine odaklanır. - Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ölçeği: Erkeği üstün gören anlayış ve kadını erkeğe bağımlı kılan anlayış gibi iki faktörü değerlendirir.

Toplumsal cinsiyetin sağlık üzerindeki etkileri şunlardır: 1. Üreme Sağlığı: Kadınların eğitim ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle gebelik takibi, doğum kontrol yöntemleri ve cinsel sağlık konularında yeterli bilgiye ulaşamaması, istenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar riskini artırır. 2. Ruh Sağlığı: Toplumsal baskılar ve kadına yönelik şiddet, kadınlarda depresyon, anksiyete ve stres gibi ruhsal sağlık sorunlarına yol açar. 3. Meme ve Rahim Sağlığı: Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların meme ve rahim ağzı kanseri taramalarına erişim zorluğu çekmesi, bu hastalıkların geç teşhis edilmesine neden olur. 4. Ekonomik Bağımsızlık: Kadınların ekonomik olarak bağımsız olmaması, sağlık hizmetlerine erişimlerini sınırlar. 5. Toplumsal Normlar: Toplumsal cinsiyet normları, kadınların sağlık hizmetlerine erişimini engelleyen önemli bir faktördür ve hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarını olumsuz etkiler.

Çizgi filmlerdeki kadın karakterlerin güzel olarak tasvir edilmesinin birkaç nedeni vardır: 1. Toplumsal Cinsiyet Rolleri: Kadın karakterler, geleneksel olarak toplumda güzel ve çekici olarak algılanan özelliklerle sunulur. 2. Reklam ve Medya Etkisi: Çizgi filmler, reklam ve diğer medya metinlerinde de sıkça yer alan kadın imajlarını yansıtır. 3. Hikaye ve Karakter Gelişimi: Bazı kadın karakterler, hikayenin gereği olarak merak, kararlılık ve yeni deneyimler arayışı gibi çekici özelliklerle sunulur.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için çeşitli kaynaklar ve yöntemler önerilmektedir: 1. Yasal Düzenlemeler: Anayasada ve ilgili yasalarda cinsiyet eşitliğini güvence altına alan düzenlemeler yapılmalıdır. 2. Eğitim ve Farkındalık: Okullarda ve toplumda cinsiyet eşitliği konusunda eğitim verilmeli, cinsiyet rolleri ve stereotipler hakkında farkındalık artırılmalıdır. 3. Ekonomik Bağımsızlık: Kadın ve erkek için eşit ekonomik bağımsızlık elde edilebilecek bir ekonomik çevre sunulmalıdır. 4. Şiddetle Mücadele: Kadınlara yönelik şiddet olaylarında mağdurlara hukuki destek sağlanmalı ve faillerin cezalandırılması için etkili yasalar uygulanmalıdır. Kaynakça: 1. Veysel Dinler, "Toplumsam Cinsiyet Eşitliği ve Hukuk", 8. Hafta. 2. TAPV, "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi". 3. ÇİMSA, "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Nedir, Nasıl Sağlanır?". 4. Speaker Agency, "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Rehberi". 5. Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri, "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)".

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Doktora Programı 8 yıl sürmektedir.

Kadınlar Günü'nde izlenebilecek bazı filmler şunlardır: 1. "Suffragette" (2015): 20. yüzyılın başlarında İngiltere’de kadınların oy hakkı mücadelesini anlatır. 2. "Hidden Figures" (2016): NASA’da çalışan Afro-Amerikan kadın matematikçilerin uzay yarışındaki katkılarını konu alır. 3. "Thelma & Louise" (1991): Özgürlüklerini keşfeden iki kadının hikayesini işleyen bir yol filmi. 4. "Erin Brockovich" (2000): Erin Brockovich’in çevre skandalını ortaya çıkarmasını ve adalet için mücadelesini anlatır. 5. "Frida" (2002): Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun sanatsal ve kişisel mücadelelerini işler. Bu filmler, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi temaları ele almaları nedeniyle Kadınlar Günü'nde izlenmesi anlamlı olan yapımlardır.

Kadın, kendi soyadını kullanmak isteyebilir çünkü bu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve bireysel özgürlük arayışının bir yansımasıdır.

Kadın cinayetlerinin açıklanması için "Çift Cinayet Kuramı" ve "Toplumsal Cinsiyet Normları Kuramı" gibi sosyolojik yaklaşımlar kullanılmaktadır. Çift Cinayet Kuramı, kadın cinayetlerinin sadece bireysel sebeplerle değil, aynı zamanda toplumun kültürel, ekonomik ve cinsiyetçi yapılarıyla da şekillendiğini savunur. Toplumsal Cinsiyet Normları Kuramı ise kadın cinayetlerinin başlıca nedeninin toplumsal cinsiyet rolleri olduğunu belirtir.