Sosyoloji

Küçük burjuvazi, sınıfsal yaklaşımda sermaye birikimi ve toplumsal konumu bakımından toplumun iki ana sınıfını oluşturan burjuvazi ve proletaryanın özelliklerini tam olarak taşımayan, küçük esnaf ve zanaatkarlar gibi orta sınıf veya geçiş sınıfı olarak tanımlanır. Bu terim, Karl Marx ve diğer Marksist kuramcılar tarafından, sanayi ve ticaretle uğraşan varlıklı ailelerin yanı sıra, kentlerde doğup büyüyen memurlar ve yöneticiler gibi grupları ifade etmek için de kullanılmıştır.

İstişare, insanların bir konuda görüş alışverişinde bulunması ve danışması anlamına gelir. Bu terim, farklı alanlarda çeşitli anlamlar taşır: - Fıkıh terimi: Danışma ve danışma kurulu. - İş dünyası: Yeni projelerin geliştirilmesi ve iş süreçlerinin iyileştirilmesi için farklı departmanlardan insanların fikirlerini paylaşması. - Siyaset: Siyasi liderlerin önemli kararlar alırken danışmanlarıyla görüşmesi. - Toplumsal ilişkiler: Aile içi ilişkilerden mahalle toplantılarına kadar, insanlar arasında iletişim ve fikir alışverişi süreci.

Japon kadınların yalnız yaşamayı tercih etmelerinin birkaç nedeni vardır: 1. Kariyer Odaklılık: Birçok Japon kadın, kariyerlerine odaklanmak ve iş hayatında etkin bir rol oynamak istiyor. Bu, evlilik ve aile hayatının getireceği ek sorumluluklarla çelişiyor. 2. Toplumsal ve Kültürel Faktörler: Geleneksel Japon toplumunda kadın, hem ev işleri ve çocuk bakımıyla hem de yaşlı akrabalara bakmakla yükümlü tutuluyor. Bu çifte standartlar, kadınların bağımsız bir yaşam sürmelerine yol açıyor. 3. Maddi Nedenler: Japon erkekler, iş ve hayat şartlarının evlenmeye teşvik etmediğini düşünüyor ve maddi olarak bir aileye bakabileceklerine inanmıyorlar. 4. Kişisel Özgürlük: Şehir hayatının sunduğu imkanlar ve kişisel özgürlük, yalnız yaşamayı daha cazip hale getiriyor.

Bartın halkının göç etme nedenleri arasında iş değişikliği, eğitim, aile fertlerine bağımlılık gibi çeşitli faktörler bulunmaktadır. Ayrıca, ekonomik sebepler de göçün bir diğer önemli nedenidir; özellikle Kürtler başta olmak üzere bazı gruplar, Bartın'a ekonomik nedenlerle göç etmişlerdir.

Üsküdar ilçesinde 33 mahalle bulunmaktadır.

Türkiye'de doğurganlığın teşvik edilmesinin birkaç nedeni vardır: 1. Demografik Yapının Güçlendirilmesi: Doğurganlık hızının düşmesi, nüfusun yaşlanmasına ve demografik yapının bozulmasına yol açabilir. 2. Ekonomik ve Sosyal Faktörler: Genç nüfusun artması, iş gücü arzını artırarak ekonomik büyümeyi destekleyebilir ve sosyal güvenlik sistemine olumlu etkiler yapabilir. 3. Aile ve Toplumsal Değerler: Geleneksel aile yapısının korunması ve aile kurumunun güçlendirilmesi, toplumsal değerlerin devamlılığı açısından da teşvik edilmektedir.

Cemal Enginyurt, Ordu kökenlidir.

İdeoloji, bir fikri veya inancı sistematik hale getiren, kişi ve kurumların davranışlarına yön veren düşünceler bütünü olarak kısaca tanımlanabilir.

Ön yargıların oluşmasının birkaç nedeni vardır: 1. Kalıp yargılar (stereotipler). 2. Bilgi eksikliği. 3. Korku ve güvensizlik. 4. Kişisel deneyimler. 5. Toplumsal ve kültürel normlar. 6. Zihinsel kısayollar. 7. Kendi grubunu üstün görme (etnosentrizm).

Yorgunluk Toplumu kitabı, Byung-Chul Han tarafından yazılmış ve günümüz toplumunun psikolojik ve toplumsal sorunlarını ele almaktadır. Kitapta anlatılan ana konular şunlardır: 1. Performans Toplumu: Modern toplumda insanlar, kendi başlarına başarı elde etmeye çalışırken sürekli bir rekabet ve hızlı tüketim anlayışına kapılırlar. 2. Özbenliğe Yönelen Öfke: İnsanlar, kendilerine ve benzerlerine karşı öfke duymaya başlarlar, bu da depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi sorunlara yol açar. 3. Derin Sıkıntının Kaybı: Performans toplumu, derin düşünceyi ve tefekkürü engeller, fertler sürekli bir şeylerle meşgul olma baskısı altında yaşarlar. 4. Başkaya Karşı Yorgunluk: Toplumdaki yorgunluk, kendinden olmayana, "ötekiye" karşı bir yorgunluk olarak tanımlanır. Han'a göre, bu durum, toplumsal bağları zayıflatan ve anlamsızlık ile depresyonu yaygınlaştıran bir tehdit oluşturmaktadır.

Japon kadınların evlenmeme nedenleri çeşitli faktörlere dayanmaktadır: 1. Ekonomik Baskılar: Yüksek yaşam maliyeti ve iş hayatının yoğunluğu, evlilik ve aile kurmayı zorlaştırmaktadır. 2. Geleneksel Değerlerin Değişimi: Modern Japonya'da kariyer odaklılık ve bireysel özgürlükler, evlilik ve aile kurma isteğini azaltmaktadır. 3. Cinsiyet Rolleri: Geleneksel cinsiyet rollerinin devam etmesi, kadınların evlilik ve ev işlerinde daha fazla sorumluluk almasına yol açabilir. 4. Eğitim ve Maaş Farkı: Kadınlar, kendilerinden daha yüksek eğitim seviyesine ve maaşa sahip erkeklerle evlenmeyi tercih etmektedir. 5. Çöpçatanlık Etkinliklerine Katılımın Az Olması: Sosyal ortamlarda eş bulma fırsatlarının azalması, çöpçatanlık toplantılarına katılımı düşürmektedir.

Olgun bir adamın kaç yaşında olacağı konusunda kesin bir yaş aralığı vermek mümkün değildir. Ancak, genel olarak 24-33 yaş arası, kişinin gençliğin heyecanlarından sıyrılarak olgun bir insan haline geldiği dönem olarak kabul edilir. Ayrıca, 40 yaş da tam olgunluk yaşı olarak tanımlanır.

Oblomov romanı, İvan Gonçarov tarafından yazılmış olup, 19. yüzyıl Rus edebiyatında tembellik ve eylemsizliğin sembolü olan bir karakteri anlatır. Romanın ana konusu: İlya İlyiç Oblomov adındaki soylu bir gencin hayatı etrafında döner. Diğer temalar: Romanda, Oblomov'un çevresindeki insanlarla ilişkileri, aşk hayatı ve Rus toplumunun o dönemdeki sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı da ele alınır. Eleştirel bakış açısı: Gonçarov, Oblomov karakteri aracılığıyla Rus aristokrasisinin çöküşünü ve bireyin hareketsizliğinin toplumsal gerilemeye nasıl yol açabileceğini eleştirir.

Banliyö kelimesi, büyük şehirlerin çevresinde yer alan ve genellikle merkeze göre daha düşük nüfus yoğunluğuna sahip olan yerleşim birimlerini ifade eder. Türk Dil Kurumu (TDK) ise banliyö kelimesini "bir kentin çevresinde, genellikle işçi sınıfının oturduğu yer" olarak tanımlar.

Hiyerarşi, bir sistem veya yapı içinde öğelerin belirli bir düzen ve öncelik sırasına göre organize edilmesi anlamına gelir. Bazı hiyerarşi türleri: - Yönetim hiyerarşisi: Kurum ve organizasyonlarda, çalışanların ve yöneticilerin belirli bir düzen içinde sıralanması. - Bilgi hiyerarşisi: Verilerin ve bilgilerin önem sırasına göre düzenlenmesi. - Tasarım hiyerarşisi: Grafik ve web tasarımda, önemli bilgilerin daha belirgin şekilde sunulması. - Askeri hiyerarşi: Ordularda rütbe sırasına göre belirlenen yönetim sistemi. - Biyolojik hiyerarşi: Canlıların sınıflandırılması sürecinde kullanılması. Hiyerarşi, yetki, önem veya ilişkiler açısından bir düzen sağlar ve birçok alanda kullanılır.

Mısır'ın kalabalık olmasının birkaç nedeni vardır: 1. Ekonomik Fırsatlar: Sanayi, ticaret ve finans merkezleri olan şehirler, iş olanakları sayesinde yoğun göç almaktadır. 2. Altyapı ve Ulaşım: Gelişmiş metro, tren ve karayolu ağları, şehir içi ulaşımı kolaylaştırmakta ve insanların büyük şehirlere yerleşmesini tetiklemektedir. 3. Eğitim ve Sağlık Hizmetleri: Üniversiteler, araştırma merkezleri ve yüksek standartlı hastaneler, birçok kişiyi cezbetmektedir. 4. Tarihsel ve Kültürel Önem: Antik Mısır uygarlığı ve piramitler gibi simgesel yapılar, Mısır'ı dünya çapında önemli bir turistik merkez haline getirmiştir.

Immanuel Wallerstein, dünya sistemleri teorisi adı verilen bir yaklaşımı savunur. Bu teoriye göre: 1. Tek bir dünya sistemi vardır ve bu sistem, ekonomik, siyasi ve kültürel alanları kapsar. 2. Bu sistem, kapitalist ekonomik temele dayanır ve merkez ile çevre arasında yapısal bir işbölümü bulunur. 3. ABD hegemonyası altında, dünya sistemi küresel bir işbirliği olarak değerlendirilir. 4. Wallerstein, liberalizmin yıkıcı bir kriz içinde olduğunu ve kapitalist ekonominin bir kriz döneminde olduğunu savunur. Ayrıca, Wallerstein eleştirel sosyoloji anlayışını benimser ve bilimsel araştırmada değer yargılarından arınmışlığın mümkün olmadığını iddia eder.

Cinsellik, doğum öncesinde başlayan ve insanın yaşamı boyunca devam eden, biyolojik, kültürel ve sosyal boyutları içeren bir kavramdır. Kısaca tanımı: Cinsellik, cinsel ilişki, cinsel organlar ve cinsel kimlik gibi unsurları kapsayan, insanın kendini ve bedenini tanıma sürecidir.

Keşan halkının büyük bir kısmı, 19. ve 20. yüzyılda Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan'dan göç eden Pomaklar, Boşnaklar, Gacal (Türkmenler) ve Romanlardan oluşmaktadır.

Hoşgörü, bireylerin farklılıkları kabul etmesi, başkalarının düşüncelerine ve yaşam tarzlarına saygı göstermesi anlamına gelir. Hoşgörü örnekleri: 1. Dini Hoşgörü: Farklı dine inanan bir kişiye saygı göstermek ve onun inançlarını anlamaya çalışmak. 2. Trafikte Hoşgörü: Trafikte birinin hata yapması karşısında sabırlı davranmak. 3. Kültürel Hoşgörü: Çok kültürlü bir şehirde birbirinden farklı gelenekleri ve uygulamaları kabul etmek. 4. Empatik Yaklaşım: Karşısındaki kişinin bakış açısını anlamaya çalışmak ve ön yargılardan kaçınmak. 5. Toplumsal Barış: Farklı kültürel, etnik ve dini gruplara mensup bireyler arasında anlayış ve uzlaşma sağlamak.