Sosyoloji

Yoğunluk ve nüfus aynı şeyler değildir. Nüfus, belirli bir bölgede ve belirli bir zaman diliminde bulunan canlı sayısını ifade eder. Yoğunluk ise, bir ülkedeki veya bölgedeki kilometre kareye düşen canlı sayısını, yani nüfusun yüz ölçümüne bölünmesiyle elde edilen değeri ifade eder.

Gaziantep'in %85-90'ı Türk olarak belirtilmiştir.

Türk toplumunda geniş ailenin azalmasının birkaç nedeni vardır: 1. Kentleşme ve Göç: Sanayileşme sonrası kırdan kente göç, aile yapısının değişmesine yol açtı. 2. Ekonomik Değişimler: Üretim sisteminin farklılaşması ve hizmet ekonomisinin baskınlığı, ailenin iktisadi bir birim olma vasfını kaybetmesine neden oldu. 3. Eğitim Seviyesinin Artması: Eğitime katılımın genişlemesi, kadın ve erkeğin çalışma hayatına aktif katılımını artırdı, bu da evlilik ve çocuk sahibi olma yaşını geciktirdi. 4. Cinsiyet Rollerinin Değişimi: Kadının toplumsal hayata katılımı ve ekonomik bağımsızlığı, aile içi rollerin dengesini değiştirdi.

Habitusun toplumsal önemi, bireylerin toplum içindeki uyumunu ve kabulünü sağlamasında yatmaktadır. Habitus, bireylerin farkında olmadan edindikleri ve sürdürdükleri davranış, alışkanlık ve yatkınlıkları ifade eder. Toplumsal açıdan habitus şu işlevleri yerine getirir: - Toplumsal eşitsizliklerin yeniden üretimi: Farklı habituslara sahip bireyler, toplumsal alanda eşit fırsatlara sahip değildir. - Sosyal düzenin sürdürülmesi: Habitus, alan normlarına uygun pratikler üreterek sosyal düzeni devam ettirir. - Kültürel sermaye aktarımı: Aileler, çocuklarına sadece maddi varlıklar değil, aynı zamanda kültürel değerler ve sosyal bağlantılar da aktarırlar.

Türkiye'nin en olgun şehri olarak kabul edilebilecek bir sıralama bulunmamaktadır. Ancak, nüfusa oranla en yaşlı il olarak Hakkari gösterilmiştir.

Toplum ve Bilim dergisinde yer alan bazı makaleler şunlardır: 1. "Türk Toplumunun Dindarlık Yönelimine Cinsiyet ve Yaş Eksenli Bir Bakış" - Ramazan Uçar ve Halil İbrahim Akkuş. 2. "Sekülerizm Bağlamında Azınlıkların Durumu: Almanya’daki Müslüman Türkler Örneği" - Nuran Kızmaz ve Fabio Vicini. 3. "Mantık Araştırmalarında Usul/Metod: Araştırmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar ve Yazım İlkeleri Üzerine" - Halil İmamoğlugil. 4. "Kültür Turizmi Kapsamında Yabancı Ziyaretçilerin İslam Algısı: Şeb-i Arus Örneği" - Ertan Özçoban. 5. "Modern Aklın Krizi: İlkellik Sorunu ve Mistik Bir Gerçeklik Olarak Din" - Ahmet Özalp. Dergi, üç aylık periyotlarla yayımlanmaktadır ve daha fazla makaleye derginin resmi web sitesinden ulaşılabilir.

Yaşam alanı ve kapsam kavramları farklı anlamlara sahiptir: 1. Yaşam Alanı: Bireylerin yaşamlarında oynadıkları rolleri ve bu rollerin içeriğini tanımlar. 2. Kapsam: Bir konunun veya olayın etkisini veya uygulanabilirliğini belirleyen alanları ifade eder. Bu nedenle, yaşam alanı ve kapsam kavramları aynı şey değildir.

"Bir şeye ait olmak" ifadesi, genellikle bir nesnenin, yerin, grubun veya kavramın parçası olma durumunu ifade eder. Bu durum farklı bağlamlarda şu şekillerde de tanımlanabilir: Maddi aidiyet: Bir nesnenin belirli bir kişiye veya kuruluşa ait olması. Sosyal aidiyet: Bireyin belirli bir grup, topluluk veya organizasyona ait olması. Kültürel aidiyet: Bir kişinin belirli bir kültüre, etnik gruba veya dini inanca mensup olması. Duygusal ve psikolojik aidiyet: Bireyin kendisini bir yere, kişiye veya gruba bağlı hissetmesi. Aidiyet duygusu, kişinin sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip olması ve hayata tutunabilmesi için önemlidir.

Toplumsal roller iki ana kategoriye ayrılır: 1. Kazanılmış Roller (Achieved Status): Bireyin kendi çabaları, yetenekleri ve başarıları sonucunda elde ettiği sosyal konumları ifade eder. 2. Verilmiş Roller (Ascribed Status): Bireyin doğumla birlikte veya biyolojik faktörler nedeniyle otomatik olarak sahip olduğu sosyal konumları ifade eder.

Yönelimsel yay terimi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Fizik Terimi: Yönelimsel yayın fizikteki anlamı, "yöneltilmiş uyargalar kullanarak bir yerden ötekine telsiz yayımı" olarak tanımlanır. 2. Felsefe ve Sosyoloji Terimi: Merleau-Ponty'nin yönelimsel yay kavramı, fenomenal alanın teşkil ettiği arka planın üzerinde farklı zamanlarda farklı nesneleri öne çekmeyi sağlayan, bilinç yaşamının altına gömülü bir mekanizma olarak tanımlanır.

Gatekeeping Teorisi, medyanın bilgi akışını kontrol ederek hangi haberlerin ve içeriklerin halka ulaşacağını belirleme sürecini ifade eder. Gatekeeping sürecinin temel bileşenleri: - Sourcing ve Gathering: Gazetecilerin ve editörlerin hangi hikayeleri kapsayacaklarına karar vermeleri. - Filtering ve Selection: Toplanan bilgilerin değerlendirilmesi ve önemli veya ilginç olanların seçilmesi. - Framing ve Presentation: Seçilen haberlerin nasıl sunulacağının belirlenmesi, yani çerçevelenmesi. Bu teori, medya profesyonellerinin kişisel inançları, örgütsel affiliasyonları ve ekonomik çıkarlarının haber seçimini etkileyebileceğini ve bunun sonucunda medya önyargısının ortaya çıkabileceğini vurgular.

Erkek egemenliği veya ataerkillik, erkeğin sosyal hayatta ekonomi, statü ve roller bakımından belirleyici olduğu, ailenin ve toplumun erkek üzerinden tanımlandığı bir düzen anlamına gelir. Bu kavram ayrıca BDSM uygulamalarında da kullanılır ve burada baskın partnerin erkek olduğu durumları ifade eder.

İhsan Sezal sosyoloji alanında akademisyen ve bilim insanı olarak tanınmaktadır. Sosyoloji konusundaki bazı çalışmaları şunlardır: - "Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar"; - "Şehirleşme"; - "Aile Nedir?"; - "Sosyoloji Yazıları"; - "Öncü Sosyologların Kaleminden Sosyoloji" (derleme). Ayrıca, İhsan Sezal'ın "Sosyoloji" adlı bir ders kitabının editörlüğünü yaptığı da belirtilmektedir.

Evet, İstanbul Üniversitesi'nde sosyoloji bölümü okunabilir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde yer alan Sosyoloji Bölümü, 1960'lı yıllarda kurulmuş olup, sosyal bilimler alanında eğitim vermektedir.

Mısır'da "yaz gelini" uygulaması kapsamında evlendirilen kızların 6-12 yaşları arasında olduğu belirtilmektedir.

Durkheim'ın metodolojisi, sosyal olayları anlamak ve açıklamak için geliştirdiği yaklaşım ve yöntemleri içerir. Temel bileşenleri şunlardır: 1. Sosyal Olgu Kavramı: Durkheim, sosyolojinin incelemesi gereken temel birim olarak "sosyal olgular" kavramını geliştirmiştir. 2. Nesnellik ve Tarafsızlık: Sosyolojik araştırmalarda nesnelliği ve tarafsızlığı vurgulamıştır. 3. Betimleyici ve İstatistiksel Yöntemler: Sosyal olguları incelemek için betimleyici ve istatistiksel yöntemler kullanmıştır. 4. Yapısal Fonksiyonalizm: Toplumsal yapıların ve kurumların işlevlerini, toplumsal düzenin sürdürülmesine katkı sağladığını vurgular. 5. Toplumsal Gerçeklik: Toplumsal gerçekliği, bireylerin düşünceleri ve eylemleriyle değil, toplumun kendisiyle açıklayarak, sosyal fenomenlerin altında yatan toplumsal koşulları ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. 6. Neden-sonuç İlişkileri: Sosyal olgular arasındaki neden-sonuç ilişkilerini belirlemek için çeşitli yöntemler geliştirmiştir.

Bir yerin beşeri yapısı, insan faaliyetleri ve yaşamıyla ilgili çeşitli faktörlerin değerlendirilmesiyle belirlenir. Bu faktörler şunlardır: 1. Sosyal Yapı: Nüfus yapısı, etnik gruplar, din, dil gibi demografik özellikler. 2. Ekonomik Faaliyetler: Tarım, sanayi, ticaret gibi ekonomik etkinliklerin yoğunluğu ve çeşitliliği. 3. Kültürel Unsurlar: Mimari yapılar, gelenekler, sanat, müzik gibi kültürel unsurlar. 4. Siyasal ve Yönetimsel Faktörler: Yerel yönetimler, yasalar ve politikalar. 5. Ulaşım Ağları: Bir yerin ulaşım olanakları, ticaret ve etkileşim açısından önemi. Bu unsurlar, genellikle coğrafya, sosyoloji, ekonomi ve kültürel çalışmalar gibi disiplinler tarafından incelenir.

David Graeber'in "Tırışkadan İşler" kitabı, kimseye faydası dokunmayan ve varlığıyla topluma zarar veren anlamsız işleri konu almaktadır. Graeber'e göre, toplumsal işlerin yarısından fazlası anlamsızdır ve bu durum, işin bireyin öz değerini belirlediği bir çalışma ahlakıyla birleştiğinde yıkıcı psikolojik etkiler yaratır. Kitapta, çalışanların işlerinin anlamsız ve zararlı olduğunu bilmelerine rağmen bunun aksini iddia ettikleri beş tür iş tanımlanmaktadır: 1. Emir eri: Üstlerin kendini önemli hissetmesi için yapılan işler. 2. İnfazcı: İşverenleri adına başkalarına zarar vermek veya onları aldatmak için hareket eden işler. 3. Yamacı: Kalıcı olarak düzeltilebilecek sorunları geçici olarak düzelten işler. 4. Kutucuk doldurucu: Sırf prosedür tamamlansın diye yapılan işler. 5. Gözetmen: Diğer insanlara anlamsız işler veren yöneticiler.

Andırın bölgesinde Kızık aşireti bulunmaktadır.

Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham tarafından 1785 yılında tasarlanmış bir hapishane modelidir. Bu modelde, merkezde tek bir gözlem kulesi bulunur ve bu kule, mahkûmların hücreleriyle çevrili bir yapının ortasında yer alır. Amaç, mahkûmların her an gözetlendiklerini hissetmelerini sağlamaktır.