SosyalTarih

Dr. Mehmet Öz'ün annesi Suna Öz, İstanbul doğumludur ve Çerkes kökenlidir, özellikle Şapsığ boyuna mensuptur.

Seyrantepe'nin eski hali ile ilgili şu bilgiler bulundu: 1950'ler. 1960'lar. Ayrıca, 1960'lı yılların başında Seyrantepe'nin de içinde bulunduğu 4. Levent, Seyrantepe ve Maslak bölgesini gösteren siyah beyaz bir fotoğraf Pinterest'te mevcuttur.

Şafak Türküsü'nde anne, çocuklarının cezaevinde olması ve görüş yasaklarından dolayı yaşadığı üzüntü ve hasret nedeniyle ağlamaktadır. Şiirde, annenin her şafak vaktinde nizamiyeye gelerek çocuklarını görme umuduyla beklediği, ancak bu umutlarının gerçekleşmediği anlatılmaktadır. Şafak Türküsü, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında cezaevinde olan Nevzat Çelik'in, annelerin yaşadığı acıları ve direnişi dile getirdiği önemli bir eserdir.

Çekçeklerin yasaklanmasının birkaç nedeni vardır: Halk sağlığına yönelik endişeler: İnsan gücüyle çalışan çekçeklerin kullanımı, çekçek işçilerinin refahına yönelik endişeler nedeniyle birçok ülkede yasaklanmış veya cesaretlendirilmiştir. Güvenlik sorunları: Çekçeklerle yapılan atık toplama faaliyetleri, özellikle kaçak göçmenlerin karıştığı olaylar nedeniyle güvenlik sorunlarına yol açabilmektedir. Yasal düzenlemeler: Bazı ülkelerde çekçeklerin kullanımı, yasal düzenlemelere tabi tutulmuş ve belirli izinler veya lisanslar gerektirmektedir.

Türk mutfağında kadının rolü şu şekilde özetlenebilir: Mutfak yönetimi: Türk toplum ve aile yapısında mutfağın ana sorumlusu ve planlayıcısı kadındır. Gıda üretimi: Kadınlar, gıda seçimi, üretimi, işlenmesi ve saklanmasına kadar olan tüm süreçlerde aktif rol oynar. Yemek yapma: Yemek pişirme, sofra adabını öğretme ve yemeği sunma gibi görevler kadına aittir. Geleneklerin devamı: Geçiş dönemlerindeki ritüellerin uygulayıcısı kadındır. Yenilikçilik: Kadınlar, mutfakta gelenekselci bir yaklaşım sergileyebilecekleri gibi yenilikçi girişimlerde de bulunabilirler. Ancak bu, erkeklerin mutfağa hiç girmediği veya kadına yardım etmediği anlamına gelmez.

19. yüzyıl Osmanlı tarihi için bazı kaynaklar: Arşiv belgeleri. Gazeteler. Kadı sicilleri. Salnameler. Seyahatname ve anı eserleri.

Osmanlı adalet anlayışı, toplumun her kesimine eşit şekilde adaleti dağıtmayı esas alır. Osmanlı müsamaha anlayışı ise, farklı dinlere mensup insanların inanç ve vicdan hürriyetlerini korumayı esas alır. Osmanlı adalet ve müsamaha anlayışının temelinde, Türk devlet geleneği ve İslam dinine bağlılık yatar.

Ülüş ve kut kavramları, tarih boyunca Türk devletlerinde önemli yer tutmuştur. Ülüş, "pay" veya "hisse" anlamına gelir ve Orta Asya'daki eski Türk devletlerinde ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaştırılması geleneğini ifade eder. Kut ise, "yönetme yetkisi" anlamına gelir ve Gök Tanrı tarafından kağana verildiğine inanılır. Bu kavramlar, Türk devletlerinde siyasi ve yönetimsel anlayışın temelini oluşturmuştur. Kut anlayışına göre, devlet hükümdar ve ailesinin ortak malı kabul edilir ve bu yetki kan yoluyla babadan oğula geçerdi.

1960-1980 yılları arasında Türk hikayesinde işlenen bazı konular: Toplumsal sorunlar: Gecekondu bölgelerinde yaşayan insanların sorunları, işçiler, Almanya'ya göç eden işçilerin yaşantıları, köyden kente göç, işsizlik. Bireysel temalar: Bireyin çevresiyle uyumsuzluğu, toplumla olan çatışması, yabancılaşma, yalnızlık, kuşak çatışması. Siyasi ve günlük olaylar: Dönemin siyasi olayları, toplumsal meseleler. Kadın sorunları: Kadınların sosyal ve kültürel hayatta yaşadığı zorluklar, cinsiyet rolleri, aile yapıları. Varoluşçuluk: Varoluşçuluk akımı hikayelerde etkili olmuştur. Bu dönemde yazarlar, modernizm ve postmodernizm akımlarıyla hikayeyi teknik ve anlatım olarak geliştirmişlerdir.

Evet, "Bütün Kızlar Adına" (I Am All Girls) filmi gerçek bir hikayeye dayanmaktadır. Film, 1994 yılında Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde altı genç kızı kaçırmaktan tutuklanan Gert de Jager'in itiraflarına ve sonrasında ortaya çıkan insan ticareti ağına odaklanmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde 300'den fazla Kızılderili yerleşim bölgesi bulunmaktadır. 2019 yılı verilerine göre ise toplam 326 Kızılderili Rezervasyon Bölgesi vardır.

Emiryakup Köyü'nün tarihi yaklaşık 150-160 yıl öncesine dayanmaktadır. Köy, 1853 yılında Kırım'dan göç eden Tatar toplulukları tarafından kurulmuştur. Özetle: - Kuruluş Yılı: 1853 - Tarih Süresi: Yaklaşık 150-160 yıl Bu bilgiler, köyün tarihi hakkında kesin bir bilgi sunmaktadır.

"Üç Hayat" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli hikayeleri ifade edebilir. Gertrude Stein'ın "Üç Hayat" adlı eseri, Bridgepoint kasabasında yaşayan ve işçi sınıfından olan üç kadının hayatını anlatır. Cafer Panahi'nin 2018 yapımı "Üç Hayat" (Se rokh) filmi, İran-Türkiye sınırında yaşayan ve oyuncu olma hayali kuran Marziyeh'in hikayesini konu alır. Film, toplumsal geleneklerin insanlar üzerindeki etkisini ve kadınların yazgısını ele alır.

Hititlerde adalet, güneşle sembolleştirilmiş, mülkiyet hakkı güvenceye alınmış ve medeni hukuk sistemi oluşturulmuştur ifadesi, Hitit hukuk sisteminin bazı özelliklerini yansıtmaktadır. Adalet ve Güneş: Hitit hukuk sistemi, adalet kavramını güneşle sembolleştirmemiştir. Ancak, Hitit kanunları, dönemin şartlarına göre oldukça insancıldır ve ölüm cezası yerine tazminat cezasını ön plana çıkarmıştır. Mülkiyet Hakkı: Hitit hukuk sistemi, mülkiyet haklarına büyük önem vermiştir. Toprak sahipliği, ekonomik gücün temelini oluşturduğu için, mülkiyetin düzenli bir şekilde miras yoluyla aktarılmasını sağlayan bir miras hukuku geliştirilmiştir. Medeni Hukuk: Hitit kanunları, aile kurumunu ve özellikle kadın haklarını koruyan maddeler içermektedir. İnsancıl Hukuk: Hitit kanunları, Mezopotamya kanunlarından etkilenmiş, ancak bunları kendi ihtiyaçlarına göre yorumlayarak ve düzenleyerek daha insancıl bir hukuk sistemi oluşturmuştur. Suç ve Ceza: Cinayet gibi ciddi suçlar dışında, pek çok suçun cezası tazminat olarak belirlenmiştir. Bu, "suçun şahsiliği" ilkesi doğrultusunda, kolektif ceza uygulamalarına karşı bir gelişme olarak kabul edilir. Ölüm cezasının az uygulanması, Hitit hukukunun en dikkat çekici özelliklerinden biridir. Ölüm cezası, genellikle tecavüz, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunma ve devlet otoritesine karşı gelme gibi çok ciddi suçlar için verilmiştir.

Cülûs bahşişi, 21 Ocak 1774 tarihinde tahta çıkan Osmanlı Devleti'nin 27. padişahı I. Abdülhamid tarafından kaldırılmıştır.

Osmanlı'da ilk resmi genelev, 2021 yılının Aralık ayında kapatıldı. Genelevlerin kapatılma nedeni hakkında herhangi bir bilgi verilmemiştir. Beyoğlu Belediye Başkanı, kapatılan genelevlerin bulunduğu yapıların kültür ve sanat merkezi olarak düzenleneceğini duyurmuştur.

Avarız, Osmanlı Devleti'nde önceleri yalnızca olağanüstü hallerde, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergiye verilen isimdir. Avarız vergisinin bazı özellikleri: Kimlerden alınırdı: Müslüman ve gayrimüslim ayırt edilmeksizin tüm Osmanlı tebaasından alınırdı. Ne zaman toplanırdı: Genellikle savaş zamanlarında ihtiyaç duyulduğunda toplanırdı. Nasıl toplanırdı: Nakit, aynî (ürün olarak) veya hizmet şeklinde toplanırdı. Vergi birimi: Avarız hanesi adı verilen ve 3, 5, 7, 10 veya 15 haneden oluşan bir birim üzerinden toplanırdı.

1 Mayıs İşçi Bayramı, İngilizce'de "May Day" olarak adlandırılır.

Evet, 1935'ten 1945'e kadar aileler çocuklarına bakmakta zorluk çekiyordu. Bu dönemde Türkiye'de II. Dünya Savaşı'nın etkisiyle ekonomik kriz, boşanma oranlarının artması ve aile kurumunun zayıflaması gibi sorunlar yaşanıyordu. Ekonomik kriz: Düşük gelirli aileler, geçimlerini sağlamak için çocuklarını çalışmaya göndermek zorunda kalıyordu. Boşanma oranlarının artması: Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar yüksek boşanma oranları görüldü, bu da birçok çocuğu tek başına büyüyen annelerle baş başa bıraktı. Aile kurumunun zayıflaması: Ekonomik zorluklar ve diğer sebepler, çocukların terk edilmesine ve kimsesiz sokak çocuklarının artmasına yol açtı.

Ethel & Ernest, Raymond Briggs'in kendi aile hayatını anlattığı aynı adlı grafik romanından uyarlanan 2016 yapımı bir İngiliz animasyon filmidir. Film, 1920'lerden 1970'lere kadar Ethel ve Ernest Briggs'in evlilik hayatlarını ve bu süreçte karşılaştıkları zorlukları anlatıyor. Hikaye, Ethel ve Ernest'in tanışıp evlenmeleriyle başlıyor. Film, II. Dünya Savaşı sırasında Ernest'in gönüllü itfaiyeci olarak görev yapmasını ve Ethel'in ev cephesinde yaşadığı zorlukları işliyor. Raymond'ın sanat eğitimi alması ve bohem yaşam tarzı, ebeveynler için endişe kaynağı oluyor. Film, Ethel ve Ernest'in hayatlarını yansıtarak, sıradan insanların yaşadığı zorlukları ve bu süreçte gelişen sevgi dolu ilişkiyi anlatıyor.