Sendromlar

Sahtekarlık sendromu, bir meslek değil, psikolojik bir fenomendir ve genellikle başarıya ulaşmış veya yetenekli kişilerde görülür. Meslek hayatı üzerindeki etkileri arasında, kişinin sorumluluk almaktan kaçınması, kendini sınırlaması, başarısızlık korkusu nedeniyle terfi istemekten çekinmesi ve iş tatminsizliği yer alır. Bu durumla başa çıkmak için, danışmanlık veya terapi gibi destekleyici yöntemler ve olumlu iç konuşma gibi stratejiler önerilir.

Stockholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiye karşı duygusal bağ geliştirmesi ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur. Bu sendrom, 1973 yılında Stockholm'de gerçekleşen bir banka soygunu sırasında rehinelerden birinin soyguncularla empati ve duygusal bağ kurmasıyla adlandırılmıştır. Stockholm sendromunun belirtileri arasında: - kendini rehin alan kişiye bağlılık ya da duygu besleme; - güç kaybı hissetmek; - kendini rehin alan kişiye yardımda bulunmak; - kurtarıcılara karşı sinirlilik hali ve güven duygusunun olmaması; - sürekli gergin bir hal içinde olmak; - endişe, kabus görme, uyku problemleri; - depresyon hali. Tedavi için psikolojik yardım ve terapi yöntemleri önerilir, ileri derece vakalar için ilaç tedavisi de mümkündür.

"Çılgın kadın sendromu" ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Örselenmiş Kadın Sendromu: Bu sendrom, psikolojik, fiziksel ve cinsel tacize uğrayan kadınların şiddet döngüsünden çıkamadıkları ve öğrenilmiş çaresizliğe maruz kaldıkları durumu ifade eder. 2. Süper Kadın Sendromu: Modern çağın kadınlarının, iş hayatında başarılı, aile içinde fedakâr ve sosyal çevrede aktif olma beklentileriyle karşı karşıya kalmaları sonucu yaşadıkları tükenmişlik durumunu tanımlar.

Dressler sendromu ve DRESS sendromu olmak üzere iki farklı sendrom bulunmaktadır: 1. Dressler Sendromu: Kalbin hasar görmesi sonucu kalbin etrafındaki kesenin (perikard) iltihaplanması durumudur. 2. DRESS Sendromu: İlaçlara bağlı gelişen ciddi bir alerjik reaksiyondur.

Modern zaman sendromları arasında şunlar bulunmaktadır: 1. Dağınık Beyin Sendromu: İş yerinde mükemmel olma ve birden fazla işi aynı anda yapma çabasının yarattığı stresle ortaya çıkar. 2. Cahil Cesareti Sendromu (Dunning-Kruger): Kişinin kendi bilgi ve yeteneklerini olduğundan fazla değerlendirmesi. 3. Hayalet Titreşim Sendromu: Sosyal medya bildirimlerinin beyinde yarattığı dopamin bağımlılığından kaynaklanan, telefon titreşimi hissi. 4. Kaliforniya Sendromu: Sınırsız tüketim, eğlence ve zevk düşkünlüğü, benmerkezcilik ve yalnızlık gibi belirtilerle karakterizedir. 5. Tükenmişlik Sendromu: Kronik yorgunluk, enerji kaybı ve tatminsizlik hissiyle kendini gösterir. 6. Pazartesi Sendromu: Haftanın ilk iş gününe karşı duyulan stres ve isteksizlik. 7. Süper Ebeveynlik Sendromu: Ebeveynlerin çocuklarını aşırı mükemmeliyetçilikle yetiştirme çabası.

Stockholm sendromu, genellikle uzun süreli kaçırılma, duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz kalma gibi travmatik durumlar sonucunda ortaya çıkar. Bu sendromun nedenleri arasında şunlar da yer alır: Güçsüzlük hissi: Zorlu koşullar altında kişi kendini güçsüz ve kontrolsüz hisseder. Hayati ihtiyaçların karşılanması: Alıkoyan kişi tarafından temel ihtiyaçların karşılanması, mağdurda ona karşı bir bağlılık oluşturabilir. Empati geliştirme: Mağdur, alıkoyan kişinin motivasyonlarını anlamaya çalışarak empati geliştirir. Dış tehlike algısı: Çevredeki diğer kişilerin tehlike algısı yaratmaya başlaması, mağdurun alıkoyan kişiye daha fazla güvenmesine neden olabilir. Değişken davranışlar: Alıkoyan kişinin değişken davranışları, mağdurda belirsizlik ve bağımlılık hissi yaratır. Stockholm sendromu, bir psikolojik savunma mekanizması olarak değerlendirilir ve profesyonel yardım ile tedavi edilebilir.

Yaşlı bir kadının sarhoş olmasının nedeni, "auto brewery" olarak adlandırılan, vücudun kendi kendine alkol üretme sendromu olabilir. Ayrıca, kadınların erkeklere göre daha çabuk sarhoş olmasının nedenleri arasında vücut ölçüleri, su oranı ve karaciğerdeki alkol metabolize eden enzimlerin seviyesi gibi faktörler de bulunmaktadır.

Katı Kişi Sendromu (KİS), omurilik ve beyin bölgesindeki aksaklıklardan kaynaklanan, kas spazmları ve sertleşmeyle karakterize nadir görülen bir rahatsızlıktır. Belirtileri arasında vücudun bazı bölgelerinde sertleşme veya uzun süren ağrı, ani ve bilinen bir sebep olmadan meydana gelen ağrılar, denge kaybı, kol ve bacak gibi vücudun çeşitli bölümlerini hareket ettirmekte zorlanma yer alır. KİS'in nedenleri arasında bağışıklık sisteminin sağlıklı hücrelere saldırması ve GABA eksikliği bulunur. Tedavisi ise ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri ve bireysel terapi gibi yöntemlerle semptomların hafifletilmesini içerir. KİS, ölümcül bir hastalık değildir ancak belirtileri nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

ABCD sendromu, nadir görülen bir genetik bozukluktur ve dört ana semptom ile karakterizedir: Albinism (Albinizm), Black lock (Koyu saç tutamı), Cell migration disorder of the neurocytes of the gut (Bağırsak nöronlarının hücre göç bozukluğu) ve Deafness (Sağırlık). Nedenleri: SNAI2 genindeki mutasyonlardan kaynaklanır ve bu gen, embriyonik gelişim sırasında hücrelerin göçünden ve farklılaşmasından sorumlu olan bir protein kodlar. Teşhis: Fiziksel muayene, genetik testler, göz ve işitme testleri ile konulur. Tedavi: Spesifik bir tedavisi yoktur, ancak semptomların yönetimi için fiziksel terapi, konuşma terapisi, işitme cihazları ve cerrahi müdahaleler gibi yöntemler kullanılır.

Sjögren sendromunun en tehlikeli komplikasyonu gözlerde yara oluşması ve bunun sonucunda körlük riskidir. Diğer ciddi komplikasyonlar arasında: Diş çürükleri. Böbrek ve karaciğer sorunları. Lenf nodu kanseri (lenfoma). Periferik nöropati.

Trokanterik bursit ve trokanter majör sendromu farklı durumlardır. Trokanterik bursit, kalçanın dış yan tarafında, uyluk kemiğinin trokanter major denilen çıkıntısı üzerinde bulunan bursanın iltihaplanmasıdır. Trokanter majör sendromu ise, kalçanın dış yanında şiddetli ağrı ve yürüme zorluğu ile karakterize bir durumdur ve bu ağrının sebepleri arasında trokanterik bursit de yer alabilir.

Patricia Hearst sendromu, Stockholm sendromu olarak da bilinir ve rehine veya mağdur kişinin kendisini esir alan kişiye karşı duygusal bir bağ geliştirmesi durumunu ifade eder. Bu sendrom, ilk olarak 1973 yılında Stockholm'de gerçekleşen bir banka soygunu olayından sonra tanımlanmıştır. Patricia Hearst vakası, bu sendromun popülerleşmesine katkıda bulunmuştur.

Bainbridge-Ropers sendromu (BRPS), ilk olarak 2013 yılında tanımlanan nadir bir genetik gelişim bozukluğudur. Özellikleri: - Gen Mutasyonu: ASXL3 genindeki mutasyonlardan kaynaklanır. - Belirtiler: Entelektüel yetersizlik, gelişimsel gecikme, konuşma zorlukları, düşük kas tonu, beslenme sorunları ve nöbetler gibi çeşitli semptomlar içerir. - Yüz Özellikleri: Gözlerde şaşılık, geniş aralıklı gözler, aşağı eğimli gözler ve ince kaşlar gibi ayırt edici yüz özellikleri vardır. Teşhis: Klinik genetik uzmanıyla yapılan değerlendirme ve genetik testler ile konur. Tedavi: Semptomları yönetmeye yönelik olup, fizik tedavi, konuşma terapisi, özel eğitim ve gerekli durumlarda ilaç tedavisi gibi yöntemleri içerir.

Kompartman sendromu, kas ve sinirleri içeren belirli bir alanda doku basıncının artması sonucu gelişen patolojik bir durumdur. İki ana tipi vardır: 1. Akut kompartman sendromu: Genellikle kırıklar ve ezici tarz yaralanmalar gibi ciddi doku travmalarından sonra ortaya çıkar ve acil cerrahi müdahale gerektirir. 2. Kronik kompartman sendromu: Aşırı fiziksel aktiviteye bağlı yüklenme veya mikrotravmalar sonucu görülür. Belirtileri arasında ağrı, şişlik, uyuşma, kas zayıflığı ve ciltte renk değişiklikleri bulunur. Tedavisi, basınç artışını azaltmak ve kan dolaşımını geri sağlamak amacıyla yapılan cerrahi müdahaleleri içerir.

Üniform sendromu ifadesi, belgelerde veya tıbbi literatürde tanımlanmamış bir terimdir. Ancak, benzer anlamlara sahip bazı sendromlar şunlardır: 1. Tükenmişlik (Burnout) Sendromu: Uzun süreli stres ve aşırı çalışma sonucu oluşan duygusal, zihinsel ve fiziksel yorgunluk durumudur. 2. Omuz Sıkışma (Impingement) Sendromu: Omuz eklemindeki dokuların sıkışması sonucu oluşan, genellikle ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açan bir durumdur. 3. Ulnar Oluk (Kubital Tünel) Sendromu: Dirseğin iç tarafından geçen ulnar sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkan, el ve parmaklarda uyuşma, karıncalanma ve ağrı ile karakterize bir hastalıktır.

Rotor ve Dubin-Johnson sendromları arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Konjugasyon Seviyesi: Rotor sendromu, hem konjuge hem de konjuge olmayan bilirubinin arttığı karışık hiperbilirubinemiye neden olurken, Dubin-Johnson sendromu sadece konjuge bilirubinin arttığı bir durumdur. 2. Karaciğer Pigmentasyonu: Dubin-Johnson sendromunda karaciğer melanin benzeri pigmentlerle koyu renklenirken, Rotor sendromunda karaciğer histolojik olarak normaldir. 3. İdrar Koproporfirin Seviyeleri: Rotor sendromunda idrar koproporfirin seviyeleri belirgin şekilde yükselirken, Dubin-Johnson sendromunda bu seviyeler normaldir. 4. Tedavi: Her iki sendrom da benign olup, tedavi gerektirmez; ancak Rotor sendromu bazen choleretik ajanlarla tedavi edilebilir.

Tehlikeli sendromlar arasında şunlar bulunmaktadır: 1. Metabolik Sendrom: Kalp krizi, felç ve şeker hastalığı riskini artıran risk faktörlerinin bir arada bulunması durumudur. 2. Huntington Hastalığı: Genetik geçişli olup, beyin hücrelerini etkileyerek istemsiz kas hareketleri, unutkanlık ve duygusal dengesizliklere yol açar. 3. Takayasu Arteriti: Büyük atardamarları etkileyen ve damar duvarlarının iltihaplanmasına neden olan nadir bir vasküler hastalıktır. 4. Ehlers-Danlos Sendromu: Bağ dokularını etkileyen genetik bir bozukluk olup, eklem hipermobilitesi ve cilt elastikiyetinde artışa neden olur. 5. Alice Harikalar Diyarında Sendromu: Çevredeki nesnelerin olduğundan farklı algılanmasına neden olan nadir bir nörolojik bozukluktur.

Tamamlanmamış işler sendromu, Zigarnik Sendromu olarak da bilinir, Rus psikolog ve psikiyatr Bluma Zigarnik tarafından 1920’li yıllarda bulunan bir kavramdır. Bu sendrom, tamamlanmamış işlerin tamamlanmış işlere göre daha kolay hatırlanması ve zihinde daha çok yer tutması durumunu ifade eder. Günlük hayatta bu sendromun örnekleri arasında yarım kalan bir kitap, bitirilmeyen bir proje, sonuçlanmayan bir ilişki, izlenmeyen bir dizi veya ertelenen bir iş yer alabilir. Sendromdan kurtulmanın yolu, yarım kalan işleri tamamlamak ve zihni boşaltmaktır.

Horner sendromu, tıpta sempatik sinir sisteminin bir kısmının hasar görmesi sonucu ortaya çıkan bir nörolojik bozukluk olarak tanımlanır. Bu sendrom, göz ve yüz bölgesinde belirgin semptomlarla kendini gösterir ve genellikle tek taraflı olarak ortaya çıkar. Horner sendromunun bazı belirtileri: - Göz kapağının düşmesi (pitozis); - Göz bebeğinin küçülmesi (miyozis); - Yüzün etkilenen tarafında terlemenin azalması veya tamamen kaybolması (anhidroz); - Gözün içeriye doğru çekilmesi (enoftalmi). Horner sendromunun nedenleri arasında inme, tümör, omurilik yaralanması, doğumsal anomaliler ve ilaçlar yer alabilir. Tedavi, altta yatan nedenin belirlenmesine ve bu nedenin ortadan kaldırılmasına dayanır.

Karanlık Oda Sendromu ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Quasimodo Sendromu (Dismorfik Bozukluk): Bu sendrom, kişinin kendi bedeninde var olmayan kusurları algılaması ve bu kusurları takıntılı hale getirmesi ile karakterizedir. 2. Öteki Oda Sendromu: Psikanalist Ronald Britton tarafından ortaya atılan bu kavram, çocuğun karar verme mekanizmasının ebeveyn etkisi ile dış merkeze kayması durumunu ifade eder.