Roman

Victor Hugo'nun "Bir İdam Mahkûmunun Son Günü" adlı eseri, idam cezasının kaldırılması gerektiğini anlatmak istemektedir. Roman, bir idam mahkûmunun yargılanma sürecinden infaz anına kadar yaşadıklarını günlük tarzında anlatarak, ölüm cezasının insanlık dışı yönünü gözler önüne serer. Ayrıca, romanda mahkûmun iç dünyası ve yaşadığı duygusal zorluklar da işlenir.

Serenad romanı gerçek bir hikaye değildir, tamamen kurgusal bir eserdir.

Jane Eyre romanı, farklı sınıftan iki kişi arasındaki aşkı konu alır. Romanın ana hatları: - Jane Eyre, küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, dayısının yanında iyi bir hayat sürerken onun ölümünden sonra kötü kalpli yengesi Bayan Reed'in zulmüne maruz kalır. - Jane, kitap okumayı çok sever ve bir gün erkek kuzeninin kitaplığından bir kitap okurken yakalanarak cezalandırılır. - Yengesi tarafından dayısının eski odasına kapatılan Jane, burada dayısının silüetini görerek bayılır ve yatılı okula gönderilir. - Okulda altı yıl öğrencilik ve iki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, yeni bir şeyler denemek ister ve Thornfield'deki bir iş ilanına başvurur. - Orada evin sahibi Mr. Rochester ile tanışır ve ona aşık olur. - Ancak düğün günü, Rochester'ın zaten evli olduğu ortaya çıkar ve Jane evi terk eder. - Birkaç gün boyunca aç ve susuz kalan Jane, bir ev görür ve oraya girdiğinde hayatı tamamen değişir. - Sonunda Rochester'ın yanına geri döner ve onunla evlenir. Roman, toplumda yaşanan dini baskı, sınıf ayrımı ve erkek üstünlüğünü gerçekçi bir biçimde yansıtır.

"Zorba" kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Zorbalık bağlamında: Zorba, başkalarına karşı fiziksel veya psikolojik olarak düşmanlık sergileyen, güç kullanarak başkalarını baskı altına alan kişi anlamına gelir. 2. Nikos Kazancakis'in romanı bağlamında: "Zorba" adlı roman, hayattan bıkmış bir yazarın, Yunanistan'ın Girit adasına gelerek orta yaşlı bir Yunanlı olan Alexis Zorba ile tanışmasını ve onun hayat felsefesinden etkilenmesini anlatır.

Jose Saramago'nun "Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş" adlı eseri, ölümün ortadan kalkmasının ardından yaşanan olayları anlatır. Adı bilinmeyen bir ülkede, evrenin var oluşundan beri ilk kez kimse ölmez. Hükümet, Tanrı'nın bu ülkeye ölümsüzlük bahşettiğini ve bunun herhangi bir olumsuzluğa sebep olmasına izin vermeyeceğini açıklar. Saramago, eserinde ölüm ve ölümsüzlük karşısında insanın ahlaki çöküşünü ve çelişkili tepkilerini ele alır.

"Kırık İnci" romanı, Ceren Melek tarafından yazılmış olup, sosyetik güzel İnci Altınsoy'un hayatını konu almaktadır. Kitapta anlatılan ana olaylar şu şekildedir: - İnci, yaşadığı trajik kayıplar sonrası hayatının altüst oluşunu yaşar ve kendini miras oyunları, ihanetler ve entrikaların ortasında bulur. - Bu süreçte, geçmişteki koruması Kılıç ile yolları tekrar kesişir ve Kılıç, İnci'nin en büyük destekçisi olur. - Sırlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar ve İnci, öğrendiği gerçeklerle yaşamayı başarmak zorunda kalır. Roman, aşk, ihanet, intikam ve aile bağları temalarını işlemektedir.

"Sokak Nöbetçileri 1" romanı, Aslı Arslan tarafından yazılmış ve gençlik, aksiyon ve macera türlerinde bir hikayedir. Konusu, sıradan bir hayat yaşayan gençlerin, beklenmedik olaylar sonucu kendilerini gizemli ve tehlikeli bir maceranın içinde bulmalarını anlatır. Gençler, bu süreçte hem kendi korkularıyla yüzleşir hem de dayanışma, dostluk ve cesaret gibi temaları işlerler.

Jack London'ın en çok okunan kitabı "Martin Eden" olarak kabul edilmektedir.

"A Thousand Suns" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli hikayeleri ifade edebilir. İşte bazıları: Khaled Hosseini'nin Romanı: "A Thousand Splendid Suns", Afganistan'da kadın olmanın zorluklarını, baba-kız ilişkisini ve savaşın insanlar üzerindeki etkilerini anlatır. Criminal Minds Bölümü: "A Thousand Suns", 151 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir uçak kazasını araştıran Davranış Analiz Bilimi ekibinin hikayesini işler. Bilim-Kurgu Antolojisi: A Thousand Suns, Blackmilk Studio tarafından geliştirilen ve farklı yönetmenler tarafından yönetilen bir bilim-kurgu kısa film serisidir.

Hayır, asansör konusu gerçek bir hikaye değildir. Asansör, Beyza Alkoç tarafından yazılmış, romantik komedi türünde kurgusal bir romandır.

"Ruh Adam" romanı, Hüseyin Nihal Atsız tarafından yazılmış olup, iki farklı kurguyu bir arada işler. İlk kurgu, bir Uygur masalını anlatır ve bu masalda, Yüzbaşı Burkay'ın evli olmasına rağmen başka bir kadına âşık olması ve bu aşkın onu nasıl bir ıstıraba sürüklediği anlatılır. İkinci kurgu ise Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, Cumhuriyet rejimine bağlı olarak şekillendirilen yeni Türk ordusunu yetersiz bulan ve idealist bir yapıya sahip olan Yüzbaşı Selim Pusat'ın, Güntülü'ye duyduğu aşkın kendisini nasıl tükettiğini konu alır. Romanda ayrıca reenkarnasyon, aşk çıkmazı, akıl ve kalp çatışması, kader, çaresizlik, şeref, tarih, şiir ve edebiyat gibi temalar da işlenir.

"Yandım Ali" iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. Sinema Filmi: "Son Osmanlı Yandım Ali" adlı film, Suat Yalaz'ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanmıştır. 2. Roman: Fakir Baykurt'un "Yandım Ali" adlı romanı, Tahir'in babasının bostanında bekçilik yaparken askerden dönen Yandım Ali ile tanışmasını ve aralarındaki arkadaşlığı konu alır.

Tol, Murat Uyurkulak'ın 2002 yılında yayımlanan ilk romanıdır ve bir intikam anlatısı olarak tanımlanmaktadır. Roman, 12 Eylül darbesinin ardından geçen olayları ve bu darbenin toplumsal kesimlere olan etkilerini ele almaktadır. Konu özeti: Ayyaş bir şair ile hayattan vazgeçmiş ama son noktayı koyamayan genç bir musahhihin Diyarbakır'a yaptıkları tren yolculuğu sırasında yaşadıkları anlatılmaktadır.

"Sold to the Possessive" ifadesi, mafya temalı bir romanın konusunu anlatmaktadır. Romanın özeti: - Jane'in babası, mafya lideri Xavier'den bir milyon dolar borç alır ve bu borcu ödeyemez. - Xavier, parayı geri almak için Jane'in babasının lokantasına gelir ve Jane'i görür. - Xavier, Jane'in babasına zarar verdikten sonra onu esir alarak yanına götürür ve üç kural koyar. - Jane, Xavier'in karanlık dünyasını ve mafyanın sırlarını öğrenir. - Şimdi Jane, kalbine karşı savaşarak ya Xavier'e karşı gelmeye ya da onunla birlikte olmaya karar vermelidir.

"Demir Köprü" konusu iki farklı bağlamda ele alınabilir: 1. Tarihi Demir Köprü: Muğla'nın Yatağan ilçesi ile Aydın'ın Çine ilçesi arasında bulunan ve 1919 yılında İtalyanlar tarafından sevkiyat amacıyla yapılan tarihi demir köprü, 2008 yılında çökmüştür. 2. Roman: Kamuran Şipal'in "Demir Köprü" adlı romanı, annesinin ölümü üzerine memleketine gitmek üzere yola çıkan bir kişinin uçak yolculuğu sırasında geçmişe ve çocukluğuna dair anımsamaları üzerine kurulmuştur.

Tatar Çölü, Dino Buzzati'nin 1940 yılında yayımlanan romanı, birkaç önemli nedenden dolayı önemlidir: 1. Tabiiyet ve Rutin: Roman, rutin ilişkileri ve tabi olma halini irdeler. 2. Varoluşsal Temalar: Eser, insanın varoluşsal sancılarını, hayallerin peşinde koşarken hissettiği yabancılaşmayı ve zamanın anlamını sorgulamasını işler. 3. Kafkaesk Anlatım: Buzzati'nin Kafkaesk anlatım tarzı ve Tolstoyvari ahlaki önermeleri, romanı dikkat çekici kılar. 4. Etkileyici Edebiyat: "Tatar Çölü", edebiyatta Beckett, Camus ve Kafka'nın başlattığı varoluşsal sorgulamaya karmaşık bir boyut katan zengin bir anlatı olarak değerlendirilir.

Ahmet Ümit, "İstanbul Hatırası" adlı romanında İstanbul'un yedi tepesine yerleştirilen cinayetlerle Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden izler taşıyan tarihi bir kurgu sunmaktadır. Roman, İstanbul'un tarihi ve polisiye bir maceranın birleşimi olarak yazılmıştır.

"Bülbül Kapanı 1" romanı 32 bölümden oluşmaktadır.

"Göremediğimiz Tüm Işıklar" romanı, II. Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Fransa'da yolları kesişen Marie-Laure adlı kör bir Fransız kız ile Werner adlı yetim bir Alman çocuğun hikayesini anlatır. Eser, savaşın yıkıcı etkilerini ve farklı geçmişlere sahip insanların hayatlarını nasıl etkilediğini vurgular.

AD 69, Gwyn Morgan tarafından yazılmış bir e-kitap olup, The Year of Four Emperors olarak da bilinir. Eserin yazarı: Gwyn Morgan. Yayınevi: Oxford University Press.