Patoloji

Patolojide "klinik korelasyon" için örnek, bir biyopsi sonucunun, hastanın klinik bulguları (yaş, cinsiyet, lezyonun lokalizasyonu, güneş maruziyeti öyküsü vb.) ile birlikte değerlendirilmesi anlamına gelir. Örneğin, bir meme ultrasonografisinde şüpheli bir kitle tespit edildiğinde, radyolog "histopatolojik korelasyon önerilir" notunu düşebilir. Klinik korelasyon, doğru teşhis ve tedavi için farklı veri kaynaklarının bir arada değerlendirilmesini sağlar.

Mikroskopta fiksasyon işlemi, doku örneklerinin stabil hale getirilerek mikroskop altında incelenebilmesini sağlar. İşte genel adımlar: 1. Fiksatif Seçimi: Doku türüne ve inceleme amacına göre uygun fiksatif (örneğin, formaldehit) seçilir. 2. Doku Yıkama: Doku, fiksatif solüsyonunda belirli bir süre bekletildikten sonra yıkanır. 3. Doku Emme: Fiksatifin doku içinde homojen bir şekilde dağılması için doku, fiksatif içinde bekletilir. 4. Parafinle İnfiltrasyon: Doku, erimiş parafin içinde bekletilir ve ardından parafinle doldurulur. 5. Mikroskopik İnceleme: Fiksasyon işlemi tamamlandığında, doku mikroskop altında incelenmek üzere ince kesitler halinde hazırlanır ve boyanır.

Patoloji laboratuvarında yapılan işlemler şunlardır: 1. Örnek Alımı: Biyopsi, ameliyat veya sıvı aspirasyonu ile alınan örneklerin toplanması. 2. Hazırlık Süreci: Örneklerin laboratuvarda işlenmesi, dondurulması, doku takibine alınması ve sıvıların yayma preparatlar haline getirilmesi. 3. Mikroskopik İnceleme: Patolog tarafından örneğin mikroskop altında incelenmesi ve bulguların kaydedilmesi. 4. Rapor Hazırlama: Patologun inceleme sonuçlarını yorumlayarak raporu yazması. Ayrıca, patoloji laboratuvarında moleküler testler, immünohistokimya ve frozen kesit incelemeleri gibi özel testler de yapılabilir.

Plevral sıvıda sitoloji, aşağıdaki durumlarda pozitif olabilir: 1. Malign plevral efüzyonlar: Sitolojik inceleme, malign hücrelerin varlığını tespit etmede %57-62 oranında tanı koydurucudur. 2. Adenokarsinomlar: Tüm adenokarsinomlar sitoloji ile tanı alır. 3. Tüberküloz plörezi: Plevral sıvıda adenozin deaminaz (ADA) düzeyi >50 U/L ise, olgunun büyük bir olasılıkla tüberküloz olduğu söylenebilir. Ayrıca, sitoloji pozitifliği, patoloğun tecrübesine, tümörün yaygınlığına ve incelemenin üç kez tekrarlanmasına bağlı olarak artar.

Pleomorfik adenomun histopatolojik özellikleri şunlardır: 1. Morfolojik Çeşitlilik: Histolojik olarak oldukça değişkendir ve tek tek tümörler içinde bile görünüş olarak farklılık gösterir. 2. İki Fazlı Yapı: Klasik olarak poligonal epitel ve iğ şeklinde miyoepitelyal hücrelerden oluşan değişken bir arka plan stroması ile karakterizedir. 3. Epitel Elemanları: Kanal benzeri yapılar, tabakalar, kümeler ve iç içe geçen şeritler halinde düzenlenebilir ve poligonal, iğ veya yıldız şeklindeki hücrelerden oluşur. 4. Ekstrasellüler Matriks: Mukoid, miksoid, kıkırdaklı veya hiyalin olabilir. 5. Psödokapsül: Tümör, çeşitli kalınlıklarda fibröz bir psödokapsül ile çevrilidir. 6. Kromozomal Translokasyonlar: Genellikle 3 ve 8 numaralı kromozomlar arasında karakteristik kromozomal translokasyonlar gösterir.

"Olguya ait patolojiler bulgular kısmında belirtilmiş olup, klinik, fizik muayene ve laboratuvar verileri ile birlikte korelasyonu önerilir" ifadesi, hastanın durumunun daha doğru değerlendirilmesi ve tanı konulması için klinik bulguların, fizik muayene sonuçlarının ve laboratuvar testlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade eder.

Tıpta "yumru" terimi, nod olarak da bilinir ve genellikle bağ dokularda oluşan kötü huylu habis tümörleri ifade eder.

Ceset, uygun koşullarda ve iklim şartlarına bağlı olarak ortalama 4 yıl içinde iskeletleşir. Ancak, tundra gibi soğuk iklimlerde bu süreç süresiz olarak uzayabilir, çünkü düşük sıcaklıklarda ceset donar ve çürümeden yüzyıllar boyunca sağlam kalabilir.

TPD, iki farklı meslek odasına atıfta bulunabilir: 1. Türk Patoloji Derneği (TPD), patologlar için bir meslek derneğidir ve 13 Mayıs 1966'da İstanbul'da kurulmuştur. 2. Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD), psikiyatristler için bir meslek örgütüdür ve 17 Haziran 1995'te Ankara'da kurulmuştur.

Tıpta kavite ve kist kavramları farklı anlamlar taşır. Kavite, akciğer dokusunda oluşan, hava dolu boşluk olarak tanımlanır ve genellikle enfeksiyonlar, tüberküloz veya tümörler gibi nedenlerle ortaya çıkar. Kist ise, vücudun farklı doku ve organlarında meydana gelen, içi sıvı, yarı katı veya hava dolu kese benzeri bir oluşumdur.

Parazitlerin kist formu, genellikle hayvanların karaciğer ve akciğerlerinde bulunur. Diğer olası yerler: - kalp; - dalak; - böbrek; - lenf yumruları; - kemik dokusu.

Livor ve rigor mortis ölümden sonra farklı zaman dilimlerinde oluşur: 1. Livor Mortis: Ölümden 2-4 saat sonra başlar ve 12 saatte belirgin hale gelir. 2. Rigor Mortis: Ölümden 8-36 saat sonra ortaya çıkar ve 24-36 saat içinde kaybolur.

Patolog ve patolojik anatomist terimleri genellikle aynı mesleği ifade eder: hastalıkların neden olduğu organ ve dokulardaki yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri inceleyen uzman. Patolojik anatomi ise bu incelemelerin yapıldığı tıbbi uzmanlık alanını ifade eder.

Kazeifiye olmayan granülom, granülomun merkezinde nekroz geçirmiş bir yapının bulunmadığı granülom türünü ifade eder. Bu tür granülomlar, sarkoidoz, Crohn hastalığı ve yabancı cisim reaksiyonları gibi durumlarda ortaya çıkar.

Domateslerde kısmi solgunluk yapan ve meyveleri üzerinde kuş gözü simptomları oluşturan bakteri Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis'tir.

Sudan Black B (SBB) pozitif ifadesi, hücrelerde lipidlerin varlığını gösterir. Bu, özellikle miyelositik hücrelerde azurofilik ve ikincil granüllerde ve monositik hücrelerde lizozomal granüllerde geçerlidir. SBB testi, akut miyeloid lösemiyi (AML) akut lenfoid lösemiden (ALL) ayırt etmek ve histoloji ve sitolojide lipidleri boyamak için kullanılır.

Fokal patolojik aktivite birikimi ifadesi, belirli bir bölgede normalden daha fazla aktivite veya anormallik olduğunu ifade eder. Bu terim, farklı tıbbi bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir: - Nörolojik bağlamda: Elektroensefalografi (EEG) gibi testlerde, belirli bir beyin bölgesinde normalden fazla elektriksel aktivite tespit edildiğinde kullanılır. - Görüntüleme tekniklerinde: Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya pozisyon emisyon tomografisi (PET) gibi incelemelerde, belirli bir dokuda veya organda anormal derecede yüksek metabolik veya fonksiyonel aktivite tespit edildiğinde kullanılır. - Onkolojik bağlamda: Kanser araştırmalarında veya kanser hastalarının takiplerinde, bir tümörün veya metastazın varlığını gösterebilir.

Hemanjiom ile uyumlu lezyon, hemanjiomların benzer özelliklerini taşıyan ancak farklı klinik ve histopatolojik özellikler gösteren lezyonları ifade eder. Bu tür lezyonlar, hemanjiomların tanı ve tedavi süreçlerinde dikkate alınması gereken önemli unsurlar arasında yer alır.

Tuba uterina tümörlerinde ısı artefaktı, koter veya laser enerjili cerrahi araçlar gibi ısıya maruz kalma sonucu dokuda meydana gelen değişikliklerdir. Bu değişiklikler şunları içerir: - Çekirdek ve sitoplazmanın koyu boyanması. - Çekirdeklerin iğ şeklini alması ve palizatik dizilim göstermesi. - Hücrelerde elektrik akımı yönünde uzama artefaktı. - Epitel tabakasının bazal membrandan ayrılması. - Yumuşak dokuların opak ve amorföz görünüm alması. Isı artefaktı, tümör tanısını ve sınıflamasını etkileyebilir, ayrıca cerrahi sınırların değerlendirilmesini zorlaştırabilir.

Prerenal ve intrarenal böbrek yetmezliği türleri, böbrek fonksiyon bozukluklarının farklı nedenlerini ifade eder. Prerenal yetmezlik, böbreklere kan akışının azalması nedeniyle oluşur. Bu duruma yol açabilecek bazı nedenler: - dehidrasyon; - kalp yetmezliği; - sepsis. İntrarenal yetmezlik ise böbrek dokusunun doğrudan hasar görmesi sonucu ortaya çıkar. Bu tür hasarın bazı nedenleri: - akut tübüler nekroz; - glomerülonefrit; - interstisyel nefrit.