Osmanlı

En güçlü Osmanlı kadırgalarının hangi padişah döneminde yapıldığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nda kadırga yapımının özellikle II. Bayezid, I. Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde geliştiği bilinmektedir. II. Bayezid döneminde Osmanlı donanması gelişmiş, Kemal Reis komutasındaki Osmanlı donanması Akdeniz'in batısına açılmış ve İspanyol donanmasına üstünlük sağlamıştır. I. Selim döneminde, Mısır'ın fethinden sonra eldeki tersanelerin yetersiz olduğu düşünülerek Tersane-i Amire büyütülmüş, Süveyş, Rusçuk ve Birecik'te yeni tersaneler kurulmuştur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise kadırgalar yapılmaya devam edilmiş, ancak 17. yüzyıldan itibaren kalyonlara geçiş süreci başlamıştır.

Amasya Hatuniye Külliyesi, Sultan II. Bayezid'in eşi Bülbül Hatun tarafından 1510 yılında yaptırılmıştır. Külliye, cami, hamam ve sübyan mektebinden oluşmaktadır.

İsveç Kralı XII. Charles (Demirbaş Şarl), 1709 yılında Poltava'da Ruslara yenildikten sonra yaralı bir vaziyette Osmanlı topraklarına sığındı. Sığınma nedenleri: Dönüş yollarının güvenli olmaması. Asker ve parasal ihtiyaçlar. Rusya ile savaş çıkarma siyaseti. Demirbaş Şarl, Osmanlı'yı Rusya'ya karşı kışkırtarak askeri ve siyasi mücadele yürüttü.

Osmanlı süvarileri, Kapıkulu Süvarileri ve Eyalet Askerleri olarak ikiye ayrılır. Kapıkulu Süvarileri: Sipahiler; Silahdarlar; Sağ ve Sol Ulufeciler; Sağ ve Sol Garipler. Eyalet Askerleri: Akıncılar; Azaplar; Deliler; Gönüllüler.

17. ve 18. yüzyıl ıslahatlarının bazı özellikleri: Batı'nın örnek alınması: 18. yüzyılda ıslahatlarda Batı (Avrupa) örnek alınmıştır. Köklülük: 18. yüzyıl ıslahatları, 17. yüzyıla göre daha köklü ve kalıcı olmuştur. Askeri ağırlıklılık: Islahatlar genellikle askeri alanda yapılmış, diğer alanlarda da (eğitim, yönetim, hukuk) ıslahatlar gerçekleştirilmiştir. Saray, ulema ve asker tepkisi: Islahatlar, saray, ulema ve asker tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Süreklilik eksikliği: Islahatlar, kişilerin görev süreleriyle sınırlı kalmış ve süreklilik sağlanamamıştır. Baskı ve şiddet: Islahatlar, baskı ve şiddet yoluyla uygulanmaya çalışılmıştır. Bilimsel geri kalmışlık kabulü: Osmanlı Devleti, bilim ve teknikte Avrupa'nın gerisinde kaldığını kabul etmiştir.

Osmanlı'da "peder" kelimesi iki farklı anlama gelir: 1. Baba. 2. Papaz. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nda "peder" terimi, devletin en yetkili erkek üyesini ifade eden ve padişahların yakın akrabaları arasından seçilen kişiler için de kullanılırdı.

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en yüksek rütbeli subay, "Müşir" olarak bilinir ve bu rütbe, günümüzde "Mareşal" rütbesine tekabül eder. Osmanlı ordusundaki rütbeler küçükten büyüğe şu şekilde sıralanır: Nefer; Onbaşı; Çavuş; Başçavuş; Teğmen (Mülazım-ı Sani); Üsteğmen (Mülazım-ı Evvel); Yüzbaşı; Kıdemli Yüzbaşı (Kolağası); Binbaşı; Yarbay (Kaymakam); Albay (Miralay); Tuğgeneral (Mirliva); Tümgeneral (Ferik-i Sani); Orgeneral (Ferik-i Evvel).

Şatırbaşı, Osmanlı saray teşkilatında saray şatırlarının başı anlamına gelir.

"Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi"nin 8. cildi, Edward Gibbon tarafından yazılmış, insanlık tarihinin önemli bir dönemecini anlatmaktadır. Bu ciltte ele alınan konular şunlardır: 1. İstanbul'un Fethi: Bizans'ın toplumsal, siyasal ve ekonomik karmaşası, Batı'dan beklenen yardımların gelmemesi ve Osmanlı'nın imparatorluk olarak anılmasına giden süreç. 2. Papalık Mücadeleleri: İstanbul'un fethiyle birlikte Gibbon, dikkatini Batı Hristiyan dünyasına çevirerek papalık mücadelelerini, Roma'daki yöneticiler, soylular ve din adamları arasındaki kargaşaları ve konsilleri ele almaktadır. Gibbon, çalışmanın sonunda, "Hayatımın yirmi yılını meşgul eden bu çalışmayı ilk olarak Capitolinus'un kalıntıları arasında düşündüm ve nihayet halkın merakına sundum" diyerek eserini tamamlamaktadır.

Şah Cihan'ın dörtten fazla eşi vardı. En bilinen eşleri: Mümtaz Mahal: Üçüncü eşi olup, 1631 yılında vefat etmiştir. Nur Cihan: Şah Cihan'ın üvey annesidir. Ayrıca, Şah Cihan'ın formalite icabı başka evlilikler de yaptığı, ancak sadece Mümtaz Mahal ile olan evliliğinin aşk evliliği olduğu belirtilmektedir.

Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyeti'ne 4.112 kilometre demiryolu kalmıştır. Bu demiryollarının dağılımı şu şekildedir: Anadolu Hattı: 1.032 kilometre. Bağdat Hattı: 966 kilometre. Adana-Mersin Hattı: 68 kilometre. İzmir-Kasaba Hattı: 703 kilometre. İzmir-Aydın Hattı: 609 kilometre. Şark Demiryolları: 337 kilometre. Mudanya-Bursa Hattı: 41 kilometre. Erzurum-Sarıkamış Hattı: 124 kilometre (dar hat).

II. Murat'ın mahlası Muradi'dir.

Mangup'ta yaşamış bazı topluluklar: Theodoro Prensliği'nin prensleri. Rumlar. Mangup, 1475 yılında Osmanlı orduları tarafından fethedilmiştir.

Melik kelimesi, Arapça kökenli olup "eşsiz yönetici" ve "mülkünde mutlak otorite olan" anlamlarına gelir. Bu isim, Allah'ın 99 isminden biridir ve Allah'ın kâinatın tek sahibi ve mutlak hükümdarı olduğunu ifade eder.

III. Mehmet'in sünnet düğünü, diğer bir adıyla Şehzade Mehmet'in sünnet düğünü, 52 gün sürmüştür. Bu düğün, 1582 yılının Haziran ayının ilk günlerinde başlamış ve aynı yılın 22 Temmuzu'na kadar devam etmiştir.

Akdeniz Vapuru'nun hikayesinden bazıları şunlardır: 1890 yılında İngiltere’nin Glaskow kentinde Fair Field Ship Engine gemi yapım tezgahlarında Almanlar tarafından Oldenburg adı ile yaptırılmıştır. 1910 yılında Osmanlı Seyri-Sefain İdaresi tarafından satın alınarak “Akdeniz” adı verilmiştir. 26.2.1911 tarihinde eşi olan Karadeniz vapuru ile beraber İstanbul’a getirilmiştir. Bir süre posta seferleri yaptıktan sonra 10.10.1912 tarihinde Osmanlı Hükümetine devredilmiştir. 31.10.1912 tarihinde de Deniz Kuvvetlerine verilerek hastane gemisi yapılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra 7.12.1953 tarihinde Türkiye Seyri-Sefain İdaresine devredilmiştir. Trabzon’a posta seferleri yaparken 1929 yılında Zonguldak limanında Aziz (Derya) kaptanın yönetiminde şanzımana bağlı iken solaganların etkisi ile şanziman rıhtımına sürterek batmıştır. Kurtarıldıktan sonra hizmet dışı edilerek 1930 yılında hurda olarak İtalyanlara satılmış ve Savona’ya götürülmüştür. Ayrıca, 1935 yılının şubat ayında İzmir-Antalya gezisi sırasında ve bu gezinin dönüşünde Fethiye ve Marmaris’ten başlayıp İstanbul’da tamamlanan uzun Akdeniz ve Ege yolculuğunda kullanılmıştır. 1956’da teslim alınan lüks, hususi, birinci mevki, ikinci mevki toplam 96 kamaralı gemi, 1989’da yenilenmiş, ancak 2016’da sökülerek eritilmiştir.

Elûf, Osmanlıca bir kelime olup, "ülfeti fazla, herkesle konuşup görüşmeye alışık olan kimse" anlamına gelir.

Tarihçiler arasında Hürrem Sultan'ın (Roxelana) kökeni hakkında kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır. En çok kabul gören görüşe göre, Hürrem Sultan, bugünkü Ukrayna sınırları içerisinde yer alan Rohatyn şehrinde doğmuştur. Alternatif tezler arasında ise Hürrem Sultan'ın bir çiftçi ailesine doğduğu veya Ortodoks bir papazın kızı olduğu iddiaları yer almaktadır. Ayrıca, Vatikan arşivlerinde yer aldığı iddia edilen bir belgeye göre, Hürrem Sultan aslında İtalyan bir asilzade olabilir.

Şehzade sünneti, Osmanlı döneminde genellikle şu şekilde gerçekleştirilirdi: 1. Hazırlıklar: Sünnet düğünü genellikle iki hafta sürer, bazı durumlarda 50-55 gün devam ederdi. 2. Tören: Sünnet günü geldiğinde, genellikle At Meydanı gibi halka açık alanlarda törenler düzenlenirdi. 3. Sünnet: Sünnet işlemi, genellikle Cerrah Mehmet Paşa gibi deneyimli kişiler tarafından gerçekleştirilirdi. 4. Eğlenceler ve Hediyeler: Törenlerde havai fişek gösterileri, ses ve ışık gösterileri, cambaz performansları ve çeşitli oyunlar düzenlenirdi. Modern Türkiye'de ise sünnet düğünleri, genellikle evlerde, otellerde veya düğün salonlarında yapılmakta ve törenler daha sade geçmektedir.

"Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi" sözü, Kanuni Sultan Süleyman'a (Muhibbi) aittir.