Mezopotamya

Tunç Çağı'nda var olan bazı önemli devletler şunlardır: 1. Akad İmparatorluğu: MÖ 2350 civarında kurulan, Mezopotamya, İran ve Levant'ta geniş bölgeleri kontrol eden bir devlet. 2. Kenan: Merkezi modern Filistin'de bulunan, günümüz Lübnan, Suriye, Ürdün ve İsrail topraklarında yer alan bir medeniyet. 3. Yeni Mısır İmparatorluğu: MÖ 1550'den 1070'e kadar süren, dış diplomasi ve ticaretin geliştiği bir dönem. 4. Minos Uygarlığı: MÖ 2000 civarında Girit'te kurulan, Batı Avrupa'da sanatı, mimariyi ve kültürü etkileyen bir medeniyet. 5. Asur İmparatorluğu: MÖ 2500'den beri var olan, Akdeniz'den İran'a, Kafkaslardan Mısır'a kadar geniş bölgeleri kapsayan bir devlet. 6. Sümer: MÖ 4500 civarında kurulan, çivi yazısını icat eden ve bilinen en eski yasaları oluşturan bir uygarlık.

"Mezopotamya ve Anadolu'nun Kavşağında Bir Kent Siverek (Tarih - Toplum - Kültür)" kitabı 736 sayfadan oluşmaktadır.

Mezopotamya'da bilim ve teknoloji alanında şu gelişmeler olmuştur: 1. Astronomi: Mezopotamya'da astronomi en gelişmiş bilimlerden biriydi. 2. Matematik: Mezopotamyalılar, 60 tabanına dayalı bir sayı sistemi kullanmış ve bu sistem günümüzde zaman ve açı ölçümünde hala uygulanmaktadır. 3. Tıp: Mezopotamya'daki tıbbi bilgiler gözlemlere ve deneyimlere dayanıyordu. 4. Tarım: Mezopotamyalılar, sulama ve ekim konusundaki yenilikçi yöntemler sayesinde tarımı yüksek seviyelere çıkarmışlardır. 5. Teknolojiler: Mezopotamyalılar, tekerleği icat etmiş ve bilgiyi kaydederek gelecek nesillere aktarmayı sağlayan çivi yazısını geliştirmişlerdir.

Zigguratlar, Mezopotamya toplumunda tapınak olarak kullanılmalarının birkaç nedeni vardır: 1. Dini Merkez: Zigguratlar, şehir tanrısına adanan kutsal alanlardı ve tanrılarla iletişim kurmak için kullanılırdı. 2. Siyasi Güç Gösterisi: Kralların ve yönetici rahiplerin gücünü simgelerdi, halk üzerinde hayranlık ve saygı uyandırırdı. 3. Toplumsal Merkez: Ticaret, eğitim ve idari işlemler de ziggurat çevresinde gerçekleşirdi, bu yapılar hem dini hem de sosyal merkezlerdi. 4. Astronomik Amaçlar: Zigguratların gökyüzüne yakın olması, astronomik gözlemler için ideal bir ortam sunardı.

Hurrilerin kökeni, Mezopotamya ve Yukarı Dicle bölgelerine dayanmaktadır. İlk izlerine MÖ 3. binyılın sonlarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Mezopotamya'da rastlanmıştır.

İlk yazıyı Mezopotamya'da Sümerler bulmuştur.

Evet, Lilith ve Lilit aynı varlığı ifade eder. Bu isim, İbranice "Līlīṯ" kelimesinden türetilmiştir ve Mezopotamya ile Yahudi mitolojisinde Adem'in ilk karısı olarak kabul edilen kadim bir iblisi tanımlar.

Babil antik kenti, tarih boyunca önemli bir merkez olmuştur çünkü: 1. Kültürel ve Bilimsel Miras: Babil, Mezopotamya'nın en önemli kültürel, siyasi ve ekonomik merkezlerinden biriydi. 2. Mimari Yapılar: Kent, Esagil gibi muazzam tapınak kuleleri ve Babil Kulesi olarak bilinen ziggurat gibi mimari başarılarıyla tanınır. 3. Antik Dünyanın Yedi Harikası: Babil'in Asma Bahçeleri, antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. 4. Dini ve Mitolojik Önem: Babil, zengin mitolojisi ve dini inançlarıyla da dikkat çeker. 5. Tarihi Keşifler: Babil'in kalıntıları, 19. yüzyılda yapılan arkeolojik keşiflerle yeniden gün yüzüne çıkarılmış ve 2019'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir.

Siyah Sümerler, Sümerlerin kendilerini tanımladıkları bir ifadedir ve "siyah kafalılar" anlamına gelir. Sümerler, Mezopotamya'nın güneyinde, günümüz Irak topraklarında, MÖ 4000-2000 yılları arasında yaşamış ve tarihin bilinen ilk uygarlığını kurmuş bir halktır. Sümerlerin Türk kökenli olabileceği yönünde bazı iddialar bulunmakla birlikte, bu iddialar kesin kanıtlarla desteklenmemektedir.

Mezopotamya, soyut bir mekan olarak kabul edilmez, çünkü gerçekte var olan ve tanımlanmış bir coğrafi bölgedir. Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alır ve günümüz Irak, İran, Suriye, Kuveyt ve Türkiye'nin bazı kısımlarını kapsar.

Sin (Nanna), Sümer mitolojisindeki ay tanrısıdır. Adı: Akad dilinde Suen veya Sin olarak da bilinir. Sembolleri: Hilal, boğa ve üç ayaklı iskemledir. Ailesi: Enlil ve Ninlil'in oğludur. Çocukları: İnanna (İştar) ve Utu (Şamaş). Tapınakları: Ur'da E-gish-shir-gal ("Yüce Işığın Evi") ve Harran'da E-khul-khul ("Zevklerin Evi"). Özellikleri: Takvimin ve bereketin tanrısıdır. Sin, İslam öncesi Arabistan'ın Hadramut bölgesinde de tapınılan bir ay ve zenginlik tanrısıdır.

Asurbanipal, Ninova Kütüphanesi'ni kültürel ve bilimsel başarıları artırmak amacıyla kurmuştur. Kütüphanenin kurulma nedenleri: Bilgi birikimi: Asurbanipal, tapınak kitaplıklarında bulunan ilmi, dini ve edebi metinleri toplayarak büyük bir koleksiyon oluşturmak istemiştir. Tarih ve kültür koruması: Kütüphane, Mezopotamya'nın tarihini ve kültürünü koruma amacı taşımıştır. Kişisel miras: Asurbanipal, en önemli mirası olarak görülen bu kütüphaneyi kurarak kendini entelektüel olarak sunmayı hedeflemiştir.

Asurlular, Anadolu'da kurdukları ticaret kolonileri sayesinde yazıyı Anadolu'ya getirmişlerdir. MÖ 2000'li yılların başından itibaren özellikle Anadolu'da koloniler kuran Asurlular, bu koloniler aracılığıyla yaptıkları yazışmalarda çivi yazısını kullanmış ve böylece Anadolu'nun tarih öncesi çağlardan çıkarak tarihi çağlara geçmesini sağlamışlardır.

Astroloji, Mezopotamya uygarlığından gelmektedir. En eski yazılı astroloji belgeleri, M.Ö. 1800-1500 yılları arasına tarihlenen "Enuma Anu Enlil" tabletleridir. Astroloji, Mezopotamya'dan sonra sırasıyla Mısır, Babil, Hindistan ve Çin gibi diğer uygarlıklara yayılmıştır.

Tarih şeridi, Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarını göstermek için kullanılır.

Üçüncü Ur Hanedanı, Mezopotamya tarihinde önemli bir yere sahiptir çünkü: 1. Bölgesel bir siyasi güç olarak yaklaşık 100 yıl boyunca egemenliğini sürdürmüştür (MÖ 2060 - MÖ 1960). 2. Kültürel, dini ve mimari açıdan büyük gelişmeler yaşamış, bu gelişmeler sonraki medeniyetleri etkilemiştir. 3. İlk kanun koyuculardan biri olan Ur-Nammu'yu çıkarmış ve ünlü Ur-Nammu Yasası'nı oluşturmuştur. 4. Akad kültürünü yadsımamış, aksine bu kültürü özümsemiş ve geliştirmiştir.

Kaldea, antik bir bölge olup, Mezopotamya uygarlığına aittir.

Evet, Mezopotamya hukukunda kısasa kısas ilkesi uygulanmaktaydı. Bu ilke, özellikle Hammurabi Kanunlarında geniş yer bulmaktaydı.

Akkadlar ve Sümerler aynı değildir, ancak aralarında bazı benzerlikler ve ilişkiler bulunmaktadır. Sümerler, Mezopotamya'nın güneyine yerleşmiş, gelişmiş bir yazı sistemi, sanat, mimari, astronomi ve matematik sistemi kurmuş ilk halktır. Özetle, Sümerler Mezopotamya'nın güneyindeki yerli halk iken, Akkadlar Sümer kültürünü benimseyen ve imparatorluğu kuran Sami kökenli bir topluluktur.

Yazının icadı ve tarihi çağların başlangıcı M.Ö. 3200 civarında Mezopotamya'daki Sümerler tarafından çivi yazısının bulunmasıyla gerçekleşmiştir.