Metafor

Bad-ı saba, Arapça kökenli "sabâ" (sabah) ve Farsça "bad" (rüzgar) kelimelerinin birleşiminden oluşur ve sabah rüzgarı anlamına gelir. Bad-ı saba'nın anlatım özellikleri: Fiziksel anlam: Doğudan esen, hafif, taze ve serin bir rüzgardır. Sembolik anlam: Aşk ve duygusal arayışlar: Divan şairleri için sevgiliden gelen bir haber veya sevgilinin yüzündeki taze bir gülüş gibi metaforlarla ilişkilendirilir. Tazelik ve yenilik: Ferahlık ve yeni başlangıçları simgeler. Huzur ve sakinlik: Doğanın uyanışı ve günün taze havasıyla ilişkilendirilir. Ayrıca, halk kültüründe de kullanılan bad-ı saba, şarkılarda ve şiirlerde bir kişinin ruh halini veya doğanın etkisini tanımlamak için kullanılır.

"Uzun Kavak Ne Gidersin Engine" türküsünün hikayesi, uzun kavağın ömrünün uzun olması ve bir ozanın annesine olan özlem ve sevgisini yansıtmasıdır. Türküde, ozan, babasıyla birlikte diktiği kavağa olan bağlılığını ve gurbetteyken kavak ağacıyla nasıl dertleştiğini anlatır. Bu türkü, Kırklareli yöresine aittir ve Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir.

"Mum olmak ışık saçmak" ifadesi, Hz. Mevlana'nın bir sözünde geçen ve iyi işler başarmanın kolay olmadığını, bunun için önce çalışıp çabalamamız gerektiğini anlatan bir metafordur. Bu sözdeki "mum", insanı; "ışık saçmak" ise iyi işler başarmak olarak yorumlanabilir.

Şanlıurfa'nın metaforu olarak "uçmak" ve "kapı" metaforları öne çıkmaktadır. - "Uçmak" metaforu, Altay geleneğine göre ruhun ölümden sonra göğe doğru yükselmesini simgeler ve bu, Şanlıurfa'daki mezar taşlarında da kullanılan bir anlatım şeklidir. - "Kapı" metaforu ise İslam inancına göre ölünün yeryüzünden "öte dünya"ya geçişini ifade eder.

Metaforik kelimesi bulmacada "metafor ile ilgili, metafora ait" anlamında kullanılır.

"Save Room" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Oyun Bağlamı: "Save Room" adlı bir bulmaca oyununda, oyuncular bir çantaya silah, cephane ve diğer eşyaları sığdırmaya çalışarak envanterlerini düzenlerler. 2. Genel Kullanım: "Save room" deyimi, yemek yerken kullanılır ve ana yemekten yeterince yer ayırarak tatlı gibi başka bir şey için iştahın kalmasını ifade eder.

"Kuma yazmak" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Aşk ilanları: Ergenlik döneminde, kalp ve ok sembolleriyle kuma yazı yazmak, aşk ilanlarını ifade etmek için tercih edilebilir. 2. "Günün Öyküsü" adlı hikayede ise kuma yazma, bir arkadaşlık olayını anlatmak için kullanılmıştır.

"Gençlik çağı" bulmacalarda "bahar" olarak cevaplanabilir.

The Platform filmi, birçok izleyici tarafından beğenilmiştir çünkü: 1. Toplumsal Eleştiri: Film, sınıflı toplumları ve kapitalist sistemi eleştirel bir bakış açısıyla ele alır. Bu, izleyicilerin kendi toplumlarındaki eşitsizlikleri sorgulamalarına neden olur. 2. Metaforik Anlatım: Yemek temalı ceza sistemi üzerinden kurulan distopik hapishane, derin metaforlar içerir ve izleyiciyi düşündürür. 3. Güçlü Oyunculuklar: Ivan Massagué ve Zorion Eguileor gibi oyuncuların performansları, filmin etkisini artırır. 4. Gerilim ve Vahşet: Kan ve şiddet içeren sahneler, izleyiciyi gerilim dolu bir deneyime sürükler. 5. Açık Uçlu Son: Filmin sonu, izleyicinin kendi yorumlarını yapmasına olanak tanır ve tartışmayı teşvik eder.

Gülşen'in "Lolipop" klibinde hapishanenin yer almasının nedeni, şarkının sözlerinde geçen "Kollarınsa eğer cezaevi ben yatarım" cümlesidir.

Zadie Smith'in "White Teeth" adlı romanının çevirisinde "öteki" kavramına imgebilimsel yaklaşım, romandaki "öteki" temasının çeşitli imgeler aracılığıyla nasıl aktarıldığını inceler. Bu yaklaşımda şu unsurlar öne çıkar: - Kültürel ve toplumsal farklılıklar: Kaynak metindeki imgeler, erek metne çevrilirken erek dilin kültürel, toplumsal, dinsel ve ideolojik özellikleri dikkate alınır. - Diş metaforu: Romanda dişler, karakterlerin mirası, kökleri ve tarihi gibi kimlik unsurlarını sembolize eder. - Tarihin etkisi: Geçmişle bağlantı ve tarihin şimdiki zaman üzerindeki etkisi, "teething trouble" (diş çıkarma sıkıntısı) gibi ifadelerle işlenir. Bu şekilde, çeviride "öteki" olma teması, hem kaynak hem de erek metnin imgeleri ve bağlamları karşılaştırılarak değerlendirilir.

Babylon farklı bağlamlarda çeşitli şeyleri temsil eder: 1. Tarihî ve Kültürel Sembol: Antik zamanlarda Babylon, Mezopotamya'da bir kültür, ekonomi ve siyaset merkezi olarak insan başarısının zirvesini ve ahlaki çürümeyi simgeler. 2. Dini Bağlam: Yahudilik ve Hristiyanlıkta Babylon, genellikle insanlığın ilahi otoriteye karşı isyanı ve kötülüğün sembolü olarak görülür. 3. Modern Metafor: Günümüzde Babylon, güç, decadence ve toplumsal eleştiri gibi temaları temsil eder; filmlerde, müzikte ve edebiyatta sıkça kullanılır. 4. Masonluk ve Diğer İnanç Sistemleri: Masonluk için Babylon, bilim ve bilgi cenneti olarak kabul edilir.

Rachel Whiteread'in "Poltergeist" ve "Doppelgänger" eserleri, ölüm olgusunun bir metaforu olarak metruk mekânı çağdaş sanatta ele almaktadır. Bu eserlerde, metruk evler, yok oluşla geride kalan iskelete, çürüyen bir deriye dönüşmektedir. Whiteread, bu eserlerinde püskürtme beton tekniği kullanarak, mekânların içindeki sınırlanmış boşlukların dökümünü alır. Sanatçının bu çalışmaları, Freud'un tekinsizlik kavramıyla da paralellik gösterir; tanıdık nesnelerin beklenmedik bir şekilde yabancı hale gelmesi, izleyicinin ölümle ilgili bastırılmış korkularıyla yüzleşmesine neden olur.

Timsahın havuzda olması iki farklı bağlamda anlatılabilir: 1. Gerçek Olay: Florida'da bir evin havuzunda bulunan 3 metrelik bir timsah, polis yardımıyla havuzdan çıkartılmış ve doğal yaşam alanına geri döndürülmüştür. 2. Kurgusal Hikaye: Mavisel Yener'in "Pasaklılar Timsah Havuzu" adlı kitabında, timsahın havuzda olması, Pasaklılar Kenti'nde yaşanan olayları ve karanlık güçlerin toplumları nasıl etkilediğini anlatan bir metafor olarak kullanılmıştır.

"Siyah neden gökkuşağında olmak istesin ki, tüm gece ona aitken?" sözü, Ercan Atay'ın Tumblr blogunda yer almaktadır. Bu ifade, siyahın gecenin rengi olması ve tüm karanlığın ona ait olması metaforuyla, siyahın gökkuşağında yer almak istemesini anlamsız kılmaktadır.

Gecelerin karanlık olması, Kıvırcık Ali'nin "Geceler Yangın Virane" şarkısında, içsel bir acıyı ve ruhsal çöküntüyü ifade etmek için kullanılan bir metafordur.

Sporda metafor, sporcuların sporla ilgili kavramları ve teknolojileri açıklamak için kullandıkları benzetmeler anlamına gelir. Örneğin, elit sporcular sporda teknoloji kullanımını tanımlamak için "anne", "antrenman", "yardımcı hakem" gibi metaforlar kullanmışlardır.

Kirpi ikilemi, insan ilişkilerindeki yakınlık ve mesafe arasındaki dengeyi anlatan bir metafordur. Bu ikilem, ilk olarak Alman filozof Arthur Schopenhauer tarafından dile getirilmiştir. Sigmund Freud ise bu metaforu, bireyin toplumdaki diğerlerine göre durumunu tanımlamak için kullanmıştır.

Uçurtma temalı animasyonlar farklı hikayelere sahip olabilir: 1. "Çatı Katındaki Uçurtma" adlı 1989 yapımı animasyon, her şeyden korkan korkak bir çocuğun hikayesini anlatır. 2. "The Kite" (Uçurtma) adlı 2014 yapımı stop-motion animasyon ise büyükbabasıyla beklenmedik bir yolculuğa çıkan bir gencin hikayesini işler. 3. "Denize Yakaran" adlı kısa animasyon, Suriyeli Aylan Kurdi'nin hikayesini ele alır ve yazarın "Uçurtma Avcısı" adlı kitabından uyarlanmıştır.

"Coşkun seller gibi yoruldum gayrı" ifadesi, Neşet Ertaş'ın "Derde Düştüm Dermanını Aradım" türküsünde geçmektedir. Bu dize, yorulmak ve durulmak metaforlarıyla, hayatın iniş çıkışlarında yaşanan deneyimleri ve sonunda huzura kavuşmayı ifade eder.