MentalSağlık

PSPNet, veya Pyramid Scene Parsing Network, görüntü segmentasyonu için kullanılan bir derin öğrenme modelidir. PSPNet'in bazı özellikleri: Pyramid Pooling (Piramit Havuzlama) Modülü: Bu modül, çok ölçekli bağlamsal bilgileri toplamak için tasarlanmıştır. Dilatlı Konvolüsyonlu Residual Bloklar: PSPNet, giriş görüntülerinden özellikleri çıkarmak için dilatlı konvolüsyonlu residual bloklar kullanır. Encoder-Decoder Mimarisi: Model, bir encoder ve decoder içerir. PSPNet, özellikle PASCAL VOC 2012 ve Cityscapes gibi benchmark veri setlerinde iyi performans gösterir.

Depresif davranış bozukluğunun nedenleri arasında şunlar yer alır: Genetik faktörler. Beyindeki kimyasal dengesizlikler. Hormonal değişiklikler. Stresli yaşam olayları. Kronik hastalıklar ve ilaçlar. Düşük özgüven ve kendini aşırı eleştirme. Depresif davranış bozukluğunun nedenleri karmaşık olabilir ve her bireyde farklılık gösterebilir. Kesin tanı ve uygun tedavi için bir uzmana başvurulması önerilir.

Posttravmatik stres bozukluğu (PTSB), kişinin travmatik bir olay yaşamasının ardından ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. PTSB'nin bazı belirtileri: - Duygusal dalgalanmalar: Anksiyete, öfke, suçluluk veya korku gibi duygusal tepkiler. - Kaçınma davranışları: Travmatik olayı hatırlatan durumlardan ve anılardan uzak durma isteği. - Kabuslar: Travmatik olayları içeren sık sık kabuslar görme. - Aşırı duyarlılık: İrkilme tepkileri ve ani öfke patlamaları gibi yüksek uyarılma durumu. - Konsantrasyon güçlüğü ve hafıza sorunları. - Fiziksel semptomlar: Baş ağrıları, mide problemleri, kas gerilimi gibi belirtiler. PTSB'nin nedenleri arasında savaş, doğal afetler, ciddi kazalar, cinsel saldırı ve ağır hastalıklar gibi olaylar yer alır. Tedavi için uzman bir sağlık profesyoneli ile işbirliği yapmak gereklidir.

Blok3 (Hakan Aydın) kişisel nedenlerle Instagram hesabını kapatmıştır. Yakın çevresinden edinilen bilgilere göre, sosyal medya linç kampanyalarına maruz kalan fenomen, mental sağlığını korumak amacıyla bir süre dijital dünyadan uzaklaşmayı tercih etmiştir.

Telek hastalığı olarak belirtilen rahatsızlıklar, farklı tıbbi durumlarla ilişkilendirilebilir. İşte bazıları: 1. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): Bu durum, tekrarlayan düşünceler (obsesyon) ve dürtüsel davranışlar (kompulsiyon) ile karakterizedir. 2. Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı): Bu bozukluk, kişinin stres veya kaygı zamanlarında kendi saçını, kaşını veya kirpiğini yolma eğilimindedir. 3. Tourette Sendromu: İstemsiz motor hareketler veya vokal çıkışlarla kendini gösteren bir nörolojik bozukluktur. Bu tür rahatsızlıkların teşhisi ve tedavisi için bir uzmana danışmak önemlidir.

Yeni bir terim olan "düşüm hastalığı" hakkında doğrudan bilgi bulunmamaktadır. Ancak, "aşırı düşünme hastalığı" olarak bilinen bir durum vardır ve bu hastalığın nedenleri şunlar olabilir: Genetik faktörler: Aile geçmişinde obsesif-kompulsif spektrum bozuklukları veya anksiyete bozuklukları gibi durumlar. Beyin kimyası: Serotonin ve diğer nörotransmitterlerdeki kimyasal dengesizlikler. Psikososyal stresörler: Travmatik yaşantılar, stres, çocukluk dönemi olumsuz deneyimleri. Kişilik özellikleri: Mükemmeliyetçilik veya kontrol arzusu gibi özellikler. Bilişsel faktörler: Olumsuz düşünce döngüleri ve obsesyonlar. Çevresel etkiler: Aşırı stresli çalışma koşulları, aile içi sorunlar veya sosyal baskılar.

Şizofreni ve organik olmayan psikoz arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Başlangıç ve Süre: Şizofreni genellikle ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde başlar ve kronik bir seyir izler. 2. Belirtiler: Şizofreni, halüsinasyonlar, sanrılar, sosyal geri çekilme ve bilişsel işlev bozuklukları gibi geniş bir belirti yelpazesine sahiptir. 3. Nedenler: Şizofreni, genetik nedenler, beyindeki kimyasal dengesizlikler veya anormal beyin yapısı gibi çeşitli faktörlerle ilişkilendirilir. 4. Tedavi: Şizofreni tedavisi genellikle antipsikotik ilaçlar ve psikoterapi kombinasyonunu içerirken, organik olmayan psikozun tedavi yaklaşımı altta yatan nedenlere göre değişiklik gösterebilir.

Dust Sans'ın hastalığı şizofreni olarak belirtilmiştir.

Narsist kişilik bozukluğu belirtileri şunlardır: 1. Aşırı Kendini Beğenme: Kişi, kendisini özel, benzersiz ve diğerlerinden üstün görür. 2. Empati Eksikliği: Başkalarının duygularını anlamakta ve onlara empati göstermekte zorluk yaşar. 3. Sürekli Takdir ve Hayranlık Arayışı: Sürekli olarak başkalarından onay ve hayranlık bekler. 4. Eleştiriyi Kaldıramama: Eleştirilere karşı aşırı hassasiyet gösterir, eleştirildiğinde öfke ya da aşağılanma hisseder. 5. Büyüklük Fantezileri: Sınırsız başarı, güç, güzellik veya ideal bir aşk üzerine sıkça hayal kurar. 6. İlişkilerde Manipülatif Davranışlar: Başkalarını kendi amaçları doğrultusunda kullanma eğilimindedir. 7. Haklılık Duygusu: Kendisinin özel ilgi ve ayrıcalık görmesi gerektiğine inanır. 8. Kıskançlık: Başkalarının başarılarını veya özelliklerini kıskanabilir ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanabilir. 9. Duygusal Dalgalanmalar: Özellikle eleştiriye veya başarısızlığa karşı yoğun öfke, aşağılanma veya utanç hissi yaşayabilir.

Duygu geçişleri, çeşitli psikiyatrik hastalıkların belirtisi olabilir. Bu hastalıklar arasında en yaygın olanlar şunlardır: 1. Depresyon: Sürekli üzüntü, boşluk ve umutsuzluk hissiyle karakterizedir. 2. Bipolar Bozukluk: Ruh halinin iki farklı uç nokta arasında gidip gelmesi, yani mani ve depresyon dönemlerini içerir. 3. Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB): İstenmeyen düşünceler ve tekrarlayıcı davranışlarla kendini gösterir. 4. Sosyal Fobi: Sosyal etkileşimlerde aşırı kaygı ve korku yaşama durumudur. Bu tür belirtiler fark edildiğinde, bir psikiyatrist veya psikologdan yardım almak önemlidir.

20’li yaş sendromu, ağırlıklı olarak 24-25 yaşlarında ortaya çıkan ve kişinin hayatındaki hiçbir şeyin henüz belli olmamasının getirdiği bunalım olarak tanımlanır. Bu sendromun temelinde belirsizlik ve kaygı vardır. 20’li yaş sendromunun ortaya çıkmasına neden olan umutsuzluk ve belirsizliğin altında normalde olması ve yaşanması gereken olay ve durumların artık daha geç gerçekleşmesi durumu vardır. 20’li yaş sendromunun bazı belirtileri şunlardır: geleceğe karşı umutsuzluk; şu andan memnun olmama; geçim derdi; kişisel zevk ve enerji sağlayacak aktivitelere erişimin zorluğu; monoton hayat. 20’li yaş sendromuyla başa çıkmak için pozitif ve destekleyici sosyal ilişkilere sahip olmak, psikolojik destek almak ve lise son sınıfta iyi bir kariyer planlaması yapmak önerilir.

Evet, rahatsız edici ve kontrol edici dürtüler vesvese olarak kabul edilebilir. Vesvese, zihinde istemsizce tekrarlayan, kişiyi huzursuz eden ve kontrol edilmesi zor olan düşünceler, şüpheler veya dürtülerdir.

Atipik psikoz belirtileri genellikle diğer psikoz türleriyle benzer semptomları içerir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazı yaygın belirtiler: Anormal düşünce süreci. Duygudurum değişiklikleri. Halüsinasyonlar. Sanrılar. Davranışsal değişiklikler. Paranoid düşünceler. İştahsızlık ve düzensiz uyku. Atipik psikoz belirtileri gözlemlendiğinde, doğru teşhis ve tedavi için bir uzmana başvurulması önerilir.

Geçici psikolojik hastalıklar arasında şunlar yer alabilir: 1. Depresyon: Uzun süreli düşük ruh hali, enerji azalması, uyku ve yemek yeme düzeninde bozulma gibi belirtilerle kendini gösterir. 2. Anksiyete: Normal olmayan bir şekilde endişe etme durumu, kalp atış hızının hızlanması, terleme, titreme ve mide bulantısı gibi belirtilerle ortaya çıkar. 3. Sosyal Fobi: Sosyal ortamlarda aşırı endişeli ve stresli olma, toplum içinde rezil olacakmış gibi hissetme durumudur. 4. Panik Bozukluk: Aniden ortaya çıkan korku ve panik ataklarıyla karakterizedir. 5. Akut ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Travmatik olayların ardından ortaya çıkan kaygı ve stres durumlarıdır. Bu tür rahatsızlıkların tedavisi için bir psikolog veya psikiyatristten yardım almak önemlidir.

Hikikomori sendromunun belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genel olarak şu şekilde sıralanabilir: 1. Toplumsal izolasyon: Evden çıkmamak, arkadaşlarla görüşmemek, sosyal etkinliklere katılmamak. 2. İnternet bağımlılığı: Bilgisayar oyunları, sosyal medya veya internet sörfü gibi sanal aktivitelere aşırı düşkünlük. 3. Depresyon: Üzüntü, mutsuzluk, ilgi kaybı, enerji düşüklüğü gibi belirtiler. 4. Anksiyete: Kaygı, gerginlik, korku gibi duygular. 5. Uyku düzensizlikleri: Uykusuzluk veya aşırı uyuma. 6. Yeme bozuklukları: İştah kaybı veya aşırı yeme. 7. Düşünce bozuklukları: Kendini suçlama, geleceğe dair umutsuzluk gibi düşünceler. Hikikomori sendromu teşhisi ve tedavisi için bir uzmana başvurulması önerilir.

Koulrofobi (palyaço korkusu), çeşitli faktörlerin birleşimi sonucu ortaya çıkabilir: 1. Olumsuz Deneyimler: Çocukluk döneminde palyaçolarla ilişkili korkutucu bir deneyim yaşamak, bu fobinin gelişmesine neden olabilir. 2. Medya Etkisi: Korku filmlerinde palyaçoların kötü karakterler olarak tasvir edilmesi gibi medya temsilleri, palyaçolara karşı irrasyonel bir korku yaratabilir. 3. Anonimlik ve Belirsizlik: Palyaçoların yüzlerini kaplayan makyaj ve kostümler, onların gerçek ifadelerini gizler ve bu da belirsizlik korkusuna yol açabilir. 4. Sosyal Öğrenme: Aile üyelerinden veya arkadaşlarından palyaçolara karşı korkulu tepkiler gözlemlemek, sosyal öğrenme yoluyla bu korkunun kazanılmasına neden olabilir. 5. Doğuştan Gelen Eğilimler: İnsanların bilinmeyene veya norm dışı görünümlere karşı doğal bir tedirginlik geliştirebileceği düşünülmektedir. Koulrofobi tedavisi için bilişsel davranışçı terapi, maruz kalma terapisi ve ilaç tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir.

Çaresizlikle başa çıkmak için en yaygın kullanılan terapi yöntemleri şunlardır: 1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Olumsuz düşünce kalıplarını tanımayı ve bunları daha sağlıklı düşüncelerle değiştirmeyi sağlar. 2. Pozitif Psikoterapi: Bireyin olumlu yönlerine odaklanarak kendini değerli hissetmesine katkıda bulunur. 3. EMDR Terapisi: Travma sonrası stres bozukluğu için geliştirilmiş, daha sonra diğer problemler için uyarlanan bir yöntemdir. Ayrıca, kişisel düzeyde şu adımlar da atılabilir: - Küçük hedefler belirlemek: Kendine olan güveni artırmak için küçük ama anlamlı adımlar atmak. - Destekleyici çevre oluşturmak: Aile ve arkadaşlar gibi destekleyici bir çevre, bireyin kendini değerli hissetmesine yardımcı olabilir. Çaresizlik ciddi bir sorunsa, bir psikolog veya terapistten profesyonel yardım almak önemlidir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası insanlarda oluşan bazı psikolojik travmalar: Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB). Kaygı ve belirsizlik. İnanç ve iç huzur kaybı. Duygusal ve psikolojik yıkım. Bu travmaların etkileri, savaş sonrası dönemde psikolojik yardım programları ve terapilerle ele alınmıştır.

Depresyon tanısı alan bir memurun yapması gerekenler şunlardır: 1. Profesyonel Destek Almak: Bir psikolog veya psikiyatrist ile görüşmek, depresyonla mücadelede en önemli adımlardan biridir. 2. Günlük Rutinleri Düzenlemek: Küçük rutinler oluşturmak ve düzenli olarak kalkmak, beynin olumlu düşünme mekanizmasını destekler. 3. Egzersiz Yapmak: Fiziksel aktivite, mutluluk hormonu olan endorfin salgılamasını sağlar ve depresyon belirtilerini hafifletir. 4. Sosyal Destek Almak: Sevdiklerinizle vakit geçirmek ve duygularınızı paylaşmak rahatlatıcı olabilir. 5. Beslenme Düzenine Dikkat Etmek: Sağlıklı beslenme, depresyon belirtilerini azaltabilir. Depresyon, tedavi edilebilir bir durumdur ve uygun tedavi planı ile memur, normal hayatına dönebilir.

Young Şema Ölçeği, bireylerin erken dönem yaşantılarından kaynaklanan olumsuz düşünce kalıplarını belirlemek için kullanılan bir değerlendirme aracıdır. Bu ölçek, 18 farklı şema kategorisi içerir ve kişinin zihinsel yapısına derinlemesine bir bakış sunar. Ölçeğin kullanım alanları: - Depresyon; - Anksiyete; - İlişkisel problemler; - Çocukluk travmaları. Young Şema Ölçeği, klinik ortamlarda psikologlar tarafından uygulanır ve terapi sürecinin başında kullanılır.