Hz.Muhammed

Hz. Muhammed'le (sav.) ilgili vurgulanan husus, onun vahiy ile konuştuğu ve kişisel arzularına göre hareket etmediğidir. Ayetlerde, Hz. Muhammed'in sapıtmadığı, bâtıla inanmadığı ve Kur'an'ı kendi hevasına göre söylemediği, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey olmadığı belirtilmektedir.

Salebe'nin sonu, zekât vermeyi reddetmesi ve dünya malına olan aşırı hırsı nedeniyle hazin bir şekilde bitmiştir. Salebe, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'den (s.a.v.) zengin olmak için dua istemiş, ancak Hz. Muhammed onu şükrünü eda edebileceği az bir malın, edemeyeceği çok bir maldan daha hayırlı olduğu konusunda uyarmıştır. Salebe'nin hırsı dinmeyince, Hz. Muhammed ona dua etmiş ve Salebe'ye büyük bir zenginlik verilmiştir. Salebe, pişman olup zekâtını Hz. Muhammed'e götürmek istemiş, ancak Hz. Muhammed onu kabul etmemiştir. Salebe, ölümü sırasında bakımı ile uğraştığı hayvanlarının arasında ve hayvan dışkıları içinde bulunmuştur.

Rıdvan Biatı, Hz. Muhammed ve Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmelerine engel olan müşrikler ile yaşanan olaylar üzerine yapılmıştır. Bu olaylar şu şekilde özetlenebilir: Hz. Osman'ın, müşriklerle görüşüp meseleyi halletmesi için Mekke’ye gönderilmesi. Müşriklerin, sadece Hz. Osman'ın tavafına müsaade edeceklerini söylemeleri. Hz. Osman'ın geri dönüşünün gecikmesi ve hakkında öldürüldüğü dedikodusunun yayılması. Bunun üzerine, Hz. Muhammed'in, yanında bulunan sahabelerden, Allah yolunda canlarını feda edip etmeyeceklerine dair biat talep etmesi. Rıdvan Biatı, Hudeybiye Antlaşması'ndan önce, Hz. Muhammed ve müminlerin Mekke şehrinin yakınlarında bir ağacın altında gerçekleştirilmiştir.

Sahabe olabilmek için şu üç şart gereklidir: 1. Hz. Muhammed'i görmek: Onunla sohbet etmek ve peygamberliği sırasında yanında bulunmak. 2. Ona iman etmek: Müslüman olarak kabul etmek ve iman etmek. 3. Müslüman olarak ölmek: Hayatı boyunca İslam'a sadık kalmak ve dinden çıkmamak. Bu kriterlere uymayan kişiler, sahabe olarak kabul edilmezler.

Cahiliye Dönemi'nin asılma sebebi, İslamiyet öncesi Arap toplumunda yaygın olan cehalet, bilgisizlik ve ahlaki bozukluklar olarak gösterilir. Bu dönemde: Kan davaları ve kabileler arası savaşlar yaygındı. Putperestlik ve batıl inançlar hakimdi. Kadınlara kötü muamele ediliyor, kız çocukları diri diri gömülüyordu. İçki, kumar ve tefecilik gibi kötü alışkanlıklar vardı. Cahiliye Dönemi, Hz. Muhammed'in peygamberliği ve İslam dininin yayılmasıyla sona ermiştir.

Bey'atü'r-rıdvân, Hicretin 6. yılında, Hudeybiye Antlaşması'ndan önce, sahabenin İslam peygamberi Muhammed ile yaptığı biattır. Bu biat, bir ağacın altında gerçekleştiği için "Şecere Biati" olarak da bilinir. Fetih Suresi'nin 18. ayetinde bu olaydan bahsedildiği için, bu biata "Rıdvân Biati" de denir. Biata, münafık Ced b. Kays hariç, tüm sahabeler katılmıştır.

Dursun Ali Erzincanlı'nın "40 Yaşındasın" şiiri, İslam peygamberi Hz. Muhammed'in hayatını konu alır.

"Karış karış, adım adım" hadisi, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) aittir. Bu hadis, Ebu Said el-Hudri'nin aktarımına göre, şöyle buyurmuştur: > "Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz." Diğer bir rivayete göre ise şöyle demiştir: > "Ümmetim kendisinden önceki ümmet topluluklarının bir kısmını karış karış, arşın arşın izlemedikçe kıyamet kopmayacaktır."

Mehmet Akif Ersoy'un "Bir Gece" şiirinde anlatmak istediği bazı konular şunlardır: Hz. Muhammed'in Doğumu: Şiir, Hz. Muhammed'in doğduğu geceyi anlatır. Dönemin Toplumsal Yapısı: Şair, dönemin toplumsal yapısını ve insanların içinde bulunduğu durumu anlatır. Tefrika: İslam coğrafyasının tefrika ile boğuştuğunu ve bu durumun yarattığı sorunları dile getirir. Kurtuluş: Hz. Muhammed'in tebliğiyle dünyaya getirdiği adalet ve muhabbet iklimini, kurtuluş için bir teklif olarak sunar. Peygamberin Önemi: Hz. Muhammed'in alemlere rahmet olduğunu ve getirdiği ilkelerin mutlak ölçüler olduğunu vurgular.

Su-i zan ile ilgili bazı hikayeler: Seyit Ahmet Uzun'un "Suizanla İlgili Çağdaş Bir Hikaye" adlı öyküsü. Peygamber Efendimiz'in (sas) bir hadisi. Hz. Osman'ın şehit edilmesi. Ayrıca, yeniasya.com.tr ve diyanethaber.com.tr sitelerinde su-i zan ile ilgili diğer hikayeler ve bilgiler bulunmaktadır. Su-i zan, insanların bir takım hareket, davranış ve sözlerinden yanlış anlamlar çıkararak o şahıs hakkında kötü düşünce ve kanaatlere varmaktır.

Murat Göğebakan'ın "Ay Yüzlüm" şarkısı, Hz. Muhammed için yazılmıştır.

Şeyzadeler, Osmanlı padişahlarının oğullarıdır. Örneğin, Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa veya Yavuz Sultan Selim'in oğulları Şehzade Mustafa, Selim, Beyazid gibi isimler şeyzade olarak anılmıştır. Ayrıca, Konya'da eğitim alanında önemli katkılarda bulunan Nakşibendi Şeyhi Memiş Efendi ve soyundan gelenler de "Şeyhzade Ailesi" olarak anılmaktadır.

Zeyd'in eşi, Hz. Muhammed'in evlatlığı olan Zeyd'in boşandığı kadın, aynı zamanda halasının kızı olan Zeyneb bint Cahş'tır. Zeyd ve Zeyneb, Ahzâb Suresi'nin 37. ayetinin inmesinin ardından evlenmişlerdir.

Muhammed hakkında en iyi kitap olarak birkaç eser öne çıkmaktadır: Hz. Muhammed ve İslamiyet (M. Asım Köksal). İslam Peygamberi (Muhammed Hamidullah). Hz. Muhammed'in Hayatı (Martin Lings). Son Peygamber Hz. Muhammed (Mevlana Şibli Numani). Kitap seçimi kişisel tercihlere göre değişebilir.

Eş-Şemâilü’n-Nebeviyye, Hz. Muhammed'in şemâilini, yani dış görünüşünü, kıyafetini, yemesini, içmesini, konuşma şeklini, ibadetini, ahlâkını, geçim tarzını ve vefatını ele alan bir eserdir. Tam adı "eş-Şemâilü’n-Nebeviyye ve’l-Hasâilü’l-Mustafaviyye" olan bu eser, İmam Tirmizî tarafından yazılmış olup, elli altı başlık altında 424 hadisten oluşmaktadır.

Sidre ağacını yalnızca peygamberler ve onlara tabi olan mutlu insanlar görebilir. Sidretü'l-münteha, Miraç anlatılarında yaratılanların ulaşabileceği en son nokta olarak tanımlanır. Tasavvufta ise Sidre, "beşerî bilginin bittiği yer" olarak tanımlanır. Sidre ağacı, Kur'an'da geçen ve İslam peygamberi ile ilgili bazı hadislerde adı geçen bir ağaç türüdür.

Hira Dağı'nda gerçekleşen önemli olay, İslam peygamberi Hz. Muhammed'e ilk vahyin gelmesidir. 40 yaşındayken, 610 yılında, Ramazan ayının Kadir Gecesi'nde, Hz. Muhammed, Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası'nda tefekkürle meşgulken Cebrail adlı melek gelmiş ve ona "Oku!" demiştir. Bu olay, İslam dininin başlangıcı olarak kabul edilir ve Müslümanlar için kutsal bir anlam taşır.

Mehmet Akif Ersoy, Necid Çölleri'nden Medine'ye adlı şiirinde, çöl seyahatindeki izlenimlerini ve duygularını anlatır. Ayrıca, El Muazzam İstasyonu'nda karşılaştığı zorluklar ve Çanakkale'deki zaferin getirdiği sevinç de dizelere dökülür. Akif, çöl seyahatinde, koskoca Devlet-i Aliyye'nin savaştaki fedakârlık ve feragat gerektiren sahnelerini ilk kez müşahede eder.

"Eğer sizler benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız" hadisi, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) aittir. Bu hadis, Buhârî ve Müslim gibi hadis kaynaklarında yer almaktadır.

"Neyle gelirsen gel, kul hakkı ile gelme" ifadesi, bir ayetmiş gibi Allah'a isnat edilse de Kur'an'da böyle bir ayet yoktur. Bu ifade, halk arasında "kul hakkı bağışlanmaz", "Allah kul hakkını bağışlamaz", "Kul hakkı yiyeni Allah bile affetmez" şeklinde yanlış bir anlayışa yol açmıştır. Kul hakkı, İslam'da önemli bir konudur ve inananların bu haklara karşı duyarlı ve saygılı olmaları gerektiği tüm dini kaynakların esas noktalarından birini oluşturur.