Feodalizm

Vasal, Ortaçağ Avrupa'sında feodal yasalar gereği toprağı elinde bulunduran kişi anlamına gelir. Ayrıca, vasal kelimesi şu anlamlara da gelebilir: başka bir ülkeye bağlı ülke; anatomi alanında damar veya damarsal. Vasallık ilişkisi, devletler arasında da mevcuttu.

Aydınlanma Çağı, Orta Çağ'a egemen olan din ya da Tanrı merkezli toplumsal yapı ve düzenlemelerin sonunu getirmiştir. Bu süreçte, akıl merkezli toplumsal düzenlemeler arayışı ön plana çıkmış ve ilahi düşünce ile mutlak din anlayışının yerini somut ve maddi olgular almıştır.

Samuraylar, feodal Japonya için birkaç açıdan önemliydi: Askeri liderlik: Samuraylar, daimyolar olarak bilinen toprak sahibi savaş lordlarının hizmetinde askeri liderlik yapar ve topraklarını korurlardı. Sosyal ve kültürel etki: Bushido adı verilen bir kodekse bağlı kalarak dürüstlük, cesaret, sadakat gibi erdemleri temsil ederlerdi. Ekonomik katkı: Samuraylar, toprak mülkiyeti ve köylülerden alınan vergilerle gelir elde ederlerdi. Savaş taktikleri: Samurayların savaş taktikleri, dönemin dinamiklerine göre sürekli evrilirdi. Samuray dönemi, Tokugawa şogunatının kurulmasıyla birlikte yavaş yavaş sona ermiş, ancak kültürel etkileri günümüzde de devam etmektedir.

Feodalizmin en düşük soylu basamağı şövalyelerdir. Soylular sınıfı, kendi içlerinde hiyerarşik bir yapı oluşturur ve bu sıralama şu şekildedir: dük (eşi düşes); marki (eşi markiz); kont (eşi kontes); vikont (eşi vikontes); baron (eşi barones). Şövalyeler, bu sıralamanın en altında yer alır ve genellikle daha zayıf soylular, büyük toprak sahibi soyluların hizmetine veya korumasına girerdi.

Feodal sistemde toprak, aşağıdaki şekilde paylaşılır: Kral. Lordlar/Dükler. Şövalyeler. Köleler ve Serfler. Feodal sistemde toprak paylaşımının bazı özellikleri şunlardır: Toprak mülkiyeti genellikle lordlar tarafından kontrol edilir. Toprak, çoğunlukla vassallar arasında dağıtılır. Vassallar, lordlarından toprak alarak, onlara hizmet etmek zorundadır. Toprak, vassala bir tür sözleşme ile verilir; vassal, bu toprak üzerinde belirli haklara sahip olurken, lorduna sadakat sözü verir. Feodal toprakların kullanımı tarımsal üretim ile sınırlıdır. Vassallar, elde ettikleri ürünlerin bir kısmını lordlarına vermek zorundadır.

Malaal e Yaar dizisi, feodal sistemi sürdüren zengin bir ailenin etrafında dönen olayları konu alır. Hikaye, kadınlara saygı duyulmayan bir ortamda, küçükken nişanlandırılan iki kişinin habersizce hayatlarını sürdürmeleri ve bu katı kurallar karşısında bir ailenin parçalanması üzerine kuruludur. Ayrıca, dizide erkeklerin hak ettikleri saygıyı alamaması ve feodal evlerde ortaya çıkan sorunlar da işlenmektedir.

İstilalar, Avrupa'da feodal (derebeylik) rejiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum, Batı Roma İmparatorluğu'nun 476 yılında yıkılmasının ardından, merkezi bir otoritenin eksikliği ile birlikte, yerel lordların güç kazandığı bir toplumsal sistemin oluşmasıyla gerçekleşmiştir. Ayrıca, istilalar sonucunda yeni krallıklar da kurulmuştur.

Evet, Orta Çağ'da paralı askerler vardı. Paralı askerler, parayla çalışarak parayı verenin emrinde olan profesyonel savaşçılardı. Orta Çağ'da paralı askerlerin kullanıldığı bazı örnekler şunlardır: İngiltere. Bizans İmparatorluğu. Sasani Ordusu.

Karanlık Çağ'da Avrupa'da yaşanan bazı olaylar şunlardır: Kavimler Göçü. Roma İmparatorluğu'nun Çöküşü. Kilisenin Yükselişi. Feodalizm. Ekonomik Gerileme. Kültürel Geri Kalma. Engizisyon Mahkemeleri.

15. yüzyılda Japonya, feodal bir siyasi yapıya sahipti. Bu dönemde politik güç, uzun bir iç savaşın ardından 1603 yılında imparator tarafından şogun olarak atanan Tokugawa Ieyasu'nun elinde toplanmıştı. Daimyolar, birkaç yüz kale şehri kontrol ediyor ve yerel ticaret oluşturuyordu.

Feodal beylerin bazı yetkileri: Toprak ve yönetim: Kraldan aldıkları toprakları korur ve yönetirler. Askeri güç: Savaş zamanında asker toplar ve krala sadakatlerini bildirirler. Vergi toplama: Köylülerden vergi toplarlar. Yargı yetkisi: Kendi topraklarında yaşayan insanlar üzerinde yargı yetkisine sahiptirler. Siyasi ve idari yetkiler: Memur atama veya azletme, kendi adlarına para bastırma gibi yetkileri vardır. Ekonomik hakimiyet: Devlete ait olması gereken askeri ve mali hakimiyet onlarda bulunur. Feodal beylerin yetkileri, krallara göre daha fazla olup, bu sayede krallara karşı bağımsız ve hatta zaman zaman karşı koyabilecek duruma gelebilirlerdi.

Süzeren ve vassal ilişkisi, Orta Çağ Avrupa'sında feodal sistem içinde yer alan bir tür vasal-bağlılık ilişkisidir. Süzeren (senyör), genellikle soylu bir aileye mensup, toprak sahibi ve güçlü bir kişidir. Vassal, senyörün topraklarını işleyen, askeri hizmetlerde bulunan veya vergi ödeyen alt düzeydeki bir kişidir. Vassal, süzerene sadakat yemini eder ve karşılığında koruma ve destek alır. Bu ilişki, karşılıklı hak ve sorumluluklara dayanır ve feodal toplumun temel yapı taşlarından biri olarak kabul edilir.

Fransız Devrimi'nin en önemli sonuçlarından bazıları şunlardır: Mutlak monarşinin yıkılması ve yerine anayasal monarşi veya cumhuriyetin kurulması. Egemenliğin halka ait olduğunun kabul edilmesi. Milliyetçilik ilkesinin siyasi bir karakter kazanması ve çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olması. Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerinin yaygınlaşması. İnsan Hakları Bildirisi'nin uluslararası bir belge haline gelmesi. Feodalite kurumlarının ortadan kalkması. Yeni fikir akımlarının (liberalizm, sekülerizm, radikalizm) ve toplum hareketlerinin (ulusçuluk) gelişmesi.

Yılmaz Güney'in "Sürü" filmi, temelde ekonomik zorlamalarla çağdışı kalmış bir toplumun, ezilen kişilerin ve doğan çatışmaların çok geniş bir panoramasını sergilemektedir. Filmde anlatılan bazı konular şunlardır: Feodal düzen. Geçim sıkıntısı. Kan davası. Burjuvazi ve rüşvet. Sistem eleştirisi. Ötekileştirme. Başkent Ankara, filmdeki bütün karakterler için kurtuluş ve umudun yeridir.

Ninjalar, Edo Dönemi'nden (1603-1868) sonra gelen barış ortamı ve ninjutsunun yasaklanması nedeniyle yok olmuşlardır. Ninjalara artık eskisi kadar ihtiyaç duyulmuyordu ve bu nedenle resmi dövüş sanatı olan ninjutsu, geleneklerini sürdürmek için gelişti. Ayrıca, 1581 yılında Nobunaga'nın Iga bölgesini kuşatması ve saldırı emri vermesi sonucunda birçok ninja katledilmiştir. Günümüzde ise ninjalar, tamamen bir hayatta kalma öğretisi olarak öğretilmeye devam etmektedir.

Evet, hatamoto bir samuraydır. Hatamoto, feodal Japonya'nın Tokugawa şogunluğunun doğrudan hizmetinde olan yüksek rütbeli bir samuraydır.

Dük, geleneksel olarak monarşi ile yönetilen Avrupa ülkelerinde imparator, kral ve prensten sonra gelen bir soyluluk ve egemenlik unvanıdır. Düklerin yönettiği devletler, genellikle imparatorluk veya krallıklara bağlı yarı bağımsız eyaletlerdir. Dükler, krallık yönetiminde genellikle etkili olmuştur. Bununla birlikte, bağımsız devlet olan dükalıklar da vardır. Ayrıca, Roma İmparatorluğu'nda dük unvanı, başlangıçta resmi olmayan general yerine kullanılmıştır.

Şogunlar, Japonya'nın feodal döneminde (1185-1868) geniş kapsamlı politik ve askeri güçleriyle önemli bir rol oynamışlardır. Şogunların önemi: Ülke yönetimi: Şogunlar, ülkeyi savunmak, iç düzeni sağlamak, vergi toplamak ve yerel hükümdarlarla ilişkileri düzenlemek gibi görevler üstlenmişlerdir. Askeri liderlik: "Orduların kumandanı" anlamına gelen şogun unvanı, onları Japon toplumunda en üst askeri ve yönetici makam haline getirmiştir. Feodal sistem: Şogunlar, savaş lordları olan daimyoların ve onların altındaki samuray sınıfının yönetimini sağlayarak feodal sistemin işleyişini sürdürmüşlerdir. Şogunluk sistemi, 1868'deki Meiji Restorasyonu ile sona ermiştir.

Vasal devlet, kendinden daha güçlü bir devlete veya imparatorluğa, Orta Çağ Avrupası'ndaki feodal vasallığa benzer bir şekilde bağlı olan devlettir. Vasallık ilişkisi, genellikle askeri destek karşılığı toprak veya köylü tahsis edilmesi şeklinde gerçekleşir. Vasallık kavramı, sadece Orta Çağ'da değil, antik dönemden modern çağa kadar devletler arasında farklı seviyelerde kendini gösteren bir bağlılığı ifade eder. Bazı tarihi vasal devlet örnekleri: Osmanlı İmparatorluğu'nun vasal devletleri. Antik Çin'deki vasal devletler.

Japonya'da kılıç taşıma yasağı, toplumdaki sınıf ayrımını güçlendirmek ve ayaklanmaları önlemek amacıyla çeşitli dönemlerde uygulanmıştır. 1588 yılında Toyotomi Hideyoshi'nin çıkardığı kararname ile çiftçilerin ve köylülerin kılıç ve diğer silahları taşımaları yasaklanmıştır. 1876 yılında Meiji Restorasyonu sırasında, samurayların kılıç taşıması yasaklanmıştır. Günümüzde Japonya'da, 6 santimetreden uzun kesici aletlerin taşınması yasaktır.