EskiTürkler

Eski Türklerde tigin (veya tekin) hükümdarın erkek çocuğuna verilen isimdir.

Eski Türklerde 12 hayvanlı takvimde yer alan burçlar şunlardır: 1. Sıçan (Fare). 2. Öküz. 3. Pars (Kaplan). 4. Tavşan. 5. Ejderha. 6. Yılan. 7. At. 8. Koyun. 9. Maymun. 10. Tavuk. 11. Köpek. 12. Domuz.

Eski Türkler çeşitli sporlarla ilgilenirdi, bunlar arasında en yaygın olanlar şunlardır: 1. Güreş: Türkler için önemli bir spor dalıydı ve yakın mücadelelerde başarı sağlamak için yapılırdı. 2. Okçuluk: Dünyanın en eski silahlarından olan ok, Türkler tarafından başarıyla kullanılırdı. 3. Atçılık ve At Yarışları: Türkler, çocuklarını küçük yaşlardan itibaren at binmeye alıştırır ve at yarışları düzenlerdi. 4. Cirit: Atlı iki takım halinde oynanan bir savaş sporuydu ve savaşa hazırlık amacıyla yapılırdı. 5. Çevgan: Günümüzde polo olarak bilinen, at üzerinde sopalarla oynanan bir oyundu. Ayrıca, Türkler kayak, mızrak, kızbörü, tepük ve mangala gibi sporları da yapmışlardır.

Eski Türkler, "kut" anlayışını Gök Tanrı'dan alırlardı. "Töre" ise, Türk devlet yönetiminde yasaların temelini oluşturur ve bu yasalar da yine Tanrı'nın iradesi ve kut anlayışıyla şekillenirdi.

Irk Bitig, eski Türklerin gerçek dünyayla ruhlar dünyasını, iyi ve kötüyü, yazgıyı algılama biçimini anlatan dokuzuncu yüzyıl başlarından kalma en eski metinlerden biridir. Bu eserde, iyilik ve kötülük ikiliği üzerine kurulu fallar yer alır ve bu fallar, toplumsal yaşama, yöneten-yönetilen ilişkilerine ve dinî inançlara dair önemli veriler sunar. Ana temalar arasında, Tanrı'nın varlığına inanç, sözlerin işitildiğinin farkında olma ve buna göre davranma öğütleri bulunur.

21 Mart, eski Türklerde "Ergenekon'dan Çıkış" veya "Yeniden Doğuş" günü olarak kullanılırdı. Bu tarih, Türklerin baharın başlangıcını ve doğanın uyanışını simgeleyen Nevruz Bayramı'nın kutlandığı gündü.

Eski Türklerde yazı, çeşitli alfabeler kullanılarak yazılırdı. Bu alfabeler arasında: 1. Göktürk Alfabesi: Türklerin ilk yazılı kaynakları olan Orhun Yazıtları bu alfabeyle yazılmıştır. 2. Uygur Alfabesi: Soğd alfabesinden türetilmiş olup, Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır. 3. Arap Alfabesi: İslam'ın kabulünden sonra resmi yazı dili olarak kullanılmıştır. 4. Kiril Alfabesi: Rusların etkisiyle Orta Asya'da yaygın olarak kullanılmıştır. 5. Latin Alfabesi: 1928 yılında kabul edilene kadar bazı Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır.

Eski Türkler, yaşlılara büyük saygı gösterirlerdi. Bazı davranışlar ve uygulamalar: - Aile içinde: Küçük oğul, evlendikten sonra babasının çadırında kalır ve yaşlılıklarında anne ve babasına bakmakla yükümlüydü. - Toplumsal düzeyde: Yaşlıların bilgelik ve olgunluğun temsilcisi olarak görülmeleri, onları toplumun önemli figürleri yapardı. - Törenlerde: Cenaze merasimlerinde, yaşlıların hatıralarının kutsal sayılması ve onlara özel törenler düzenlenmesi yaygındı. - Ahlaki değerler: Eski Türklerde, yalan söylemekten ve verilen sözü tutmamaktan utanmak gibi ahlaki değerler, yaşlılara karşı saygılı olmayı da içeriyordu.

Kengeş meclisi, eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı danışma meclisi anlamına gelir.

Eski Türkler, bazı dönemlerde ormanda yaşamışlardır. Özellikle Sibirya bölgesinde, Uralların doğusundan itibaren dört farklı ormanda yaşayan Türk boyları kaydedilmiştir. Orman, Türkler için sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda kutsal bir mekân olarak da kabul edilmiştir.

Boy, tarih boyunca farklı bağlamlarda kullanılmış bir terimdir: 1. Toplumbilimleri terimi: Ortak bir atadan geldiklerine inanan ve kan bağı olan insanların topluluğudur. 2. Eski Türklerde: Temel toplumsal-siyasal birlik olarak kabul edilirdi. 3. Coğrafya terimi: Aynı soydan gelen veya aynı soydan geldiğine inanan küçük topluluk, kabile.

Eski Türklerde "budun" anlayışı, millet veya halk kavramını ifade eder. Bu terim, aynı soydan gelen ve aynı değerleri paylaşan boyların bir başkan etrafında toplanmasıyla oluşan toplulukları tanımlar. Ayrıca, "budun" kelimesi, devletin temel unsurlarından biri olarak görülmüş ve siyasi bir birlik içinde yaşayan hür ve müstakil toplulukları ifade etmiştir.

Eski Türkler'de en yüksek rütbe "kağan" olarak kabul edilirdi.

Eski Türklerde yüz kızartıcı suçlar, toplumun saygınlık ve dürüstlük gerektiren suçları olarak değerlendirilmiştir. Bu suçlar arasında şunlar yer alabilir: Zimmet: Kamu görevlisinin kendisine teslim edilen parayı veya malı zimmete geçirmesi. Rüşvet: Kamu görevlisinin görevinin gereği yaptığı bir iş karşılığında menfaat kabul etmesi. Hırsızlık: Başkasına ait olan taşınır malı hukuka aykırı olarak ele geçirme. Dolandırıcılık: Bir kimseyi aldatarak onun zararına olacak şekilde tasarrufa yöneltme. Sahtecilik: Resmî veya özel belgede sahtecilik. Güveni kötüye kullanma: Kendisine güvenerek verilen parayı veya malı başka bir maksatla kullanma. Bu tür suçlar, Türk Ceza Kanunu ve diğer ilgili kanunlarda belirlenmiş ve ağır cezalarla ilişkilendirilmiştir.

Eski Türklerde put anlayışı, idol veya keçeden yapılmış putlar gibi somut nesneleri temsil etmekteydi. Ancak, Eski Türklerin öz inancında tek bir ilah vardı ve birden fazla put veya ilah yontusu yoktu.

"Yoğ" kelimesi, Eski Türklerde ölüler için yapılan töreni ifade eder.

Eski Türklerde aileye "oğuz" denirdi.

Eski Türk boylarının görünümü şu şekildeydi: 1. Saç ve Sakal: Türkler genellikle saçlarını uzun tutar ve omuz başına veya omuzu geçecek şekilde uzatırlardı. 2. Başlık: Başa genellikle koyun derisinden, kakım ve samur postundan yapılan tepesi sivri veya düz "börk", üç dilimli taçlar ile tepesi düz ve yuvarlak başlıklar giyerlerdi. 3. Giyim: Elbiseler saten, ipek, yün, pamuk ve keçe gibi malzemelerden yapılırdı. 4. Aksesuarlar: Küpeler, yüzükler ve bileklikler takılırdı. 5. Savaş Giysileri: Savaş elbiseleri sade, rahat, hareket ve manevra imkanı sağlayan şekildeydi. Eski Türk boylarının fiziksel özellikleri arasında ise Doğu Asya kökenli oldukları ve Avrupa halkına ve Orta Doğu halkına benzedikleri belirtilmektedir.

Eski Türklerde boylar birliğinin oluşturduğu yapı "bodun" olarak adlandırılırdı.

Eski Türk askerlerine "sü" veya "çerig" denirdi.

Eski Türklerde "il" kelimesi, devlet anlamına gelirdi.