Eleştiri

Survivor'ın eleştirilme nedenleri çeşitli açılardan ortaya çıkmaktadır: 1. Stratejik Hamleler ve Manipülasyon: Yarışmacıların stratejik hamleleri ve psikolojik oyunları, izleyicilerin haksız rekabet ve manipülasyon algısı yaratmaktadır. 2. Kural İhlalleri: Yarışmacıların prodüksiyon kurallarına aykırı davranışları, özellikle eşya çalma veya fiziksel temas gibi, diskalifiye gibi ciddi cezalara yol açabilmektedir. 3. Gerçeklik Algısı: Yarışmanın tamamen doğal ve gerçek olup olmadığı, yapımcıların yönlendirmesiyle izleyiciye sunulan bir senaryo olup olmadığı sıkça tartışılmaktadır. 4. Etik Olmayan Davranışlar: Yarışmacıların birbirlerine karşı saygısız ve aşağılayıcı tavırları, izleyici kitlesi tarafından tepkiyle karşılanmaktadır.

Squid Game'in yanlış yapıldığı yönündeki eleştiriler iki ana noktada toplanmaktadır: 1. Çeviri Hataları: Dizinin Koreceden İngilizceye yapılan altyazı çevirilerinde hatalar olduğu ve bu durumun dizinin vermek istediği mesajı etkilediği öne sürülmektedir. 2. Hikaye ve Bölüm Sayısı: Dizinin ikinci sezonunda bölüm sayısının azalması ve hikayenin beklentileri karşılamaması da eleştirilen bir diğer konudur.

"Yuan Huan'ın Kulübesi" kitabı, teknoloji ve edebiyat ilişkisini sorgulayan ve eleştirel okumaya yönlendiren bir eserdir. Konusu: İlhami, oyun olsun diye girdiği bir telefon kulübesinin ahizesinden tuhaf hikâyeler dinlemeye başlar. Kitap, hikayelerin ölümsüzlüğüne vurgu yaparak, önemli konuları (tarih, adalet, vicdan vb.) ilgi çekici ve düşündürücü yönleriyle ele alır.

"Dılmayin" kitabı, Aziz Gülmüş tarafından yazılmış ve iki farklı yayınevi tarafından yayımlanmıştır: Sidar Yayınları ve J&J Yayınları. Kitapta anlatılan ana tema, bir aşk hikayesi üzerinden Kürtlerin gelenekleri ve töreleri üzerine bir eleştiridir. Özetle, Selim adlı karakterin, sevdiği kız Tasihe'nin zorla başka bir köye gelin verilmesi ve ardından yaşadığı zorluklar ve iç dünyası anlatılmaktadır.

Ömer Hayyam'ın "Eşek" şiiri, eşeğin taşıdığı yüke ve yiyeceğin iyisine kötüsüne itiraz etmemesini konu alır. Ayrıca, Hayyam'ın şiirlerinde geçen "eşek" sembolü, bilgisiz ve bağnaz çevreleri eleştirmek için de kullanılır.

Tinky Winky, doğrudan yasaklanmamıştır. Ancak, karakterin bazı versiyonları ve onunla ilgili içerikler, çeşitli nedenlerle eleştiriye maruz kalmıştır. 1. Slendytubbies Oyununda: Tinky Winky, oyunun ilk versiyonunda antagonist olarak yer almış ve oyuncuları öldürdüğü için eleştirilmiştir. 2. Orijinal Televizyon Dizisi: Tinky Winky'nin eşcinselliğe özendirdiği iddiaları nedeniyle, karakterin el çantası ve üçgen anteni gibi unsurları homoseksüel sembol olarak yorumlanmıştır. Bu nedenle, bazı ebeveynler ve kurumlar dizinin uygun olmadığını düşünmüştür. 3. Diğer İçerikler: Troll videolarında ve bazı internet içeriklerinde, Tinky Winky'nin mizahi ve alaycı bir şekilde kullanılması da olumsuz tepkilere yol açmıştır.

Kadı Efendi şiiri, genellikle iki ana temayı işler: 1. Kadıların Olumsuz Portresi: Şiirlerde kadılar, rüşvetçilik, hakkı bâtıl kılması ve adaleti gözetmemesi gibi olumsuz özelliklerle anılır. 2. İğneleyici Eleştiri: Şairler, kadıların ve ulemânın halkın haklarını korumadığını, onların halinden anlamadığını ve sadece kendi çıkarlarını düşündüğünü eleştirir.

Aziz Nesin, İstanbul'dan siyasi düşünceleri ve yazıları nedeniyle sürgün edilmiştir. 1947 yılında, "Nereye Gidiyoruz?" başlıklı yazısının bir mizah dergisinde yayınlanması sonucu 10 ay hapis ve 3 ay 10 gün Bursa'da "emniyet-i umumiye nezareti" altında bulundurulma cezasına çarptırılmıştır. 1948 yılında, Bir Sürgünün Anıları adlı eserinde de bahsettiği gibi, eşi ve çocuklarının yanına gidemediği için İstanbul'a kök salamamış ve sürgün kimliği ile yaşamıştır.

"Cibâli Karakolu" oyunu, Fransız Henri Keroul ve Albert Barre'nin "Bir Düğün Gecesi" adlı eserinden uyarlanan bir komedi tiyatro oyunudur. Oyunun konusu, İstanbul Balat'taki Cibali Karakolu'nda görevli Komiser Cafer'in cehaleti, çapkınlığı ve iş bilmezliği sonucu yaşanan komik olayları anlatır. Oyun, kadın-erkek ilişkileri, paranın insanlar üzerindeki etkisi ve çeşitli kurumlardaki aksaklıkları eleştirir.

"Winnetou" filmi, ırkçılık eleştirisi nedeniyle yasaklanmıştır. Ravensburger Yayınevi, Karl May hikâyesinden uyarlanan "Winnetou" adlı çocuk kitabı serisinin dağıtımını, eserde yerli halka yapılan muamelenin klişeleri ve zulmü hafiflettiği suçlamaları üzerine durdurmuştur.

Tartuffe'ün konusu, dinin ve din adamlarının olumsuz bir şekilde yansıtılması nedeniyle yasaklandı. Molière, bu yasak karşısında duruşundan ödün vermedi ve komedi türünün, topluma ve sisteme eleştiri getirmek amacıyla kullanıldığını savundu.

Arayış dizisinin beğenilmemesinin bazı nedenleri: Hikaye ve senaryo: Bazı izleyiciler, dizinin hikayesini ve senaryosunu zayıf ve anlamsız bulmaktadır. Tarikat teması: Dizi, tarikatlar ve spiritüel konuları işlemesi nedeniyle eleştirilmiştir. Oyuncuların performansı: Mehmet Günsür'ün oyunculuğu özellikle eleştirilmiştir. Zaman kaybı algısı: Birçok izleyici, diziyi vakit kaybı olarak değerlendirmektedir. Ancak, dizinin bazı izleyiciler tarafından akıcı ve merak uyandırıcı bulunduğu da belirtilmiştir. Arayış dizisinin beğenilip beğenilmemesi kişisel zevklere göre değişiklik gösterebilir.

Kınamak ve azarlamak kavramları benzer anlamlar taşısa da tam olarak aynı şey değildir. Azarlamak, birinin davranışını veya eylemlerini güçlü bir şekilde eleştirmek veya onaylamamak anlamına gelir. Kınamak ise, yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak anlamına gelir.

Elvis filmi, birkaç nedenden dolayı iyi olarak değerlendirilmektedir: 1. Yönetmenlik ve Stil: Baz Luhrmann'ın yönetmenliği, filmin görsel ve işitsel estetiğini büyük ölçüde zenginleştirmiştir. 2. Başrol Performansı: Austin Butler'ın Elvis Presley rolü, eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanmış ve Butler'ın Elvis'in hareketlerini, yürüyüşünü ve sesini başarıyla taklit ettiği belirtilmiştir. 3. Müzik ve Soundtrack: Filmde, Elvis'in kendi şarkılarının yanı sıra, modern ve pop-inspired düzenlemeler de yer almakta olup, bu da izleyicinin duygusal bağ kurmasını sağlamaktadır. 4. Konu ve Anlatım: Elvis'in hayatını ve kariyerini ele alan film, onun manager'ı Col. Tom Parker ile olan ilişkisine odaklanarak, biyografik bir hikayeyi farklı ve ilgi çekici bir şekilde anlatmaktadır.

"Beklenen Gemi" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Denizcilik Terimi: Gemilerin limanda yüklenmesi, boşaltılması veya diğer nedenlerle beklemesi durumunu ifade eder. 2. Edebiyat Eseri: Sabahattin Ali'nin "Beyaz Bir Gemi" adlı öyküsü, bir ressam ve yaptığı tablolar üzerinden toplumsal bir eleştiri sunar.

Tarih biliminde kaynaklardan elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi tenkit (eleştiri) yöntemiyle yapılır. Bu aşamada, toplanan verilerin güvenilirliği araştırılır ve belgelerdeki bilgilerin doğruluğu eleştirel bir bakış açısıyla incelenir.

Siyasi karikatürler birkaç önemli nedenle yapılır: 1. Eleştirel Bakış Açısı: Siyasi olaylar, liderler veya siyasi partiler hakkında eleştirel ve mizahi bir dille yorum yaparak toplumsal ve siyasal konular hakkında farkındalık yaratmak. 2. Propaganda Aracı: Dünya savaşları döneminde olduğu gibi, propaganda amacıyla kullanılarak toplumda belirli görüşleri desteklemek. 3. Düşündürücü Mesajlar: İzleyiciyi düşündüren ve abartılı mesajlarla, karmaşık fikirleri basit ve etkili bir şekilde sunmak. 4. Toplumsal Hafıza: Dönemin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel kodlarını gelecek nesillere aktararak bir toplumsal bellek oluşturmak.

Berlin dizisini izleyenler genel olarak iki farklı tepki veriyor: 1. Övgü: Diziyi izleyenler, Pedro Alonso'nun canlandırdığı Berlin karakterinin merkeze alınması, Paris'in güzel ve lüks kesimlerinin gösterilmesi, detaylı soygun planı ve içerdiği sürprizler gibi olumlu yönlerini beğeniyorlar. 2. Eleştiri: Bazı izleyiciler ise soygunun arka planda kalması, ikili ilişkilere fazla yer verilmesi, karakterlerin gelişim göstermemesi ve tesadüflere dayanan olaylar gibi eksiklikleri eleştiriyorlar.

Jale Parla, Türk edebiyat teorisyeni ve eleştirmeni olarak çalışmaktadır. Ayrıca, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Marksist edebiyat eleştirisi Türkiye'de 1970'lerden sonra güç kazanmaya başlamıştır.