Efsane

Yılan Dağı türküsünün hikayesi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, türkünün sözleri ve bazı yorumları şu şekildedir: Yılan Dağı Türkü Sözleri: > Yılan Dağına kar yağmış > Demir Dağı duman almış > Yazık oldu gençliğine > Gurbet elde ziyan olmuş > Dinmez akar gözüm yaşı > Nerde dostu arkadaşı > Ben gurbette kaybettim > Dağ gibi kardaşım > Kardaşıma götürün > Yoldaşıma götürün > Alın da bu destanı > Sırdaşıma götürün. Türkü, genellikle bir kayıp veya ayrılık temasını işliyor gibi görünmektedir. Ancak, spesifik bir olay veya hikaye ile ilgili detaylı bilgi mevcut değildir. Yorumlayan Sanatçılar: Ali Ölmez; Mesut Dağlı; Veysel Bakay; Fatoş Özgül; Yıldırım Budak.

Meriç Nehri'nin en bilinen hikayesi, Yunan mitolojisindeki Orpheus ve Eurydike efsanesidir. Hikayeye göre: Orpheus, Trakya Kralı Oiagros ile İbe Dokuz Sanat perilerinden Kalliope’nin oğludur. Meriç boyunda gezerken çaldığı lir ile doğanın tüm canlılarını kendine hayran bırakırmış. Su perisi Eurydike ile tanışıp evlenirler. Eurydike, bir engerek yılanı tarafından sokularak ölür. Orpheus, Eurydike’yi geri getirmek için Hades’in huzuruna gider ancak yeryüzüne çıkarken arkasına dönüp Eurydike’ye baktığı için onu sonsuza dek kaybeder. Bu olayın ardından Orpheus, kederle çalmaya devam eder ancak her eserinde hüzün ve elem vardır. Orpheus’a tutkun Trakyalı kadınlar, ona saldırıp Orpheus’u parçalar ve başını, lirini Meriç Nehri’ne atarlar. Orpheus’un kesik başı ve lir, son türkülerini söyleyerek Meriç Nehri ile birlikte akıp Enez’de Ege Denizi’ne dökülür. Meriç Nehri, aynı zamanda Osmanlı tarihi açısından da önemlidir. Meriç Nehri, doğal bir sınır olarak da işlev görür.

Kahvenin ortaya çıkışıyla ilgili anlatılan hikayeler gerçek olaylara dayanmakla birlikte efsaneler de içermektedir. En yaygın anlatılan efsaneye göre, Habeşistan (Etiyopya) kökenli kahveyi ilk keşfedenler keçilerdir. Ancak bu hikayenin yanı sıra, kahvenin keşfiyle ilgili Cezayir kaynakları gibi farklı rivayetler de bulunmaktadır. Sonuç olarak, kahvenin ortaya çıkışıyla ilgili hikayeler genel olarak gerçeğe yakın olarak kabul edilse de, bazı unsurlar hayal ürünü olabilir.

Afrodit'in hikayesinin bazı önemli noktaları şunlardır: Doğumu: Afrodit, mitolojide iki farklı şekilde doğmuştur. Kişiliği: Afrodit, aşk, güzellik, şehvet ve cinselliğin tanrıçasıdır. İlişkileri: Afrodit, Hephaistos ile evli olsa da Ares, Hermes, Dionysos gibi birçok tanrı ile ilişki yaşamıştır. Truva Savaşı: Afrodit, Truva Savaşı'nın kısmen sorumlusu olarak gösterilir. Diğer Hikayeleri: Afrodit'in, Adonis'e olan aşkı ve bu aşkın trajik sonu da önemli hikayelerinden biridir.

"Sadako vs. Kayako", "The Ring" filmindeki Sadako Yamamura ve "The Grudge" filmindeki Kayako Saeki karakterlerinin lanetten kurtulmaları için karşı karşıya gelmelerini konu alır. Film, doğrusal olmayan bir anlatı yapısına sahiptir. Başlıca olaylar şu şekildedir: Bir sosyal hizmet uzmanı, yaşlı bir kadının evinde öldürülür ve ardından bir video çalar aniden açılır. Üniversite öğrencileri Yuri Kurahashi ve Natsumi Ueno, içinde lanetli bir video olan bu çalar saati bulur ve izler. Natsumi, lanetin etkisinden kurtulmak için intihar etmeye çalışır. Keizo Tokiwa ve kör medyum Tamao, Sadako'nun başka bir intikamcı ruhla dövüşmesinin laneti sona erdirebileceğini önerir. Yuri ve Suzuka, Sadako ve Kayako'yu birbirine düşürüp onları bir kuyuya çekerek mühürlemeyi planlar. Yuri kendini feda eder ve Sadako ile Kayako büyük bir kütle halinde birleşir. Birleşmeden sonra Sadako ve Kayako'nun lanetleri, Sadakaya adlı tek bir varlık haline gelir.

Oduncu, eşeğinin biraz beslenip kendine gelmesi ve belki de padişahtan yardım alabilmek için eşeğini seyise verdi. Seyis, eşeğe acımış ve hem oduncuya yardım etmek hem de eşeği kötü durumundan kurtarmak amacıyla onu birkaç günlüğüne sarayın ahırına götürmeyi teklif etmişti.

Sepetçioğlu türküsünün hikayesi gerçek olaylara dayanmaktadır. Sepetçioğlu, 18. yüzyılda Kastamonu’nun Araç ilçesinin Yukarı Avşar köyünde doğmuş, sepetçilikle geçinen Yörük soyundan gelme bir babadır. Sepetçioğlu, yaşadığı dönemde Anadolu’da hüküm süren beylerin ağır vergileri altında ezilen halkı, zorbalara karşı çıkarak savunmuştur. Ancak, sonunda sipahilerin tuzağına düşmüş ve anası ile nişanlısıyla birlikte hayatını kaybetmiştir.

Defne ağacının hikayesi, Yunan mitolojisinde Apollon ve Daphne'nin platonik aşkına dayanır. Hikayenin başlangıcı, Afrodit'in oğlu Eros ile Apollon arasında geçen ok atma kavgasına dayanır. Daphne, bakirelik yemini etmiştir ve Apollon’un hislerine karşılık vermez; ondan kaçmaya başlar. Apollon, sevdiğinin ağaca dönüşmesini izlerken hem acı çeker hem de umutlanır. Bu mitolojik hikaye, defne ağacının Apollon'un sevgisinin ve sadakatinin sembolü olmasına yol açar. Ayrıca, Hatay'da bulunan Defne ilçesinin, bu mitolojik hikayenin geçtiği yer olduğu düşünülmektedir.

Çınarın hikayesinde kimin öldüğüne dair bilgi, hikayenin bağlamına göre değişiklik gösterebilir. Ağlayan Çınar: Bursa'nın Gölyazı ilçesinde, birbirine aşık olan Eleni ve Mehmet'in hazin hikayesini anlatan bir hikayede, Mehmet aldığı yara sonucu "ulu çınar"ın oyuğuna sığınır ve burada hayatını kaybeder. Çınarın Ölümü: Bu hikayede, bir çınar ağacı, Nazım Hikmet'in anısına dikilir ancak daha sonra kötü niyetli kişiler tarafından kesilir.

Timsahların çiftleşirken ağladığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Timsahların ağladığı inanışının doğru olup olmadığını sınamak için yapılan bir deneyde, timsahların gözlerinde yemek yedikleri esnada gözyaşı oluştuğu gözlemlenmiştir. Timsahların gözyaşı bezeleri tarafından salgılanan gözyaşı, gözü temizleme, gözün yüzeyinin kayganlığını artırma ve gözde bakteri oluşumunu engelleme işlevlerine sahiptir. Timsahların ağlama görüntüsü, aslında vücutlarında biriken fazla tuzların göz kenarında bulunan bezler sayesinde dış ortama akıtılması sırasında ortaya çıkan bir fizyolojik olaydır.

Basilisk, Avrupa mitolojisinde yer alan, bakışlarıyla veya dişleriyle öldürebilen efsanevi bir yaratıktır. Özellikleri: Görünüm: Genellikle küçük, yılan veya kertenkele benzeri olarak tasvir edilir. Köken: Bir horozun altında duran kurbağa yumurtasından veya bir yılan ile horoz ya da tavuğun çiftleşmesi sonucu ortaya çıktığı söylenir. Güçler: Öldürücü bakışları ve zehirli nefesi vardır. Basilisk, yılanların kralı olarak da anılır. Basilisk efsanesi, Orta Çağ Avrupa'sında kötülüğün ve şeytanın sembolü olarak kabul edilmiştir.

Noel'de geyiklerin olmasının nedeni, Noel Baba efsanesidir. Bu figür, ilk kez 1823 yılında Clement Clarke Moore'un “A Visit from St. Nicholas” adlı şiiriyle popülerleşmiştir. Gerçekte ren geyikleri uçma yeteneğine sahip olmasa da, efsanede Noel Baba’nın sihirli tozu sayesinde kızağı çekerek uçabildiklerine inanılır.

Hamamda geçen bazı hikayeler şunlardır: Hızır Aleyhisselam ve ihtiyar hikayesi. Ayfer Tunç'un "Memleket Hikayeleri" kitabındaki hikaye. Habib Baba ve 4. Murad'ın hamam hikayesi. Erzurum hamamı hikayesi.

Diyarbakır'daki Kırklar Dağı'nda, kırk evliyanın mağarada saklandığına dair rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca, Süryani geleneğine göre, Kırklar Dağı'ndaki kilisede kırk Hıristiyan azizin kemikleri mahfuzdur.

Kazılık Koca, Düzmürd Kalesi'ne akın düzenleyen ve esir düşen kişidir. Yiğenek ise, Kazılık Koca'nın esir olduğunu bilmeden babasının öldüğünü zanneden ve onu kurtarmak için harekete geçen oğludur.

Bufavento Kalesi'nin hikayesinden bazıları şunlardır: İnşa tarihi. 1191 olayı. Venedik dönemi. Efsaneler. Bufavento Kalesi, aynı zamanda "Lioutes" ("Rüzgarlardan Korkmayan/Rüzgarlara Baş Eğmeyen") ve "Kutsovendis Kalesi" gibi isimlerle de bilinmektedir.

"TinkerBell ve Canavar Efsanesi", Fawn adlı hayvan perisinin, dış görünüşe bakmadan arkadaş olabileceği kocaman ve gizemli bir yaratık olan NeverBeast ile dostluğunu konu alır. Tinkerbell ve diğer periler ise bu canavarın yuvalarını yok etmeden önce onu durdurmaya kararlıdırlar.

"Bacı kardeş" ifadesi, Türk kültüründe çok yakın ilişkiyi, dostluğu veya manevi kardeşliği ifade eder. Ayrıca, "bacı kardeş" ifadesi, Diyarbakır'da geçen ve kardeşlik, aile bağları ile dramı anlatan bir efsanenin de adıdır. "Bacı" kelimesi, Arapçadaki "bāciyyah" (بَاعِية) kelimesinden türetilmiş olup, "kadın" anlamına gelirken, zamanla "kız kardeş" veya "kadın kardeş" anlamına evrilmiştir.

Zenbilli Ali Efendi, fetva isteyen insanları bekletmemek için çalıştığı odanın penceresinden aşağı sarkıttığı zenbille cevapları geri gönderdiği için bu isimle anılmıştır.

En büyük kabadayı hikayesi olarak birkaç isim öne çıkmaktadır: Piç Ardaş: Sivas doğumlu Piç Ardaş, İstanbul'a gelip Üsküdar'a göz koyar ve oradaki hakim kabadayı Mavnacı Ali'yi öldürdükten sonra Üsküdar'ın tek hakimi olur. Şık Manol: Tokat doğumlu Şık Manol, İstanbul kabadayıları arasında adam öldürmemiş tek kişi olarak bilinir. Odesalı Kosti: Yunanistan doğumlu Odesalı Kosti, Tünel'den Taksim'e kadar olan bölgelerin haracını yerdi. Kabadayılık hikayeleri, genellikle şiddet ve yasa dışı eylemleri içerdiği için gerçek hayatta bu tür kişilere yaklaşılması önerilmez.