Düşünce

Her şeyin başlangıcı düşünce değildir, ancak bazı felsefi ve bilimsel görüşler düşüncenin başlangıç noktası olabileceğini öne sürer. Thales ve İlk Düşünce Devrimi: Bazı kaynaklara göre, her şeyin başlangıcı su olarak kabul edilir ve bu, ilk düşünce devrimi olarak adlandırılır. Shedevrum: "Her şey düşüncelerle ilgili. Düşünce her şeyin başlangıcıdır" şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Ancak, evrenin başlangıcı genellikle büyük patlama (Big Bang) ile açıklanır ve bu, düşünceden bağımsız bir fiziksel olay olarak kabul edilir. Sonuç olarak, her şeyin başlangıcının düşünce olup olmadığı konusunda kesin bir görüş birliği yoktur.

"Paradoks insan" ifadesi, Türkçe'de yaygın bir terim değildir. Ancak, paradoks kelimesi, çelişki veya aykırı düşünce anlamına gelir. Bir ifadenin veya durumun paradoks olarak adlandırılması, genellikle alışılmışın dışında, tuhaf veya inanılmaz bir düşünce yapısını ifade eder. Eğer bu ifade bir bağlamda kullanılıyorsa, daha fazla bilgi veya bağlam sağlanması gerekebilir.

İbn Bacce'nin bazı sözleri şunlardır: 1. "Maldan geriye sözler ve hatıralar kalır." 2. "İslam dünyasındaki en büyük sıkıntı, kişinin kendi dindarlığını yaşamasından ziyade başkalarının kendi yaşam biçimine göre şekillendirmeye zorlanmasından kaynaklanıyor." 3. "Cahillik, bilgisizlik bütün mutsuzluk ve acıların kaynağıdır." 4. "Her durumda yeni bir çözüm olabilmesi ve yeni alternatiflerin ortaya çıkabilmesi için, mevcut durumlar arasında şer noktasında bir tercihte bulunmamak gerekir." 5. "Bozuk devletin ahalisinin görüş ayrılıkları, birbirlerine ters hareket etmelerine ve dolayısıyla çatışmalarına yol açar."

Türkiye Günlüğü dergisinde genellikle fikir ve kültür konuları ele alınır. Dergide yer alan bazı konular şunlardır: Siyaset ve ekonomi: Seçim analizleri, ekonomik dalgalanmalar ve güncel siyasi olaylar. Ortadoğu ve uluslararası ilişkiler: Orta Doğu'daki siyasi ve kültürel konular. Din ve toplum: Bayram gelenekleri, ibadetler ve yaşam tarzına dair hassasiyetler. Tarih ve kültür: Geçmiş olaylar ve kültürel konular. Dergi, farklı düşüncelerden yazarların katkılarını içerir ve çoğulculuğu kendine şiar edinmiştir.

Esnek düşünce yapısına sahip olmak, bilgileri doğrularken ya da düşünceleri değiştirirken akıcı ve özgün düşünceler yaratabilme yeteneği anlamına gelir. Esnek düşünce yapısına sahip olmanın bazı özellikleri şunlardır: Farklı durum ve koşullara uyum sağlamak. Olumlu düşünce ve tutumlar benimsemek. Farklı bakış açılarını benimsemek. Değişikliklere pozitif yaklaşmak. Stres yönetme becerilerine sahip olmak. Esnek düşünce yapısını geliştirmek için soru-cevap, tartışma, altı şapkalı düşünme, beyin fırtınası, problem çözme gibi yöntem veya teknikler kullanılabilir.

Byung-Chul Han'ın "Eros'un Istırabı" kitabı, neoliberal zamanlarda duyguların tüketimi ile aşk ve erotizme bakışımızdaki dönüşüme ve aşkın krizine odaklanır. Kitapta ele alınan bazı konular: Aşkın pozitifleşmesi ve evcilleştirilmesi. Narsisizm. Kapitalizmin pornografik etkisi. Aynılık cehennemi. Han'a göre, Eros'u çağıran başkası tam bir negatiflik talep eder.

Ham hayal, gerçekleşme ihtimali olmayan, tamamen hayal gücü ile canlandırılan düşünceleri ifade eder. Gerçek hayal, ise gerçekleşmesi mümkün olan olayları anlatan ifadeleri kapsar. Ayrıca, "hayal" ve "gerçek" kavramları, insanın düşünce dünyasında farklı anlamlar taşıyabilir. Bu konuda bir diğer söz de Hz. Muhammed'e atfedilen "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar" sözüdür.

Hayal âleminde yaşamak, gerçeklerden kaçarak, genellikle gerçekleşmesini istenen şeyler için uğraşmak adına değil, onları hayal ederek elde edildiğini düşünmekle yaşamak anlamına gelir. Bu durum, bir çeşit savunma mekanizması olarak da görülebilir. Hayal kurmak, insanı hayata bağlayan, geleceğe dair ümitlerini canlı tutan önemli bir yetenektir.

"En büyük uçurum gözdür, düşenin parçası bulunmaz" sözü, insanın dikkatinin çok keskin olması gerektiğini ifade eder; çünkü dikkatsiz bir bakış, geri dönüşü olmayan hatalara yol açabilir. Ayrıca, bu söz insanın duygusal düşüşlerini de betimleyebilir; gönülden yapılan düşüşlerin geri dönüşü zor veya imkansız olabilir. Bu ifade, Şeref Oğuz'un "Kamu Spotu" başlıklı yazısında geçen bir sözdür.

"Kalem, kılıçtan daha güçlüdür" ifadesi, kalemin bilgi ve aklı, kılıcın ise kaba kuvveti temsil ettiği düşüncesine dayanır. Kalemin kılıçtan daha güçlü olmasının bazı nedenleri: Etki Alanı: Kalem, fikirleri ve mesajları geniş kitlelere ulaştırarak insanları harekete geçirebilir. Kalıcılık: Kalemle fethedilen zihinler ve kalpler, kılıçla fethedilen topraklardan daha kalıcıdır; çünkü fikirler nesillerce hatırlanırken, topraklar zamanla kaybedilebilir. Çok Yönlülük: Kalem, yıkım için de kullanılabilir, ancak aynı zamanda adaletin, barışın ve umudun da sesi olabilir. Ancak, bu ifade farklı bağlamlarda değerlendirilmelidir; örneğin, Orta Çağ gibi kaba kuvvetin önemli olduğu dönemlerde kılıç daha üstün kabul edilebilir.

Dilin düşünceyi belirleyip belirlemediği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Evet, dil düşünceyi belirler. Hayır, dil düşünceyi belirlemez. Bu konuda kesin bir sonuca varmak mümkün değildir; çünkü dil ve düşünce arasındaki ilişki hala tartışılmaktadır.

Duygular, düşüncelerden önce oluşur. Berlin Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, karar verme sürecinde beynin önce alt bölgesinin (ilkel beyin) aktif olduğunu, ortalama 6 saniye sonra ise üst bölgenin (prefenon korteks) aktif hale geldiğini ortaya koymuştur. Ancak, düşünce ve duygu arasındaki ilişki karşılıklıdır; her ikisi de birbirini etkiler.

As a Man Thinketh, James Allen tarafından 1903 yılında yazılmış, düşüncenin gücü ve doğru düşüncenin insan hayatı üzerindeki etkisi üzerine bir kişisel gelişim kitabıdır. Kitapta, her insanın hayatındaki iyi ya da kötü her durumun kendi düşünce dünyasında saklı olduğu ve kişi, düşüncelerini sabırla ve akıllıca şekillendirerek hayatını yeniden şekillendirip koşullarını değiştirebileceği anlatılır. Kitabın adı, Atasözleri Kitabı, 23. bölüm, 7. ayette geçen "İnsan ne düşünüyorsa odur" sözünden esinlenilerek oluşturulmuştur.

"İnsan düşündüğünü yaşar, yaşadığını düşünür" ifadesi, insanın genellikle düşüncelerine göre yaşamak istediği, ancak yaşam koşulları ve çevresi nedeniyle her zaman bu mümkün olmadığı için yaşadıklarına göre düşünmek zorunda kaldığı anlamına gelebilir. Bu durum, bir kısır döngü olarak da değerlendirilebilir.

Filozoflar, düşünce ve fikirleriyle tarih boyunca bilim, teknoloji, toplum ve bireysel yaşam üzerinde derin etkiler yaratmışlardır. Filozofların önemini gösteren bazı noktalar şunlardır: Bilimsel ve teknolojik gelişmelere katkı: Felsefe, bilim ve teknolojinin temelini oluşturur. Toplumsal ve siyasi yapıların şekillenmesi: Sosyoloji, siyaset bilimi ve iletişim alanlarında önemli etkiler yaratmışlardır. Bireysel yaşama etkisi: Felsefi düşünce, bireylere daha geniş perspektiflerden bakabilme, mantıklı ve rasyonel kararlar alabilme yeteneği kazandırır. Kültürel ve entelektüel birikim: Felsefi eserler ve düşünceler, insanlığın kültürel ve entelektüel birikimini oluşturur. Bu nedenlerle, filozoflar, insanlığın ilerlemesinde ve gelişiminde kritik bir rol oynarlar.

Düşünürken gözlerin sağa bakmasının nedeni, kişinin görsel olarak eskiyi anımsamaya çalışmasıdır. Göz hareketlerinin anlamları şu şekilde özetlenebilir: Sağ yukarı. Sol yukarı. Sağ karşı. Sol karşı. Sağ aşağı. Sol aşağı. Bu bilgiler, nörolinguistik programlama adı verilen ve düşünce süreçlerinin nasıl işlediğini inceleyen bir teknikler bütününe dayanmaktadır. Göz hareketlerinin anlamlarının bilimsel olarak kanıtlanmadığını göz önünde bulundurmak gerekir.

Felsefe eyleminin geliştirilmesinde merak, sorgulama ve hayretin yeri ve önemi şu şekilde açıklanabilir: Merak. Sorgulama. Hayret. Bu kavramlar, yeni fikirlerin ve bilgilerin gelişmesini teşvik eder, düşünsel derinlik sağlar ve insanların dünyayı ve kendi varoluşlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

Pozitif düşünce ve pozitif hayat arasındaki fark şu şekilde açıklanabilir: Pozitif düşünce, olaylara ve durumlara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmak, sorunlara çözüm odaklı bakmak ve geleceğe umutla bakmak anlamına gelir. Pozitif hayat, pozitif düşüncenin bir sonucu olarak ortaya çıkar ve bireyin genel yaşam kalitesini ifade eder. Dolayısıyla, pozitif düşünce pozitif hayatın temelini oluştururken, pozitif hayat bu düşüncenin bir sonucu olarak şekillenir.

İçimizden geçenlerden, yani duygu, düşünce, irade, hayal etme gibi durumlardan, kendi hür irade ve tercihimizle isteyerek yaptıklarımız hesaba dahildir. Bakara Suresi 284. ayette, "İçinizden geçeni açığa vursanız da, gizleseniz de Allah onun hesabını sizden sorar. Sonra O, dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah’ın her şeye gücü yeter" denilmektedir. Ancak, irade dışı, istemeyerek insanın içine doğan kötü düşünceler ve vesveseler, günah olarak yazılmaz.

İsmet Özel'in neden çekildiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, İsmet Özel'in siyasi ve felsefi görüşlerinde köklü değişiklikler yaşadığı ve bu değişiklikler sonucunda Müslüman dünya görüşüne bağlandığı bilinmektedir. Özel, 1978 yılında ilk düzyazı kitabı "Üç Mesele"yi çıkarmış, 1980 yılında ise şiir anlayışını ortaya koyduğu "Şiir Okuma Kılavuzu"nu yayımlamıştır. Ayrıca, 1981 yılında Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Konservatuarında Fransızca okutmanı olarak çalışmaya başlamış ve 1988-1994 yılları arasında kendi kurduğu Çıdam Yayınları'nı yönetmiştir.