Din

Zuhruf Suresi 44. ayet, Mekke döneminde inmiştir. Bu ayetin hangi olay üzerine indiğine dair spesifik bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, surenin genel olarak Allah’ın birliği, Kur’an’ın Allah kelamı olduğu ve Hz. Muhammed’in Allah’ın peygamberi olduğu ana fikirleri işlediği bilinmektedir.

Dario Moreno, Sefarad Yahudisi kökenlidir.

İlk insan, İbrahimî dinlere göre Hz. Âdem'dir. Bilimsel araştırmalara göre ise modern insan (Homo sapiens), yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıkmıştır. Bazı İslam yorumcuları, Hz. Âdem’den önce cinlerin yeryüzünde yaşadığını ve Hz. Âdem'in yaratılışının bu varlıkların ardından geldiğini savunurlar.

Ayyıldız, farklı kültürlerde ve bağlamlarda çeşitli anlamlar taşır: Türk bayrağında ayyıldız, genellikle şu anlamlarla ilişkilendirilir: Hilal: İslamiyet'i temsil eder. Yıldız: Türklüğü temsil eder. Kırmızı renk: Toprağa karışan kanı temsil eder. Genel olarak ayyıldız, Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya'da yaygın bir sembol olup, birçok İslam ülkesinin bayrağında yer alır. Tarihî olarak ayyıldız, Sümer ikonografisinde "Ay Tanrısı"nı (Sin) ve İştar'ı veya Venüs'ü sembolize etmiştir. Antik İsrail Krallığı'nda ayyıldız, MÖ 14. veya 13. yüzyılda Moabites tarafından kullanılmıştır. Partlar ve diğer Mezopotamya medeniyetlerinde de bu sembol sıkça kullanılmıştır.

Karun, Allah'ın emirlerine karşı çıktığı için cezalandırılarak ölmüştür. Kur'an'a göre, Karun'un ölümü şu şekilde gerçekleşmiştir: > “Nihâyet Biz, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allâh’a karşı kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi” (el-Kasas, 81). Yunan kaynaklarına göre ise, Karun'un ölümü şu şekilde anlatılmaktadır: > Kiros, Pers İmparatorluğu’na karşı ordu kurmaya cüret gösterdiği için Karun’u 14 soylu Lidyalı gençle birlikte diri diri yakmayı emretti. Karun'un nasıl öldüğüne dair bilgiler, farklı kaynaklara göre değişiklik göstermektedir.

"Mum Sönmedi", araştırmacı yazar İlknur Bektaş'ın senaryosunu yazdığı bir kısa film olup, Alevilere atılan "mum söndü" iftirasını konu alır. Senarist, bu filmi, bu konuda canı yanan bir arkadaşının intihar etmesi nedeniyle yazdığını ve ona bir vefa borcu olarak gördüğünü belirtmiştir.

İznik Konsili'nde olanlar: Kristolojik meselenin çözümü: Tanrının Oğlu’nun ilahi tabiatına ve Baba Tanrı ile olan ilişkisine dair tartışmalar çözüme kavuşturuldu. İznik İman İkrarı (İnanç Bildirgesi): Hristiyan inancının bir özeti niteliğinde bir iman ikrarı oluşturuldu. Paskalya tarihinin belirlenmesi: Paskalya'nın değişmez şekilde kutlanması zorunlu kılındı. Erken dönem kilise hukukunun ilanı: Kilise hukukuna dair kararlar alındı. Arius'un aforozu: Arius ve takipçileri kiliseden aforoz edildi ve sürgüne gönderildi. Konsilde İncil kanonu tartışılmadı; her iki taraf da görüşlerini İncil'den ayetler göstererek savundu.

Kehf Suresi 65. ayet, Allah'ın bir kuluna rahmet ve özel bir ilim verdiğini anlatır. Bu ayette geçen "ilim", genellikle "ledünnî ilim" olarak adlandırılır ve gayb ile sırları bilme yetisi olarak tanımlanır. Rivayete göre bu kul, Hızır'dır.

"Vaka süresi" ifadesi kullanıldığı bağlama göre farklı anlamlara gelebilir. Karantina süresi. Sağlık ekiplerinin vakaya ulaşma süresi.

İbibik kuşunun hikayesi, Kur'an-ı Kerim'de geçen Hz. Süleyman kıssasıyla ilişkilidir. Neml (Karınca) Suresi'nin 20-24. ayetlerinde, Hz. Süleyman'ın ordularıyla birlikte karınca vadisine geldiği ve kuşları gözden geçirdiği, ancak hüdhüdü (ibibik kuşunu) göremediği anlatılır. Kısa bir süre sonra hüdhüd geri döner ve Hz. Süleyman'a, Sebe ülkesinden haber getirdiğini söyler. Daha sonra hüdhüd, Hz. Süleyman'ın Belkıs'a iletmesi için bir mektup vererek onu Sebeliler'e gönderir. İbibik kuşunun bazı diğer hikayeleri ise şunlardır: Bir İran efsanesine göre, hüdhüd evli bir kadındır. Tasavvufta hüdhüd, derunî ilhamın sembolüdür. Feridüddin Attar'ın Mantık-ut Tayr adlı eserinde hüdhüd, mürşid-i kamili simgeleyen rehber kuştur. Ayrıca, rüyada ibibik kuşu görmek suya kavuşma, sıkıntıdan kurtulma, uzaktan haber alma, misafir gelmesi, emniyette olmak şeklinde yorumlanır.

İmsak vaktinin başlangıcı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bilimsel bir ölçüt olan güneşin ufkun altında 18° yaklaşması esas alınarak belirlenir. İmsak vaktinin sonu ise, fecr-i sâdıkın doğuşuyla belirlenir; bu, güneşin doğu ufkuna yaklaşması sebebiyle ufukta beliren yatay beyazlıktır. İmsak, oruç tutacak kimse için oruca başlama vaktini ifade eder ve bu vakit, aynı zamanda gecenin sona erdiği, yatsı namazı vaktinin çıkıp sabah namazı vaktinin girdiği andır.

Buluğ, sözlükte "ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak" gibi anlamlara gelir ve fıkıh terimi olarak bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip ergenlik çağına ulaşması demektir. Hüsler hakkında ise bilgi bulunmamaktadır.

Evet, Hz. Ebubekir ve Sıddık aynı kişidir. Hz. Ebubekir'e, Miraç olayını duyan müşriklere "Eğer olayı bildiren peygamberse doğru bildirmiştir." şeklinde cevap vermesinden sonra "Sıddık" lakabı verilmiştir. "Sıddık" kelimesi, "sadık, bağlı, doğrulayıcı" anlamlarına gelir.

İrem Şehri'nin yok olmasının nedeni, Kur'an'da ilâhî bir ceza olarak belirtilmiştir. Arkeolojik bulgulara göre, şehir bir kasırga sonucunda yok olmuştur. Kur'an dışında kutsal kitaplarda İrem Şehri ve halkından bahsedilmez.

Keramet sahibi bir insanın yaptığı bazı şeyler: Olağanüstü haller: Keramet sahibi insanlar, tayy-i mekân (uzun mesafeyi kısa zamanda alma), tayy-i zaman (aynı anda birden çok yerde bulunma), kabirde yatanın kim olduğunu veya karşısındakinin ne düşündüğünü bilme, havada uçma, denizde yürüme gibi olağanüstü hallere sahip olabilirler. Başkalarının ayıplarını görme: Keramet sahibi bir kişi, başkalarının cünüp gezme, yalan söyleme gibi hatalarını görebilir. İkaz ve tevbe: Bu tür olağanüstü durumlarla insanlar ikaz edilir ve gafletten uyanarak tevbe edebilirler. Ancak, keramet sahibi olmak, kişinin günahsız veya gaybı bilen biri olduğunu göstermez.

Zekât, toplumsal adaleti şu şekillerde sağlar: Gelir dağılımındaki dengesizliği giderir. Fakirlerin temel ihtiyaçlarını karşılar. Yardımlaşma ve dayanışma ruhunu güçlendirir. Ahlaki değerleri teşvik eder.

Küfrün bazı çeşitleri: Küfr-i inkârî: Allah'ı, peygamberleri ve onların getirdiği esasları kalben ve dille kabul etmemek. Küfr-i cühûd: Kalben Allah'ı kabul edip, bunu dille ifade etmemek. Küfr-i inâdî: Allah'ın varlığını bilmek, ancak çeşitli sebeplerle İslam'ı kabul etmemek. Küfr-i nifâk: Dille iman ettiğini söylemek, ancak kalben inanmamak. Küfr-i cehli: Küfür olduğunu bilmeden küfür sözü söylemek. Küfr-i hükmî: Allah ve resûlünün yalanlama alâmetleri olarak bildirdiği sözleri söylemek ve hareketleri yapmak. Ayrıca, küfür sözlü (kavli), fiili ve kalbî olarak da sınıflandırılabilir.

Tavafın yedi kez yapılmasının bazı nedenleri: Sünnet ve vahiy temelli bir emir. Kâinattaki düzeni ve dengeyi temsil etmesi. Ruhsal etki. Teslimiyet ifadesi. Tavaf sırasında Kâbe’nin sağında kalmasına dikkat edilir ve belirli dualar okunur.

A'râf Suresi 178. ayet, Allah'ın doğru yola ilettiği kişilerin hidayete ereceğini, saptırdıklarının ise kaybedenler olacağını ifade eder. 179. ayet ise, insanların ve cinlerin çoğunun cehennem için yaratıldığını, çünkü bu kişilerin kalplerinin olduğunu ancak düşünmediklerini, gözlerinin olduğunu ancak görmediklerini, kulaklarının olduğunu ancak duymadıklarını belirtir. Bu ayetler, insanların sahip oldukları yetenekleri kötü kullanmaları durumunda nasıl bir sonla karşılaşacaklarını ve doğru yolun Allah'a yönelmek olduğunu vurgular.

Merhum kelimesi, Arapça kökenli olup "ölmüş Müslüman erkek" anlamına gelir. İslamiyet'te, ölmüş bir Müslüman'dan söz edilirken "Allah'ın rahmetine kavuşmuş" anlamında kullanılır.