Değerler

Yardım eden kişiye genellikle şu isimler verilir: Yardımsever. Yardımcı. Destekçi. Ensar. Ayrıca, yardım eden kişilere “muîn”, “müsteân”, “nasîr” gibi kelimeler de kullanılabilir.

İmanlı bir insanın nasıl davranması gerektiğine dair bazı özellikler şunlardır: Allah'ı sevmek ve O'nun emirlerine uymak. Güzel ahlak sahibi olmak. İbadetlerini yerine getirmek. Takvaya önem vermek. Doğru ve dürüst olmak. Hizmette öncü olmak. Adaletli olmak. Büyüklerine hürmet etmek. Zamanını iyi değerlendirmek. İmanın nasıl bir şey olduğu ve nasıl davranılması gerektiği, kişiden kişiye değişebilir.

"Emek Olmadan Yemek Olmaz" Atasözü ile İlgili Konuşma Sevgili Öğretmenim ve Arkadaşlarım, "Emek olmadan, yemek olmaz" atasözü, her şeyin çalışarak ve çabalayarak elde edilebileceğini anlatır. Örnekler: Bir öğrenci, iyi notlar almak için düzenli olarak ders çalışır. Bir çiftçi, tarlayı sürmeden ve tohum ekmeden verimli ürün beklentisi içinde olamaz. Bir iş insanı, yatırım yapmadan ve faaliyet göstermeden kâr elde edemez. Özveri ve çalışkanlık, hayatın her alanında başarıya ulaşmamızı sağlar. Teşekkür ederim.

"El için ağlayan iki gözden olur" atasözü, başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı olduğunu ve her şeyde ölçülü olunması gerektiğini ifade eder. Bu atasözü, aynı zamanda insanlar arasındaki dayanışmayı ve yardımlaşmayı da vurgular; bir kişi başkasına yardım ettiğinde, diğer kişinin de ona yardım edebileceği düşüncesini anlatır.

"Zenginin eli fakirin belinde" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "zenginin malı, fakirin dölü kıymetli olur" atasözü, zenginlerin mallarına çok değer verdiklerini, fakirlerin ise en değerli varlıklarının çocukları olduğunu ifade eder.

"Yurdun otlusundan kutlusu yeğdir" atasözü, insanın üzerinde rahat ve huzurlu yaşayamadığı bir yerin, ne kadar verimli olursa olsun bir anlam ifade etmediği anlamına gelir. Daha fazla makale için Biymed Akademi'nin "Yurdun Otlusundan Kutlusu Yeğdir Atasözünün Anlamı" başlıklı yazısına başvurulabilir.

Ömer Seyfettin'in "Üç Nasihat" adlı öyküsünde, büyük sözü dinlemenin ve nasihatlere uymanın faydaları anlatılmaktadır. Durmuş adındaki baş kahraman, çalışmak için gittiği büyük şehirde, Müstakim Efendi adlı bir kişinin üç yıl boyunca her işini görür ve karşılığında üç nasihat ile her yıl için birer kuruş para alır. Müstakim Efendi, Durmuş'a sırasıyla şu nasihatleri verir: "Yolunu, izini bilmediğin yere gitme!"; "Emanete hıyanetlik etme!"; "Karını, kendin gitmediğin yere gece yatısına gönderme!". Durmuş, bu nasihatler sayesinde önce canını, sonra malını ve en sonunda evliliğini korur ve sonunda zengin olur. Öykü, nasihat ve akıl gibi olguların paradan daha kıymetli olduğunu vurgular.

Vefa ve yardımseverlik arasındaki ilişki, her ikisinin de insan ilişkilerinde önemli bir rol oynaması ve birbirini tamamlamasıdır. Vefa, sözünde durmak, iyiliğe iyilikle karşılık vermek, üzerinde emeği olan kişilere hak ettiği değeri vermek gibi anlamlara gelir. Yardımseverlik, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, onlara destek olmak anlamına gelir. Bu iki kavram, özellikle şu şekillerde birbiriyle ilişkilidir: Güven ve bağlılık: Vefa, insanlar arasında güvenin oluşmasına ve bağların güçlenmesine yardımcı olur. Dayanışma ve yardımlaşma: Vefa, toplumda dayanışmayı ve yardımlaşmayı teşvik eder. Minnettarlık: Yardımseverlik, yapılan yardımların ve katkıların takdir edilmesini içerir, bu da vefa duygusunu besler. Bu nedenle, vefa ve yardımseverlik, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkilerin temelini oluşturur.

Riyakâr veya mürai, gösteriş ve riya yapan kişiye denir. Riya, kişinin ibadetlerini veya iyi amellerini başkalarına gösteriş yapmak, yalnızca insanların takdirini kazanmak amacıyla yapması anlamına gelir.

Işık saçmak ile ilgili bazı atasözleri: Mum dibine ışık vermez. Çıra, dibine ışık vermez. Ayrıca, "ışık" kelimesi geçen bazı atasözleri: Işığını akşamdan önce yakan, sabah çırasına yağ bulamaz. Ay ışığında ceviz silkilmez. Körler sofrasında, ışıkla kaşık aranmaz.

"Cömert tek erkek" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, cömert kelimesinin anlamı hakkında bilgi verilebilir. Cömert, para ve malını esirgemeden veren, eli açık, yardım etmeyi seven, muhtaç kimseleri gözeten kimse anlamına gelir. Cömert kelimesi, cimri, varyemez, kısmık ve hasis sözcükleriyle zıt anlamlıdır.

"İt ite buyurur, it de kuyruğuna" atasözü, tembel bir kişinin kendi yapması gereken işi, kendisi gibi tembel olan birine buyurması anlamına gelir. Bu atasözü, tembelliğin ve sorumsuzluğun birlikte ilerlediğini ve bir döngüye dönüştüğünü anlatır.

"Sabret ve yeşereceksin" ifadesi, azimle, kararlılıkla ve sabırla çalışan, mücadele eden insanların sonunda başarıya ulaşacağı anlamına gelen "sebat eden yeşerir" deyiminden türetilmiş olabilir. Sabretmek, zor bir durumda, duygusal ya da fiziksel zorluklar karşısında kendini kontrol etme, sakin kalma ve duruma uygun şekilde tepki verme becerisidir. Bu deyim, zorluklara karşı direnç gösteren, yılmadan ve pes etmeden emek harcayan kişilerin emeklerinin karşılığını alacaklarını ifade eder.

"Deve kendi eğrisini bilmez" ifadesi, "Yılan kendi eğrisini bilmez, deve boynun eğri der" atasözünün bir parçasıdır. Atasözünün anlamı: Hatalı davranışları ve kusurlu yanları olan kişi, kendi eksikliğini görmezden gelir.

Anadolu İrfanı'nın önemli olmasının bazı nedenleri: Milli şuurun uyanmasına katkı sağlar. İdarî ve siyasî tarihin tanınmasına yardımcı olur. Din ve devlet ilişkilerinin yapıcı bir yaklaşım içinde olmasına etki eder. Toplumu birleştiren değerler bütünüdür. Hakikat ve hikmete ulaşma yolu olarak kabul edilir. İnsan merkezli, hoşgörülü ve bütüncül bir kültür sunar. Anadolu İrfanı, aynı zamanda sağ kesim tarafından milli birlik ve beraberliği vurgulayan bir söylem olarak da benimsenmektedir.

Üç itaat ve dört erdem, Doğu Asya Konfüçyüsçülüğünde, özellikle eski ve imparatorluk Çin'inde, kız ve evli kadınlar için belirlenen ahlaki ilkeler ve sosyal davranış kurallarıdır. Üç itaat: 1. Baba itaati: Gençken babasına itaat. 2. Koca itaati: Evlendikten sonra kocasına itaat. 3. Oğul itaati: Dul kaldığında oğullarına ve aileye itaat. Dört erdem: 1. Evlilikte etikte kadınsı erdem: İyi bir eş olma. 2. Konuşmada kadınsı erdem: İyi bir konuşmacı olma. 3. Görünüşte kadınsı erdem: İyi bir dış görünüşe sahip olma. 4. Eserlerde kadınsı erdem: İffetli ve tek eşli cinsel ilişkiye aktif katılım.

Değerler Takımı çizgi filminin 4. bölümüdür. Bu bölümde, Selma isimli bir karakter, Değerler Takımı’nı çağırarak annesinin pazara gittiklerinde pazarcıların ön tarafa iyi meyve ve sebze koyduklarını, kendilerine satarken ise kötü olanları koyduklarını anlatır.

"Karnı tok it gölgede yatar" atasözü, akılsız kişinin bugün karnını doyurunca yarını düşünmeyip keyfine baktığını ifade eder. Bu atasözü, aynı zamanda insanların temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra rahatlık ve huzur arayışına girmelerini de anlatabilir.

"Bin bilsen de bir bilene danış" atasözü, bir insanın ne kadar bilgili olursa olsun, kendisinden daha bilgili birinin bulunabileceğini ifade eder. Atasözü, farklı alanlarda uygulanabilir: İş hayatında: Zor bir kararın eşiğindeyken bir bilene danışmak, daha sağlıklı bir değerlendirme yapmayı sağlar. Eğitimde: Bir öğretmene veya daha bilgili birine danışmak, öğrenme sürecini hızlandırır. Sağlıkta: En ufak bir rahatsızlıkta bile bir doktora danışmak en doğru yoldur.

"Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter" atasözü, Tanrı'nın her canlıyı yaratırken onun rızkını da birlikte yarattığı anlamına gelir. Bu atasözü, sakin olunması ve gelecek kaygısı taşınmaması gerektiğini, her canlının dünyada bir kısmeti olduğunu ifade eder.