CezaHukuku

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 43. maddesi, 12 Ekim 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarih, maddenin Resmi Gazete'de yayımlandığı 12 Ekim 2004 sayısına dayanmaktadır.

Gerekçeli karardan sonra davanın reddi, ceza yargılamasında, sanık hakkında aynı fiil nedeniyle önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunması durumunda, mahkemenin yargılamayı sonlandırarak "davanın reddi"ne hükmetmesi anlamına gelir. Bu karar, "ne bis in idem" (aynı fiilden dolayı iki kez yargılanamaz) ilkesinin bir yansımasıdır. Davanın reddi kararı dışında verilebilecek kararlar şunlardır: mahkumiyet kararı; beraat kararı; ceza verilmesine yer olmadığı kararı; güvenlik tedbirine hükmedilmesi kararı; davanın düşmesi kararı. Davanın reddi kararına karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurulabilir.

Hava Kuvvetleri Hukuk Hizmetleri'nin ne iş yaptığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, genel olarak hukuk hizmetleri başkanlıklarının ve birimlerinin görevleri şunlardır: Hukuki danışmanlık: Komutan veya askeri kurum amirinin hukuki konulardaki isteklerini cevaplandırmak. Davaların yürütülmesi: Üst yönetici veya birinci hukuk müşaviri tarafından yetki verilmesi halinde adli ve idari davalar ile icra takiplerini yürütmek. Eğitim faaliyetleri: İhtiyaç duyulan hukuki konularda ders ve konferanslar vermek. Adli işler: Ülke sınırları dışında işlenen suçlar bakımından adli kolluk görevlerini yerine getirmek.

Tevsii Tahkikat (Kovuşturmanın Genişletilmesi), hukukta duruşmada delillerin tartışılması aşamasında, daha önce araştırılmamış veya taraflarca ileri sürülmemiş yeni delillerin mahkemeye sunulmasını ifade eder. Tadilat Hukuku ise tadilat yaparken uyulması gereken kuralları ve tadilat öncesinde dikkat edilmesi gereken hususları içeren bir kurallar bütünüdür. Tevsi kelimesi ise hukukta "genişleme" anlamına gelir. Ruhsata Tabi Yapı ve Esaslı Tadilat kavramları ise imar hukukunda yer alır.

Öndeş Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu, Ankara'da faaliyet gösteren bir hukuk danışmanlık ofisidir. Büronun hizmet verdiği bazı alanlar: Ticaret hukuku; Sağlık hukuku; Kişisel verileri koruma hukuku; Ceza hukuku; Vergi hukuku; İdare hukuku. Büro, müşterilerine dava takibi, icra takibi, vekaletname işlemleri ve finans yönetimi gibi hizmetler de sunmaktadır.

TCK'nın 64. maddesi, sanığın veya hükümlünün ölümü halinde uygulanacak hükümleri düzenler: Sanığın ölümü: Kamu davasının düşürülmesine karar verilir, ancak müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında dava devam eder. Hükümlünün ölümü: Hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezaları ortadan kalkar, ancak müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler infaz edilir. TCK'nın 65. maddesi ise genel af durumunda kamu davasının düşeceğini ve hükmolunan cezaların ortadan kalkacağını belirtir.

Ayyıldız Hukuk Bürosu, ceza hukuku, icra-iflas hukuku, ticaret ve şirketler hukuku, iş hukuku, idare hukuku gibi birçok hukuki alanda hizmet vermektedir. Büronun baktığı davalardan bazıları: Ceza hukuku: Ceza mahkemelerinde görülen davalar. Aile hukuku: Boşanma, babalık, nafaka, velayet davaları. Miras hukuku: Mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, mirasın paylaşımı. İş hukuku: İşçi alacakları, iş kazasından kaynaklı tazminat davaları, işe iade davaları. Ticaret hukuku: Ticari sözleşmeler, ticari alacaklar, ticaret şirketlerinin kuruluşu. Hukuk bürolarının yetki ve görev alanları, ülkenin yasal düzenlemelerine göre değişiklik gösterebilir.

Eski Mısır'da hukuk sistemi, büyük ölçüde Ma'at adı verilen ilkeye dayanıyordu. Bazı özellikleri: Yargı Hiyerarşisi: Yerel düzeyde Seru (yaşlılar konseyi) ve Kenbet gibi mahkemeler vardı. Suç ve Ceza: Suçlar, toplumsal düzeni bozacak eylemler olarak tanımlanırdı. Kadın Hakları: Kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahipti; mülkiyet, miras ve boşanma hakları vardı. Kölelik: Kölelerin hukuki hakları sınırlıydı; sahipleri tarafından kontrol edilirlerdi. Eski Mısır'da hukuk sistemi, diğer medeniyetler için bir örnek teşkil etmiş ve günümüzdeki hukuk sistemlerine etki etmiştir.

Kuruntu suç, kişinin suç işlediğini sanması ancak aslında işlediği eylemin suç teşkil etmemesi durumudur. Bu durum iki şekilde ortaya çıkabilir: 1. Hukuksal yanılmaya dayanan kuruntu suç: Kişi, hukuk normları karşısında yanılarak suç oluşturmayan bir eylemi suç sanarak işler. 2. Fiili yanılmaya dayanan kuruntu suç: Kişi, suçun esaslı unsurlarında yanıldığı için kanunda tanımlanan suç tipiyle örtüşmeyen bir eylem gerçekleştirir. Kuruntu suçta failin hareketi suç tipini ihlal etmediği halde fail, suç işlediğini sanmaktadır.

Avukat, kamu görevlisi sayılmaz. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "tanımlar" başlıklı 6. maddesinde, kamu görevlisi kavramından, "kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi"nin anlaşılacağı ifade edilmiştir. Ancak, avukatlık hem kamu hizmeti hem de serbest meslek olarak tanımlanmaktadır.

765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) arasındaki bazı farklar: Görevi Kötüye Kullanma Suçu: 765 sayılı TCK'da bu suç üç ayrı maddede düzenlenirken, 5237 sayılı TCK'da tek bir maddede toplanmıştır. Tekerrür Uygulaması: 5237 sayılı TCK'da mükerrirler hakkında cezanın artırılması uygulaması kaldırılmıştır. Kamu Görevlisi Tanımı: 5237 sayılı TCK'da kamu görevlisi ifadesi kullanılarak, memur ve diğer kamu görevlileri ayrımı ortadan kaldırılmıştır. İspat Hakkı: 765 sayılı TCK'da isnadın ispatlanması için mahkumiyet kararı aranırken, 5237 sayılı TCK'da kamu davasının açılmış olması yeterlidir. Yağma Suçu: 765 sayılı TCK'da yağma suçları, "Mal Aleyhine Cürümler" başlıklı onuncu kısımda yer alırken, 5237 sayılı TCK'da "Malvarlığına Karşı Suçlar" başlıklı onuncu bölümde düzenlenmiştir.

Kasten öldürmeye teşebbüs ile kasten yaralama arasındaki temel fark, failin kastıdır. Kasten öldürmeye teşebbüs: Fail, daha ağır sonuç olan ölümü gerçekleştirmek niyetindedir. Kasten yaralama: Fail, daha hafif sonuç olan yaralamayı amaçlamıştır. Ayırıcı kriterler arasında şunlar bulunur: Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı husumet; Kullanılan aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı; Darbe sayısı ve şiddeti; Mağdurun vücudunda oluşan yaraların yerleri ve nitelikleri; Hedef seçme imkanı olup olmadığı; Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği. Her somut olay, kendi dinamikleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Özel faillik, belirli bir sıfat veya nitelikleri taşıyan kimseler tarafından işlenmesi mümkün olan suçlarda, fail olma sıfatını taşıyan kişiyi ifade eder. Örneğin, zimmet ve irtikap gibi suçlar sadece memur sayılan kimseler tarafından işlenebilir. Ayrıca, TCK'nın 40/2. maddesine göre, özgü suçlarda yalnızca bu özel niteliklere sahip kişi fail olabilir.

Ceza hukukunda ölçülülük ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında uygulanır: Elverişlilik, sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını ifade eder. Gereklilik, sınırlamanın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını, aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını ifade eder. Orantılılık, hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurulmasını ifade eder. Ölçülülük ilkesi, ceza hukukunda şu durumlarda uygulanır: Cezaların belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi. Koruma tedbirleri. İdari para cezaları.

TCK m. 40/2, Türk Ceza Kanunu'nun Bağlılık Kuralı başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasını ifade eder. Özgü suçlar, kişiye özel yüklenen sorumluluk nedeniyle ortaya çıkabilen suçlardır.

Gerçek içtima ve zincirleme suç arasındaki temel fark, işlenen suçların sayısı ve ceza belirleme yöntemidir: Gerçek İçtima: Bir kişinin farklı fiillerle birden fazla suç işlemesi durumunda her suç ayrı ayrı cezalandırılır. Zincirleme Suç: Aynı suçun, aynı mağdura karşı belirli bir zaman içinde birden fazla kez işlenmesi durumunda uygulanır. Özetle: - Gerçek İçtima: Her suç için ayrı ceza. - Zincirleme Suç: Tek ceza, belirli oranda artırımlı.

GYS (Görevde Yükselme Sınavı) idari memurluk sınavlarında hangi konudan kaç soru çıkacağına dair güncel bilgi bulunamadı. Ancak, genel olarak GYS sınavlarında yer alan bazı konu başlıkları ve yaklaşık soru sayıları şu şekildedir: T.C. Anayasası: 3-5 soru. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu: 5-10 soru. Türkçe Dil Bilgisi ve Yazışma Kuralları: 4-6 soru. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi: 2-3 soru. Resmi Yazışma Kuralları: 3-6 soru. Tebligat Hukuku: 5 soru. Genel Hukuk Bilgisi: 28 soru. Daha detaylı bilgi için ilgili kurumların resmi web siteleri veya sendikalar ziyaret edilebilir.

Etkin pişmanlıkta indirim sebebi olmayan davranışlar şunlardır: Zararın üçüncü kişiler tarafından giderilmesi. Cebri icra yoluyla iade ve tazminat. Failin kaçarken atması sonucu eşyanın ele geçirilmesi veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçmesi. Ayrıca, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın tamamen giderilmesi ve bu durumun mağdur veya mahkeme tarafından kabul edilmesi gereklidir.

Türk Ceza Kanunu (TCK) 25. maddede düzenlenen meşru müdafaa ile zorunluluk hali arasındaki temel farklar şunlardır: Saldırı ve Tehlike: Meşru savunmada haksız bir saldırı söz konusuyken, zorunluluk halinde tehlike vardır. Tehlikenin Kaynağı: Meşru savunmada saldırı, genellikle bir insandan kaynaklanır; zorunluluk halinde ise tehlike, doğa olayı, hayvan veya insan hareketinden kaynaklanabilir. Bilerek Sebep Olmama: Zorunluluk halinde kişi, tehlikeye bilerek sebep olmamış olmalıdır; meşru savunmada bu şart aranmaz. Korunmanın Orantılılığı: Hem meşru savunmada hem de zorunluluk halinde savunma veya tehlikeye karşı alınan önlemler orantılı olmalıdır. Tazminat Yükümlülüğü: Zorunluluk halinde, fiil nedeniyle zarar gören kişiye tazminat ödenir; meşru savunmada tazminat yükümlülüğü bulunmaz. Özetle, meşru müdafaa, saldırıya karşı savunma; zorunluluk hali ise ağır ve kaçınılmaz bir tehlikeden kurtulma durumunu ifade eder.

Suçun kişiselliği ilkesi, bireylerin yalnızca kendi eylemlerinden dolayı sorumlu tutulabileceğini belirtir. Suçun kişiselliği ilkesi, iki ana kategoriye ayrılır: 1. Faile göre kişisellik ilkesi: Yabancı bir ülkede suç işleyen fail hakkında, uyruğu bulunduğu devletin ceza kanununun uygulanmasını ifade eder. 2. Mağdura göre kişisellik ilkesi: Yabancı uyruklu fail hakkında, mağdurun uyruğunda bulunduğu devletin kanununun uygulanmasını ifade eder. Ayrıca, suçun kişiselliği ilkesi, uluslararası hukukta "aktif kişisellik ilkesi" ve "pasif kişisellik ilkesi" olarak da ayrılır.