Anadolu

Şirin Baba'nın giydiği şapka, Frigya şapkası olarak bilinir ve bu şapka Anadolu kökenlidir.

13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu'da Türkçe eserlerin sayısının artmasının birkaç nedeni vardır: Beylerin Türkçe'ye desteği: Anadolu beylikleri döneminde, beylerin Türkçe yazan bilim insanları ve şairleri koruyup desteklemesi, Türkçe eserlerin sayısının artmasına katkıda bulunmuştur. Millî dil şuuru: Karamanoğlu Mehmed Bey'in 1277'de çıkardığı "Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dille konuşmayacaktır!" fermanı, Türkçe'nin resmî dil olarak benimsenmesine öncülük etmiştir. Kültürel faaliyetler: Moğol istilası ve Selçuklu Devleti'nin daralmaya başlaması, Türk beyliklerinin ortaya çıkmasına yol açmış ve bu beylikler, kültürel faaliyetleri destekleyerek Türkçe eser yazımını teşvik etmişlerdir. Tasavvufun etkisi: Tasavvuf inanışının hızla yayılması, şiirin başlıca konu ve teması olmuş, bu da Türkçe eser yazımını artırmıştır.

XVI. asırda Anadolu, Suriye ve Irak'ta yaşayan Türk aşiretlerine genel bir bakış şu şekildedir: Anadolu'da Türkmen ve Yörük olarak adlandırılan aşiretler, genellikle iki ana gruba ayrılırdı: 1. Türkmen: Kızılırmak'tan itibaren doğu ve güneyde kalan bölgeler ile Suriye ve Irak'ta yaşayan aşiretler. 2. Yörük: Kızılırmak'tan Adalar ve Marmara Denizi kıyılarına kadar uzanan yerlerdeki teşekküller ile Rumeli'ndeki cemaatler. Suriye ve Irak'ta ise başlıca Türkmen aşiretleri şunlardı: - Halep Türkmenleri: Bayat, Avşar, Beğdili, Döğer boyuna mensup oymaklar. - Lazkiye ve Trablusşam Türkmenleri: Ensariye dağlarının batısına yerleşen Türk boyları. Bu aşiretler, Moğol baskısı nedeniyle Kuzey Suriye'de toplanmış ve birbirleriyle karışmışlardı, bu da onları kadim Oğuz boy yapısına göre ayırmayı zorlaştırmıştı.

"All Is Good" (2018) filmi, yeni patronunun kayınbiraderinin tecavüzüne uğrayan bir kadının, hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye çalışmasını anlatıyor. Türkçe bir özet bulunamamıştır.

Gurbet Hikâyeleri özetinde, Refik Halit Karay'ın sürgün yıllarında Anadolu'da yaşadığı deneyimler anlatılır. Kitapta toplam 16 kısa hikâye yer alır ve her biri farklı bir şehirde veya köyde geçer. Hikâyelerde işlenen bazı temalar şunlardır: Gurbet ve yalnızlık: Yazarın hem fiziksel hem de duygusal anlamda yabancı kaldığı yerleri ve bireyin çevreye uyumsuzluğunu anlatır. Anadolu gerçeği: Anadolu halkını romantize etmeden ama küçümsemeden tasvir eder; memurlar, köylüler, imamlar, kadınlar ve çocuklar gerçekçi kimlikleriyle yer alır. Eleştirel toplumsal gözlem: Yalakalık, rüşvet, makam sevdası, dini istismar, kadın düşmanlığı gibi konular işlenir. Memleket özlemi: Sürgündeki bireyin memleketine ve anadiline duyduğu özlem dile getirilir.

Tur Dağı ve Sina Dağı aynı dağı ifade eder.

Anadolu Türk siyasi birliğini sağlamaya çalışan padişahlardan bazıları şunlardır: Orhan Bey. I. Murad. Yıldırım Bayezid. II. Murad. Anadolu Türk siyasi birliğini kesin olarak sağlayan padişah ise Yavuz Sultan Selim'dir.

Deri ilk olarak Anadolu'da işlenmeye başlanmıştır. Antik çağlardan beri büyük bir deri üretim merkezi olarak tanınan Anadolu'da, Hititlerin M.Ö. 2000-1200 yılları arasında alüminyum ile tabaklama sanatını geliştirdikleri bilinmektedir.

"Bir Umudum Sende Anlıyor musun" şiiri, Ahmed Arif'in "Anadolu" adlı şiirinin son dizeleridir. Bu dizeler, şiirin genel temasını ve mesajını özetler niteliktedir. Şiir, Anadolu'nun tarihine, kültürüne ve insanına olan sevgiyi ve umudu anlatır. Son dizelerde şair, geleceğe dair bir umut taşıdığını ve bu umudun insanda olduğunu ifade eder: > "Kaç bin yıllık hasretimin koncası, > Gözlerinden, > Gözlerinden öperim, > Bir umudum sende, > Anlıyor musun?".

Refik Halit Karay'ın edebi kişiliği şu özelliklerle tanımlanabilir: 1. Dil ve Anlatım: Sade bir dil kullanmasına rağmen tasvir ve tahliller bakımından zengin bir anlatıma sahiptir. 2. Temalar: Anadolu insanının hayatını ve Anadolu'yu eleştirel bir yaklaşımla ele almıştır. 3. Gözlem Gücü: Güçlü gözlem yeteneği ile olayları ve kahramanları en ince ayrıntılarına kadar görmeyi başarmış, bu özelliğiyle eserlerinde yoğun bir gerçeklik duygusu uyandırmıştır. 4. Mizah ve Tenkit: Türü ne olursa olsun mizaha ve tenkide yönelmiş, özellikle hikâye ve romanlarında karakterler üzerinden bu unsurları işlemiştir. 5. Edebi Topluluklar: Fecriâtî topluluğuna katılmış ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmıştır.

Şereflikoçhisar'ın meşhur olan bazı özellikleri şunlardır: Tuz Gölü: Türkiye'nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü, beyaz tuz kristalleriyle kaplı yüzeyiyle dikkat çeker ve flamingolara ev sahipliği yapar. Kavunu: Mineral bakımından zengin toprağıyla ünlü olan Şereflikoçhisar'ın kavunu, özellikle Hacıbekir kavunu, tatlı ve aromatiktir. Yöresel Lezzetler: Arabaşı çorbası, Ankara tavası, orman kebabı ve kapama gibi yöresel yemekler öne çıkar. Tarihi ve Kültürel Zenginlikler: Parnassos Antik Kenti, Sultan Alaeddin Camii ve Şereflikoçhisar Kent Müzesi gibi tarihi ve kültürel mekanlar bulunur. Doğal Güzellikler: Sülüklü Göl ve Ulukışla Mağarası gibi doğal alanlar, kuş gözlemcileri ve doğa severler için idealdir.

Anadolu bal arısı (Apis mellifera anatoliaca), Türkiye'nin orta ve batı bölgelerinde bulunur. Yayılma alanı: Kuzeyde Sinop ve Karadeniz Dağları; Batıda Ege Bölgesi; Güneyde Toros Dağları; Doğuda Sivas'a kadar olan bölge. Bulunmadığı bölgeler: Kuzeydoğu ve güneydoğu bölgeleri.

Anadolu'da siyasi birliğin bozulması, Osmanlı Devleti'nde Yıldırım Bayezid döneminde, 1402 yılında Timur Devleti ile yapılan Ankara Savaşı sonrasında gerçekleşmiştir. Bu savaşın sonuçları arasında: Osmanlı Devleti'nin zayıflaması; Yıldırım Bayezid'in esareti; Fetret Devri'nin başlaması (1402-1413); Anadolu'daki siyasi dengelerin değişmesi ve birçok yerel beyliğin bağımsızlığını yeniden kazanması; Balkanlar ve Anadolu'da toprak kayıpları yer almaktadır. Bu durum, Anadolu'daki Türk siyasi birliğinin bozulmasına ve merkezi otoritenin zayıflamasına yol açmıştır. Anadolu'da siyasi birlik, Yavuz Sultan Selim döneminde 1515 yılında Dulkadiroğulları'na karşı kazanılan Turnadağ Savaşı ile yeniden sağlanmıştır.

Anadolu gezileri için en uygun zamanlar genellikle ilkbahar ve sonbahar ayları olarak kabul edilir. - İlkbahar aylarında hava ılımanlaşır ve doğa canlanır, bu da açık hava etkinlikleri için ideal bir dönem olur. - Sonbahar aylarında ise hava ne çok sıcak ne de çok soğuk olur, uzun yürüyüşler için uygundur. Yaz aylarında ise sıcaklık yüksek olabilir, bu nedenle gezi planlaması yaparken bu durumu göz önünde bulundurmak gerekir.

Tekfur, Bizans İmparatorluğu zamanında vali düzeyinde olan yöneticilerle Anadolu ve Rumeli'deki Hristiyan beylerine verilen addır.

Boz ve yerli kara sığır ırkları farklıdır. Boz ırk, Trakya, Güney Marmara, Kuzey Ege ve Orta Anadolu'nun batı bölgelerinde yayılan, iklim ve çevre şartlarına adapte olmuş bir sığır ırkıdır. Yerli kara sığır ise Orta Anadolu Bölgesi'nde yetiştirilen, uysal ve az ot ile samanla beslenebilen, kanaatkar bir ırktır.

Boğaziçi, Avrupa ve Asya kıtaları arasında yer almaktadır.

Şahmaran yılanı, Anadolu, İran ve Irak gibi bölgelerde mitolojik bir varlık olarak kabul edilir. En yaygın rivayetlere göre, Tarsus ve Nusaybin kasabalarında yaşadığı düşünülmektedir.

İntrazonal topraklar, genellikle aşınmanın devamlı olduğu dağlık alanlarda, alüvyonlu ovalarda ve dağların eteklerinde görülür. Bu topraklar ayrıca şu yerlerde de bulunabilir: - Halomorfik topraklar: Burdur, Kars, Tuz Gölü çevresi ve Konya Ereğli civarında. - Hidromorfik topraklar: Kızılırmak, Gediz ve Çukurova deltalarının taşkına uğrayan kesimlerinde. - Kalsimorfik topraklar: Trakya Bölgesi, Güney Marmara ve Menemen Ovası'nda (vertisoller); İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi'nde (rendzinalar).

Türklerin Anadolu'ya yaptıkları akınlar ve Malazgirt Zaferi, Anadolu'nun Türkler tarafından tamamen fethedilmesine ve Türk hakimiyetinin kurulmasına ortam hazırladı.